Tłumaczenie "uwielbia" na Turecki


Jak używać "uwielbia" w zdaniach:

Co prawda tylko dlatego, że facet, z którym rozmawiała, mnie uwielbia.
Almasının tek sebebi onunla görüşen adamın beni sevmesi.
Uważajcie, ciocia Sarah uwielbia czystość i perfekcję, dlatego szykuje dania, których nazw nie da się wymówić.
Dikkat edin çocuklar. Sarah teyzeniz her şeyin temiz ve kusursuz olmasını sever bu yüzden adını bile telaffuz edemeyeceğiniz bir sürü yemek yapar.
Najzwyklejsza choroba ale nasz zespół... uwielbia wymyślać niestworzone teorie na ten temat.
Ünlü ekibimizin hakkında sınırsız teoriler uydurmaktan hoşlandıkları, oldukça normal bir olay.
Po odcięciu udek, piersi i skrzydeł... uwielbia palcami oddzierać od kości gorące skrawki... poczynając od delikatnych znad kupra.
Butları, göğsü ve kanatlarını kestikten sonra..... kemiklerin üzerinde kalan parçaları en yumuşaklarından başlayarak parmaklarıyla yemeyi sever.
A to tablica, na której uwielbia malować moje karykatury.
Ve bu... Benim komik resimlerimi yapmayı sever.
Pamiętasz opowiadanie o człowieku, który wciąż powtarzał, że nienawidzi jajek i szynki, a na końcu zdał sobie sprawę, że je wprost uwielbia?
Yumurta ve salamdan nefret ettiğini söyleyen adamın hikâyesini hatırlıyor musun? Sonunda aslında onları ne kadar sevdiğini anlamıştı.
To długi okres bez czegoś, co się uwielbia.
Sevdiğiniz bir şey olmadan geçirilen uzun bir süre.
Ale zmyśla... moja matka go uwielbia.
Yalancının tekidir, annem onu çok sever.
Obserwując jej nawyki żywieniowe, zauważyliśmy, że H-50 uwielbia produkty bogate w sacharozę.
Beslenme alışkanlıklarını takip ederken, H-50'nin şeker oranı yüksek yiyeceklere karşı bir ilgisi olduğunu keşfettik.
Uwielbia czerwone wino, pikniki, muzykę klasyczną.
Kırmızı şarabı, piknikleri, klasik müziği seviyor.
Uwielbia SMS-ować i możesz jej przekazać... że ja tak mówiłam.
Mesajlaşma konusunda oldukça iyidir ve ona bunu benim dediğimi söyleyebilirsin.
Attache Bizona uwielbia nocne życie, a ja chcę sprawdzić, co ona zamierza.
Bison'ın ataşesi gece hayatını seviyor ben de neyin peşinde olduğunu öğrenmek istiyorum.
Zabiorę go do kogoś, kogo uwielbia bardziej.
Onu daha çok sevdiği birine götürerek.
Od razu widać, że uwielbia Nikitę.
Sophie de var. Nikita'yı çok sevdi. Bunu şimdiden anlayabiliyorum.
Celine, moja żona, go uwielbia, dzieci też.
Eşim Celine onu sever, çocuklarım ona bayılır.
Marc uwielbia serial, a serial to Julian.
Merc diziyi çok seviyor. Julian ise dizinin ta kendisi.
Na pewno uwielbia, gdy tak mówisz.
Bunu duysaydı seni daha çok severdi.
Uwielbia markowe ciuchy, stała bywalczyni tabloidów, gdyż dużo imprezuje.
Marka tasarımları sever ve çok fazla eğlendiği için genellikle tabloid gazetelerin manşetlerindedir.
Studiuje literaturę i antropologię i uwielbia Bright Eyes, więc nie jest tak źle.
Edebiyat ve antropoloji okuyor ve Bright Eyes'ın büyük hayranı, yani fena değil.
Gdy Mossi uwielbia twój interes, robisz z niego swojego wspólnika.
Mossi işini takdir ederse, onu ortağın yapmış olursun.
Wspominałem, że Bo uwielbia grać w chłodnym klimacie?
Sana Bo'nun soğuk havada oynamayı sevdiğini söylemiş miydim?
Nie martw się, Barry uwielbia mieć odwiedzających.
Endişelenme. Barry'nin bir sürü ziyaretçisi oluyor.
Nie, troszczy się o Ralpha, a Ralph uwielbia Waltera.
Hayır Ralph'i önemsiyor, Ralph de onun için çıldırıyor.
W weekend zabrał mnie na mecz Brooklyn Dodgers, drużyny baseballowej, którą uwielbia.
Haftasonu beni sevdiği beyzbol takımı olan Brooklyn Dodgers'ın maçına götürdü.
Jim uwielbia mnie w tym kolorze.
Jim bu rengi bana çok yakıştırıyor.
Od trzech lat nie byliśmy na urlopie, a matka uwielbia Blackpool.
Üç senedir tatil yapmadık ve annen Blackpool'a bayılır.
Mój mąż uwielbia rządzić, nawet w kuchni.
Eşim sorumluluk almayı seviyor, mutfakta bile.
I nie muszę wam przypominać, jak FBI uwielbia umoczonych gliniarzy.
Federallerin yozlaşmış polisleri ne kadar sevdiğini hatırlatmama gerek yok.
Tylko to uwielbia bardziej niż rozpierdalanie mózgów.
Beyin dağıtmaktan daha çok sevdiği tek şey neredeyse.
Kiedy miły chłopak, który cię uwielbia daje ci ciasto, podziękuj mu.
Ve yakışıklı bir erkek sana pasta teklif ettiğinde, ona teşekkür et.
To pewnie irytujące, gdy uwielbia się gotować.
Bu kadar hevesli bir aşçıyken biraz can sıkıcı olmalı.
Chłopiec na gałęzi uwielbia to drzewo, więc je zjada.
Daldaki çocuk, ağacı o kadar çok seviyor ki ağacı yiyor.
Uwielbia jeździć do Nigerii - pogoda, jedzenie, przyjaciele - ale nienawidzi korupcji, która panuje w tamtejszej polityce.
Nijerya'ya gitmeyi çok seviyor -- havası, yemekleri, arkadaşları -- ancak politik yolsuzluklardan nefret ediyor.
Uwielbia jeździć do Argentyny - pogoda, jedzenie, przyjaciele - ale nienawidzi korupcji gospodarczej, która tam panuje.
Arjantin'e gitmeyi çok seviyor -- havası, yemekleri ve arkadaşları -- ancak ekonomik yolsuzluklardan nefret ediyor.
Prasa uwielbia się o tym rozpisywać.
Tabii gazeteler bunun üstüne gitmekten çok hoşlanıyorlar.
Jeśli dziecko uwielbia samochody, z ich pomocą naucz je matematyki.
Eğer bir çocuk yarış arabalarını seviyorsa matematik için o yarış arabalarını kullanmak gibi.
Albowiem się kocha Pan w ludu swym; pokornych zbawieniem uwielbia.
Çünkü RAB halkından hoşlanır, Alçakgönüllüleri zafer tacıyla süsler.
1.5536730289459s

Pobierz naszą aplikację z grami słownymi za darmo!

Połącz litery, odkrywaj słowa i wyzwij swój umysł na każdym nowym poziomie. Gotowy na przygodę?