Tłumaczenie "oszalał" na Turecki


Jak używać "oszalał" w zdaniach:

Kropla tej mikstury wystarczy, by mężczyzna oszalał z pożądania.
Bir adamın şarabına bunun tek bir damlası da onu şehvetten deliye döndürür.
Pewnego dnia jego opiekun żle go potraktował i słoń oszalał.
Bir gün eğiticisi ona kötü davranınca deliye döndü.
Pokazali się dopiero, kiedy pan Blonde oszalał.
Bay Sarışın çıldırmadan önce kendilerini göstermediler.
Blonde oszalał, pociął mu twarz, chciał go spalić żywcem.
Dedim ki Sarışın çıldırdı. Polisin yüzünü dağıttı, kulağını kesti ve onu canlı canlı yakacaktı.
Teraz oszalał na punkcie kobiety, która do mnie napisała.
Ve şimdi de kafasını bana yazmış olan bir kadına taktı.
Stary oszalał jak szczur w sraczu.
Yaşlı adam konserve kutusundaki bir fare kadar çıldırmıştı.
Rozbijałem się o wszystko, trochę jakbym oszalał.
Sürekli bir şeylere çarptım. Galiba çılgıncaydı.
Albo tracę rozum, albo cały świat oszalał.
Çıldırmak üzereyim. Tüm dünya çıldırmış olmalı.
Chcieli mu zabrać pigułki i gość oszalał!
İlaçları almaya çalışmışlar ve o da çıldırmış.
I kiedy Marquez dowiedział się, że ona zadaje się z tym Mariachi, no cóż, oszalał.
Sonra Marquez, onu Müzisyen ile görünce, deliye döndü.
Proszę posłuchać... to nie jest część mojej pracy... ale syn martwi się, iż myślicie, że on oszalał.
Dinleyin... Gerçekte bu işimin bir parçası değil, fakat galiba, onun bir kaçık olduğunu düşünüyorsunuz.
Karen, nie mogę patrzeć jak mój młodszy brat... kompletnie oszalał!
Hastane ücretini karşılayamam. Buna inanamıyorum. Kardeşim resmen delirmiş.
Pytano mnie, czy on oszalał. Czy jest pod jej urokiem.
Bana, onun delirdiğini mi, yoksa büyülendiğini mi soruyorlar.
Nie chcę spędzić reszty życia w więzieniu, bo Jonas Hodges oszalał.
Ve yapmanız gerekeni yapın Jonas Hodges aklını peynir ekmekle yedi diye bütün hayatımı hapiste çürütecek değilim!
On, po prostu, oszalał... wszystkich zabił.
Bir anda çıldırdı ve herkesi öldürdü.
Tylko dotknąłem mojego prezentu, a Kriksos oszalał.
Hamileyim. Hediyeme dokunur dokunmaz, Crixus kudurdu.
Simon oszalał i nie widzę innego wyjścia by porozumieć się z kimś wyżej w organizacji.
Simon kontrolden çıktı ve benim örgütün tepesindekilerden biriyle konuşmamın yolu yok.
Ale to urodziny syna i oszalał na ich punkcie.
Ama bugün çocuğumun doğum günü ve onlara deli oluyor.
Bobby Thomson wybija... w dolny rząd lewych trybun... a stadion oszalał!
Bobby Thomson sol sahanın... alt tarafından sayı aldı!... ve insanlar kendilerinden geçiyorlar!
Ale wierzył w klątwę naszej rodziny, a kiedy zabito jego rodziców, oszalał.
Fakat ailemizin lanetlenmiş olduğuna inanıyordu. Annesi, babası ölünce delirdi.
Ta pieprzona Chinol oszalał, uśmiechnął się wziął mój portfel, złamał mi rękę.
Bu lanet çinli çılgına döndü, gülümsedi cüzdanımı aldı, kolumu kırdı.
Gdy płk Porter przydzielił mnie i Dana Weavera razem, myślałem, że oszalał.
Albay Porter, Dan Weaver ve beni aynı ekibe aldığında onun deli olduğunu düşünmüştüm.
Żadnych ataków, nikt nie był ugryziony, nikt nie umarł, nie przemienił się, nie oszalał.
