Prijevod od "başladılar" na Hrvatski


Kako koristiti "başladılar" u rečenici:

Son iki saatte, Abby'ler çitin dışındaki vadiye tekrar girmeye başladılar.
U zadnja dva sata Aberi su opet ušli u dolinu izvan ograde.
Numune hücreler, hücre kitlesi üzerinde bir araya gelmeye başladılar.
Stanice uzoraka počele su se mijenjati na masi kao jedinici.
Ama Asya'daki insanlar bizim gibi yemeye başladılar, bu da bizim gibi onların da hasta olmalarının sebebi.
Ali ljudi u Aziji počinju jesti kao mi, i zato postaju bolesni kao mi.
Ve rol modelleri olarak harika satıcılardan bahsetmeye başladılar.
Kao svoje uzore ističu vrlo dobre prodavatelje.
İnsanlar bana kendi kartlarını almaya ve kendi kartlarını yapmaya başladılar.
Ljudi su počeli kupovati razglednice i sami ih izrađivati.
Bu, akılcı hümanizmi başlattı ve insanlar yaratıcılığın kişinin tümüyle kendisinden geldiğine inanmaya başladılar.
Bio je to početak racionalizma i ljudi su počeli vjerovati da kreativnost u potpunosti proizlazi iz osobnosti ljudskog bića.
İnsanlar bana kendi tecrübeleri hakkında yazmaya başladılar, ve kendi örnekleri hakkında, katılmadıkları noktalar, ve farklılıklar hakkında.
Ljudi mi pišu o svom osobnom iskustvu o vlastitim primjerima, s čime se ne slažu i slično.
Yeşu ile yanındaki İsrailliler, kent halkı önünde bozguna uğramış gibi, çöle doğru kaçmaya başladılar.
Tada Jošua i sav Izrael nagnu bježati kao da su ih pobijedili. I bježali su putem prema pustinji.
Paralarını alınca bağ sahibine söylenmeye başladılar:
A kad primiše, počeše mrmljati protiv domaćina:
Yahyanın vaftiz etme yetkisi nereden geldi, Tanrıdan mı, insanlardan mı?›› Bunu aralarında şöyle tartışmaya başladılar: ‹‹ ‹Tanrıdan› dersek, bize, ‹Öyleyse ona niçin inanmadınız?› diyecek.
Krst Ivanov odakle li bijaše? Od Neba ili od ljudi?" A oni umovahu među sobom: "Reknemo li 'Od Neba', odvratit će nam: 'Zašto mu, dakle, ne povjerovaste?'
Bu söz onları kedere boğdu. Teker teker, ‹‹Ya Rab, beni demek istemedin ya?›› diye sormaya başladılar.
Silno ožalošćeni, stanu mu jedan za drugim govoriti: "Da nisam ja, Gospodine?"
Nöbetçiler korkudan titremeye başladılar, sonra ölü gibi yere yıkıldılar.
Od straha pred njim zadrhtaše stražari i obamriješe.
Herkes şaşıp kaldı. Birbirlerine, ‹‹Bu nasıl şey?›› diye sormaya başladılar. ‹‹Yepyeni bir öğreti! Kötü ruhlara bile yetkiyle buyruk veriyor, onlar da sözünü dinliyor.››
Svi se zaprepastiše te se zapitkivahu: "Što li je ovo? Nova li i snažna nauka! Pa i samim nečistim dusima zapovijeda, i pokoravaju mu se."
Bunun üzerine Ferisiler dışarı çıktılar, İsayı yok etmek için Hirodes yanlılarıyla hemen görüşmeye başladılar.
Farizeji iziđu i dadnu se odmah s herodovcima na vijećanje protiv njega kako da ga pogube.
Bunu işiten on öğrenci Yakupla Yuhannaya kızmaya başladılar.
Kad su to čula ostala desetorica, počeše se gnjeviti na Jakova i Ivana.
Başkâhinler ve din bilginleri bunu duyunca İsayı yok etmek için bir yol aramaya başladılar. Ondan korkuyorlardı. Çünkü bütün halk Onun öğretisine hayrandı.
