Delikte altı hafta, hem cesaretini kırmış hem de iştahını kaçırmış.
Znaczy, sześć tygodni w dziurze przeżarło ci flaki i zabiło apetyt?
Haklıydın, Hunt bu gece McCloy'u kaçırmış.
Miałeś rację, Hunt dorwał dziś McCloya.
Yani, aklını kaçırmış gibi ama bir an bile inanmıyorum.
On coś planuje. Udaje, ale nie wierzę mu ani trochę.
Kendisinden kurtulmak için altı aylık ödemeyi geri vereceğimi sanıyor, aklını kaçırmış.
Nie będę wyrzucał 6-miesięcznego zarobku tylko dlatego, że zaprząta mi umysł.
Evliliğimin sona ermesi konusunu tuvalet kapılarında "piliçler ve "herifler" yazan bir yerde konuşacağımı düşünüyorsan aklını kaçırmış olmalısın.
Jeżeli zamierzasz dyskutować o moim małżeństwie w miejscu, w którym na toaletach wiszą tabliczki "laski" i "faceci",... to chyba postradałeś zmysły.
Daha önce verilmiş bir söz yüzünden... 1990"ları kaçırmış olabilirim... ama zamanında biz de amigoluk yaptık.
Lata dziewięćdziesiąte mnie ominęły w związku z pewnymi zaszłościami. Ale w moich czasach dawaliśmy czadu.
İkimizden biri aklını kaçırmış diye düşündüm.
Pomyślałem wtedy, że jeden z nas postradał zmysły.
Steadman, kapalı bir kutuda yaşayan aklını kaçırmış bir herifti.
Steadman był świrem mieszkającym pod kluczem.
Sizin aşağılık Cumhuriyet Jedi'larınız yeğenim Jabba'nın oğlunu kaçırmış.
Mój bratanek, syn Jabby, został porwany przez wasze republikańskie świnie Jedi!
Aklını kaçırmış birini tanıyorsak o da direkt Andy'dir.
O nim akurat wiemy, że jest szalony.
Nerede olduğunu düşünerek aklını kaçırmış olmalısın.
Pewnie strasznie się zamartwiałaś, nie wiedząc, gdzie on jest.
Hayır ama okul kulüplerinden bahsettiğimizden beri bir doğum günümü kaçırmış olabilirim.
Nie. Po prostu ta rozmowa o finalnych klubach mnie pochłonęła.
Bütün gösteriyi kaçırmış olman çok üzücü.
Szkoda, że ominęła cię cała impreza.
Senin aklına gelen bizim gözden kaçırmış olabileceğimiz yardım istemek için gidebileceği biri veya saklanabileceği bir yer, bir arkadaşı var mı?
Może wiesz co mogliśmy przeoczyć? Wiesz, ktoś kogo mogła poprosić o pomoc, miejsce, w którym mogłaby się ukryć, przyjaciel, cokolwiek?
Belki sen de göz atmak istersin. Gözden bir şey kaçırmış olmayalım.
Może mógłbyś się jeszcze rozejrzeć, na wypadek, gdybym coś pominęła?
Kiliseden birinin mi kaçırmış olabileceğini düşünüyorsunuz?
Naprawdę sądzi pani, że mógł go porwać ktoś z naszej wspólnoty?
Lance dört kez, karşıdaki kişinin fantezisini kasten aşırıya kaçırmış.
/Cztery razy Lance celowo /przesadził z czyjąś fantazją.
Böyle güzel bir kızı kaçırmış olsaydım nereden başka bir tane bulabilirdim ki?
Gdybym stracił taką synową, gdzie miałbym szukać innej?
Evi kontrol edenlerden biri gözden kaçırmış olabilir.
Ktoś z przeszukujących mógł ja przeoczyć.
Sanırım adamın Lloyd o soygunu kaçırmış ya da yakalanmadan kaçmayı başarmış.
Lloyd opuścił tę robotę albo zniknął, nim ich przymknęli.
Sanki şeytan ele geçirmiş gibi tamamen aklını kaçırmış durumda.
/Kompletnie postradał zmysły, /jakby coś go opętało.
Baba, sanki Oliver onu kaçırmış gibi konuşuyorsun.
tato, mówisz tak jakby on ją porwał.
Seth'i kaçırmış, ama nerede olduğu hakkında hiçbir fikri yok.
Porwała Setha ale nie wie, gdzie jest.
Her suçlunun masum olduğunu söylemesi gibi aklını kaçırmış her kadın da aklının yerinde olduğunu söyler.
