Tłumaczenie "kenara" na Polski


Jak używać "kenara" w zdaniach:

Kenara köşeye para koyabilmek için elimizden geleni yaptık. Ailemize yük olmak istemiyorduk çünkü.
Chcieliśmy mieć oszczędności, by na starość nie być ciężarem dla rodziny.
Yani ya aramıza katılın ya da kenara çekilin.
Albo pani dołączy, albo odejdzie w cień.
Hakkımdaki düşüncelerini biliyorum ama lütfen şimdi bunu bir kenara bırakalım.
Wiem, co czujesz w związku ze mną, ale proszę, odłóż uczucia na bok. Chodzi tu o coś ważniejszego.
Öyleyse kenara çekilin, hanımlar, o benim.
Odsuńcie się, moje panie. On jest mój.
Bu adama karşı olan kişisel duygularını bir kenara bırak.
Tato! - Odłóż uczucia na bok.
Hanımefendi sizi neden kenara çektiğimi biliyor musunuz?
Czy wie pani dlaczego panią zatrzymałem?
Onur kenara bırakılacak ya da unutulacak bir şey değildir!
Z honoru nie można zwolnić. Nie można o nim zapomnieć.
Tüm bu sebepler bir kenara atılmalı, ne dersin?
Wygląda, jakby robili wszystko, by to przyspieszyć, nieprawdaż?
Tüm bunları bu inat için bir kenara mı atmak istiyorsun?
Chcesz to porzucić dla bezsensownej męki?
İşleri normalde bu yolla halletmem ancak bazen ilkelerinizi bir kenara bırakıp doğru olanı yapmanız gerekir.
Nienormalnieto zrobić, aleczasemtrzebazapomnieć moje zasady i zrobić dobry uczynek
Her şeyi öylece bir kenara atamam.
Nie mogę tego po prostu odrzucić.
Şimdiye kadar edindiğim tüm prensipleri bir kenara atıyorum çünkü bu şerefsizi yakalamanın tek yolu buradan geçiyor.
Odkładam na bok wszystko w co wierzę, bo to jesteś moją jedyną szansą, żebym dobrał się do tego drania.
Yine de ahlaki yargılarını bir kenara bırakırsan eğlenceli olabilir.
Ale jeśli wyłączyć skrupuły moralne, to świetna zabawa.
Lannisterlar onu bir kenara attığı için Sansa'ya birçok talip çıkacaktır.
Lannisterowie jej nie chcą. Będzie miała wielu zalotników.
Bir kızımız var ama onun dışında çocuk yapmak bir kenara dursun o adamla güldüğüme bile inanamıyorum.
Dzielimy córkę, ale poza tym... trudno uwierzyć, że kiedyś śmiałam się razem z nim... nie mówiąc już o posiadaniu dziecka.
Sizi neden kenara çektiğimi biliyor musunuz?
Czy wie Pani dlaczego została Pani zatrzymana?
Geleneksel olanından değilim ama, belki de sizi öldürmeye çalışanların kim olduğunu bulana kadar o soruları bir kenara bırakmalıyız.
Nie w tradycyjnym rozumieniu, ale lepiej odłóżmy te pytania, dopóki nie uporamy się z tym, kto próbuje panią zabić.
O gece kendime boşluk yarattım ve kafam güzelken takıntı yapabileceğim her şeyi bir kenara bıraktım.
Więc tego dnia, wyczyściłem swój grafik, i uwolniłem ciało od wszystkiego co mogło zakłócić fazę.
Seni bir kenara attığında sen nasıl hissettin?
Jak się czułeś, kiedy odrzuciła cię na bok?
Bütün ölüm düşüncelerini bir kenara bırakıp doğuma odaklanalım.
Odsuńmy od siebie myśli o śmierci i skupmy się na narodzinach.
Bütün şüphelerimizi ve suçluluk duygumuzu bir kenara bırakalım.
Odsuńmy od siebie wątpliwości i poczucie winy.
İşin bize düşen kısmını hallettik ve kenara atıldık.
My zrobiliśmy, co do nas należało i zepchnięto nas na boczny tor.
O zaman kenara çekil ve oğlunu elinden alanların yok olmasına müsaade et.
Nie wtrącaj się więc. Pozwól nam zniszczyć ludzi, którzy ci go odebrali.
Şimdi nezaketini bırakalım bir kenara durmadan çalışalım gerdek akşamına.
Rozpleć więc warkocz swój śliczny i pokładziny nasze przećwiczmy!
Soruları bir kenara bırakacağımız konusunda anlaştığımızı sanıyordum Bernard.
Sądziłem, że zgodziliśmy się, by dać sobie spokój z tymi pytaniami.
Artık bu her ne ise, bu olaydan hayatta kalabilirsek insanlar o keskin anlayışlarını bir kenara bırakmak zorunda kalacaklar.
Jeśli mamy to przeżyć, to ludzie będą musieli zapomnieć o wrażliwości.
Anlaşmazlıklarımızı bir kenara bırakmanın vakti geldi.
Musimy zapomnieć o tym, co nas dzieli.
Ve ben de, rahatsızlığı baş aşağı et ve kenara koy ve tüm A'ları al, diye düşünürüm.
A ja lubię stuknąć dyskomfort w głowę, odsunąć go na bok i zgarnąć same najlepsze oceny.
