Već smo počeli, ovi ljudi imaju povjerenja u vladu.
Ama biz şu anda hükümeti etkisiz hale getirmeye başladık.
Počeli smo pričati sa novinama, držati stražu, samo smo pokušali sačuvati naše poslove,
Basınla konuştuk, grev yapıyoruz. İşsiz kalmamak için mücadelemiz-
Pažljivo, gospodine Sullivan. samo što ste mi se počeli sviđati.
Dikkatli olun Bay Sullivan. Daha alışma turlarıydı bunlar.
Čudovišta su opasna, a kraljevi su baš počeli umirati poput muha.
Canavarlar tehlikelidir ve artık krallar sinek gibi ölüyor.
Prije no što smo počeli raditi zajedno, moj šou je jedva bio među prvih 15.
Birlikte çalışmaya başlamadan önce, programım zar zor ilk 15'e girerdi.
Gravitacijske anomalije počeli smo opažati prije gotovo pedeset godina.
Neredeyse 50 yıl önce yer çekimi anormallikleri tespit etmeye başladık.
Ja sam počeo raditi na teoriji, a mi smo počeli stvarati ovu postaju.
Bir teori üzerinde çalışmaya başladım ve bu istasyonu kurduk.
Bilo je doba večere, i počeli smo tražiti mjesto za jelo.
Öğle yemeği zamanıydı ve yemek yiyecek bir yer arıyorduk.
Trojca sinova počeli su pregovore. 17 nije djeljivo s dva.
Ve üç kardeş tartışmaya başlarlar 17 2'ye bölünmemektedir.
I ovo se događa, a ovo je nešto što ćete i vi otkriti kad bi svi počeli dijeliti naše popise naglas.
İşte eğer listelerimizi sesli olarak paylaşsaydık keşfedeceğiniz çok şey olurdu.
Zatim su se suradnici iz cijelog svijeta počeli pojavljivati, izrađujući prototipe novih strojeva tijekom specijaliziranih projektnih posjeta.
Sonra, dünyanın her yerindeki katkıda bulunanlar proje ziyaretleri sırasında, yeni makineler göstermeye, prototiplemeye başladı.
I otuda smo zapravo počeli, ideja nam je sjela i rekli smo kako bismo mogli pretvoriti to u park i neka bude nekako inspiriran ovim divljim krajolikom.
Biz de işte tam bu noktadan başladık. "Burayı bu yabani bitkilerden oluşan manzaradan da ilham alarak bir parka dönüştürelim" fikri üzerinde birleştik.
To je bilo prije nego što su ljudi posvuda počeli s tvitanjem i prije nego što je 750 milijuna ljudi objavljivalo statuse ili bockalo druge ljude.
Bu insanların her yerde Tweet atanmasından ve 750 milyon insanın durum iletileri gönermeden ya da insanları dürtmesinden bir asır önceydi.
(Smijeh) Počeli su trčati uokolo i svima govoriti da dolazi policija i da paze, jer dolazi policija.
(Kahkahalar) Herkes etrafta koşuşturup polisler geliyor, dikkat edin, polisler geliyor diye bağırmaya başladı.
Početkom 19. stoljeća, dolasci u crkvu u Zapadnoj Europi počeli su opadati i to veoma, veoma oštro te su ljudi počeli paničariti.
19. yüzyılın başlarında Batı Avrupa'daki kiliseye katılım çok keskin bir şekilde düştü ve insanlar paniğe kapıldılar.
Nismo počeli ni grebati što bi putovanje moglo biti zato što nismo pogledali što religije rade s putovanjima.
Seyahatin ne olabileceğine dair henüz pek bir şey öğrenemedik, çünkü dinin seyahatle neler yaptığına dikkatli bakmadık.
Tek smo ju odnedavno nekim čudom počeli zaboravljati.
Sadece son zamanlarda nedense bunu unutmaya başladık.
no baš kao i svake nedjelje, počeli smo čitati tajne naglas jedno drugome.“
Ve her pazar gibi, sırları birbirimize okumaya başladık."
Počeli smo natrag primati SMS – poruke poput ovih:
Attığımız mesajlara karşılık bazı cevaplar aldık:
Mislim, stvarno nas je slomilo... Međutim, počeli smo promatrati njega, i rekli smo si: Moramo se pokrenuti!
Yani gerçekten, dağılmıştık, ama sonuçta ona bakmaya başladık, ve tepki vermemiz gerektiğini fark ettik.
Ako izgubite mnogo kilograma, vaš mozak reagira kao da gladujete i bilo da ste bili debeli ili mršavi kad ste počeli vaš mozak uvijek reagira potpuno isto.
Eğer çok kilo verirseniz, beyniniz sanki açlıktan ölecekmişsiniz gibi tepki verir, ve kilo vermeye başladığınızda şişman da zayıf da olsanız, beyninizin tepkisi tamamen aynı olacaktır.
Jeste li ikada zametnuli svoju TED značku i istovremeno počeli zamišljati kako bi trodnevni odmor u Vancouveru mogao izgledati?
TED rozetinizi kaybedip sonrasında hemen üç günlük bir Vancouver tatili nasıl olur diye düşünmeye başladığınız oldu mu?
