Prijevod od "dört" na Hrvatski


Kako koristiti "dört" u rečenici:

Bir, iki, üç, dört, beş, altı.
Uno, dos, tres, cuatro, cinco, seis.
Sadece Avatar bu dört elementte ustalaşarak dünyaya dengeyi getirebilir.
Samo Avatar može svladati sve četiri elementa i donijeti ravnotežu u svijetu.
Sadece, dört elementin ustası Avatar onları durdurabilirdi.
Samo ih je Avatar, gospodar svih elemenata, mogao zaustaviti.
Asırlar önce bu dört ulus da uyum içinde yaşıyordu.
Jednom davno, četiri naroda živjela su u harmoniji
Beş, dört, üç, iki, bir, sıfır.
I 5, 4, 3, 2, 1, 0.
Dört tane kurabiye, üç tane turta ve müdüre hanım için bir tane ekmek lütfen.
Četiri šečerna peciva, tri pekmez torte i štruca za matrona.
Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz.
jedan, dva, tri, četiri, pet, ąest, sedam, osam.
Bir ve iki ve üç ve dört.
I jedan i dva i tri i četri.
Yaşam kaynaklarını tamir etmek altı ayımızı alır ve dört ay sonra oksijenimiz bitmiş olacak.
Inženjeri trebaju još šest mjeseci da poprave održavanje. Mi ćemo ostati bez kisika za četiri.
Güya ABD'nin dört bir yanında bulunan, S Müdürlüğü'ne bağlı gizli ajanlar.
Tajni agenti Odjela S vjerojatno se kriju diljem SAD-a.
Ruslar onu teslim etmemiz için dört yıldır bize baskı yapıyorlar.
Rusi su nas 4 godine pritiskali da im ga predamo.
Sütunların yuvarlak başlıklarını süsleyen iki örgülü ağın üzerini ikişer sıra halinde süsleyen dört yüz nar motifi,
četiri stotine mogranja za oba opleta; dva reda mogranja za svaki oplet da prekriju dvije glavice navrh stupova;
O gürleyince gökteki sular çağıldar, Yeryüzünün dört bucağından bulutlar yükseltir, Yağmur için şimşek çaktırır, Ambarlarından rüzgar estirir.
Kad mu glas zaori, huče vode na nebesima, oblake diže s kraja zemlje; stvara kiši munje, vjetar izvodi iz skrovišta njegovih.
Bir, iki, üç, dört ve beş.
To je jedan, dva, tri, četiri, pet.
Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi...
"Jedan, dva, tri, četiri, pet, šest, sedam... " - Molim te, prekini, molim te.
Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on.
Jedan, dva, tri, cetiri, pet, šest...
Ve bir, iki, üç ve dört.
i jedan, dva, tri i čet'ri.
Bir, iki, üç, dört beş, altı, yedi, sekiz.
Smisao udaranja za fleksibilnost... Dva, tri, četiri, pet, šest, sedam, osam.
Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi.
Jedan, dva, tri, 4, pet, šest, sedam.
Bir, iki. Bir, iki, üç, dört.
Jen', dva, jen', dva, tri, četiri.
Bir, iki, bir, iki, üç, dört.
Jedan, dva, jedan, dva, tri, četri.
"Dört duvar, tek yürek." Evsizler için ev inşa ediyoruz.
Četiri zida, jedno srce. Gradimo kuće za beskućnike.
Arthur ülkenin dört bir yanındaki Dört Duvar inşaatlarını cinayetlerini gizlemek için kullanmış.
Arthur je koristio "Četiri zida" kao pokriće da putuje po zemlji i ubija. A ovo su njegovi trofeji.
Ardından, on dört milyar yıl önce genişlemeye başladı...
Onda prije oko 14 milijardi godina počeo se širiti... Čekaj!
Evi olmayan dört kişi buldun mu tamam.
Trebaju samo četvorica koji nemaju više dom.
Başının arkasında dört tane yara var.
Imao je četiri rane na potiljku.
Bir, iki, üç, dört, beş, altı...
Jedan, dva, tri, četiri, pet, šest, sedam...
Jerome 'un Helton'daki oda arkadaşı Eddie Cisco, dört gün önce kayboldu.
Jeromeov cimer, Eddie Cisco, nestao je prije 4 dana.
Bir mahkeme kararı çıkaracağım, karar kalkana dek Bayan Bailey'nin dört çocuk ile herhangi bir temasta bulunmasını engellemek üzere.
Ću pitanje nalogu suda Sprečavanje gospođi Bailey iz bilo kontaktu s četvero djece.
Sürecin başlangıcında rafine edilmiş birkaç fıçı güherçile getirilirse ıslatma evresinin dört haftaya inebileceğine dair bir teorim var.