(Kahkahalar) Eğer onlardan biriyseniz, ve tabii ki olmayabilirsiniz de, ama onlardan biriyseniz, sizden kibarlığı bir kenara koymanızı ve suskunluğunuzu bozmanızı; ve bir de zenginseniz
(Śmiech) Wielu z was nie podziela tego uczucia, ale jeśli je podzielacie, proszę byście przestali być mili, ujawnijcie się, a jeśli jesteście majętni,
Artık şu lanet saygıyı bir kenara bırakalım.
Przestańmy być tak cholernie pełni szacunku.
Kelimenin tam anlamıyla söylüyorum evindeki her masa, her sandalye asıl amaçlarını bir kenara bırakıp sallanan kitap yığınları için raf olarak kullanılıyordu.
Dosłownie, każdy stół i krzesło w mieszkaniu miało tylko jedną funkcję: służyło do podtrzymywania stosów książek.
Gençken arkadaşımla yolda gidiyoruz ki o çok kötü bir sürücüdür, kırmızı ışıkta geçti ve tabii ki polis bizi kenara çekti ve tek yapmamız gereken "üzgünüm memur bey" demek oldu sonra yolumuza devam ettik.
Jako nastolatka jechałam z koleżanką, która przejechała na czerwonym. Zostałyśmy zatrzymane, ale wystarczyło powiedzieć "przepraszam", i nas puścili.
Yani bir parça alıp, sadece kenara koydunuz.
Po prostu brał kartkę i odkładał ją na bok.
Tüm yeni orta-sınıf hayal kırıklıklarımızı ve hüsranlarımızı bir kenara bırakıp milyonermişiz gibi hissediyoruz.
Zapominamy o frustracjach i rozczarowaniach przedstawicieli klasy średniej i czujemy się jak milionerzy.
Yıllar içinde, insanlarla ilgili öğrendiğim bir şey var ki, derme çatma, karışık tecrübelere sahip kişiler gördüğümde özgeçmişi bir kenara atmadan önce durup, iyice bir düşünmek gerekiyor.
Z czasem nauczyłam się czegoś o ludziach, których doświadczenia wydają się każde z innej parafii, przez co wolę rzeczywiście wziąć ich kandydaturę pod uwagę, zanim odrzucę podanie.
Biz de bu bağlama bağlı belleği bir kenara koyarız ve bir sonrakinde bu süreci tekrarlamayı öğreniriz.
Zapamiętujemy kontekst procesu i uczymy się go powtarzać następnym razem.
Meşhur terapist M. Scott Peck dedi ki: Gerçek bir konuşma kendini bir kenara bırakmayı gerektirir.
Słynny terapeuta M. Scott Peck powiedział, że prawdziwe słuchanie wymaga odejścia od siebie.
Bu nedenle detayları bir kenara bırak.
Zapomnijcie o szczegółach. Darujcie je sobie.
Hepsini bir kenara bırakınca, tamamen sağlıklı ve heteroseksüel seks yaşıyorsanız, tek bir ilişki ile enfekte olma riskiniz 1/1000.
Dla zupełnie zdrowej pary heteroseksualnej ryzyko infekcji przy jednym stosunku wynosi 1 do 1000.
Tek yapmamız gereken kibrimizi yolumuzdan defetmektir, bencilliğimizi bir kenara itmektir.
Wszystko, co musimy zrobić, to usunąć z drogi nasze ego, usunąć z drogi nasz egotyzm.
Titanik'in başarısı sonrasında, "Tamam, gündüzleri Hollywood sinema yapımcılığı olan işimi biraz kenara koyup, bir süre tam zamanlı kaşif olarak çalışacağım".
Po sukcesie "Tiatanica" powiedziałem: "OK, zamierzam na jakiś czas porzucić pracę producenta filmowego w Hollywood i zostać pełnoetatowym badaczem."
Sonra aşçıya, ‹‹Sana verdiğim ve bir kenara ayırmanı söylediğim payı getir›› dedi.
I rzekł Samuel kucharzowi: Daj sam tę cząstkę, którąm ci dał, i o którejm ci rzekł: Schowaj ją u siebie,
‹‹Sonra oğullarınla birlikte eve git. Kapıyı üzerinize kapayın ve bütün kapları yağla doldurun. Doldurduklarınızı bir kenara koyun.››
A wszedłszy zamknij drzwi za sobą i za synami twymi, a nalej we wszystkie te naczynia, a które będzie pełne, rozkaż odstawić.
Bunun üzerine Petrus Onu bir kenara çekip azarlamaya başladı. ‹‹Tanrı korusun, ya Rab! Senin başına asla böyle bir şey gelmeyecek!›› dedi.
A wziąwszy go Piotr na stronę, począł go strofować, mówiąc: Zmiłuj się sam nad sobą, Panie! nie przyjdzie to na cię.
İsa onlara ayrıca şunu söyledi: ‹‹Kendi törenizi sürdürmek için Tanrı buyruğunu bir kenara itmeyi ne de güzel beceriyorsunuz!
Mówił im też: Wy czysto znosicie przykazania Boże, abyście ustawy wasze zachowali.
1.6398530006409s

Pobierz naszą aplikację z grami słownymi za darmo!

Połącz litery, odkrywaj słowa i wyzwij swój umysł na każdym nowym poziomie. Gotowy na przygodę?