Kada su za to dočuli glavari svećenički i pismoznanci, tražili su kako da ga pogube. Uistinu, bojahu ga se jer je sav narod bio očaran njegovim naukom.
Bunu aralarında şöyle tartışmaya başladılar: ‹‹ ‹Tanrıdan› dersek, ‹Öyleyse ona niçin inanmadınız?› diyecek.
A oni umovahu među sobom: "Reknemo li 'od Neba', odvratit će 'Zašto mu dakle ne povjerovaste?'
Onlar da kederlenerek birer birer kendisine, ‹‹Beni demek istemedin ya?›› diye sormaya başladılar.
Ožalošćeni, stanu mu govoriti jedan za drugim: "Da nisam ja?"
Bazıları Onun üzerine tükürmeye, gözlerini bağlayarak Onu yumruklamaya başladılar. ‹‹Haydi, peygamberliğini göster!›› diyorlardı. Nöbetçiler de Onu aralarına alıp tokatladılar.
I neki stanu pljuvati po njemu, zastirati mu lice i udarati ga govoreći: "Proreci!" I sluge ga stadoše pljuskati.
‹‹Selam, ey Yahudilerin Kralı!›› diyerek Onu selamlamaya başladılar.
te ga stanu pozdravljati: "Zdravo, kralju židovski!"
Ferisilerle onların din bilginleri söylenmeye başladılar. İsanın öğrencilerine, ‹‹Siz neden vergi görevlileri ve günahkârlarla birlikte yiyip içiyorsunuz?›› dediler.
Farizeji i pismoznanci njihovi negodovahu i govorahu njegovim učenicima: "Zašto s carinicima i grešnicima jedete i pijete?"
Onlar ise öfkeden deliye döndüler ve aralarında İsaya ne yapabileceklerini tartışmaya başladılar.
A oni se, izbezumljeni, počnu dogovarati što da poduzmu protiv Isusa.
İsayla birlikte sofrada oturanlar kendi aralarında, ‹‹Kim bu adam? Günahları bile bağışlıyor!›› şeklinde konuşmaya başladılar.
Sustolnici počeli nato među sobom govoriti: "Tko je ovaj da i grijehe oprašta?"
Öğrenciler, aralarında kimin en büyük olduğunu tartışmaya başladılar.
U njima se porodi misao tko bi od njih bio najveći.
İsa oradan ayrılınca, din bilginleriyle Ferisiler Onu şiddetle sıkıştırarak birçok konuda ağzını aramaya başladılar.
Kad Isus izađe odande, stadoše pismoznanci i farizeji žestoko na nj navaljivati i postavljati mu mnoga pitanja
Çünkü benim bu oğlum ölmüştü, yaşama döndü; kaybolmuştu, bulundu.› Böylece eğlenmeye başladılar.
jer sin mi ovaj bijaše mrtav i oživje, izgubljen bijaše i nađe se!' I stadoše se veseliti."
Parayı seven Ferisiler bütün bu sözleri duyunca İsayla alay etmeye başladılar.
Sve su to slušali farizeji, srebroljupci, i rugali mu se.
İsa Zeytin Dağından aşağı inen yola yaklaştığı sırada, öğrencilerinden oluşan kalabalığın tümü, görmüş oldukları bütün mucizelerden ötürü, sevinç içinde yüksek sesle Tanrıyı övmeye başladılar.
A kad se već bio približio obronku Maslinske gore, sve ono mnoštvo učenika, puno radosti, poče iza glasa hvaliti Boga za sva silna djela što ih vidješe:
Elçiler, aralarında bunu kimin yapabileceğini tartışmaya başladılar.
I oni se počeše ispitivati tko bi od njih mogao takvo što učiniti.
Onu şöyle suçlamaya başladılar: ‹‹Bu adamın ulusumuzu yoldan saptırdığını gördük. Sezara vergi ödenmesine engel oluyor, kendisinin de Mesih, yani bir kral olduğunu söylüyor.››
i stadoše ga optuživati: "Ovoga nađosmo kako zavodi naš narod i brani davati caru porez te za sebe tvrdi da je Krist, kralj."
Şabat Günü böyle şeyler yaptığı için İsaya zulmetmeye başladılar.
