Prijevod od "ugla" na Turski


Kako koristiti "ugla" u rečenici:

Svaki put kada mi se dogodi nešto lijepo, nešto loše uvijek vreba iza ugla.
Ne zaman başıma iyi bir şey gelse kötü bir şey de köşeden beni beklerdi.
Svaki put kad mi se nešto dobro desi, nešto loše me obavezno čeka iza ugla.
Ne zaman başıma iyi bir şey gelse... köşede kötü bir şey beni beklerdi.
Skrenuo sam iza ugla... i naletio na Kassina... koji je nosio bocu vina.
Köşeyi döndüm ve Kassin oradaydı. Bir şişe şarap taşıyordu.
Obećaj da me nećeš gledati kako odlazim iza ugla.
Beni izlemeyeceğine ve köşeyi geçmeyeceğine söz ver.
Točno za dvije minute, uđi u kafić 80-te iza ugla.
Tam iki dakika sonra köşeyi dönüp Kafe 80'lere gir.
Simon kaže da poručnik McClain ode do ugla 138 ulice i Amsterdama koji je u Harlemu, ako nisam u pravu.
Simon der ki... Teğmen McClane 138. caddenin köşesine gidecek. Eğer yanılmıyorsam Harlem'de olması gerekir.
Tim 1, idite do ugla Šeste i Broadway.
Tamam, bir numaralı ekip, altıncı sokağa. Altıncı sokak ve Broadway.
I vi niste vlasnica izraza "iza ugla".
Üstelik "köşeyi dönünce" sözü, sana ait değil.
Knjižara "lza Ugla " ima neku Jeffersonsku čistoču koja treba gradu kako bi zadržao povijesnu cjelovitost.
Köşedeki Dükkan'ın Jeffersonvari bir saflığı var tarihi bütünlüğü korumak için kentin buna ihtiyacı var.
Knjižara "lza Ugla " pravo je blago New Yorka.
Köşedeki Dükkân New York için bir hazinedir.
Izlazila sam vrlo sporo, i odjedanput dojuri taj Jaguar iza ugla kao šišmiš iz pakla.
Çok yavaş bir şekilde çıkıyordum ve birden onun Jaguarı, son sürat köşeden çıkıverdi. Zebani gibi.
Izašao sam iz auta i čuo pucnjeve, iza ugla ušao u uličicu, Sonny je ležao mrtav.
Teşekkür ederim. Çok hoşsun. Ama Chicago'daki annemi aradım.
Ne sjećam se tačno šta je držao, samo se sjećam tog klinca i skrenuli smo iza ugla i vozili i... eksplozija.
Tek hatırladığım o çocuk. Köşeyi döndük ve yola devam ediyorduk... ve büyük bir patlama oldu.
Ali Božić je uvijek iza ugla.
Ama Noel göz açıp kapayana dek gelir.
Ali umjesto toga, kad je podigao pogled, ugledao je moju majku kako dolazi iza ugla.
Ama bunun yerine başını kaldırıp bakmış... ve annemi yolda gelirken görmüş.
Znam jedno mjesto iza ugla, opskrbljen bar, udoban krevet.
Hemen köşede bir yer biliyorum dopdolu bir bar, rahat bir yatak.
Svakog dana se nauči nova lekcija, nova misterija iza ugla.
Her gün, öğrenilecek yeni bir şey köşebaşında bekleyen yeni bir gizem var.
Da, jedan nam upravo dolazi iza ugla.
Evet, köşeden gelen 1 kişi var.
Ne trebam se emocionalno vezati za te stvari, jer iza ugla, će uvijek biti još jedan ludi, šareni, sjajni izgled koji čeka samo mene, ako samo stavim malo ljubavi u svoje srce i izgled.
Bu giysilere duygusal olarak bağlanmama gerek yok, çünkü her zaman, her köşede bir tane çılgınca, renkli, parıltılı giysiler beni bekliyor. Eğer kalbime biraz sevgi koyup bakarsam.
(Smijeh) Ali iza ugla imamo dobru vijest, stvarno dobru vijest.
(Kahkahalar) Ama iyi bir haberim var, gerçekten güzel bir haber.
Nadalje, uspravi mu četiri koluta od zlata pa mu ih pričvrsti na njegova četiri nožna ugla.
