Prijevod od "kişilik" na Hrvatski


Kako koristiti "kişilik" u rečenici:

Bir kişilik daha yeriniz var mı?
Imate mjesta za još jednog kandidata?
Bir kişilik daha yer var mı?
IMA MJESTA ZA JOŠ JEDNOGA? -E, NECEŠ.
Kişilik Testi'nin seni embriyoda elemesi gerekirdi.
Testovi osobnosti su te trebali iskorijeniti u embriju.
Harry'nin yaptığı bu kişilik tahlilini eleştirmek istemem... ama Toretto'nun bir adamı öldüresiye dövmekten sabıkası var.
Ne bih ti se htio suprotstavljati, ali Harry ima dobru procjenu karaktera, i Toretto je bio u zatvoru, zato što je zamalo ubio čovjeka.
50 kişilik bir sınıf herkes için ürkütücü olabilir.
Učionica sa 50 učenika može svakom biti zastrašujuća.
Nedenini sorma ve Tanrı aşkına yanlış anlamlar çıkarma, bu sadece tuhaf bir kişilik sorunu.
Ne pitaj zašto i ne protumači krivo. To je čudna osobna stvar.
Sizlerle birlikte savaşmayı, binlerce kişilik orduda olmaya tercih ederim.
Radije bi se borio uz vas nego uz bilo koju veću vojsku.
İki kişilik daha yeriniz var mı?
Ima li mjesta za još dvoje?
Ve kişilik eksiği olan takım olmayacağınıza da yemin ederim.
I kunem se da nikada više nećete biti ekipa sa manjkom karaktera.
Müdür çok sinirli, onu tek kişilik bir hücreye alıyor.
Upravitelj je ljut. Seli ga u samicu.
Temel yaşam gereksinimlerine erişim olmadan bir sürü insanı bir adaya getiremez, veya 50, 000 kişilik bir şehir inşa edemezsiniz
Ne možete samo tako dovesti velik broj ljudi na otok ili sagraditi grad od 50, 000 stanovnika bez mogućnosti pristupa životnim potrebama.
Shaw'un avukatları taciz, mülkiyete zarar verme ve kişilik haklarına saldırı suçlamalarıyla üstüne çullanacak.
Šoovi odvjetnici će pogurati uznemiravanje, uništavanje imovine, i tužbe za ugrožavanje civilnih prava pravo na nas!
İki kişilik yer olduğunu söyledin sanıyordum.
Nisi li rekao da su dva sjedala?
Bölgeye uçuyoruz, dört kişilik ekibi buraya indiriyoruz.
Mi lete ovdje na L.Z., umetanje četiri čovjek ekipa ovdje.
12 kişilik bir yemekten daha önemli bir şeyi yönetmeye uygun değildi o.
On je mogao zapovijedati samo obroku od dvanaest sljedova.
Seni güzelce bir giydirmek lâzım çünkü Oranjee'de iki kişilik bir akşam yemeği randevunuz varmış.
Moraš se obući, jer imate rezervaciju za dvoje u Oranjee.
O elinde oynadığın şey tek kişilik transatmosferik bir aracın prototipi.
To čime se igraš prototip je osobnog transatmosferskog vozila.
Bu kesinlikle dört kişilik bir kamyon.
To je kamion za 4 frajera.
Bir kişilik daha yeriniz var, değil mi?
Imate mjesta za još jednog, zar ne?
Umarım, eğer bugün size bir çeşit tek kişilik dahi şovu sergilemezsem beni affedin.
Nadam se kako ćete mi oprostiti ukoliko ne izvodim danas neku vrstu predstave uobičajenu za naučnika.
derdi. Ancak 20. yüzyıla geldiğimizde yeni bir kültür oluştu, tarihçiler buna kişilik kültürü diyorlar.
Ali onda smo s dvadesetim stoljećem ušli u novu kulturu koju povjesničari nazivaju kulturom osobnosti.
Ve bu ekibimi, yüksek lisans öğrencileri, doktora sonrası araştırmacılar ve hatta bazı lisans öğrencilerinden oluşan 20 kişilik bir ekip olarak genişletmeme olanak sağladı.
A to mi je omogućilo proširivanje tima na 20 ljudi, kombinacija diplomaca, postdoktoranata pa čak i nekih dodiplomaca.
Her zaman 1, 500 kişilik bir TED seyirci kitlesi fotoğrafı istemişimdir.
Oduvijek sam želio sliku publike TED-a od 1500 ljudi.
Ve bu sadece değerler ve kişilik gibi konular için geçerli değil.
I nije samo riječ o prolaznim stvarima kao što su vrijednosti i osobnost.
Bilgiyi farklı işledikleri için iki yarıküre farklı biçimlerde düşünür farklı şeyleri önemserler ve hatta diyebilirim ki çok farklı kişilik yapılarına sahiplerdir.
Zato što informacije obrađuju na drukčije načine, svaka naša polutka misli o različitim stvarima, one brinu o različitim stvarima i, usuđujem se reći, imaju drugačije osobnosti.
Şu an yaptığım bu konuşmayı bile düşünürseniz, 300 - 400 kişilik bir dinleyici önünde duruyorum, çoğunuz hiç tanımadığım kişilersiniz.
Mislite čak i o upravo ovom govoru koji vam trenutno pružam: Stojim ovdje ispred publike od oko 300 ili 400 ljudi, većina vas meni ste potpuni stranci.
ABC'nin Nairobi, Yeni Delhi ve Mumbai'deki tek kişilik mini bürolarını bir kenara koyarsak, Afrika, Hindistan ya da Güney Amerika'da tek bir yayıncı haber bürosu bulunmamakta. -- iki milyardan fazla insana ev sahipliği yapmakta olan yerler.
