Prijevod od "žile" na Turski


Kako koristiti "žile" u rečenici:

Noge su mu zdrobljene, žile i živci skoro potpuno prekinuti, a ipak... bila sam napaljena.
Bacakları ezilmiş, damarları ve sinirleri neredeyse tamamen kopmuş ve yine de tahrik oldum.
Prerezao je žile u kadi odmah pošto sam ga nazvao.
Ben aradıktan hemen sonra küvette bileklerini kesmiş.
Izmijenimo mu imunitet tako da antitijela ne utječu na na krvne žile, ali rade svuda svoj posao.
Bağışıklık sistemini değiştirerek antikorların damarlara saldırmamasını ama geri kalan heryerle işlerini yapmalarını sğlayacağız.
To je poslalo signal kroz živce u krvne žile njenog tankog crijeva, što je uzrokovalo simptome u Kini i divovskom magnetu koji mi zovemo magnetna rezonancija.
Bu, damarlarından doğru ince bağırsağa bir sinyal yolladı. Bu da Çin'deki ve bizim dev bir mıknatıs diye adlandırdığımız MR'daki semptomlara sebep oldu.
Dođe mi da si prerežem žile jer nešto depresivnije u životu nisam vidjela.
Bu "Bileklerimi kesmek istiyorum, "çünkü bu gördüğüm en karamsar şey." buluşması.
Marcy ti želi reći, Linda, ispravi me ako griješim, Marcy, ne bih htio biti u krivu, ali ona ti govori da si želi prerezati žile jer je film predepresivan.
Sanırım Marcy'nin demek istediği, Linda, yanılıyorsam düzelt, Marcy, yanlış anlaşılmak istemiyorum. Ama diyor ki, bileklerini kesmek istiyormuş çünkü bu parça depresifmiş.
Sad, nešto može i mora biti učinjeno... da se ukloni zlo sjeme štetnih tekućina... koje se kreću kroz naše žile.
Dedim ki iç organlarımızı kemiren bu iğrenç havadan kurtulmak için birşeyler yapmak lazım.
Dakle ima više izazova veliki organi, krvne žile, s mnoštvom krvnih žila koje ih opskrbljuju, s monoštvom stanica.
Bunu yapmak daha da zor -- büyük bir organ, vasküler, çok fazla damar ağı mevcut, çok fazla sayıda hücre var.
Bakterijska celuloza se već koristi za zacjeljivanje rana, i postoji mogućnost kako će se u budućnosti koristiti za biokompatibilne krvne žile, moguće čak i za presađivanje koštane srži.
Bakteriyel selüloz, aslında yaraların iyileşmesinde çoktan kullanılıyor ve gelecekte belki de biyo-uyumlu kan damarları, hatta belki kemik dokusunun değiştirilmesi için kullanılacak.
Kod tipične reakcije na stres, poveća se broj otkucaja i krvne se žile stisnu, ovako.
Tipik bir stres tepkisi olarak kalp atışlarınız hızlanır kan damarlarınız bu şekilde daralır.
U ovom istraživanju, kada su sudionici gledali na svoje reakcije kao pomoć, njihove su krvne žile ostale opuštene, ovako.
Fakat çalışmada, denekler stres tepkilerini faydalı olarak gördüklerinde kan damarları bu şekilde rahatladı.
Pomaže i da se krvne žile ne stegnu pod utjecajem stresa.
(iltihap sökücü) Aynı zamanda stres altındayken damarlarınızın gevşemesini sağlar.
Priljube se i pokušavaju ući u plućno krilo iz krvne žile.
Yapışacaklar ve akciğere kan kanalının kenarlarından girmeye çalışacaklar.
Ali da ste mi rekli, "Idućih mjesec dana moraš patiti od akutne tjeskobe", radije bih prerezao žile nego prolazio kroz to.
Fakat bana bu şiddetli tedirginliğin önümüzdeki bir ay boyunca süreceğini söyleseydiniz bunu yaşamaktansa bileğimi kesivermeyi tercih ederdim.
