Pablo, vjerovao ili ne, vulgaran sredovječan čovjek kojeg si poveo kvari moje druženje s mamom.
Pablo, ister inan, ister inanma ama şu orta yaşlı kaba arkadaşın annemle olan güzel anımın içine ediyor.
A tamo je kauč... za druženje i odmor u krugu obitelji.
burası da sedir... Ailenin rahatlama ve sosyal faaliyet ünitesi.
Nedostajati će mi druženje, ali, uh, stanovanje u tvojoj spavaćoj sobi me je počelo uznemirivati.
Yoldaşlığını özleyeceğim ama senin yatak odanda kalmak gittikçe sinirlerime dokunuyordu.
Da započnemo večerašnje druženje, Chloe bi željela nešto reći.
Bu geceki paylaşımı başlatmak için, Chloe birkaç kelime söylemek istiyor.
Vježbajmo međusobno druženje i društveno ponašanje.
İnsan ilişkileri ve toplumsal davranışlar üzerine çalışmalıyım.
Pričam gluposti, mislim na muško druženje.
ÇıIgın, hatunlarla dolacak her yer diyorum.
Iskreno, svi ste malo prestari za druženje s njim.
Açıkça söylemek gerekirse, sizler onunla takılmak için biraz büyük değil misiniz?
Shvatila sam da je knjiga izdana, pa se naše druženje bliži kraju.
Artık benim kitabım bittiğine göre bizim de aramızdaki ortaklık sona ermiş oluyor, öyle değil mi?
Shvaćam da nisam bio najbolja osoba za druženje u prošlosti, ali promijenio sam se.
Kabul etmeliyim ki geçmişte hiç de kolay bir insan değildim ama değiştim.
U redu, porodično druženje je zabavno.
Tamam, yeter. Ailemiz tekrar bir arada. Ne güzel, ne güzel!
Mama je rekla da ne smiješ odgađati druženje sa mnom.
Annem, senin beni programına alamayacağını söyledi.
Svo to druženje sa Džejkobom, čini se da ti skreće misli bar na kratko, je li tako?
Jacob ile takılırken aklın birazcık da olsa dağılıyor, değil mi?
Ova žena ovdje je optužena za druženje s vragom.
Bu kadın şeytana eş olmakla suçlanıyor.
Žao mi je, izgleda kao postoji mali nesporazum oko toga tko je organizirao ovo druženje!
Özür dilerim, bu da bu kumsal partisini senin organize ettiğini mi ima ediyor?
Misliš da je naš Jimmy poveo nekoga za druženje?
Ne yani, sence Jimmy'miz yanına oyun arkadaşı mı aldı?
Ako ćeš biti takav, ne treba mi takvo druženje.
Eğer böyle davranacaksan seninle takılmak istemiyorum.
Također, htio bih biti u bloku gdje su razgovor i druženje zabranjeni.
Ayrıca konuşup arkadaşlık etmenin yasak olduğu bir hücrede kalmayı tercih ediyorum."
Znam da bi ovo druženje između oca i kćeri trebalo biti u normalnijim uvjetima, ali jednostavno ne ide tako.
Biliyorum ki bizim baba-kız konuşmamız lazım ama işler bu şekilde yürümüyor.
Moja sestra Margaery vas poziva na druženje s našom bakom, kneginjom Olennom u vrtovima.
Sör Loras. Kız kardeşim Margaery, sizi büyük annemiz Leydi Olenna ile bahçelerde hava almaya davet ediyor.
Druženje sa zvijerima nije na mojem repertoaru.
Hayvanlarla arkadaşlık etmek gibi bir alışkanlığım yoktur.
Druženje s dvoje serijskih ubojica... da li može biti bolji od toga?
iki seri katille takilmaktan daha mi iyi olur?
Stavljam druženje s tobom kao najveći prioritet.
Seninle vakit geçirmek bir numaralı önceliğim.
Po tvom izrazu bih rekla da nisi raspoložena za druženje?
Şu bakışın "bir ara gel takılalım" derken ciddi olmadığını düşündürdü.
Ljubimci se drže jer su zabavni i za druženje.
Evcil hayvanlar eğlence ve arkadaşlık için vardır.
Nije primjereno, međutim, ono što si odlučila obući za dvorišno druženje.
Yerinde olmayan ise... senin partiye giydiğin kıyafet.
To im je jedina šansa za okupljanje I tračeve i znate, druženje.
Birlikte vakit geçirip sosyalleşip dedikodu yaptıkları tek yer orasıymış.
Bojim se kako je naše druženje završilo.
Korkarım ki birlikte geçirdiğimiz zamanın sonuna geldik.
Postoji nešto što razvijam i što sam nazvao sindromom društvenog intenziteta, kojim pokušavam otkriti zašto dečki preferiraju muško druženje umjesto susreta sa ženama.
Burada sosyal yoğunluk sendromunu geliştiriyorum, ve bu erkeklerin neden kadınlarla ilişki yerine erkeklerle arkadaşlığı seçtiklerini inceliyor.
Može biti bilo što od veselja sljedećem stripu koji će izaći, ili odlazak na veliki obiteljski odmor ili druženje s mojim prijateljima, pa do odlaska na sljedeću srednjoškolsku utakmicu američkog nogometa.
Bir sonraki çizgi romanın yayımlanmasını beklemek, büyük bir aile tatiline çıkmak veya arkadaşlarımla takılmaktan lisenin sıradaki futbol maçına gitmeye kadar her şey olabilir.
Jesu li potencijalan par? Jesu li potencijalna prilika za druženje?
Çekici mi? Potansiyel bir eş mi? Potansiyel bir ağ kurma fırsatı mı?"
Ono što ja mislim da najviše pomaže pogotovo društvenim životinjama, jest druženje s drugim društvenim životinjama.
birleştiği zaman. Aslında en faydalısı sosyal hayvanların diğer sosyal hayvanlarla geçirdiğ zaman.
Imamo cijeli dan za druženje i još štošta.
Beraber geçireceğimiz tüm bir gün, hatta daha fazlasına sahibiz.
Prepoznavanje izraza lica mi je vrlo važno jer omogućava druženje.
Ve yüz ifadelerinin algılanması sosyal olabilmem için çok önemlidir.
Druženje, seksualno ponašanje, i droga samo su neki od primjera stvari i iskustava koji također aktiviraju sustav nagrađivanja.
Sosyalleşme, cinsel davranış ve ilaçlar da ödül mekanizmasını aktifleştiren birkaç farklı örnek.
I ima oko 100 četvornih metara prostora za druženje unutra.
Ve içeride 100 metrekarelik vakit harcamak için bir alan var.
2.2978420257568s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?
Pablo, ister inan, ister inanma ama şu orta yaşlı kaba arkadaşın annemle olan güzel anımın içine ediyor. 