Saldırı emri verdikten bir kaç dakika sonra başlar.
Nakon što izdate zapovijed, treba nam još minuta za sam proces ispaljivanja.
Önce çekmeceyle başlar, sonra dolabımda bir yere sahip olur sonra kiramın yarısı, hayatım yarısı derken uzar gider.
Nakon ladičara slijedi ormar, pa pola mog stana i pola mog života.
Her şey seninle başlar, seninle son bulur.
OVO SVE POČINJE I ZAVRŠAVA S TOBOM.
"Binlerce kilometrelik bir seyahat tek bir adımla başlar."
Put od tisuću kilometara počinje jednim korakom.
Kız için para bulmak umuduyla, bütün şehri gezmeye başlar.
I dalje u nadi da će naći novac za djevojku lutao je gradom.
Bay Scanlon, bugün siz başlar mısınız?
G. Scanlon, hoćete li vi danas započeti?
Ölme vakti geldiğinde Anka kuşları yanmaya başlar ve sonra küllerden yeniden doğarlar.
ZapaIe se kad im je vrijeme da umru. A onda se...... ponovnorodeiz pepeIa.
Yoksa diğer büyücüler konuşmaya başlar ve kitaplarım hiç satılmazdı.
Inaće bi čarobnjaci bIebetaIi...... iknjigese ne bi prodavaIe.
Her ölümden sonra, yeni bir yaşam başlar.
Sa svakom smrću dođe i rođewe.
Böylece kaşif, ismini temizlemek için yolculuğuna başlar.
I tako istraživac odlazi da skine ljagu sa svog imena
Hatta belki de adam kendi yatağında yatmaya başlar.
Znaš, možda da ponovo spava u svom krevetu.
Şansı yaver giderse, gut zamanla azalır ve yeniden yürümeye başlar.
Uz sreću, giht će se povući i moći će hodati.
İki nöron... hareket edersin ve hareketle birlikte ilginç şeyler olmaya başlar.
Dva neurona, krećete se. A s kretanjem se počnu događati zanimljive stvari.
Derler ki bir cesedi gömdüğünde keder süreci başlar.
Jednom kada pokopaš tijelo, započinje proces tugovanja.
İçinize bakın ve anlayın ki değişim önce sizinle başlar.
Pogledajte unutar sebe... i prepoznajte da promjena... počinje s vama.
Gerçek çılgınlık kasabanın dışına çıkınca başlar.
Kad izjašeš iz grada, tad počinje pravo ludilo.
Stark, bardağına uzanır sineği çıkarır ve bağırmaya başlar...
A Stark posegne za kaležom izvadi muhu i vikne:
Savaş zamanında, alevler içindeki bir dünyada Wyatt adındaki bir caniyle başlar.
Počinje u vrijeme rata. Svijet u plamenu. Negativac se zove Wyatt.
Matematiksel bir açıdan bakarsak, dağılımlar dengelendiği zaman dilin öğrenilmesi yavaşlamaya başlar.
S matematičkog stanovišta tvrdimo da se učenje jezika može usporiti kad nam se distribucija stabilizira.
Ve aslında sonunda bir galaksi gibi görünmeye başlar.
I na kraju zapravo izgleda poput galaksije.
Ama yanıp sönmeye başlar başlamaz -- ve büyük görünecek, çünkü kameraya doğru çakıyor -- tam şuraya bakmanızı istiyorum.
Ali čim počinje sjajiti -- i izgledati će veliko, jer cvjeta na kameri -- želim da gledate točno ovdje.
Hepsini bir seferde yaparlarsa, pokere başlar başlamaz 'all-in' yapmak gibi bir şey olur.
Te ukoliko sve to naprave odjednom, to je kao da igrate poker i odmah sve ulažete.
Bu da daha karmaşık işlemlerin yapıldığı bölüme alınır ve işin zor kısmı yani çok-aşamalı ayırma süreci burada başlar.
To odlazi u sofisticiraniji dio našeg procesa, i doista težak posao, složen proces odvajanja počinje.
Yani soruma cevabınız şu olabilir: Öğrenme doğumla birilikte başlar.
I tako bi vaš odgovor na moje pitanje bio: Učenje počinje rođenjem.
Beyninizdeki motor çalışmaya başlar, bu kişiyi arzularsınız.
Motor u vašem mozgu se upali, i vi želite tu osobu.
Şimdi, bu da yanlış olur, çünkü trafik doğrusal olmayan bir hadise olarak meydan gelir, yani önce kesin bir kapasite eşiğinin üzerine ulaşır sonra sıkışıklık hızlı bir şekilde yükselmeye başlar, gerçekten çok çok hızlı.