Razlog zašto su svi u operacijskoj sali zurili u taj instrument tog dana bio je što je kirurg morao neizmjerno paziti da njime ne ošteti organe i žile.
Ve ameliyathanedeki herkesin o gün o alete bakakalmasının nedeni cerrahın durumu riske atmamak için ve aleti organlara doğru ve kan damarlarının altına sokarken çok dikkatli olmak zorunda olduğuydu.
Krvotok rješava problem dostave hranjivih tvari kroz krvne žile koje opskrbljuju hranjivim tvarima i kisikom svaki djeličak našeg tijela.
Bu nedenle dolaşım sistemi vücudun her bir köşesine oksijen ve besin aktarımını sağlamak için kan damarları yardımıyla besin dolaşımı problemini çözmektedir.
Ovdje smo snimili krvne žile u mozgu živog miša.
Burada, canlı bir farenin beynindeki kan damarlarını görüntülüyoruz.
Krvne žile čine složenu mrežu koja pokriva cijeli mozak.
Kan damarları tüm beyin hacmini dolduran karmaşık bir ağ oluşturur.
Označili smo krvne žile crvenom bojom, a CST koja okružuje mozak jest zelene boje.
Kan damarlarını kırmızı ile işaretledik ve beyni çevreleyen BOSu ise yeşil renkte.
Promotrimo anatomiju: krvne žile koje okružuju srce kod žena su manje nego kod muškaraca, a drugačiji je i način na koji te krvne žile razvijaju bolesti kod žena i muškaraca.
Anatomiye bakarsak, kalbi çevreleyen kan damarları erkeklere kıyasla kadınlarda daha zayıftır ve bu kan damarlarının hastalık ortaya çıkarması erkeklere nazaran kadınlarda farklıdır.
Možete također zašiti premosne krvne žile na kucajuće srce bez lomljenja prsnog koša.
Aynı zamanda, göğsü açmadan kalp üzerine bypass - atlatma - damarlarını dikebilirsiniz.
Složenije strukture kao što su krvne žile, mokraćne cijevi, koje sam vam pokazao, oni su neosporno mnogo složeniji jer su u igri dvije različite vrste stanica.
Daha kompleks yapılar, örneğin size gösterdiğim kan damarları, üretralar, bunlar kesinlikle daha kompleks yapılardır, çünkü iki farklı hücre türü ile çalışırsınız.
Revolucija se zove angiogeneza, a temelji se na procesu kojim naš organizam stvara krvne žile.
Bu devrimin adı da "anjiogenez, " ve vücudumuzun damar geliştirmek üzere kullandığı süreçle ilgili.
I to su žile života, a kao što ću vam pokazati, mogu biti i žile smrti.
Bunlar "can damarları", ancak, şimdi göreceksiniz, "ölüm damarlarına" dönüşebiliyorlar.
To sugerira da u odraslih krvne žile u normalnom organizmu ne rastu.
Bunun anlamı şu: Büyüklerde, özel bir kaç durum haricinde,
U žena krvne žile rastu svakoga mjeseca stvarajući oblogu maternice.
Kadınlarda rahmin duvarlarının oluşumunu desteklemek için kan damarları her ay oluşuyor.
A nakon ozljede krvne žile moraju rasti ispod kraste kako bi ozljeda zacijelila.
Bir yaralanmadan sonra da, kan damarları kabuğun altında gelişip, yarayı tedavi ediyorlar.
A kada te krvne žile postanu suvišne, organizam ih reducira do normalne vrijednosti koristeći prirodne inhibitore angiogeneze.
Bu fazla damarlara ihtiyaç kalmayınca da, vücut bu damarları doğal anjiogenez inhibitörleri kullanarak başlangıç seviyesine geri çekiyor.
No ono što danas znamo, a tiče se većeg broja bolesti, jest da u organizmu postoje defekti kada organizam ne može reducirati suvišne krvne žile ili ne može formirati nove na odgovarajućim mjestima u odgovarajuće vrijeme.
