Kada si zadnji put imao novce u ruci za otplatiti dug i platio ga?
En son ne zaman eline para geçti de borcunu kapattın?
Što ako bi me vidjela sa špricom u ruci, a ja ti kažem da nisam narkoman?
Ya beni kolumda şırıngayla görsen ve sana keş olmadığımı söylesem?
Kad me vidiš bez pića u ruci, dodaj mi jedno.
Ne zaman elimi boş görürsen hemen elime bir içki koyacaksın.
U svojoj ruci držim ček namijenjen sveučilištu, a riječ je o veličanstvenom poklonu kojeg prilaže Anthony Vito Corleone.
Elimde üniversitenin adına yazılmış bir çek bulunmakta, ve bu cömertce bağışı yapan şahıs da Anthony Vito Corleone.
Ima li kakve šanse da dobijem super snagu u svojoj ruci?
Şöyle süper güçlere sahip olabileceğim bir sihir var mıdır?
Držim u ruci sudski nalog federalnog suca.
Elimde tuttuğum federal bir hâkim tarafından yazılmış bir mahkeme emri.
Taj tip je imao tetovažu stabla na ruci, i Weller nema to.
O adamın kolunda ağaç dövmesi vardı ama Weller'da yok.
Na noć kada te Savitar ubije, nisi imala prsten na ruci.
Savitar'ın seni öldürdüğü gece parmağında yüzük yoktu.
Pokušat ću ti malo i začiniti, kako sam noć prije telemaratona htio spavati kao beba, pa sam pozvao ženske da budu pri ruci.
Buna biraz heyecan katabilirim. Programdan önceki gece bebekler gibi uyumak istediğimi... ve üstümü örtmek için yanımda birkaç fıstık bulundurduğumu anlatırım.
Vidi što mi je ta stvar učinila na ruci.
O şeyin koluma ne yaptığına bir bak!
U ruci joj je bilo pet igraćih karata.
Elinde beş tane iskambil kağıdı vardı.
Mač je bio na drugom kraju prostorije, a zatim se našao u mojoj ruci.
Kılıç odanın diğer tarafına gitmişti sonra bir anda elime geldi.
Što ti je to na ruci?
Dostum şu el şeyi de neydi?
Kladim se će mi biti ogroman u ovoj ruci.
Eminim aletim bu elime çok büyük gelecektir.
U mojoj je ruci da s tobom loše postupim. Ali Bog tvoga oca noćas mi reče: 'Pazi da protiv Jakova ne poduzmeš ništa, ni dobro ni zlo!'
Size kötülük yapacak güçteyim, ama babanın Tanrısı dün gece bana, ‹Dikkatli ol!› dedi, ‹Yakupa ne iyi, ne kötü hiçbir şey söyleme.›
Kako sam u ruci držao faraonov pehar, uzmem grožđa, istiještim ga u faraonov pehar, a onda stavim pehar u faraonovu ruku."
Firavunun kâsesi elimdeydi. Üzümleri alıp firavunun kâsesine sıktım. Sonra kâseyi ona verdim.››
Ovako Jahve poručuje: Ovim ćeš spoznati da sam ja Jahve. Gledaj! Štapom koji imam u ruci mlatnut ću po vodi u Rijeci i pretvorit će se u krv.
Neka ti to bude kao znak na tvojoj ruci i kao znamenje posred čela da nas je rukom jakom Jahve izbavio iz Egipta."
Bu uygulama elinizde bir belirti ve alnınızda bir anma işareti olacak; RABbin bizi Mısırdan güçlü eliyle çıkardığını anımsatacak.››
Tada Aronova sestra, proročica Mirjam, uze bubanj u ruku, a sve žene pridruže joj se s bubnjem u ruci i plešući.
Harunun kızkardeşi Peygamber Miryam tefini eline aldı, bütün kadınlar teflerle, oynayarak onu izlediler.
Zamočivši svećenik svoj desni prst u ulje na svojoj lijevoj ruci, neka uljem sa svoga prsta obavi škropljenje pred Jahvom sedam puta.
Sağ elinin parmağını zeytinyağına batırıp RABbin huzurunda yedi kez serpecek.
Vi, a ne vaši sinovi, koji nisu ni upoznali ni vidjeli pouke Jahve, Boga vašega, danas ste se osvjedočili o njegovoj veličajnosti, o njegovoj moćnoj ruci, ispruženoj mišici,
Unutmayın ki, Tanrınız RABbin tedibini görüp yaşayan çocuklarınız değil, sizsiniz: Büyüklüğünü, güçlü elini, kudretini,
(24:21) Sada pouzdano znam da ćeš zacijelo biti kralj i da će se kraljevstvo nad Izraelom trajno održati u tvojoj ruci.