To je isto pogrešno zato što je promet nelinearna pojava, što znači da jednom kad pređete prag nekog kapaciteta, zagušenost se onda počinje naglo povećavati.
Ama sonra şu hale gelmeye başlar: "20'li yaşlarım neredeyse bitiyor, ve elimde yaptığım hiçbir şeyim yok.
Ali nakon toga počinje zvučati ovako nekako: "Moje dvadesete su pri kraju, a ja nemam ništa od njih.
Ve sonrasında bulutlarda renkler belirmeye başlar yeşiller ve turkuvaz maviler.
Tu su i boje oblaka kod nastajanja tuče, zelena i tirkizno plava.
Birkaç dakika sonra, biraz uzaklaşırsınız ve sonra da yakmaya başlar.
Onda, nakon nekoliko trenutaka, malo se odmaknete, i onda počinje peći.
Ve birçok kültürde --neredeyse yürümeye başlar başlamaz çocuklara bıçak verilir.
U mnogim kulturama daju noževe - dok su još mala, djeca imaju noževe.
Kadın güçlendiğinde, çocukları ve ailesi de daha iyi koşullarda yaşamaya başlar.
Kada je žena na taj način osnažena, njenoj će djeci i obitelji biti bolje.
Hatta belki insanlar gündem bile göndermeye başlar.
Ljudi možda zbilja počnu slati i dnevni red.
Bu değişim, basit bir şeyle başlar, ama bu kolay değil.
Pomak započinje nečim jednostavnim, ali to nije lako.
Heather, olayı eşmeye başlar, yüzlerce mesaj bulur, fotoğraflar alınıp verilmiş, ve arzular ifade edilmiş.
Heather krene kopati, pronađe stotine razmijenjenih poruka i razmijenjenih slika i izraženih želja.
Makine öğrenme, doksanlı yılların başlarında endüstride yer almaya başlar.
Strojno učenje postalo je dio industrije početkom 90-ih godina.
Vücutta bir haftadan fazla bekleyen spermlerde anomaliler gelişmeye başlar. Bu anomaliler, yumurtaya doğru kafa sallayarak giden spermleri verimsizleştirir.
Sperma koja stoji u tijelu tjedan dana i više, počinje se deformirati zbog čega su manje uspješni u jurišu prema jajašcu.
Bu da dünyadaki fakirlerin sırtından ciddi bir yükü kaldırmaya başlar.
A to počinje dizati težak teret s leđa siromašnih diljem svijeta.
Ve aslında anılarımıza karşılık gelen tepkilerle başlar -- aniden başlar.
Sve to zapravo počinje sa jednostavnim odgovorom našeg pamćenja - počinje odmah.
Los Angeles'e geldiğimde bir ilke ile karşılaştım. çok iyi niyetle yazılmıştı şöyle diyordu, "Üniversite anaokulunda başlar."
prije devet godina, naišao sam na izjavu, dobronamjernu izjavu, "Fakultet započinje u vrtiću."
Markanız dağılmaya başlar. (Kahkahalar) Daha karmakarışık bir hale geliyor.
Vaša marka se raspršuje (Smijeh) Postaje kaotičnija.
Peki, kaç şişe içersem zararlı olmaya, sağlık problemlerim ortaya çıkmaya başlar?
Pa, koliko boca je potrebno prije nego mi kažete kako imam problem?
Birinci ayın on dördüncü günü akşamüstü RABbin Fısıh Bayramı başlar.
U prvom mjesecu četrnaestoga dana u suton jest Pasha u čast Jahvi;
Suf bölgesine varınca, Saul yanındaki hizmetkârına, ‹‹Haydi dönelim! Yoksa babam eşekleri düşünmekten vazgeçip bizim için kaygılanmaya başlar›› dedi.
Kad su došli u zemlju Suf, reče Šaul momku koji ga je pratio: "Hajde, vratimo se da se ne bi otac okanio magarica i zabrinuo se za nas!"
Karartırsın ortalığı, gece olur, Başlar kıpırdamaya orman hayvanları.
Kad razastreš tmine i noć se spusti, tad se šuljaju u njoj životinje šumske.
Buyruk verir, eritir buzları, Rüzgarını estirir, sular akmaya başlar.
Riječ svoju pošalje i vode se tope; dunu vjetrom i vode otječu.
Çünkü temel atıp da işi bitiremezse, durumu gören herkes, ‹Bu adam inşaata başladı, ama bitiremedi› diyerek onunla eğlenmeye başlar.
da ga ne bi - pošto već postavi temelj, a ne mogne dovršiti - počeli ismjehivati svi koji to vide:
0.95653510093689s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?