Bir çok hastalıkta, insan vücudunun yeterince fazla sayıda damarı, yeterince kısa sürede büyütüp tamamlamasını engelleyen hatalar oluştuğunu biliyoruz.
Dakle, sposobnost tijela da održava ravnotežu angiogeneze, kada normalno funkcionira, sprječava krvne žile da prehranjuju tumor.
Dolayısıyla, vücudun, normal çalışırken anjiogenezi dengelemeye çalışması kan damarlarının kanserleri beslemesini engelliyor.
I jednom kada krvne žile urastu u tumor, on se može širiti, zauzeti lokalna tkiva.
Bu damarlar kanseri ele geçirdikçe, kanser genişleyip çevresindeki dokuları ele geçiriyor.
I iste krvne žile koje prehranjuju tumor omogućuju tumorskim stanicama ulazak u cirkulaciju kao metastaze.
Kanseri besleyen bu damarlar, aynı zamanda kanser hücrelerinin dolaşıma katılmasını sağlayıp metastaza yol açıyorlar.
Zovemo to antiangiogenetska terapija, i ona je potpuno drugačija od kemoterapije jer je usmjerena selektivno na krvne žile koje prehranjuju tumor.
kemoterapiden tümüyle farklı bir yöntem olan bu tedavi şekline "anti-anjiogenik tedavi" adını veriyoruz; çünkü bu tedavi özellikle kanseri besleyen kan damarlarını hedef alıyor.
To možemo učiniti zato što se tumorske krvne žile razlikuju od normalnih, zdravih krvnih žila koje susrećemo u ostalim dijelovima tijela: one su abnormalne, loše građene i zahvaljujući tome, iznimno ranjive na terapiju usmjerenu protiv njih.
Bunu yapabilmemizin sebebi, tümör kan damarlarının, vücudun kalanında görülen normal, sağlıklı damarlardan çok farklı olmaları. Anormaller, yapıları bozuk, ve bu nedenle onları hedef alan tedavilere karşı son derece savunmasızlar.
No ja sam zapravo zauzeo u potpunosti oprečno stajalište i zapitao se: što možemo uvesti u našu prehranu, a da se ponaša kao prirodni antiangiogenetski faktor koji može ojačati obrambeni mehanizam i pobijediti krvne žile koje prehranjuju karcinom?
Ama ben tersten yaklaştım ve şunu sordum: Ama beslenmemize, hangi doğan anti-anjiogenik besinleri katıp da vücudun savunma sistemini güçlendirip kanserleri besleyen kan damarlarını geriletebiliriz?
Kao i tumor, salo se razvija kada se razvijaju i krvne žile.
Aynen tümör gibi, yağ doku da kan damarları geliştikçe büyüyor.
David zarobi od njega tisuću i sedam stotina konjanika i dvadeset tisuća pješaka; ispresijecao je petne žile svim konjima od bojnih kola; ostavio ih je samo stotinu.
Bin yedi yüz atlısıyla yirmi bin yaya askerini ele geçirdi. Yüz savaş arabası için gereken atların dışındaki bütün atları da sakatladı.
David zarobi od njega tisuću bojnih kola, sedam tisuća konjanika i dvadeset tisuća pješaka; ispresijecao je petne žile svim konjima od bojnih kola, ostavio ih je samo stotinu.
Bin savaş arabasını, yedi bin atlısını, yirmi bin yaya askerini ele geçirdi. Yüz savaş arabası için gereken atların dışındaki bütün atları da sakatladı.
Poput cedra rep podignut ukruti, sva su mu stegna ispreplele žile.
Kuyruğunu sedir ağacı gibi sallıyor, Sımsıkıdır uyluk lifleri.
Pogledah, i gle, po njima narasle žile i meso; kožom se presvukoše, ali duha još ne bijaše u njima.
Baktım, işte üzerlerinde kaslar, etler oluşuyor, üstlerini deri kaplıyordu. Ama onlarda ruh yoktu.
1.0464580059052s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?