Imam teoriju da uvođenja niza Barela salitre može smanjiti ispiranja do četiri tjedna.
dört günlük yoğun veri analizi yaptım, geri gittim, görüşmeleri çıkardım, hikayeleri çıkardım, olayları çıkardım.
u četverodnevnoj veoma intenzivnoj analizi podataka, gdje sam se vratila unatrag, izvukla te intervjue, izvukla priče, izvukla događaje.
(Kahkahalar) Dokuz yaşındaki, dokuz yaşındaki, her dört notada bir tempo tutar.
(Smijeh) Devetogodišnjak, devetogodišnjak stavljao je naglasak na svake četiri note.
Psikoloji profesörü, dört yaşında birkaç çocuğu aldı ve onları yalnız başlarına bir odaya koydu.
Profesor psihologije odabrao je djecu staru četiri godine i stavio ih u prostoriju, svakog zasebno.
Ve dört yaşındaki çocuğa dedi ki, 'Johnny, seni burada bir marşmelov ile başbaşa bırakacağım, 15 dakikalığına.
I rekao bi djetetu, četverogodišnjem djetetu, „Johnny, ja ću te sada ostaviti sa sljezovim kolačićem na 15 minuta.
Ne yazık ki, bu konuşmanın bundan sonraki 18 dakikası içinde şu an hayatta olan dört Amerika'lı yedikleri besinler nedeniyle ölmüş olacak.
Tužno, u sljedećih 18 minuta moje priče, četiri Amerikanca umrijet će zbog hrane koju jedu.
Bizler, son dört nesildir yetişkinler çocuklarımızı kendi ebeveynlerinden daha kısa bir yaşam süresi ile ödüllendirdik.
Mi, odrasli iz posljednje četiri generacije, blagoslovili smo svoju djecu sudbinom kraćeg životnog vijeka od njihovih vlastitih roditelja.
kesinlikle harika. --(Gülüşmeler) Dört yaşından beri yazmayı çok seviyorum, altı yaşıma geldiğimde, annem bana içinde Microsoft Word olan laptop aldı.
(Smijeh) Voljela sam pisati još od svoje četvrte godine, a kada sam imala šest mama mi je kupila vlastiti laptop koji je imao instaliran Microsoft Word.™
Bundan dört yıl önce buradaydım, ve hatırlıyorum da o zaman, konuşmalar internete konulmuyordu.
Bio sam ovdje prije četiri godine, i sjećam se kako tada govore nisu stavljali na Internet;
Ve dört yıl sonra, dediğim gibi, konuşmayı gören insan sayısı dört.... Şey, aslında dört milyon kere indirilmiş bu video.
I četiri godine kasnije, kao što rekoh, vidjelo ga je četiri... Mislim, preuzet je četiri milijuna puta.
Elemanı gördüm, of, dört tane Humvee jip var, işte orada...
Vidim to, uh, imam oko 4 Humveesa, uh, tamo pored...
Bu biraz zor bir seçim, çünkü denek için iki resim arasında fazla bir fark yok, fakat doğal olarak, insanlar üç numaralı resmi seçiyorlar, çünkü üç numarayı dört numaradan daha çok seviyorlar.
To je malo teži izbor, jer vam ni jedno od te dvije nije naročito draža, ali naravno, ljudi su skloni da odaberu broj tri jer im se sviđao malo više od broja četiri.
Gatta bir kez daha savaş çıktı. Orada dev gibi bir adam vardı. Elleri, ayakları altışar parmaklıydı. Toplam yirmi dört parmağı vardı. O da Rafa soyundandı.
Potom opet izbi rat u Gatu, gdje je bio neki čovjek visoka rasta: imaše taj na svakoj ruci i nozi po šest prstiju, dakle dvadeset i četiri; i on bijaše Rafin potomak.
Bu arada Ona dört kişinin taşıdığı felçli bir adamı getirdiler.
I dođu noseći k njemu uzetoga. Nosila ga četvorica.
İnsanoğlu o zaman meleklerini gönderecek, seçtiklerini yeryüzünün bir ucundan göğün öbür ucuna dek, dünyanın dört bucağından toplayacak.
I razaslat će anđele i sabrati svoje izabranike s četiri vjetra, s kraja zemlje do na kraj neba."
Çarşafın içinde, yeryüzünde yaşayan her türden dört ayaklı hayvanlar, sürüngenler ve kuşlar vardı.
U njoj bijahu svakovrsni četveronošci, gmazovi zemaljski i ptice nebeske.
‹‹Ben Yafa Kentinde dua ediyordum›› dedi. ‹‹Kendimden geçerek bir görüm gördüm. Büyük bir çarşafı andıran bir nesnenin dört köşesinden sarkıtıldığını, bunun gökten inip benim bulunduğum yere kadar geldiğini gördüm.
"Molio sam se, reče, u Jopi kadli u zanosu ugledam viđenje: posudu neku poput velika platna, uleknuta s četiri okrajka, gdje silazi s neba i dolazi do mene.
2.8152890205383s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?