Prijevod od "deniz" na Hrvatski


Kako koristiti "deniz" u rečenici:

Amerika'nın hava ve deniz kuvvetleri terörist kamplarına saldırı operasyonlarına başladı.
Zrakoplovne i pomorske snage Sjedinjenih Američkih Država pokrenule su niz napada na terorističke objekte...
Sahipsiz ve eski bir deniz kabuğu gibi olacak.
To će biti poput stare napuštene ljuske.
Çalışmalarınız Monterey Körfezi Akvaryumu'nda deniz yılanıyla ilgili araştırmalarımı derinden etkiledi.
Vaš je rad duboko utjecao na moje istraživanje morske zmije u akvariju Monterey Bay.
Amerika Birleşik Devletleri başkanı ve deniz kuvvetleri komutanı adına oğlunuzun, ulusun birliği adına verdiği hizmetler karşılığında, lütfen bu bayrağı kabul edin.
Od predsednika SAD, komadanta i zahvalne nacije molim vas prihvatite ovu zastavu kao znak odanosti vaseg sina prema svojoj zemlji.
Maldiv adaları gibi deniz seviyesinden düşük adalarda yaşayan yerliler büyük tehlike altında.
Stanovnici niskih otoka, ovdje u Maldivima, primjerice, su na liniji fronta.
Görüp görebileceğin en büyük derin deniz tesisinin içerisindeyiz şu anda.
Mi smo unutar najvećeg postrojenja za velike dubine, koje je itko ikad vidio.
Onları cesetlerin bulunamayacağı deniz aşırı yerlere dağıttı.
Raspršio ih je po morima gdje njihova tijela ne mogu biti nađena.
Evet, Lannisport'un balıkçıları da deniz kızı gördüklerini söylüyor.
A ribari iz Lannis-luke kažu da vide sirene.
Deniz Komandosu Yüzbaşı Chad McBride'la tanışın.
Upoznajte por. Navy SEAL-a Chada McBridea.
Deniz Kuvvetleri, Ordu, Hava Kuvvetleri'nden gizlemek için yardımınıza ihtiyacımız var.
Treba nam vaša pomoć da sačuvamo ovu tajnu od... Admiraliteta, Armije, RAF-a.
Kendi kamaran olacak elbette ve Dar Deniz'i geçince de bir evin, hizmetçilerin olacak.
A preko Uskog mora čekaju te kuća i sluge.
# Yelken açarız açık deniz boyunca Okyanus melteminde #
E le Atua o le Sami tele e o mai.
Bundan sonra yeni bir gökle yeni bir yeryüzü gördüm. Çünkü önceki gökle yeryüzü ortadan kalkmıştı. Deniz de yoktu artık.
I vidjeh novo nebo i novu zemlju jer - prvo nebo i prva zemlja uminu; ni mora više nema.
Yolculuğumuz bizi, kullanılan tüm deniz ticareti güzergâhlarının yüzyıllardır uzak durduğu bir yere götürüyor.
Ekspedicija nas vodi na mjesto koje svaka pomorska trgovačka ruta poznata čovjeku izbjegava već stoljećima.
Şu sıralar Dar Deniz'i geçiyor babasının tahtını almayı umuyor.
Sad plove preko Uskog mora kako bi uzeli prijestolje njezina oca.
Deniz kuvvetlerimizin başında Euron Greyjoy ve ordularımızın başında Jaime Lannister ile Westeros'un evlatları ülkemizi koruyacak.
S Euronom Greyoyem na čelu naše mornarice i Jaimejem Lannisterom na čelu naše vojske, sinovi i kćeri Westerosa obranit će našu zemlju.
Şimdi de Arktika'daki deniz buzunun önümüzdeki 4 ila 10 yıl içerisinde yaz dönemi boyunca yok olacağını söylüyorlar.
Sada govore o morskom ledu na Artiku, ljetno produljenje će nestati u slijedećih četiri do 10 godina.
Bunun için deniz üzerinde özgürce, daireler çizerek uçan Kuzey Gümüş martısını bir örnek model olarak kullanmaktan daha iyi ne olabilirdi ki?
