Prijevod od "zakaže" na Turski


Kako koristiti "zakaže" u rečenici:

Težak rad pobjeđuje talenta, kad on zakaže.
Yetenek çok çalışmadıkça çok çalışma yeteneği yener.
Dogovorite se sa sestrom Preven da vam zakaže kod dr. Brustina u reumatologiji.
Hemşire Previn'le görüşün romatoloji bölümünde çalışan Dr. Broston'tan bir randevu ayarlayın.
Čak i kad mašina zakaže, čovjek može uvijek ispraviti grešku.
Makine bozulsa bile, bir insan oluşan hatayı düzeltebilir.
Kada mi sjećanje zakaže, tražit ću od tebe da ga osvježiš.
Hafızamın hatırlatmaya ihtiyacı olursa sana sorarım.
Tek sam ga kupila polovnog, a volan mi zakaže!
Arabama bak! Ben bunu eski araba pazarindan daha yeni almistim!
Ako je moguće, bilo bi poželjno, da se suđenje zakaže čim ranije.
Acaba bu davanın elden geldiğince erken bir celseye alınması mümkün mü?
Kada diplomacija zakaže, preostaje jedino nasilje.
Diplomasi başarısız olduğunda, geriye bir tek alternatif kalır-- şiddet.
Kada sam imao zadnji pregled, doktorka Nejtan je rekla svom asistentu da me opet zakaže za ovo jutro.
Dr. Nathan'la son görüştüğümüzde yardımcısına bu sabah için... - bir tane ayarlamasını söylemişti.
Ako prevoditelj zakaže, snaći ćeš se bolje od nas.
Tercümanlık yapacaksın aramızda bunu senden daha iyi yapacak birisi yok.
Tri ubojice. Možda angažirani ako zakaže jutarnji napad.
Üç tetikçi, muhtemelen Palmer'ı kahvaltıda öldürme planı başarısız olursa diye.
Ako jedan mikro satelit zakaže, ne treba mijenjati cijeli sistem.
Ve mikro uydulardan biri çalışmazsa, bütün sistemi değiştirmeye gerek yoktur.
Zakaže kočnica na kamionu, kamion udari u benzinsku crpku, a antena razbije svodna svjetla i ona zaiskre.
Kamyonun patlayan frenleri kamyonun çarptığı benzin pompaları Çanak anten ve floresanlar.
Kako bi mapirali električne puteve u njenom srcu, šaljemo struju kroz svaki pojedinačno, sve dok jedan ne zakaže.
Kalbindeki elektriksel yolları haritalamak için çalışmayanı bulana kadar, her seferinde birinden elektrik geçireceğiz.
Sjedeći u zavjetrini, ćekajući da sin zakaže pa da možemo izmiliti skandal podmičivanja.
Standlara oturup çocuğumuzun hata yapmasını bekleyeceğiz, sonra rüşvet skandalını patlatacağız.
Mislila sam da ih pogledamo poslije večere i da nam Syl zakaže posjete za sutra.
Yemekten sonra göz atarız ve Syl de yarın gezmemiz için bazılarını ayarlar dedim.
Ako neko zakaže sastanak na napuštenoj lokaciji, znači da žele kontrolu.
Birisi sizi, ıssız bir yerde buluşmaya çağırıyorsa, hakimiyet istiyordur.
Reći ću asistentu da zakaže ručak.
Öğle yemeğinde asistanımdan görüşme ayarlamasını isteyeceğim.
Kada moral zakaže i dobri ljudi ništa ne učine, zlo procvjeta.
Ahlak bozulduğunda ve iyiler bir şey yapmadığında kötülük serpilir.
Owene, ako ona zakaže sastanak pre nego što se obdanište otvori, šta da radim?
Owen, kadın toplantıyı kreşin açılma saatinden önceye koyuyor ben ne yapayım?
