Prijevod od "yiyecekler" na Hrvatski


Kako koristiti "yiyecekler" u rečenici:

Dick doğaya aykırı yiyecekler üretme işine girdi.
Dick namjerava ući u Soylent Green posao.
Hayır ama bu şeyler tanıdığım herkesi yiyecekler.
Ali ti stvorovi će pojesti sve ljude koje poznajem.
Bu akşam Wayward Pines halkı gerçek yiyecekler yiyecek.
Večeras će ljudi Wayward Pinesa jesti pravu hranu.
Adamlarının üç gündür yemediği yiyecekler için endişeleniyor.
Zabrinut je zbog hrane koju njegovi ljudi nemaju već tri dana.
Domuz eti, yumurtalı sandviç, sosis, patates püresi gibi yiyecekler, çay ve kahve servisi yapılan bir yer.
Nude skromnu hranu poput jaja i slanine, pirea, kave i čaja.
Birleşik Devletlerin Başkanıyla tanışmanın en iyi tarafı yiyecekler.
Ono što je najbolje kod Predsjednika Sjedinjenih Država je klopa.
Bu adadaki tüm... yiyecekler bizim oluncaya kadar... hiçbir karınca uyumayacak!
Niti jedan mrav neće spavati dok ne pokupimo svaku mrvicu hrane, na ovom otoku! Napravite što kaže.
Bu yiyecekler Muhammet Ferah Aidid'in malı!
Ova hrana vlasništvo je Mohameda Farraha Aidida!
Yüce Tanrım, bize cömertçe sunduğun bu yiyecekler için minnetarız ve bütün Cleary ailesini ve buraya toplanan bütün arkadaşlarını kutsamanı diliyoruz.
Nebeski oče, zahvalni smo ti za ovu hranu što si nam podario na ovom stolu I blagoslovi porodicu Cleary i sve ovde pozvane prijateqe.
Sisin için bekleyecekler ve onları göremeyeceksin, çıkıp tekrar içeri giremeyince ise... gelecekler ve seni yiyecekler!
Čekaju u magli gdje ih ne možeš vidjeti, i kada odeš i nebudeš se mogao vratiti... doći će i pojesti te!
O yediğin kızarmış yiyecekler seni öldürecek biliyorsun.
Znaš da će te to prženo sranje ubiti.
Bay Lang, Washington'da Kongre liderleri ve Dışişleri Bakanından ciddi destek vaatlerini aldıktan sonra bu gece Başkanla özel bir akşam yemeği yiyecekler.
U Washingtonu, g. Lang je dobio čvrsta obećanja potpore, i od kongresnih vođa i od državne tajnice, prije nego što je otišao na privatnu večeru s potpredsjednikom.
Bu yiyecekler sadece yetkili personel için ayarlandı.
Hej! Ova klopa je samo za ovlašteno osoblje.
Yiyecekler artık, kapalı dikey çiftliklerde, endüstriyel ölçekte organik olarak yetiştirebilecek.
Hrana se sada može organski uzgajati na veliko, u ogradenim vertikalnim farmama.
Arkadaşlarımızı öldürdüler, şimdi de bizi öldürüp yiyecekler.
Oni su ubili naše prijatelje, ubit će i nas a onda će nas pojesti.
Yiyecekler tükendiğinde, dünyadaki çoğu insan öldü.
Kad je ponestalo hrane, većina ljudi u svijetu umrlo.
Rezidansta baş başa yemek yiyecekler ama onları bilirsiniz.
Trebaju sami večerati u rezidenciji, no znaš kakvi su.
Doğrusu şu, senin benim gibi adamlar, elbet bir gün kurşunu yiyecekler.
Istina je, ljudi kao ti i ja, smo svi ce uhvatiti metak pre ili kasnije.
Meşe ağacında depo ettiğimiz yiyecekler, kışı geçirmek için yeterli olmayacaktır.