A što bi bilo bolje nego koristiti Herringovog galeba, u svoj svojoj slobodi, kako kruži i nalijeće nad morem, i koristiti ga kao uzor?
ELA: Eğer hala deniz seviyesinin yükseldiğine ve atmosferik CO2 ve yerkürenin ısısının arttığına ikna olmadıysanız buna bakabilirsiniz.
ELA: Ako vam treba još dokaza, diže se razina mora, kao i CO2 i temperatura u svijetu.
Ve bu basınç deniz suyunu bir zar içerisinden zorlar.
Zbog tog pritiska morska voda prolazi kroz membranu.
Maine'de bir çocuk olarak büyürken, yapmayı sevdiğim şeylerden biri Maine'in deniz kıyılarında deniz kurabiyelerini aramak olurdu çünkü ebeveynlerim bana bunun şans getireceğini söylemişti.
Odrastajući u Maineu, jedna od mojih najdražih aktivnosti bila je tražiti pješčane dolare (Clypeasteroida) na obali Majne, zato što su mi roditelji rekli da će mi donijeti sreću.
(kahkahalar) "Bunun yerine, ben gideyim deniz kenarı bir yerde mojito içeyim.”
(Smijeh) Umjesto toga, pustite me da sjedim negdje na plaži i pijem mojitose."
dokungaçlarını izleyin. Onları içeri çekiyor. Tıpkı bir deniz yosunu gibi görünmesini sağlıyor.
gledajte njezine krakove. Ona ih samo uvuče. I izgleda kao alga.
ve, çevresine bakarak, dalgaları ve gölgeleri kullanarak, görünmeden, deniz dibinde kayarak ilerleyebiliyor.
i gledajući svoju okolinu, može zapravo kliziti po dnu, koristeći valove i sjene da ne bude viđena.
Geçirdiğimiz sonbaharda, Boulder, Colorado'daki Kar ve Buz Veri Merkezi'ne gitmiştim ve burada Monterey'deki Deniz İhtisas Laboratuarında çalışan araştırmacılarla konuştum.
Prošle jeseni sam otišao Centar za obradu podataka o snijegu i ledu u Boulderu u Coloradu te razgovarao sa znanstvenicima ovdje u Montereyu u Poslijediplomskom pomorskom laboratoriju.
Şöyle der, "Deniz kızı gibisin ama vals yapar gibi yürüyorsun."
Kaže, "Izgledaš poput sirene, a hodaš kao da plešeš valcer."
Eğer karada eriyen buzulların deniz seviyesini nasıl yükselttiğini öğrenmek isterseniz, işte burası denize aktığı nokta.
Ako želite znati kako se povećava razina mora od topljenja leda na kopnu ovdje je mjesto gdje dolazi u more.
Bilimsel çalışmalar, binlerce Amerika'lı büyükannelerin, büyükbabaların, annelerin ve babaların daha fazla deniz ürünü tüketirlerse daha çok doğum günleri kutlayabileceklerini ortaya çıkarmıştır.
Istraživanja pokazuju kako će deseci tisuća američkih baka, djedova, majki i očeva biti s nama još jedan rođendan ukoliko uključimo više morske hrane.
‹‹Zevulun deniz kıyısında yaşayacak, Liman olacak gemilere, Sınırı Saydaya dek uzanacak.
Zebulun će stanovati uz obalu morsku, luka spasa bit će brodarima, uz bok njegov Sidon će ležati.
Mısırlılar firavunun bütün atları, savaş arabaları, atlıları, askerleriyle onların ardına düştüler ve deniz kıyısında, Pi-Hahirot yakınlarında, Baal-Sefonun karşısında konaklarken onlara yetiştiler.
Egipćani, dakle, pođu za njima u potjeru. I dok su Izraelci taborovali uz more, blizu Pi-Hahirota nasuprot Baal-Sefonu, stignu ih svi faraonovi konji pod kolima, njegovi konjanici i njegovi ratnici.
Musa elini denizin üzerine uzattı. Sabaha karşı deniz olağan haline döndü. Mısırlılar sulardan kaçarken RAB onları denizin ortasında silkip attı.