Jak każdy kryminalista zapewnia o swojej niewinności, tak każda szalona kobieta utrzymuje, że jest zdrowa na umyśle.
Pompişini kaçırmış ölü bir adam gibi dolanıyorsun ortada.
Natrafiliśmy na ciebie jak na umarlaka, który zgubił swoją dupencję.
Oğlumu kaçırmış ve nerede olduğunu da söylemiyor.
Porwał go i nie chciał zdradzić mi, gdzie go trzyma.
Uçuş kayıtlarını, telefon kayıtlarını hatta bazı videoları kanıt olarak sundu, bu yüzden kızınızı kaçırmış olamaz.
Może przedstawić listę pasażerów, bilingi, nawet nagrania, więc nie mógł porwać pani córki.
Bunu her kim yaptıysa uyuşturucuları bırakıp çete üyelerinden birini kaçırmış.
Ten, kto to zrobił, olał prochy i porwał członka gangu.
Bir komşum doktor randevusunu iki kere kaçırmış.
Mój sąsiad nie był na dwóch badaniach.
Donnager'da YMÇ'na girecek kadar kim aklını kaçırmış olabilir?
Co za ciule próbują abordażu Donnagera?
Buradan ayrıldığım an fırsatı kaçırmış olursunuz.
Gdy stąd wyjdę, pani szansa przepadnie.
Senden yardım isterken aklımı kaçırmış olmalıyım.
Musiało mi coś odbić, kiedy prosiłem ciebie o pomoc.
Burayı araştırdıklarında bir şeyi gözden kaçırmış olabilirler.
Może przegapili tu coś podczas przeszukiwania.
Logan, seni alıp kaçırmış gibi olmak istemiyorum ama tatlım Wincott ailesi seni soruyordu.
Nie chcę ci przeszkadzać, ale Wincottowie o ciebie pytali.
Evime zorla girip yok ettiğin için o fırsatı kaçırmış olduk.
Okazja na to przepadła, gdy wpadłeś do mojego domu i ją zniszczyłeś.
harabeler içinde olsaydınız veya Berlin'De ve siz şöyle bir şey söyleseydiniz, "Bundan 60 yıl sonra, burası dünya üzerindeki en barışcıl ve refah içindeki yer olacak" insanlar sizin aklınızı kaçırmış olduğunuzu düşünürlerdi.
ruiny Londynu czy Berlinu w 1945 a ktoś by wam wtedy powiedział: "Za 60 lat to będzie najspokojniejszy, dobrze prosperujący zakątek globu", uznalibyście go za nienormalnego.
Ve eğer bu ritüeli, hastayı, kıyafetlerini çıkartmadan, geceliğinin üzerinden steteskopla dinleyerek, tam bir muayene yapmadan eksik bırakırsanız, hasta-hekim ilişkisinde çok önemli olan bir fırsatı kaçırmış olursunuz.
I jeśli nie docenicie tego rytuału nie rozbierając pacjenta, nie osłuchując przez stetoskop przytknięty do piżamy, nie robiąc pełnego badania, pominęliście możliwość przypieczętowania relacji pacjent-lekarz.
Ancak bunu yaptığımızda, doğanın özünde olan birçok şeyi de kaçırmış oluyoruz.
Jednak kiedy tak myślimy, wiele tracimy, nie widząc prawdziwego oblicza natury.
Yakınları bunu duyunca, ‹‹Aklını kaçırmış›› diyerek Onu almaya geldiler.
A gdy o tem usłyszeli jego powinni, przyszli, aby go pojmali; bo mówili, że odszedł od rozumu.
Başkalarıysa, ‹‹Bunlar taze şarabı fazla kaçırmış›› diye alay ettiler.
Lecz drudzy naśmiewając się, mówili: Ci się młodem winem popili.
Mesihin hizmetkârları mıdırlar? Aklımı kaçırmış gibi konuşuyorum. Ben Onun daha üstün bir hizmetkârıyım. Ben daha çok emek verdim, hapse daha çok girdim, sayısız dayak yedim, çok kez ölümle burun buruna geldim.
Sługami Chrystusowymi są, (głupio mówię), więcej ja; w pracach obficiej, w razach nad miarę, w więzieniach obficiej, w śmierciach częstokroć.
4.6352870464325s
Pobierz naszą aplikację z grami słownymi za darmo!
Połącz litery, odkrywaj słowa i wyzwij swój umysł na każdym nowym poziomie. Gotowy na przygodę?