HRANA SKUPLJENA U OVOM STAROM HRASTU NEĆE BITI DOVOLJNA ZA CIJELU ZIMU.
Bombay Evi'nde yiyeceğiz, ama yiyecekler burada Saule Pleureur'da hazırlandı.
Jedemo u Kući Mumbai, ali hranu smo pripremili u Le Saule Pleureur.
Yani diyelim ki başka bir felaket olmazsa ve daha az insan kalacağı için yiyecekler daha uzun süre idare etse, sonra ne olacak?
Recimo da se ne dogodi niti jedna druga katastrofa, i da će nam hrana potrajati dulje jer imamo manje ljudi, što nakon toga?
Yemekhanedeki yiyecekler nükleer bir saldırı ihtimaline karşı hazırlanmış.
Skladište restorana je projektirano i kao atomski bunker.
Silahlar ve yiyecekler attaya gitti mi koridorlar baştan aşağı homurdananlarla dolar işte.
Nema oružja ni hrane, a "režača" su puni hodnici. To znači da i ljudi mogu proći.
(Gülüşmeler) Bütün hazır yiyecekler, aslında farkında olduğumuzdan daha fazla protein içeriyor.
(Smijeh) U biti, sva naša obrađena hrana sadrži više proteina nego smo mi toga svjesni.
İnsan beyni üzerine çalışmış olmam yiyecekler üzerine düşüncelerimi de değiştirdi.
Proučavanje ljudskog mozga je promjenilo način na koji razmišljam o hrani.
Arazileri kullanmadan, fazla su kullanmadan düşük karbon ayakizi ve fiyat olarak en uygun biçimde milyonlarca insana sağlıklı yiyecekler üretebileceğimizi biliyoruz.
koji ne upotrebljavaju zemljišta, ne troše puno vode, imaju malen ugljični otisak, i isplativi su. Znamo da spašavanje oceana može prehraniti svijet,
Beyniniz ve Yiyecekler Eğer beyninizdeki tüm sıvıyı çekseydiniz ve besinsel içerikli bileşenlere ayırsaydınız, nasıl gözükürdü?
Vaš mozak pod utjecajem hrane Kada biste iz svog mozga isisali svu vlagu i rastavili ga na njegove osnovne hranjive sastojke, kako bi to izgledalo?
Aburcubur yiyecekler yoktu, ve '20lere kadar, Clarence Birdseye çıkana kadar, donmuş gıda da yoktu.
Nije bilo brze hrane, do 20-tih godina, i dok nije stigao Clarence Birdseye, nije bilo niti smrznute hrane.
Yiyecekler hakkında 30 yıldır, hemen hemen omnivorca -- ya da ayrımcılık yapmadan -- yazıyorum.
O hrani pišem više manje kao svejed - rekli bi neselektivno - već 30 godina.
Tatlı düşkünlüğümüz evrimleşmiştir ve yüksek enerjili yiyecekler için yapılan içgüdüsel bir tercihtir.
Naš poriv za slatkim je evoluirana i instinktivna sklonost namirnicama s puno energije.
Ve yüksek maliyetlerle ürettiğimiz yiyecekler bulunmasına rağmen bunları gerçekten değerlendiremiyoruz.
Iako postoji hrana koju proizvodimo uz veliki trošak zapravo je ne cijenimo.
Ve böylece yiyecekler çok hızlı bir şekilde taşınabildi.
I hrana je očigledno nestajala vrlo brzo.
Yiyecekler tarafından nasıl şekillendiğini tam olarak görebilirsiniz. Cadde isimlerine bakarak bu konuda bir çok ipucu elde edebilirsiniz.
Možete doista vidjeti kako je fizički bio oblikovan zbog hrane, također i čitajući imena ulica, koja vam daju mnogo tragova.
İnsaları işe yaramaz yiyecekler yeme konusunda yüreklendirmek istemiyoruz.
Ne želimo ohrabrivati ljude da jedu tu trulu stvar, poput manioke na primjer.