Mojsije pruži ruku nad more i u cik zore more se vrati u svoje korito. Kako su Egipćani, bježeći, jurili prema moru, Jahve ih strmoglavi usred voda.
Gürlesin deniz içindekilerle birlikte, Bayram etsin kırlar ve üzerindekiler!
Neka huči more i što je u njemu; nek' se raduje polje i što je na njemu!
Tanrı öfkesini dizginlemez, Rahavın yardımcıları bile Onun ayağına kapanır. güçlerini simgeleyen bir deniz canavarı.
Bog silni srdžbu svoju ne opoziva: pred njim poniču saveznici Rahaba.
Gücüyle denizi çalkalar, Ustaca Rahavı vurur. güçlerini simgeleyen bir deniz canavarı.
Svojom je snagom on ukrotio more i neman Rahaba smrvio mudrošću.
Engin, ‹‹Bende değil›› der, Deniz, ‹‹Yanımda değil.››
Bezdan govori: 'U meni je nema!' a more: 'Ne nalazi se kod mene!'
Deniz olanı görüp geri çekildi, Şeria Irmağı tersine aktı.
Vidje more i uzmače, a Jordan ustuknu.
Yeryüzünden RABbe övgüler sunun, Ey deniz canavarları, bütün enginler,
Hvalite Jahvu sa zemlje, nemani morske i svi bezdani!
Deniz kıyısındaki çölle ilgili bildiri: Negevden fırtınalar nasıl üst üste gelirse, Çölden, korkunç ülkeden bir istilacı öyle geliyor.
Proroštvo primorskoj pustinji. Kao što vihori, hujeći nad Negebom, dolaze iz pustinje, kraja strahotna
‹‹Varlığım hakkı için›› diyor Kral, Adı Her Şeye Egemen RAB, ‹‹Dağlar arasında Tavor Dağı nasılsa, Karmel Dağı deniz kıyısında nasılsa, Size saldıracak kişi de öyledir.
"Tako, života mi moga" - govori Kralj, komu je ime Jahve nad Vojskama - "ono će doći kao Tabor posred gora, kao Karmel iznad mora.
Ama RAB ona buyruk vermişken, Aşkelon'a, deniz kıyısına Saldırmak üzere görevlendirmişken Kılıç nasıl yatışabilir?››
Ali kako da se smiri, kad Jahvina ruka njime zapovijeda: na Aškelon i na morski žal on ga isuka.
Deniz kıyısındaki ülkeniz, Çoban barınaklarıyla sürü ağıllarının bulunduğu otlaklara dönecek;
I postat ćeš ispaša, pasište pastirsko i ograda za stado."
Petrus, evi deniz kıyısında bulunan Simun adlı bir dericinin yanında kalıyor.››
On je gost u nekog Šimuna kožara čija je kuća uz more."
Bunun üzerine kardeşler Pavlusu hemen deniz kıyısına yolladılar. Silas ile Timoteos ise Veriyada kaldılar.
Braća tada brže-bolje uputiše Pavla k moru. Sila pak i Timotej ostadoše ondje.
Üç kez değnekle dövüldüm, bir kez taşlandım, üç kez deniz kazasına uğradım. Bir gün bir gece açık denizde kaldım.
Triput sam bio šiban, jednom kamenovan, triput doživio brodolom, jednu noć i dan proveo sam u bezdanu.
Böylece tek bir adamdan, üstelik ölüden farksız birinden gökteki yıldızlar, deniz kıyısındaki kum kadar sayısız torun meydana geldi.
Zato od jednoga, i to obamrla, nasta mnoštvo poput zvijezda na nebu i pijeska nebrojena na obali morskoj.
İnsan soyu, her tür yabanıl hayvanı, kuşu, sürüngeni ve deniz yaratığını evcilleştirmiş ve evcilleştirmektedir.
Doista, sav rod zvijeri i ptica, gmazova i morskih životinja dade se ukrotiti, i rod ih je ljudski ukrotio,
0.86403012275696s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?