Prijevod od "hranom" na Turski


Kako koristiti "hranom" u rečenici:

Muškarac umire i ona kreće u potragu za hranom.
Erkek ölür ve dişi yiyecek aramaya çıkar.
Možda biste me htjeli gađati hranom ili udarati u prepone?
Suratıma meyve atabilir ya da kasıklarımı tekmeleyebilirsiniz.
Probuditi se ujutro, boriti se s mrtvim nakazama, tumarati za hranom, ići na spavanje s oba oka otvorena, ustati i opet tako?
Sabahları uyanıp yaşayan ölü puştlarla savaşmak yiyecek aramak, geceleri iki gözünüz açık uyumak ve sürekli bunu tekrarlamak mı istiyorsunuz?
Ali oni su preokrenuli stvari, ne sa disciplinom nego sa hranom.
Ama işleri değiştirmişler. -Disiplinle değil, ama diyetle.
Cijele populacije životinja su prisiljene da prevaljuju velike udaljenosti u potrazi za hranom i toplinom.
Kalabalık hayvan gurupları yiyecek ve ılık bir hava arayışıyla, uzun mesafeler kat etmek zorunda kalır.
Ako je stvarno trovanje hranom, nemaš se zbog čega brinuti.
Gıda zehirlenmesiyse, saklamaktan çekinecek bir şeyin yok demektir.
Dobro je da tigrovi imaju osjećaj potrage za hranom kao u divljini.
Böylece vahşi doğadaki gibi yiyeceklerini arayıp bulacaklar.
Ian, rado bih došla, ali poslije posla volim da odem kući, liječim tugu hranom i kukam.
Ian, gelmeyi gerçekten isterim, ama işten sonra evime gidip güzelce yemek yemeği ve biraz gözyaşı dökmeyi severim.
Možda ipak nisam jer sam bila pogođena meksičkom hranom.
Belki de doldurmamışımdır çünkü uçan bir dürüm bana çarptı.
Milicije su preuzele vlast, kontrolišući snabdijevanje hranom i gomilanje oružja.
Yiyecek kaynaklarını kontrol edip silahları topladılar.
Lupanje srca koje kaže da se nisam ugušio hranom koju su mi dali.
İçimdeki çarpıntı, onların yedirdiğinden boğulmadım diyor.
Ovdje imamo veliko skrovište sa hranom, deke i sve ostalo što ti treba za skrivanje.
Çok güzel bir saklama yeri var. Yiyecek, battaniye ne saklamak istersen saklayabiliriz.
Naravno da jesam...ali nisam uvijek gladan za hranom.
Tabii ki açım... Ama her zaman yemek için değil.
Ima ih mladih i starih i nose vrste ruksaka, podmetača i vreća s hranom.
Genç ve yaşlılardan oluşuyorlar. Yanlarında çantalar, uyku takımları ve yemek paketleri taşıyorlar.
No u takvoj borbi, gdje smo kratki s hranom, izgubili bismo.
Fakat o zamana kadar, öyle bir savaşta erzağımız bu kadar azken kaybedebiliriz.
Moj tata kaže da je sišao s aviona i otišao na taj ručak i tamo je bio taj ogromni stol s hranom.
Ve babamın anlattığına göre uçaktan inmiş ve bu yemeğe gitmiş ve orada bu inanılmaz ziyafet varmış.
"Odjenite svoju šarenu odjeću i pjevajte i plešite, a ja ću vas opskrbiti dobrom hranom i pićima."
"En renkli kıyafetlerinizi giyin, şarkı söyleyin ve dans edin. Leziz yemek ve içkiler benden."
U posljednjih 20 godina, ljudi su shvatili kako je znanost jako povezana s hranom.
Son 20 yılda, insanlar bilimin yemekle muazzam bir ilişkisi olduğunun farkına vardı.
Pomislila sam, ne postoji ništa bolnije od plača djeteta na koji je nemoguće odgovoriti hranom -- najtemeljnijom potrebom svakog ljudskog bića.
Ve düşündüm, yiyecekle cevap verilemeyecek bir çocuğun ağlayışı gibi akıldan çıkmayan hiçbir şey yok - her insanın en temel beklentisi.
Znači, teorija je da on ima nekakvu imunološku reakciju na ono što se u organizmu događa s hranom,
Nick'in bağışıklık sisteminin yemekteki birşeye karşı tepki verdiği tahmin ediliyor.
Ono što smo moja studentica, Betty Rapacholi, i ja učinile -- dale smo bebama dvije zdjelice s hranom: zdjelicu sirove brokule i zdjelicu slasnih krekera u obliku ribica.
Öğrencilerimden biri olan Betty Rapacholi ve benim yaptığımız şey aslında bebeklere iki kase yiyecek vermekti: bir kase çiğ brokoli ve bir kase lezzetli balık krakeri.
