Prijevod od "bağlantıları" na Hrvatski


Kako koristiti "bağlantıları" u rečenici:

Benim en azından politikacıları tanıyan, bağlantıları olan boş boş oturan deneyimli elemanlarım var.
Kod mene bar sjede iskusni novinari koji poznaju političare.
Başka kimin Moğolistan bağlantıları olabilir TALO'yu güvenli şekilde açabilir ve suikastçı olarak bir sörfçü tutardı?
Kontakti u Mongoliji probijanje osiguranja OSLI-a, surfer ubojica.
Salazar'ın terörist bağlantıları bu ülke için ciddi tehdit oluşturuyorlar.
Salazarove veze prijetnja su ovoj zemlji.
Burası Amerika, o seksi, silahlı ve bayağı da iyi bağlantıları var.
Ovo je Amerika. Sexi je, bogata i ima veze na visokim polozajima.
Genç bayan rica etsem bağlantıları inceler misiniz?
MLADA DAMO, MOŽETE LI PROVJERITI SPONE.
Yeterli zamanı, sebebi, bilgisi, parası ve bağlantıları vardı.
Imao je vrijeme, sredstva, sposobnost, novac, veze.
Artık bizimle ve gemiyle bağlantıları kesildi.
Sad su odsječene od ostatka broda i nas.
Hem o hapiste bağlantıları olan amcası falan ne ayak?
Što je s onim spominjanjem ujaka u zatvoru?
Hala Büro'da bağlantıları varsa bu şekilde Zambrano'nun defterinden haberdar olup HR'ın patronuna haber vermişlerdir.
Ali ako još imaju veze u FBI-u, oni su sigurno rekli šefu HR-a o Zambranovoj knjizi.
Bakalım kimsenin haberinin olmadığı bağlantıları da aynı şekilde bulabilecek misin?
Koliko si dobra u pronalaženju veza za koje nitko ne zna da postoje?
Ailen, öncelik sıramda o kadar yüksekte bir yerde değil ama ama birlikte olduğu adamın bağlantısı vardı, mafya ile ciddi bağlantıları vardı.
Pa znaš da je vaša obitelj na vrhu vrhova mojih prioriteta, ali tip s kojim je bila je iz mafijaških krugova.
Doğu Avrupa'da Çeçenistan, Rusya ve Sırbistan'da bağlantıları var.
Ima veze u istočnoj Europi, Čečeniji, Rusiji, Srbiji.
Adamların öyle bağlantıları var ki aynı bu gemiye atandığı gibi bir anda kendisini çalışma kampında bulabilir.
Imaju veze koje bi ga lako mogle poslati u gulag kao i dati mu vlastito zapovjedništvo.
Glendon Hill'in Güney Sudan'da bağlantıları vardır.
GLENDON HIL SIGURNO IMA KONTAKTE U JUŽNOM SUDANU.
Kızının beynindeki arızalı bağlantıları benimkiyle düzeltmeye çalışacaksın yani?
Pokušavaš popraviti prekinute veze, u kćerkinu mozgu, s mojim?
Clay'in İRA ile bağlantıları çok eski.
Clay ima stare veze sa IRA-om.
Ama beynimin diğer kısmı ipuçlarını, parmak izlerini, bağlantıları araştıran kısmı bana bu kızın Claudia'yı tanımasının imkânı olmadığını söyledi.
Ali onda je drugi dio mog mozga... dio koji traži tragove, otiske prstiju, logične veze... taj mi je dio rekao da nema šanse da ova cura zna za Claudiju.
Bak, ya biz bunları bulamayız ya da bağlantıları yoktur, hangisi bilemiyorum.
Gledajte ili ih ne možemo naći ili nisu povezani.
Kişisel iris modelinin hafıza bağlantıları ile ilişkisi.
Povezanost pamćenja subjekata sa istovjetnom šemom dužice.
Ciddi politik bağlantıları olan bir tıp uzmanı var karşımızda.
Govorimo o medicinskom stručnjaku s ozbiljnim političkim vezama.
Efraim'in hükümette çok iyi bağlantıları var, dedim.
Rekao sam joj da Efraim ima dobre veze u vladi.
Karzai, Ghani ve Taliban'la bağlantıları var.
Povezan je s Karzaijem, Ghanijem, Talibanima.
Teröristlerle, paralı askerlerle ve şirketlerle sınırsız bağlantıları var.
Ima široku mrežu veza. Teroristi, plaćenici, korporacije...
Bu dostum, zengin, bağlantıları var ve bana borçlu.
Ovaj moj prijatelj, bogat je, ima veze i duguje mi.
İkinci dereceden bağlantıları tabloda yok ama Orta Doğudan gelen herkes altı haneli kazançla gelir.
Ima mnogo neizravnih veza, no to imaju svi na Bliskom istoku s plaćom od 6 znamenki.
Bunları yanyana koyduğumuzda, iki sayfanın farklılığını okumak için bağlantıları bile okumak zorunda değilsiniz.