Zbog toga su Židovi počeli Isusa napadati što to radi subotom.
‹‹Gökten inmiş olan ekmek Benim›› dediği için Yahudiler Ona karşı söylenmeye başladılar.
Židovi nato mrmljahu protiv njega što je rekao: "Ja sam kruh koji je sišao s neba."
Bunun üzerine Yahudiler, ‹‹Bu adam yememiz için bedenini bize nasıl verebilir?›› diyerek birbirleriyle çekişmeye başladılar.
Židovi se nato među sobom prepirahu: "Kako nam ovaj može dati tijelo svoje za jelo?"
İmanlıların hepsi Kutsal Ruhla doldular, Ruhun onları konuşturduğu başka dillerle konuşmaya başladılar.
Svi se napuniše Duha Svetoga i počeše govoriti drugim jezicima, kako im već Duh davaše zboriti.
Kurul üyeleri onlara dışarı çıkmalarını buyurduktan sonra durumu kendi aralarında tartışmaya başladılar.
Stoga zapovjediše da izađu iz vijećnice pa stadoše raspravljati:
Bu sözleri işiten tapınak koruyucularının komutanıyla başkâhinler şaşkına döndüler, bu işin sonunun nereye varacağını merak etmeye başladılar.
Kad su hramski zapovjednik i veliki svećenici čuli te riječi, u nedoumici su se pitali što bi to moglo biti.
İsanın öğrencilerinin sayıca çoğaldığı o günlerde, Grekçe konuşan Yahudiler, günlük yardım dağıtımında kendi dullarına gereken ilginin gösterilmediğini ileri sürerek İbranice konuşan Yahudilerden yakınmaya başladılar.
U one dane, kako se broj učenika množio, Židovi grčkog jezika stadoše mrmljati protiv domaćih Židova što se u svagdanjem služenju zanemaruju njihove udovice.
Ne var ki, Azatlılar Havrası diye bilinen havranın bazı üyeleri ve Kireneden, İskenderiyeden, Kilikyadan ve Asya İlinden bazı kişiler İstefanosla çekişmeye başladılar.
Nato se digoše neki iz takozvane sinagoge Slobodnjaka, Cirenaca, Aleksandrinaca te onih iz Cilicije i Azije pa počeše raspravljati sa Stjepanom,
Pavlus ellerini onların üzerine koyunca Kutsal Ruh üzerlerine indi ve bilmedikleri dillerle konuşup peygamberlik etmeye başladılar.
pa kad Pavao položi na njih ruke, dođe Duh Sveti na njih te stanu govoriti drugim jezicima i prorokovati.
Ne var ki, bazıları sert bir tutum takınıp ikna olmamakta direndiler ve İsanın yolunu halkın önünde kötülemeye başladılar. Bunun üzerine Pavlus onlardan ayrıldı. Öğrencilerini de alıp götürdü ve Tiranusun dershanesinde her gün tartışmalarını sürdürdü.
Ali kako neki, okorjeli i nepokorni, ocrnjivahu ovaj Put pred mnoštvom, odstupi od njih, odvoji učenike i danomice raspravljaše u školi nekog Tirana.
Oradakiler bunu duyunca öfkeyle doldular. ‹‹Efeslilerin Artemisi uludur!›› diye bağırmaya başladılar.
Čuvši to, razgnjeve se pa poviču: "Velika je Artemida efeška!"
Pavlusun bu sözü üzerine Ferisilerle Sadukiler çekişmeye başladılar, Kurul ikiye bölündü.
Tek što je on to rekao, nasta razmirica između farizeja i saduceja i mnoštvo se razdijeli.
Güneyden hafif bir rüzgar esmeye başlayınca, bekledikleri anın geldiğini sanarak demir aldılar; Girit kıyısını yakından izleyerek ilerlemeye başladılar.
Uto duhne blagi južnjak i oni, misleći da bi mogli ostvariti naum, digoše sidro i zaploviše tik uz Kretu.
Fırtına bizi bir hayli hırpaladığı için ertesi gün gemiden yük atmaya başladılar.
Budući da nas je oluja silovito udarala, sutradan se riješiše tovara,
2.1761138439178s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?