Bunu genelleştirirsek, en çok beğenilen TED Talklar kendimiz ile kolaylıkla ve derinden bağ kurabildiğimiz temalar, örneğin, mutluluk, vücudumuz, yiyecekler, duygular.
Ako generalizirate ovo, najomiljeniji TED Talks su oni s čijim temama se možemo povezati, podjednako lagano i duboko, poput sreće, našeg tijela, hrane, emocija.
Yani üretilen yiyecekler, daha fazla veya daha az, mısır, soya ve buğdaydır.
Ta hrana su manje više kukuruz, soja i pšenica.
Üç gün içinde firavun seni zindandan çıkarıp ağaca asacak. Kuşlar etini yiyecekler.››
Poslije tri dana faraon će uzdići tvoju glavu i o drvo te objesiti te će ptice jesti meso s tebe."
Yusuf Benyamini yanlarında görünce, kâhyasına, ‹‹Bu adamları eve götür›› dedi, ‹‹Bir hayvan kesip hazırla. Çünkü öğlen benimle birlikte yemek yiyecekler.››
Kad Josip ugleda s njima Benjamina, reče upravitelju svoga kućanstva: "Odvedi ljude u kuću, zakolji jedno živinče i pripremi, jer će ovi ljudi blagovati sa mnom o podne!"
Artakalanı Harunla oğulları yiyecekler. Onu kutsal bir yerde, Buluşma Çadırının avlusunda mayasız ekmek olarak yemeliler.
(6:9) neka ostatak u obliku beskvasnih kruhova pojedu Aron i njegovi sinovi; neka ga jedu na posvećenu mjestu - u dvorištu Šatora sastanka.
Toprağı işleyen öküzlerle eşekler Kürekle, yabayla savrulmuş, Tuzlanmış yem yiyecekler.
Volovi i magarci što obrađuju zemlju jest će osoljenu krmu, ovijanu lopatom i vijačom.
Evler yapıp içlerinde yaşayacak, Bağlar dikip meyvesini yiyecekler.
Gradit će kuće i stanovat' u njima, saditi vinograde i uživati rod njihov.
Samiriye dağlarında yine bağ dikeceksin; Bağ dikenler üzümünü yiyecekler.
Opet ćeš saditi vinograde na brdima Samarije: koji nasade posade, oni će i trgati.
Böylece aranızda babalar çocuklarını, çocuklar da babalarını yiyecekler. Sizi cezalandıracağım, sağ kalanlarınızı her yana dağıtacağım.
posred tebe očevi će jesti sinove, a sinovi očeve; izvršit ću sud svoj nad tobom i sav ostatak tvoj predati svim vjetrovima!
Kâhinler tahıl, günah ve suç sunularını yiyecekler. İsrailde RABbe adanan her şey onların olacak.
Hranit će se od žrtava prinosnica, okajnica i naknadnica, i sve zavjetovano u Izraelu njima pripada.
Yiyecekler, ama doymayacaklar, Zina edecekler, ama çoğalmayacaklar. Çünkü RABbi dinlemekten vazgeçtiler.
Jest će, ali se nasititi neće; bludničit će, ali se neće množiti, jer oni su prestali štovati Jahvu
RABbin diyarında kalmayacaklar, Mısıra dönecek Efrayim, Asurda kirli sayılan şeyleri yiyecekler.
Neće više živjeti u zemlji Jahvinoj, Efrajim će se vratiti u Egipat i nečista će jela jesti u Asuru.
Sürgün halkım İsraili geri getireceğim, Yıkık kentleri onarıp orada yaşayacaklar, Bağlar dikip şarabını içecekler, Bahçeler yapıp meyvesini yiyecekler.
Okrenut ću sudbinu naroda moga Izraela: obnovit će gradove srušene i živjeti u njima, saditi vinograde i vino im piti, zasaditi vrtove i jesti njihov rod.
1.6121871471405s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?