Saldırı yok, kimse ısırılmıyor kimse ölmüyor kimse dönüşmüyor, kimse delirmiyor.
Tyle że Arthur, oddany policjant, nie mógł tego znieść i oszalał.
Eski polis Arthur, buna dayanamadı ve kafayı yedi.
Thrain, ojciec Thorina, oszalał z rozpaczy.
Thrain Thorin'in babası, yasa boğulup delirdi.
Nic tak nie cieszy, jak świadomość, że to jednak świat oszalał, a nie ty.
Dünyanın senden daha çılgın olduğunu fark etmekten daha güven verici bir şey yok.
I wyglądasz po prostu, jakbyś zgubił drogę, a nie oszalał.
Sen de sadece yolunu kaybetmiş birine benziyorsun, aklını kaçırmış birine değil.
Po odkryciu romansu Thomas oszalał z rozpaczy.
Bu aldatmayı fark ettikten sonra Thomas deliye dönmüş.
Oszalał, a oni mówią, że to dlatego, że Fury namieszał mu w głowie.
Hayır, hayır, aklı başında değildi. Ve buna da Fury'nin kafasıyla falan oynamasının sebep olduğunu söylüyorlar.
Pan Trubshaw prawie oszalał gdy dowiedział się o stracie
Bay Trubshaw kudurdu öfkeyle çocuğunu kaybettiğini fark ettiğinde
Nie istnieje przypadek w historii, by człowiek tak zdrowy oszalał do tego stopnia bez oznak w mózgu.
Bu tek başına bir vaka olamaz. Ne kitapta ne de gerçek hayatta. Böylesine sağlıklı bir adam, beyninde gözle görülür hiçbir anormallik olmadan bu kadar genç yaşta nasıl böylesine delirdi.
Mike Webster oszalał i nikogo to nie obchodzi.
Ama Mike Webster delirdi ve kimse nedenini sormadı.
Będąc odciętymi od nauki, jego bracia orzekli, że brat Grzegorz oszalał i zamknęli go.
Başvuracakları bir bilim dalı olmadığından... kardeşleri sonunda Kardeş Gregory'yi deli ilan edip... bir yere kilitlemişler.
Shaw oszalał, w czego wyniku mam tu martwego glinę.
Shaw kafayı yedi ve sonuç olarak da ölü bir polis var.
Całe Piekło słyszało, jakby ktoś oszalał.
Tüm cehennem duydu. Biri deliriyor gibiydi.
Tłum wprost oszalał na widok Latającego Fina.
Kalabalık, Uçan Finli'yi görünce çılgına dönüyor.
Osiemnaście lat temu, gdy jeszcze przynosiliśmy ludziom dzieci, bocian imieniem Jasper oszalał i próbował jedno zatrzymać.
18 yıl önce, hâlâ bebek teslimatı yaparken Jasper adında bir leylek aklını kaçırdı ve bir bebeği sahiplenmeye çalıştı.
Siedzi tam cały dzień, oszalał, jest chory albo pijany.
Bütün gün oradaydı. Ya deli ya hasta ya da sarhoş!
Więc myślę, że świat oszalał, bo widzę stanowczo zbyt często, że robi się stale to samo, w nadziei, że tym razem się nie zawali.
o zaman sanırım bütün dünya delidir. Çünkü ben aynı şeylerin devamlı tekrarlanıp durduğunu ve bu defa üstümüze yıkılmacağını umduğumuz zamanları çok fazla görür oldum.
tłum na sali oszalał... (Śmiech)...kiedy Frank Nelson Cole usiadł, po jedynym w historii matematyki wystąpieniu bez słów.
Odadaki herkes sanki kafayı yemiş gibiydi. (Gülüşmeler) Frank Nelson Cole yerine oturduğunda matematik tarihindeki sözcüklerin kullanılmadığı tek konuşmayı yapmıştı.
1.5549099445343s

Pobierz naszą aplikację z grami słownymi za darmo!

Połącz litery, odkrywaj słowa i wyzwij swój umysł na każdym nowym poziomie. Gotowy na przygodę?