Prijevod od "kararı" na Hrvatski


Kako koristiti "kararı" u rečenici:

Bu, hayatının en önemli kararı olacak.
Reci lovcima da nas pokrivaju i neka medicinski tim bude spreman. Potvrđeno.
Bu bebeğin geleceği hakkındaki kararı ben vereceğim.
Što će biti s djetetom, moja je odluka.
Toplantı yapılacak ve kararı Yasagetirici verecek.
Imat ćemo skup i Zakonodavac će presuditi.
Konsey'in kararı oybirliğiyle alınmıştır ve nihaidir.
Odluka ovog vijeća je jednoglasna i konačna.
Daha demin eskiden yanlış krallara hizmet edenleri affetme kararı aldık.
Baš smo odlučili pomilovati one koji su služili pogrešnom kralju.
Ben her zaman önermeler yapabilirim ama son kararı yönetim kurulu verir.
Ja stalno dajem preporuke, ali konačnu odluku donosi odbor, ne ja.
Çocuğun kaderi kötüymüş, korsanlığa başlama kararı da öyleydi.
Žalosna je sudbina tog dečka, ali je žalosno i što je postao pirat.
Tek yapabileceğimiz elimizdeki bilgileri kullanarak en iyi kararı vermeye çalışmaktır.
Sve što možemo je koristiti informacije koje su nam pri ruci, da napravimo najboqu moguću odluku.
Bu kararı verecek kişi ben değilim.
Nije moje da donosim takve odluke.
Yarın adamlara kızının ölmesinin kralın kararı olduğunu söylerim.
Reći ću ljudima, da je bila kraljeva odluka da se ubije njegova kći.
Bjorn, bu keşişle ilgili doğru kararı vermişsin.
Bjorn, dobro si odlučio u vezi tog monaha.
Onunla çalışacak kişiyi seçme konusunda oldukça titiz davranır, özellikle de şimdiye kadar verdiği en önemli işe alım kararı olduğu düşünülürse.
Veoma je izbirljiv prema onima koje poziva da rade s njim, posebno kad je u pitanju najznačajnija odluka o zapošljavanju koju je ikad morao donijeti.
Lütfen bu kararı kızların resitali yüzünden almadığını söyle bana.
Molim te, reci mi da ovo nije rezultat plesnog nastupa curica?
Bu kararı birlikte vermek için konuşsaydık çok sevinirdim.
Jer sam uživala u razgovoru koji smo upravo imali o donošenju te odluke zajedno.
Bu kararı benim adıma sen veremezsin.
Nisi imala prava donjeti tu odluku za mene.
Bu kararı verecek olan sen değilsin.
Nije na tebi da o tome odlučuješ.
Biz lanet olası Denizcileriz, sen de patronsun bu yüzden şu kahrolası kararı verirsin, efendim.
Ovo jejebeno Navy a ti sijebeni šef, tako da bi jebeni poziv, gospodine.
Murphy ve ben görüştük ve iki aralığı kaçırana kadar bildirmeme kararı aldık.
Murphy i ja razgovarali i dogovorili da mi ne bi početi spin Tek nakon je propustio dva prozora.
Kararı size bir saat için ulaştırırım.
Dostavit ću vam ga u roku od sata.
Star Bölge Yüksek Mahkemesi'nde, halka karşı Moira Queen davası kararı...
Viši sud Okruga Star, predmet Država protiv Queen, presuda.
Bay Woodroof, elimde FDA'ın onaylamadığı ilaçlar ve diğer şeyleri toplamak adına mahkeme kararı var.
Imam nalog za zaplijenu svih lijekova koje Agencija nije odobrila.
Hayır, genelde kararları sen tek başına alıyorsun ve bu kararı ikimiz almışız gibi davranıyorsun.
Ne, ti često nešto odlučiš samostalno, a onda se praviš da je to bila zajednička odluka.
Sandy'i, Carrie'yi ve verdiğim kararı düşünüyorum.
Ne. Mislim na Sandyja i Carrie i moj izbor.
Thea Queen dünkü kaçırma olayının planlayıcısı olarak Slade Wilson'u gösterdikten sonra polis onun hakkında bir tutuklama kararı verdi.
Policija je izdala potjernicu za Slade Wilson nakon Thea Queen ga nazvali kao glavni organizator nje otmicu jučer.
Bu korkunç kararı verdiğim için suçumu kabul ediyorum.
Podijelit ću krivnju za tu strašnu, strašnu odluku.
Acele etme 007 fakat beş dakika sonra Birleşik Güvenlik Biriminin yöneticisi şu kapıdan içeri girecek ve ona ajanlarımızdan birinin nasıl kendi başına Mexico'ya gitme kararı aldığını ve uluslararası bir olaya neden olduğunu açıklamam gerekecek.