Osim mini-ureda od jedne osobe ABC-a u Nairobiju, New Delhiu i Mumbaiu, nema informativnih ureda u cijeloj Africi, Indiji ili Južnoj Americi -- mjestima koja su dom za više od dvije milijarde ljudi.
Buna uyumluluk denir, kültürlerdeki başlıca kişilik ölçütlerinden biridir.
a zove se prijaznost, jedna od najvažnijih osobina ličnosti u svim kulturama.
arıyorduk. 75 kişi gönüllü oldu, kişilik testleri yaptılar.
75 ljudi se dobrovoljno javilo i ispunilo testove osobnosti.
Fark ettiler ki, çocukların öğrenmesi gereken tek önemli şey, kişilik bütünlüğü.
To je da su došli do spoznaje kako je najvažnija stvar koju djeca moraju naučiti karakter.
(Gülüşmeler) En beğendiğim de şöyle -- bilirsiniz, yemek tariflerinde, malzemelerden sonra kaç kişilik olduğu yazar. Mesela "İki düzine kurabiye"
(smijeh) Moj omiljeni je onaj koji kaže – znate, imaju popis sastojaka, a onda u receptu piše, na primjer, „Za 20 kolačića.“
Onlara "Kendi dört kişilik gruplarınızı oluşturun.
Rekao sam im: "Sami se podijelite u grupe po četiri.
Epey tuhaf bir kişilik bozukluğumuz olmalı, bu kadar yüksek ölüm oranı olmasına rağmen çocukları böylesine dikkatli sayabildiğimize göre.
Kakav mi to čudan poremećaj osobnosti moramo imati, kada brojimo djecu tako pedantno usprkos visokim stopama njihove smrtnosti.
Bunun yanısıra halkın arasından Tanrıdan korkan, yetenekli, haksız kazançtan nefret eden dürüst adamlar seç; onları biner, yüzer, ellişer, onar kişilik toplulukların başına önder ata.
Onda proberi između svega puka ljude sposobne, bogobojazne i pouzdane, koji mrze mito, te ih postavi za glavare puku: tisućnike, stotnike, pedesetnike i desetnike.
İsrailliler arasından yetenekli adamlar seçti. Onları biner, yüzer, ellişer, onar kişilik toplulukların başına önder atadı.
Probere Mojsije sposobnih ljudi od svih Izraelaca pa ih postavi za glavare narodu: tisućnike, stotnike, pedesetnike i desetnike.
Böylece oymaklarınızın bilge ve deneyimli kişiler olan ileri gelenlerini size önder atadım. Onlara biner, yüzer, ellişer, onar kişilik toplulukların sorumluluğunu verdim. Oymaklarınız için de yöneticiler görevlendirdim.
Zato sam uzeo prvake iz vaših plemena, ljude pametne i ugledne, te ih postavio za poglavare: tisućnike, stotnike, pedesetnike, desetnike i vaše plemenske nadglednike.
Bazılarını biner, bazılarını ellişer kişilik birliklere komutan atayacak. Kimisini toprağını sürüp ekinini biçmek, kimisini de silahların ve savaş arabalarının donatımını yapmak için görevlendirecek.
Postavljat će ih za tisućnike i pedesetnike; orat će oni njegovu zemlju, žeti njegovu žetvu, izrađivati mu bojno oružje i opremu za njegova bojna kola.
Saul, Samuelin yanından ayrılmak üzere ona sırtını döner dönmez, Tanrı ona başka bir kişilik verdi. O gün bütün bu belirtiler gerçekleşti.
Čim je Šaul okrenuo leđa da ode od Samuela, Bog mu promijeni srce i svi se oni znakovi ispuniše u onaj dan.
Bu yüzden Saul Davutu yanından uzaklaştırdı. Onu bin kişilik birliğe komutan atadı. Davut askerlere öncülük yapıyordu.
Zato ga Šaul ukloni iz svoje blizine i postavi ga za tisućnika: on je izlazio i vraćao se na čelu naroda.
Filist beyleri yüzer ve biner kişilik birliklerle ilerliyordu. Davutla adamlarıysa Akişle birlikte geriden geliyorlardı.
Filistejski su knezovi prolazili sa svojim stotinama i tisućama, a David i njegovi ljudi išli su sasvim na kraju s Akišem.
Davut Ziklaka gittiğinde yanına geçen Manaşşeliler şunlardır: Adna, Yozavat, Yediael, Mikael, Yozavat, Elihu, Silletay. Bunlar Manaşşede bin kişilik birliklerin komutanlarıydı.
(12:21) Kad se, dakle, vraćao u Siklag, prešli su k njemu od Manašeova plemena: Adna, Jozabad, Jedael, Mihael, Jozabad, Elihu i Siltaj, glavari tisućnici u Manašeovu plemenu.
Halk yüzer ellişer kişilik bölükler halinde oturdu.
I pružiše se po sto i po pedeset na svaku lijehu.
İsa öğrencilerine, ‹‹Halkı yaklaşık ellişer kişilik kümeler halinde yere oturtun›› dedi.
Nato će on svojim učenicima: "Posjedajte ih po skupinama, otprilike po pedeset."
Petrusu tutuklatıp hapse attırdı ve dörder kişilik dört takım askerin gözetimine teslim etti. Fısıh Bayramından sonra onu halkın önünde yargılamak niyetindeydi.
Uhiti ga, baci u tamnicu i dade da ga čuvaju četiri vojničke četverostraže, nakan izvesti ga nakon Pashe pred narod.
0.62938714027405s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?