Pri zadnjem putovanju Ripleyjeve zakazala je umjetna osoba.
Ripley'in son gezisinde, yapay insan bozulumu oldu.
Možda to nije etički, što sam zakazala sudar sa Seth Robinsonom, fotografom u čekaonici mog psihijatra, ali u njemu je bilo nečeg...
Tamam, psikologum bekleme odasında fotoğrafçı Seth Robinson'la kırıştırmak ahlaka aykırı olabilirdi ama onda bir şey vardı.
Poslije nedjelju dana, zakazala sam kod Ališe, prve depilatorke u gradu, popularne među zvijezda.
Los Angeles'ta bir hafta geçirdikten sonra kentte bir numaralı ağdacı olan yıldızların tercihi Alicia'ya gittim.
l zakazala sam masažu za tebe u 15.00.
Senin için de saat üçte bir vücut masajı seansı ayarladım.
Royceova vlast je zakazala glede zločina i sigurnosti.
Bu çok ciddi güvenlik tehdidi sorunu. Royce idari yönetimi burada açıkça iflas etmiştir.
Da, mislim da sam ti zakazala sastanak za kasnije.
Evet, daha sonrası için bir görüşme ayarlarsın diye düşünmüştüm.
Našla sam gomilu glumaca koji odgovaraju tvom tipu muškarca, i zakazala im intervju za lažan film.
Senin tipine uygun bir sürü oyuncu buldum. Sahte bir film için seçmeler ayarladım.
Zapravo Bobbie, moja prijateljica je bila očajna da nađe dečka, pa sam zakazala lažnu audiciju.
Aslında, Bobbie, arkadaşım Alex bir adamla tanışma hususunda çaresiz ve bu yüzden bir grup müşteri çağırdım ve sahte seçme uydurdum.
A ja sam vam zakazala endoskopiju za popodne.
Ben de endoskopinizi bu öğleden sonraya aldım.
Znam da danas imas mnogo toga na umu, ali sam zakazala intervju za tebe ovog popodneva.
ÖgIeden sonra senin için bir görüºme ayarIad_BAR_m. Hay_BAR_r.
Ja sam tako namjerno zakazala jer nisu mogli organizirati kad sam htjela.
İyi ama, bilerek bu şekilde ayarladık çünkü istediğim parti planlayıcısı o tarihte müsait değildi.
Očito je tvoja, velika stručnost u bankovnom poslovanju zakazala taj dan.
Anlaşılan bankadaki uzmanın sana bilgi vermemiş.
Žalila si se kako si stvarno lošije, i ja sam ti zakazala pregled.
Kabızlıktan şikayet edip durdun ben de sana bir randevu aldım.
Stvarno si joj zakazala pregled zbog klistira?
Lavman yaptırması için gerçekten de ona randevu mu aldın?
Zakazala sam nam, večeras u 7 u savjetovalištu, važi?
Psikolojik yardım için randevu aldım, bu gece saat 19 da, tamam mı?
Zakazala sam ti sastanak sutra u orijentacijskom centru.
Kariyer merkezinden sana bir randevu aldım.
Zakazala sam kod novog terapeuta za sutra u podne.
Yarın öğlen için yeni terapistimizden randevu aldım.
Državna Sigurnost je zakazala po pitanju Jason Devereauxa.
Ulusal Güvenlik, Jason Devereaux'un esas servetini gözden kaçırmış.
Samo zapamti Leonarde, gdije je tvoja biološka obitelj zakazala, uvijek imaš mene, zamjensku obitelj.
Unutma, Leonard. Biyolojik ailen seni hayal kırıklığa uğratırsa, ben hep yanındayım. Vekil ailen.
Zakazala si, a sinoć si se zaručila.
Şimdiden randevu mu aldın? - Evet. - Daha dün gece nişanlandın.
Večera koju je zakazala moja tadašnja cura.
Evet, akşam yemeğiydi. O sıradaki sevgilim ayarlamıştı.
Zakazala sam za večeras, pa mi treba slobodan dan za sutra.
Bu akşam için randevu aldım. Yani yarın çalışamayacağım.
Da, samo sam prošla kroz toliko toga nakon bakine sahrane, i iskreno nakon što si mi rekla da je čarolija nad grobnicom zakazala, nisam željela da se vratim.
Büyükannemin cenazesinden sonra uğraşmam gereken şeyler vardı. Sen de büyünün işe yaramadığını söyleyince geri dönmek istemedim.
Bojim se da je tradicionalna medicina zakazala.
Elimden gelen bu kadar. Korkarım ki bildiğimiz tıp ancak bu kadarını yapabiliyor.
Hope je pod hitno zakazala masažu i tretman lica algama.
Hope acil sağlık masajı ve yosun maskesi için yer ayırttı
Gospodja Potter je zakazala satanak ove nedjelje.
Bayan Potter, beni bu hafta görmek için randevu almış.
Koristila je tvoje ime kao preporuku, i zakazala podnevni termin.
Evet. Referans olarak senin ismini verdi ve öğlen için randevu ayarladı. Öğlen mi?
Zakazala sam nam obilazak za 30 minuta.
Biz 30 dakika içinde ziyaret edin.
Hoću da rasklopiš tu prokletinju i kažeš mi zašto je zakazala.
O şeyi parçalarına ayırmanı ve neden patladığını öğrenmek istiyorum.
Ona je zakazala termin, a nije znala da neće biti u blizini, pa sam...
Randevuyu sonuçlandıran oydu. Buralarda yeni olduğunu düşünemedim
Zato sam zakazala vjenčanje za kolovoz.
İşte bu yüzden düğün tarihini Ağustos ayı olarak belirledim.
U 5:30, predsjednik zakazala sastanak sa Mike Petrocelli, šef Sindikalci.
Başkanın saat 5:30'daki buluşması Mike Petrocelli'yle, kamyon şoförleri sendikası lideri.
Da, znam da sam upravo zakazala, ali situacija se promenila.
Evet, randevu aldığımı biliyorum ama şartlar değişti.
Jarry mu je zakazala susret nasamo, pa je na putu u Stockton.
Jarry, Juice'la yüz yüze konuşma ayarladı yani yani şu anda Stockton'a doğru yolda.
"Zdravo Bene, zakazala sam vam sastanak s Jules Austin u 15:55h.
Merhaba, Ben. 3:55'te Jules Ostin'le tanışman için randevu ayarladım.
Iz grada me stalno zovu povodom luke, pa sam zakazala datum.
Şehir habire şu ithaf törenini gündeme getiriyor, bende bir tarih belirledim.
Svaki put kada nisi pobijedila na sudu, svaki put kada bi zakazala na zaključnoj riječi, uvijek si krivila nekoga drugog.
Ne zaman kaybetsen, ne zaman bir belgeyi gözden kaçırsan hep birilerini suçlarsın.
Također sam nam zakazala manikiranje u salonu "Chez".
Chez Salonda iki kişilik manikür pedikür rezervasyonu yaptırdım.
Zakazala sam sastanak s Jane Davis za kraj tjedna.
Jane Davis'le bir toplantı ayarladım. - Güzel.
O svemu se ovome vrlo rječito raspravljalo na TED-u Africa: o tome kako je sva pomoć koja je bila dana potpuno zakazala u postavljanju Afrike na vlastite noge.
Ve bu, TED Afrika'da çok net bir şekilde tartışıldı: verilmiş olan yardımların tamamına yakını Afrika'yı kendi ayakları üzerine kaldırmakta kesinlikle başarısız oldu.
1.0353801250458s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?