Još uvijek ne shvaćam zašto je želite poniziti više nego što već jeste.
Ben hâlâ şimdiye kadar göğüs gerdiklerinden daha fazlasını yaptırmak istemenizi anlamıyorum.
Ali pomislite slomiti ponos poniziti tribuna pred vlastitim narodom.
Bir düşün. Bu kumandanın gururunu kırmak, hor gördüğü halk önünde alçaltmak.
Nećete se poniziti zato što ne morate!
Çok gururlusun. Tenezzül etmezsin, çünkü bunun sana yararı yok.
Ako jedan može poniziti kukavicu onda taj jedan mu može pomoći vratiti samopouzdanje.
Biri korkaklıkla suçlanırsa bana göre, kendine olan güvenini, tekrar kazanabilir.
Vidi... u stara vremena, kao djeca, mislili smo da se nije sramota poniziti nekome koga cijeniš.
Biliyorsun... eski ülkemizde biz henüz genç çocuklarken, bize birine saygı duyduğunda kendini alçaltmakta utanılacak bir şey olmadığı öğretildi.
Ne želim te poniziti, već želim imati povjerenja.
Kendini kötü hissetmeni istemiyorum. Sadece sana güvenebilmek istiyorum.
Ovo suđenje pokazuje da nitko ne može poniziti Prvi amandman.
Bu uygulama, Basın Yasası'nın kötüye kullanılmayacağını kanıtladı
Možda su ih htjeli poniziti. –Kako znaš?
Onları aşağılamak için yapılmış olabilir. Bütün bunları nereden biliyorsun?
A u blizini različitih... uplaše se i ljute se, žele ih poniziti.
Kendileri gibi olmayanların yanında korkar, onları susturmaya, bastırmaya çalışırlar.
Poniziti drugu ekipu ili učiniti nešto o čemu će čuti i pričati druge firme.
Bütün çetelerin ardı ardına burnunu sürtmek ya da diğer ekiplerin ağzından düşmeyecek bir şey yapmak.
Mozete na razlicite nacine poniziti nekoga.
Mesele şu: Utanç, pek çok değişik şekilde karşınıza çıkabilir.
O bože, možeš li se još više poniziti.
Tanrım, biraz daha utandıramaz mıydın beni?
Nisam ga željela poniziti pred svim tim ljudima.
O kadar insanın önünde onu incitmek istemedim.
Da, ali način na koji si to uradio je bio kao da me namjerno želiš poniziti.
Evet, ama sanki beni kasten rezil etmeye çalıştın.
Ako se sutra protiv oca borim onako kako znam, nadmašit ću ga, poniziti pred njegovim narodom.
Babamla yarın dövüşürsem, ki dövüşemem. Onu yenersem, insanların önünde onu rezil etmiş olurum.
Drugi brat odluči poniziti Smrt još i više, te zatraži moć da dozove voljene s onu stranu groba.
İkinci kardeş Ölüm'ü daha da aşağılamaya karar vermiş ve başkalarını Ölüm'den geri çağırma gücü istemiş.
Nikad nisi težio poniziti neprijatelja na ovakav način.
Düşmanını hiçbir zaman bu şekilde aşağılamadın.
Nije li dovoljno da sam spremna poniziti se plešući sa hrpom balavaca?
Bir avuç ergenle birlikte utanç verici Cotillion'a gideceğim yetmiyor mu?
Moja se rođakinja odbija poniziti pred svinjom s papinskom tijarom.
Kuzenim, Papalık tacını takan domuzun önünde alçaltılmayı reddediyor.
Pokušavaš me poniziti, kao što si učinila pozivanjem u tvoj ured.
Beni aşağılamaya çalışıyorsun beni ofisine çağırdığın zaman yaptığın gibi.
Pa, do vraga Saul, neću se poniziti odgovorom na to.
Lanet olsun Saul. Cevap vererek bu durumu büyütmeyeceğim bile.
Što to imate o Ashley što bi je prisililo ovako se poniziti?
Ashley'ye karşı elinizde ne vardı da kendini böyle bir duruma düşürdü?
Neću se poniziti igrajući tvoje igrice.
Hiç zahmet etme. Senin aptal oyunlarını oynamaya tenezzül etmeyeceğim.
Oni će ga poniziti jer je posudio novac započeti svoju cvjećarnicu.
Çiçekçi dükkanını açmak için boç aldığından, onu hep aşağılarlardı.
Samo se moraš javno poniziti i sve je oprošteno.
Halkın huzurunda rezil olmayı kabul edersen, her şey affolur.
Poniziti jedan drugog im je vrijednije više nego što ćemo mi zaraditi cijelog života.
Birbirlerini aşağılamak bizim ömrümüz boyunca kazanacaklarımızdan daha değerli.
Neću da vam pomoći ako... - poniziti vas?
Beni aşağıladığın için sana yardım... - Aşağılamak mı?
I ja sam sa morao suprotstaviti njima i odvesti ih u zemlju njihovih neprijatelja." "Onda će se napokon njihovo tvrdokorno srce poniziti; ispaštat će oni svoju krivnju.
bu yüzden onlara karşı çıkıp kendilerini düşman ülkelerine sürmüştüm- inadı bırakıp alçakgönüllü olur, suçlarının bedelini öderlerse,
(55:20) Bog će čuti i njih poniziti, Onaj koji kraljuje odvijeka, jer se ne popravljaju, Boga se ne boje.
Öncesizlikten bu yana tahtında oturan Tanrı, Duyacak ve ezecek onları. _iSela Çünkü hiç değişmiyor Ve Tanrıdan korkmuyorlar.
Oholost ljudska skršit će se i bahatost ljudska poniziti. Jahve će se uzvisiti, on jedini - u dan onaj,
İnsanların gururu, kibiri kırılacak, O gün yalnız RAB yüceltilecek,
Kaznit ću svijet za zloću, bezbožnike za bezakonje, dokrajčit ću ponos oholih, poniziti nadutost silnika.
RAB diyor ki, ‹‹Kötülüğünden ötürü dünyayı, Suçlarından ötürü kötüleri cezalandıracağım. Kibirlilerin küstahlığını sona erdirecek, Zalimlerin gururunu kıracağım.
Sada ja, Nabukodonozor, hvalim, uzvisujem i slavim Kralja nebeskoga, čija su sva djela istina, svi putovi pravda i koji može poniziti one koji hode u oholosti."
Belirlenen sürenin sonunda ben Nebukadnessar gözlerimi göğe kaldırdım ve kendime geldim. Yüce Olanı övdüm. Sonsuza dek Diri Olanı onurlandırıp yücelttim. Onun egemenliği ebedi egemenliktir, Krallığı kuşaklar boyu sürecek.
2.1951370239258s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?