Okliznut ćete se pod tušem, kljukat će vas litijumom dok vam srce ne zakaže, objesiti vas o kvaku i proglasiti to samoubojstvom.
Banyoda ayağın kayar, kalbin durana kadar lityumu basarlar ya da seni kapı koluna asıp intihar etti derler.
Zamoli Džen da zakaže sastanak za ponedjeljak.
Jan'e Pazartesi'ye görüsme ayarlamasini söyler misin?
Ili dok ne zakaže bakrena žica.
Ufak bakır lehimin durumuna göre de değişir.
Zvao je da zakaže sastanak za popodne.
Öğleden sonra randevu almak için ofisimi aradı.
A mrtav čovjek koji zakaže sastanke da podijeli informacije sa USB-a sa svim blogerima i novinarima širom svijeta?
Peki ya USB'deki bilgileri bu yarı küredeki her blog yazarına ve gazeteciye gönderilmesini sağlayacak olan ölü adama?
Tek ako sve drugo zakaže, možeš rabiti Vragov jezik.
Ancak hiçbir çaren kalmazsa şeytanın dilini konuş.
Trgovačka komora traži da se zakaže novi termin za otvaranje luke.
Ticaret odası bizden ithaf törenini yeniden planlamamızı istiyor.
Stupimo u kontakt s Alex, neka zakaže konferenciju za novinare za petak u 6 popodne.
Alex'e haber sal cuma günü saat 18'de bir basın toplantısı ayarlasın.
Bit ćemo u pripremi ako zakaže.
Başarısız olursa diye hazırda bekliyor olacağız.
Zovi moga asistenta da zakaže sastanak.
Yardımcımı ara da bir toplantı ayarlasın.
Ne bih volio da još nečiji zakaže usred sljedeće misije.
Sonraki görevde çalışmayan bir telsiz daha istemiyorum. Biri ölebilirdi.
John Constantine, nabavljač mračnih sila i linija života kada sve ostalo zakaže.
John Constantine. Karanlık sanatların mimarı ve yaşamın son çaresi.
Ova je bolnica povezana s vrlo slabim izvorom struje, koji redovito zakaže.
Hastane çok zayıf bir elektrik şebekesine bağlı ve bu da sıklıkla kesiliyor.
i počinje pričati osobnu priču upravo u trenutku kada tehnologija zakaže.
kişisel bir hikâye anlatır. Tam burada, teknoloji işe yaramıyor.
I ono najtragičnije, što ako tehnologija zakaže i prouzroči gubitak ljudskog života?
En trajik olanı ise, ya teknolojik bir hata insan hayatı kaybına neden olursa?
Što kasnije zakaže, to su gore posljedice.
Ve daha sonra sonuçları kötü, başarısız olur.
Zapamtite, naš mozak pod stresom luči kortizol, a nešto što se tada dogodi jest da cijeli niz sustava zakaže.
Hatırlayın, stres altındaki beynimiz, kortizol salgılar ve o anda olan şeylerden biri de, bir demet sistemin kapanmasıdır.
Međutim, čak i u ovom strogo kontroliranom sustavu rukovodstvo ponekad zakaže.
Bu çok sıkı kontrol edilen sistemde bile yönetim bazen aksar.
Očaj je stanje u koje padamo kada naša mašta zakaže.
Hayal gücümüz başarısız olduğunda umutsuzluk içine sürükleniyoruz.
Oni su željeli znati kako spriječiti da im opskrba hrane povremeno zakaže, kako bi se mogli odmarati kad su bili umorni, bez preuzimanja rizika gladovanja, kako biti toplijim, hladnijim, sigurnijim, s manje bola.
Bilmek istediler; yiyecek kaynaklarını azalmaktan nasıl koruyabileceklerini ve yorulduklarında aç kalma riski olmadan nasıl dinleneceklerini, nasıl ısınacaklarını, serinleyeceklerini, güvende olacaklarını acı çekmeden bilmek istediler.
1.7632949352264s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?