Kad ih stavite jedan pored drugog, ne morate čak ni čitati linkove da biste vidjeli koliko se razlikuju.
Fakat bağlantıları okuduğunuzda, bu gerçekten oldukça kayda değer.
Ali kad pročitate linkove, stvarno je vrijedno pažnje.
Burada programlar, spor programları, ve reklamlar var, ve birbirleri ile olan bağlantıları, onları şekillendirerek bir içerik grafiği oluşturuyor.
Tako imamo programe i sportske događaje i reklame a sve strukture povezivanja koje ih međusobno vežu zajedno čine graf sadržaja.
Bu bağlantıları kurduğumuzda, yapabildiğimiz ve yaptığımız şunu buna döndürmek.
I kada radimo ta povezivanja, možemo i pretvaramo ovo u ovo.
Yazıyı çözmek, zihinsel bir bulmacadan ibaret olmayıp, Güney Asya'nın siyasi ve kültürel geçmişi ile derin bağlantıları olan bir soru durumuna gelmiştir.
Dešifriranje tog pisma nije samo intelektualna zagonetka to je zapravo postalo pitanje duboko isprepleteno s politikom i kulturnom poviješću južne Azije.
Tüm bu ara bağlantıları, tüm bu karşılıklı ilişkileri gösteriyorsunuz.
Prikazujete sve ove međusobne veze, sve ove međusobne odnose.
Ve gerçekten, insanlar, bu sonuçların bazılarındaki nedensel bağlantıları gayet iyi biliyorlar.
I doista, ljudi znaju uzročne veze prilično dobro u nekim od ovih ishoda.
Çünkü tek bir şeyden emindi, babaların çocuklarıyla bağlantıları olduğu zaman, dönmeleri pek olası değildir.
Jer znao je jednu stvar: kad su očevi povezani sa svojom djecom, manja je vjerojatnost da će se vratiti.
Ağ örgüsündeki düğümler sistemin parçalarıdır ve etkileşimler de bağlantıları oluşturur.
Čvorovi u mreži su komponente sustava, a međudjelovanja predstavljaju poveznice među njima.
Yabancılara ait verileri yabancıların bağlantıları Amerika'ya geldiğinde ya da buradan geçerken takip edebilirler.
Mogu nadzirati strance kada podatkovne veze stranaca završe u SAD-u ili prođu kroz SAD.
Ama asıl mücadele konusu, sessizlik ve gürültüyü, sinyallere dönüştürebilecek yaratıcı olabilecek bu bağlantıları bulmak, tasarlamak üretmek ve yetkilendirmek, sonuçta demokrasilerimizi 21. Yüzyıla getirmektir
Ali pravi je izazov naći, osmisliti stvoriti, opunomoćiti te spojke koje su u stanju uvesti novine, promijeniti buku i tišinu u signal i konačno dovesti naše demokracije u 21. stoljeće.
Eğer bunu yaparsanız, fikir çağrışımı için kullandığınız kelimeler, bağlantıları şekillendirecek ve yeni pek çok fikir ürettirecektir.
Ako to napravite, sastojci za povezivanje ideja su prikupljeni i tvore veze koje će stvoriti mnogo ideja.
Yani Alzheimer gibi sinapslerinin bazılarını kaybedecekleri bir hastalıkta bile, birçok ekstra yedek bağlantıları vardır ve bu onların yanlış giden bir şey olduğunu fark etmelerini önler.
Pa čak i ako imaju bolest poput Alzheimera, koja ugrožava neke od njihovih sinapsi, one imaju i još mnogo dodatnih rezervnih veza, koje ublažavaju dojam da nešto nije u redu.
İdeal olarak bu yeni şeylerin mümkün olduğunca, anlamca zengin, görme ve duymayı, duygular ve bağlantıları çalıştıran şeyler olmasını isteriz.
U idealnom slučaju, želimo da te nove stvari budu što bogatije značenjem, aktivirajući vid, zvuk, asocijacije i emocije.
Fakat hiç bir zaman arkasındaki bağlantıları düşünmeyiz.
I nikada ne razmišljamo o skrivenoj povezanosti.
Hardvard'ta bir makam sahibiydi...... ve Smithsonian'da çalıştı ve çok iyi bağlantıları vardı.
Imao je svoje mjesto na Harvardu i radio u Smithsonian institutu te bio jako dobro umrežen.
Ama daha da önemlisi, başka türlü birden çok haber raporlarının içinde yayılacak olan, rakamların arasındaki motifleri ve bağlantıları görmeye başlıyorsunuz.
Još važnije, počinjete uočavati uzorke i poveznice među brojevima koje bi inače bile razasute preko višestrukih novinskih izvješća.
Makinelerle olan bağlantıları çok daha kolay, hatta çok daha etik olarak olanaklıdır.
Veza sa strojem je puno lakša, čak i više etički moguća.
0.81291103363037s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?