Ova će voda zatim ići poljoprivrednicima i poljoprivrednici će moći zalijevati svoje biljke, i bit će u mogućnosti opskrbiti društvo hranom.
Bu su sonra çiftçilere gidecek, ve çiftçiler mahsüllerini sulayabilecekler, ve sonra milletimiz için yiyecek üretebilecekler.
Možemo im pomoći da pristupe urođenoj sposobnosti da budu znatiželjno svijesni u trenutku kad se pojavi potreba za pušenjem ili hranom ili nečim drugim.
Böylelikle, sigara içme, stresliyken yemek yeme ya da başka bir dürtü oluştuğunda merak ile farkındalık yaşamaları için öz güçlerini kullanmalarını sağlayabiliriz.
One, i druge, brkaju svijetlo obojane plastične komade s hranom.
Onlar ve diğerleri parlak renkli plastik parçalarını yiyecek zannederler.
I to je zasigurno trenutak kada se naša veza, i s hranom i s gradovima, u potpunosti mijenja.
İşte bu hem yiyeceklerimizle hem de şehirlerimizle olan ilişkimizin ne kadar değiştiğini gösteren andır.
Sada on vodi trgovinu stočnom hranom i dućan sa žitaricama u blizini Agre.
Şimdi, Agra yakınında, sığır yemi ve tohum satan bir dükkân işletiyor.
No mi smo pripremili koktel antiangiogenetskih lijekova koje je moguće pomiješati sa psećom hranom te antiangiogenetsku kremu koja se može nanijeti na površinu tumora.
Biz de, köpek besinine eklenen anti-anjiogenik ilaçlardan oluşan bir karışım ile, tümörün üzerine sürelecek bir merhem verdik.
Znate, postoje dva modela osiguranja kvalitete u opskrbi hranom. Jedan je brza hrana
Catering kalite güvence sisteminde iki model vardır. Bunlardan biri olan fast food modelinde
Onda Josip naredi upravitelju svoga kućanstva: "Napuni vreće ovih ljudi hranom koliko mogu ponijeti, a novac svakog stavi u grlo njegove vreće.
Yusuf kâhyasına, ‹‹Bu adamların torbalarına taşıyabilecekleri kadar yiyecek doldur›› diye buyurdu, ‹‹Her birinin parasını torbasının ağzına koy.
A Josip opskrbi hranom svoga oca, svoju braću i svu očevu obitelj sve do najmanjega.
Ayrıca babasıyla kardeşlerine ve babasının ev halkına, sahip oldukları çocukların sayısına göre yiyecek sağladı.
I mrtvo tijelo tvoje postat će hranom svim pticama nebeskim i svoj zvjeradi zemaljskoj. Nikoga neće biti da ih plaši.
Ölüleriniz bütün kuşlara, yabanıl hayvanlara yem olacak; onları korkutup kaçıran kimse olmayacak.
Tada nam rekoše naše starješine i svi u našoj zemlji: 'Opskrbite se hranom za put, pođite im u susret i recite im: Vaše smo sluge, sklopite dakle savez s nama.'
Bunun üzerine önderlerimiz ve ülkemizin bütün halkı bize şöyle dediler: ‹Onları karşılamak için yanınıza yiyecek alıp yola çıkın ve onlara, biz sizin kullarınızız; bunun için bizimle bir barış antlaşması yapmanızı istiyoruz deyin.›
Okrijepljen tom hranom, išao je četrdeset dana i četrdeset noći sve do Božje gore Horeba.
Yediklerinden aldığı güçle kırk gün kırk gece Tanrı Dağı Horeve kadar yürüdü.
I dok hranom bude trbuh svoj punio, Bog će na nj pustiti jarost svoga gnjeva, sasut' dažd strelica na meso njegovo.
Karnını tıka basa doyurduğunda, Tanrı kızgın öfkesini ondan çıkaracak, Üzerine gazap yağdıracak.
Pomoću njih on podiže narode, u izobilju hranom ih dariva.
Tanrı halkları böyle yönetir, Bol yiyecek sağlar.
Stabla se Jahvina napajaju hranom, cedri libanonski koje on zasadi.
RABbin ağaçları, Kendi diktiği Lübnan sedirleri suya doyar.
Ivan je imao odjeću od devine dlake i kožnat pojas oko bokova; hranom mu bijahu skakavci i divlji med.
Yahyanın deve tüyünden giysisi, belinde deri kuşağı vardı. Yediği, çekirge ve yaban balıydı.
Ipak ne ostavi sebe neposvjedočena: dobročinstva iskazuje, s neba vam kišu daje i vremena plodonosna, napunja hranom i radošću srca vaša."
Yine de kendini tanıksız bırakmadı. Size iyilik ediyor. Gökten yağmur yağdırıyor, çeşitli ürünleriyle mevsimleri düzenliyor, sizi yiyecekle doyurup yüreklerinizi sevinçle dolduruyor.››
1.5085871219635s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?