Vjerujem da bi kvaliteta naših života mogla jednako drastično porasti kada bismo počeli prakticirati emocionalnu higijenu.
İnanıyorum ki hepimiz duygusal sağlık bilgisi üzerinde çalışırsak yaşam kalitemiz de bu kadar çarpıcı şekilde değişecektir.
Kada smo počeli cijeniti održivost, više je ljudi počelo reciklirati.
Çevresel sürekliliğe önem vermeye başladığımızda daha çok insan geri dönüşüm yapmaya başladı.
Bio je to početak racionalizma i ljudi su počeli vjerovati da kreativnost u potpunosti proizlazi iz osobnosti ljudskog bića.
Bu, akılcı hümanizmi başlattı ve insanlar yaratıcılığın kişinin tümüyle kendisinden geldiğine inanmaya başladılar.
Spojili bi ruke i počeli zazivati: "Allah, Allah, Allah! Bog, Bog, Bog!"
Kada bismo počeli tako razmišljati, to bi promijenilo sve.
Eğer bunu bu şekilde kabul edersek, bu bir çok şeyi değiştiriyor.
Dakle, zatim smo počeli gledati kod drugih bakterija, i ovo je samo manji dio molekula koje smo otkrili.
Daha sonra diğer bakterilere bakmaya başladık. Bunlar, keşfettiğimiz moleküllerden yalnızca birkaçı.
I tako, počeli smo razmišljati je li ovo stvarno do komunikacije kod bakterija, i da se radi o prebrojavanju susjeda, nije dovoljno moći razgovarati samo unutar svoje vrste.
Düşünmeye başladık ki, eğer bu olay gerçekten bakteriler arası iletişim ve komşularınızın sayısını öğrenmek ile ilgiliyse, yalnızca kendi türünüzdekilerle konuşabilmek yeterli olamaz.
Tada smo se vratili molekularnoj biologiji i počeli proučavati različite bakterije,
Böylece, moleküler biyolojiye geri döndük ve farklı bakterileri incelemeye başladık.
Oni su počeli nisko, onda su jako brzo porasil, dosegnuli su vrh tamo u 2003., a sada su tu dolje.
Düşük başlayıp roket hızıyla yükseldiler, 2003'de tepe noktası yaptılar, sonra aşağıya indiler.
Da ste Kineski učenik po zakonu bi počeli učiti engleski jezik u trećem razredu.
Splashy Pants". Ljudi su počeli postavljati znakove u stvarnom svijetu -- (Smijeh) - o ovom kitu.
Gerçek hayatta da insanlar işaretler koyuyorlardı -- (Gülüşmeler) bu balina hakkında.
A onda, nakon 20 minuta, pravokutni trokuti su se počeli pojavljivati na ekranima.
Ve sonra, 20 dakikada doğru açılı üçgenler ekranda belirmeye başladı.
Kad su se ljudi počeli širiti po zemlji i kćeri im se narodile,
Yeryüzünde insanlar çoğalmaya başladı, kızlar doğdu.
Tada su sinovi Izraelovi počeli činiti ono što Jahvi nije po volji i služili su baalima.
İsrailliler RABbin gözünde kötü olanı yaptılar, Baallara taptılar.
Onda su stali klati Pashu četrnaestoga dana drugoga mjeseca, a svećenici i leviti postidjeli se i, posvetiv se, počeli unositi paljenice u Jahvin Dom.
İkinci ayın on dördüncü günü Fısıh kurbanını kestiler. Kâhinlerle Levililer utanarak kendilerini kutsadılar, sonra RABbin Tapınağına yakmalık sunular getirdiler.
Od prvoga dana u sedmom mjesecu počeli su prinositi Jahvi žrtve paljenice, premda još nisu bili položeni temelji svetišta Jahvina.
RABbin Tapınağının temeli henüz atılmadığı halde, yedinci ayın birinci günü RABbe yakmalık sunular sunmaya başladılar.
Židovi prihvatiše da drže ono što su već sami od sebe počeli slaviti i o čemu im je pisao Mordokaj:
Böylece Yahudiler, Mordekayın buyruğunu kabul ederek başlattıkları kutlamaları sürdürdüler.
Sustolnici počeli nato među sobom govoriti: "Tko je ovaj da i grijehe oprašta?"
İsayla birlikte sofrada oturanlar kendi aralarında, ‹‹Kim bu adam? Günahları bile bağışlıyor!›› şeklinde konuşmaya başladılar.
da ga ne bi - pošto već postavi temelj, a ne mogne dovršiti - počeli ismjehivati svi koji to vide:
Çünkü temel atıp da işi bitiremezse, durumu gören herkes, ‹Bu adam inşaata başladı, ama bitiremedi› diyerek onunla eğlenmeye başlar.
Zbog toga su Židovi počeli Isusa napadati što to radi subotom.
Şabat Günü böyle şeyler yaptığı için İsaya zulmetmeye başladılar.
Kad su mornari bili naumili uteći iz lađe i počeli spuštati čamac u more pod izlikom da s pramca kane spustiti sidra,
Bu sırada gemiciler gemiden kaçma girişiminde bulundular. Baş taraftan demir atacaklarmış gibi yapıp filikayı denize indirdiler.
4.0135550498962s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?