Netko će početi postavljati pitanja i krenut će na mene i pronaći će me...u kući moje bake.
Birisi soru sormaya başlarsa onlar benim arkamdan gelecektiler ve benim büyükannemin evinde mi bulacaklar?
Ti možda ne voliš postavljati pitanja, ali ja, kad jednom krenem, ne mogu stati.
Soru sormuyor olabilirsin ama ben bir kez başladım mı duramam.
Onda je počeo postavljati pitanja, kao zašto nisam ništa skuhao.
Sonra neden bir şey pişirmediğim gibi sorular sormaya başladı.
Ako joj kažeš da nema izbora ona ce reci "Nemoj mi postavljati ultramatume."
Başka seçeneği olmadığını söylediğinde de "'karnaval' okuma bana" der. - Veyahut da-
Do kada ćete postavljati to glupo pitanje?
Bu mudur yani? Aptalca bir soru mu soracaksın? Evet.
Nisi računao da će toliko ljudi postavljati pitanja, sumnjati u tebe.
Bu kadar insanın sana soru soracağını, senden şüpheleneceğini hesaba katmadın.
Trebala bi otići odavde prije nego što počnu postavljati pitanja na koja nemaš odgovor.
İnsanlar, cevap veremeyeceğin sorular sormaya başlamadan önce buradan ayrılsan iyi olur.
Nije ti se isplatilo postavljati pitanja.
Sorularını cevaplamak için sana para vermedim.
Ako ću ja njuškati uokolo, ljudi će postavljati pitanja.
Etrafta dolaşırsam insanlar soru sormaya başlar.
To je razlog ne postavljati previše pitanja.
Fazla soru sormamak için yeterli sebep.
Pa, ako moji ljudi počnu postavljati pitanja, onda će Goya nestati bez traga.
Adamlarım sorular sormaya başlıyor ve Goya, arkasında iz bırakmadan kayboluyor.
To je posljednji put da ti mogu postavljati pitanja.
Soru sormak için son şansım bu.
Zato bi mi bilo lakše kada bi ih prestao postavljati.
Yani o tür soruları sormayı bırakırsan benim için çok daha kolay olur.
JE: Znači li to da ćemo jednog dana moći „skinuti“ sjećanja i možda ih postavljati?
JE: Bu günün birinde hafızalardan bilgiyi indirebileceğiniz ve belki de hafızalara bilgiyi yükleyebileceğiniz anlamına mı geliyor?
A RASA znači primiti, što znači obratiti pozornost na osobu; Cijeniti, proizvoditi male zvukove poput hmm, o, u redu; Sumirati, riječ 'dakle' je jako važna u komunikaciji; i 'pitati', postavljati naknadno pitanja.
Ve ATOS'un açılımı şöyle: kişiye dikkat verme anlamına gelen Alma; Hımm, öyle mi, tamam gibi ufak sesler çıkararak Takdir etme; Özetleme, 'yani' sözcüğü iletişimde çok önemli; ve Sorma, ardından sorular sorun.
A ja sam si nastavio postavljati ova pitanja.
Ve ben kendime bu soruları sormaya devam ettim.
Tako sam počela intervjuirati muškarce i postavljati pitanja.
O yüzden erkeklerle görüşmeler yapmaya ve sorular sormaya başladım.
Umjesto da morate programirati, postavljati žice, lemiti, littleBits vam omogućava da programirate koristeći vrlo jednostavne intuitivne kretnje.
Programlamanın, kablolarla bağlamanın, lehimlemenin yerine littleBits basit hareketlerle sizin programlamanıza izin veriyor.
Iz te perspektive, možda ćemo uvijek postavljati pitanja na koja nikad nećemo moći u potpunosti odgovoriti.
Yani bu perspektifle, belki de her zaman sorular soruyor olacağız ve bunlara asla tam olarak cevap veremeyeceğiz.
U kontekstu pojedinačnih predmeta, možete postavljati pitanja poput pitanja koja su neka od uobičajenih pogrešnih razumijevanja i kako da pomognemo studentima da ih poprave?
Belirli derslerin bağlamına dayanarak ise şöyle sorular sorabilirsiniz, örneğin, derslerde sık sık yanlış anlaşılan şeyler nelerdir ve biz öğrencilere bunları düzeltmede nasıl yardımcı oluruz?
A onda sam počela postavljati obrnuto pitanje.