Şimdi anladım ki, sen gerçekten kral olacaksın ve İsrail Krallığı senin egemenliğin altında sürecek.
Potom opet izbi rat u Gatu, gdje je bio neki čovjek visoka rasta: imaše taj na svakoj ruci i nozi po šest prstiju, dakle dvadeset i četiri; i on bijaše Rafin potomak.
Gatta bir kez daha savaş çıktı. Orada dev gibi bir adam vardı. Elleri, ayakları altışar parmaklıydı. Toplam yirmi dört parmağı vardı. O da Rafa soyundandı.
Osim toga, šalje te kralj i njegovih sedam savjetnika da pregledaš Judeju i Jeruzalem prema Zakonu Boga tvoga, koji ti je u ruci,
Elindeki Tanrının Yasasının uygulanıp uygulanmadığı konusunda Yahuda ve Yeruşalimde araştırma yapman için, ben ve yedi danışmanım seni görevlendirdik.
Ni ti nećeš ruci njegovoj umaći. Da, bit ćeš uhvaćen i predat će te u njegove ruke; oči u oči gledat ćeš kralja babilonskoga, usta u usta on će s tobom govoriti i bit ćeš odveden u Babilon.'
Ve sen Sidkiya, onun elinden kaçıp kurtulamayacaksın; kesinlikle yakalanacak, onun eline teslim edileceksin. Babil Kralını gözünle görecek, onunla yüzyüze konuşacaksın. Sonra Babile götürüleceksin.
Čovjek pođe prema istoku s užetom u ruci, izmjeri tisuću lakata i prevede me preko vode, a voda mi sezaše do gležanja.
Adam elinde bir ölçü ipiyle doğuya doğru gitti. Bin arşın ölçtükten sonra beni ayak bileğine dek çıkan sulara getirdi.
Evo što mi Jahve Gospod pokaza: gle, čovjek stoji na zidu, u ruci mu visak.
Başka bir görümde şunu gösterdi bana: Baktım, Rab çekül kullanılarak örülmüş dümdüz bir duvarın yanında duruyor; elinde bir çekül var.
Ovako govori Jahve nad Vojskama: 'Starci i starice opet će posjedati po trgovima jeruzalemskim, svatko sa štapom u ruci zbog starosti prevelike.
‹‹İlerlemiş yaşlarından ötürü ellerinde bastonlarıyla yaşlı erkeklerle kadınlar yine Yeruşalim meydanlarında oturacaklar. Kentin meydanları orada oynayan erkek ve kız çocuklarla dolacak.›› Böyle diyor Her Şeye Egemen RAB.
U ruci mu vijača, pročistit će svoje gumno i skupiti žito u svoju žitnicu, a pljevu spaliti ognjem neugasivim."
Yabası elindedir. Harman yerini temizleyecek, buğdayını toplayıp ambara yığacak, samanı ise sönmeyen ateşte yakacak.››
U ruci mu vijača da pročisti gumno svoje i sabere žito u žitnicu svoju, a pljevu će spaliti ognjem neugasivim."
Harman yerini temizlemek ve buğdayı toplayıp ambarına yığmak için yabası elinde hazır duruyor. Samanı ise sönmeyen ateşte yakacak.››
Mislio je da će braća njegova shvatiti kako će im Bog po njegovoj ruci pružiti spasenje, ali oni ne shvatiše.
‹Kardeşlerim Tanrının benim aracılığımla kendilerini kurtaracağını anlarlar› diye düşünüyordu. Ama onlar bunu anlamadılar.
Kad su urođenici vidjeli gdje mu životinja visi o ruci, govorili su među sobom: "Ovaj je čovjek zacijelo ubojica: umakao je moru i Pravda mu ne da živjeti."
Yerliler Pavlusun eline asılan yılanı görünce birbirlerine, ‹‹Bu adam kuşkusuz bir katil›› dediler. ‹‹Denizden kurtuldu, ama adalet onu yaşatmadı.››
I vidjeh: gle, bijel oblak, a na oblak sjede Netko kao Sin Čovječji; na glavi mu zlatan vijenac, u ruci oštar srp.
Sonra beyaz bir bulut gördüm. Bulutun üzerinde ‹‹insanoğluna benzer biri›› oturuyordu. Başında altın bir taç, elinde keskin bir orak vardı.
I vidjeh anđela: siđe s neba s ključima Bezdana i s velikim okovima u ruci.
Sonra bir meleğin gökten indiğini gördüm. Elinde dipsiz derinliklerin anahtarı ve büyük bir zincir vardı.
0.56831693649292s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?