Samo polako, 007. Ali za 5 minuta ući će šef združenih tajnih službi te ću mu morati objasniti zašto je naš agent skoknuo do Meksika, na svoju ruku, i izazvao međunarodni incident.
Ancak bildiğiniz üzere, oybirliği olmadan kararı onaylayamayız.
Međutim, nastaviti možemo jedino ako bude jednoglasno.
Olanları tam olarak kavrayabilirsem forsumu kullanıp kararı tersine çevirebilirim.
Ako otkrijem što se dogodilo, mogla bih povući neke veze i poništiti odluku.
Bir mahkeme kararı çıkaracağım, karar kalkana dek Bayan Bailey'nin dört çocuk ile herhangi bir temasta bulunmasını engellemek üzere.
Ću pitanje nalogu suda Sprečavanje gospođi Bailey iz bilo kontaktu s četvero djece.
Yönetim Kurulu Başkanı kızım Hope'tu ve kararı belirleyen oy onundu.
Predsjednica uprave moja je kći, Hope. Njezin je glas presudio.
Her kararı senin vermen cidden bu kadar önemli mi?
Je li toliko važno da o svemu odlučuješ?
Bence bu bir hata olur ama bu kararı ben vermeyeceğim.
Mislim da bi to bila pogreška, no nije do mene. Razgovarat ću s ljudima koji su još kod kuće.
Bugün, savaşı bitirip, Vietnam'a onurlu bir barış getirme kararı aldık.
...da smo danas zaključili sporazum o završetku rata i donošenju časnog mira u Vijetnam.
"Ölümle sonuçlan yangın soruşturmalarında doğru kararı vermeye yardımcı olacak bütün bilgiler ortada olmasına rağmen, çoğunlukla 'Yangının böyle seyredeceğini düşünmemiştik, ' cümlesi yer alıyor.
On kaže: "Istrage smrtonosnih ozljeda u radu vatrogasaca često uključuju objašnjenja poput 'Nismo mislili da će vatra to učiniti', čak i kada su postojale sve raspoložive informacije za donošenje sigurnih odluka."
Ya da bu, çocuk yapıp yapmamak arasında bir seçim olabilir ya da hasta bir ebeveynin yanınıza taşınması kararı, çocuklarınızı bir dine göre yetiştirme kararı, partnerinizin inandığı ama sizin ilginizi çekmeyen bir din.
Mogao bi to biti odabir hoćete li imati djecu, hoćete li useliti kod sebe bolesnog roditelja, hoćete li odgajati dijete u skladu s religijom prema kojoj partner živi, ali koju sami ne prakticirate.
Ya da hayatınız boyunca yaptığınız birikimleri hayır kurumlarına bağışlama kararı.
Ili odabir hoćete li donirati svoju životnu ušteđevinu u dobrotvorne svrhe.
Verdiğiniz herhangi bir kararı ne etkiliyor?
Što određuje svaku odluku koju donosite?
"dır Yani onların kararı geçmişteki anıların üzerine kuruludur.
Njihove odluke se zasnivaju na prošlim sjećanjima.
Ve bizim değiştirdiğimiz, insanların ne yapacaklarına karar verirken, harekete geçme kararı verirken kullandıkları ahlaki yargılar değil.
A mi i nismo promijenili moralne prosudbe koje ljudi donose kad odlučuju što učiniti, kad donose odluke o djelovanju.
Yehoyada oğlu Benaya, ‹‹Amin›› diye karşılık verdi, ‹‹Efendim kralın Tanrısı RAB de bu kararı onaylasın.
Benaja, sin Jojadin, reče kralju: "Amen - tako neka bude! To je i riječ Jahve, Gospodara kraljeva!
Halkın önderlerinin ve ileri gelenlerinin kararı uyarınca, üç gün içinde gelmeyenin bütün malına el konulacak, kendisi de sürgünden dönenler topluluğundan atılacaktı.
a tko ne bude došao u Jeruzalem za tri dana, toga će pozvati glavari i starješine, bit će mu zaplijenjeno imanje i isključit će ga iz zbora povratnika.
Bu olaylardan sonra öfkesi dinen Kral Ahaşveroş, Vaştiyi, yaptıklarını ve ona karşı alınan kararı anımsadı.
Poslije tih događaja, kako mu se utiša gnjev, kralj Ahasver sjeti se Vaštije, onoga što je ona učinila i što je bilo odlučeno protiv nje.
Bu kararı yerine getirip bağışlarını Barnaba ve Saul'un eliyle kilisenin ihtiyarlarına gönderdiler.
To i učiniše te poslaše starješinama po Barnabi i Savlu.
1.7104189395905s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?