Sonra ben ters bir soru sormaya başladım.
Moja vizija kada smo pokrenuli Google prije 15 godina bila je da u konačnici nećete morati uopće postavljati upite za pretraživanje.
İronik bir şekilde eğer daha iyi duymak istiyorsanız gerçekten kulaklarınız kapatmalısınız, biraz şaşırtıcı ancak bu şekilde çalışıyor.
u trgovini u kojoj kupujem čarape tvrde da te čarape mogu vratiti, a oni neće postavljati nikakva pitanja.
Çoraplarımı aldığım mağaza bana çorapları iade edebileceğimi ve hiçbir soru sormayacaklarını söylüyor.
Možemo biti usred sastanka, slušati nečiju prezentaciju, ocjenjivati je, odlučiti sviđa li nam se ili ne, postavljati pitanja.
Bir toplantının ortasında, birinin sunumunu dinleyebilir, değerlendirebilir, beğenip beğenmediğimize karar verebilir, tamamlayıcı sorular sorabiliriz.
Stoga smo se prebacili na odrasle leptire, i počeli postavljati pitanja može li majka davati lijek svojim potomcima?
Sonra yetişkin kelebeklere geçtik, ve şunu sormaya başladık: Acaba anneler mi yavrularını tedavi edebiliyorlar?
Zato smo počeli postavljati pitanja jedno za drugim.
Bu yüzden soruları teker teker sormaya başladık.
Neki su istraživači počeli postavljati ova pitanja o određenim znakovima na nekim mjestima, ali ja vjerujem kako je došlo vrijeme da se ta kategorija revidira u potpunosti.
Bazı araştırmacılar birtakım alanlardaki belli işaretler hakkında sorular sormaya başladılar, ama bu kategoriyi bir bütün olarak tekrar ele alma zamanının geldiğine inanıyorum.
Mislim da treba postavljati pitanja i reći samome sebi da ne postoje apsolutne istine.
Ve bence bunu soruşturarak, ve kendime kesin doğrular olmadığını söyleyerek.
Razlog zašto vam iznosim ove činjenice je taj što vidim da dolazimo do toga da će se početi postavljati jedno pitanje, a to je: Zašto bismo morali učiti strane jezike -- osim ako engleski postane strani jezik?
Bütün bunları size anlatmamın sebebi: Şu soruyu sormaya başlayacak noktaya geldiğimizi söyleyebilmemdir. Eğer İngilizce yabancı dil ise neden İngilizce'den ayrı bir dil öğrenmeliyim?
Zaista vjerujem da svi mi moramo početi postavljati teška pitanja o informacijama koje otkrivamo online.
İnternette keşfettiğimiz şeylere daha sert sorular sorarak yaklaşmaya başlamamız gerektiğine inanıyorum.
Splashy Pants". Ljudi su počeli postavljati znakove u stvarnom svijetu -- (Smijeh) - o ovom kitu.
Gerçek hayatta da insanlar işaretler koyuyorlardı -- (Gülüşmeler) bu balina hakkında.
Može razmišljati o značenju beskonačnosti, postavljati pitanja o svrsi vlastitog postojanja, o prirodi Boga.
O sonsuzluğun anlamını düşünebilir, kendi varoluşunun anlamını, Tanrı'nın doğasını sorgulayabilir.
Sa 17 godina, počeo je postavljati pitanja koja biste očekivali od nekoga s početničkim umom.
17 yaşında, sormaya başladığı sorular hayata yeni başlayanların soracakları sorulardandı
(Smijeh) I započeo mi je postavljati pitanja.
(Gülüşmeler) Ve bana sorular sormaya başladı.
Kad Isus izađe odande, stadoše pismoznanci i farizeji žestoko na nj navaljivati i postavljati mu mnoga pitanja
İsa oradan ayrılınca, din bilginleriyle Ferisiler Onu şiddetle sıkıştırarak birçok konuda ağzını aramaya başladılar.
Dakle, ne sudimo više jedan drugoga, nego radije sudite o tome da ne valja postavljati bratu stupice ili spoticala.
Onun için, artık birbirimizi yargılamayalım. Bunun yerine, hiçbir kardeşin yoluna sürçme ya da tökezleme taşı koymamaya kararlı olun.
1.6446061134338s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?
Birisi soru sormaya başlarsa onlar benim arkamdan gelecektiler ve benim büyükannemin evinde mi bulacaklar? 