Masa için dört altın halka yap, dört ayak üzerindeki dört köşeye yerleştir.
Na njegova četiri ugla načini rogove. Neka mu rogovi budu u jednome komadu s njim. I tučem ga okuj.
Dört üst köşesine kendinden boynuzlar yaparak hepsini tunçla kapla.
a na četiri ugla mrežicu ispod izbočine žrtvenika, tako da zahvati do sredine žrtvenika.
Izgarayı sunağın kenarının altına koy. Öyle ki, aşağı doğru sunağın yarısına yetişsin.
Zatim napravi za naprsnik dva kolutića od zlata i pričvrsti ih na dva gornja ugla naprsnika.
İki altın halka yap, göğüslüğün üst iki köşesine birer halka koy.
Napravi dva kolutića od zlata pa ih pričvrsti za dva donja ugla naprsnika, uz rub iznutra koji je okrenut prema oplećku.
İki altın halka daha yap; her birini göğüslüğün alt iki köşesine, efoda bitişik iç kenarına tak.
I salije mu četiri koluta na njegova četiri ugla: dva koluta s jedne strane, a dva koluta s njegove druge strane.
İkisi bir yanda, ikisi öbür yanda olmak üzere sandığın dört köşesindeki ayaklara takmak için birer altın halka döktü.
Salije mu četiri zlatna koluta. Kolutove onda pričvrsti za njegova četiri nožna ugla.
Masa için dört altın halka dökerek dört ayak üzerindeki dört köşeye yerleştirdi.
Na njegova četiri ugla načini mu četiri roga. Rogovi su bili u jednom komadu s njim. Onda ga obloži tučem.
Dört üst köşesine kendinden boynuzlar yaparak hepsini tunçla kapladı.
Salije četiri koluta na četiri ugla tučane rešetke da služe kao kvake za motke.
Tunç ızgaranın dört köşesine taşıma sırıklarını geçirmek için birer halka döktü.
Naprave zatim dva zlatna okvira i dva zlatna kolutića pa pričvrste oba kolutića za dva gornja ugla naprsnika.
İkişer tane altın yuva ve halka yaptılar. Göğüslüğün üst iki köşesine birer halka koydular.
Bila su četiri držača na četiri ugla svakog podnožja; podnožje i držači sačinjavahu jednu cjelinu.
Her ayaklığın dört köşesinde de kendinden dört destek vardı.
Za njim je popravljao Baruk, sin Zabajev, i popravio je drugi dio, od ugla do kućnih vrata velikog svećenika Elijašiba.
Ondan sonraki, surun döndüğü yerden Başkâhin Elyaşivin evinin kapısına kadar uzanan bölümü büyük çaba harcayarak Zakkay oğlu Baruk onardı.
Za njima je popravljao Binuj, sin Henadadov, drugi dio - od Azarjine kuće do ugla, do zidnog kruništa.
Ondan sonraki, Azaryanın evinden surun döndüğü köşeye kadar uzanan bölümü Henadat oğlu Binnuy onardı.
bila je čas na ulici, čas na trgovima i vrebala kod svakog ugla;
Kâh sokakta, kâh meydanlardadır. Sokak başlarında pusuya yatar.
Uzet ćeš njegove krvi i njome pomazati četiri roga žrtvišta i četiri ugla pojasa i obrub sve uokolo da okajnicom pomiriš žrtvenik.
Boğanın kanından biraz alıp sunağın dört boynuzuna, çıkıntının dört köşesine ve çevresindeki kenarlığın üzerine süreceksin. Böylece sunağı pak kılıp arındıracaksın.
Svećenik neka uzme krvi te žrtve okajnice i neka njome pomaže dovratnike Doma i sva četiri ugla pojasa žrtveničkoga i dovratnike vrata unutrašnjega predvorja.
Kâhin günah sunusunun kanından alıp tapınağın kapı sövelerine, sunağın üst çıkıntısının dört köşesine, iç avlunun kapı sövelerine sürecek.
Ta mala predvorja u četiri ugla predvorja bijahu četrdeset lakata dugačka, trideset široka - sva četiri istih razmjera;
Dış avlunun dört köşesinde kırk arşın uzunluğunda, otuz arşın genişliğinde birer kapalı avlu vardı. Köşelerdeki avluların ölçüsü aynıydı.
0.63096690177917s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?