Sjedio sam tamo i slušao kako šerifu pričaš svoju priču.
Orada oturuyor ve senin Şerif'e anlattığın hikayeyi dinliyordum.
Radilo se o poštenom šerifu iz pokvarenog grada.
Kirli bir kasabada temiz bir şerif hakkındaydı.
Donio sam kapljicu sa sobom, u slučaju da šerifu ponestane.
Şerifinki bitmiştir diye yanımda viski getirdim.
Što vi mislite o saveznom šerifu Roosteru Cogburnu?
Marşal Rooster Cogburn hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ali ako i jedan od tvojih ljudi kroči na moju zemlju ili mi samo dodirne koju moju kravu ili ošteti onaj dućan, neću se obratiti šerifu, guverneru ili Predsjedniku, obratit ću se tebi!
Ama adamlarιndan biri arazime girmeye ya da ineklerime dokunmaya kalkarsa... ya da o dükkana bir şey yaparsa... şerife, valiye veya Birleşik Devletler başkanιna gitmem. Seni görmeye gelirim.
Alberte Rosenfielde, ne sviđa mi se što govorite o šerifu i bilo kome drugom!
Albert Rozerfeld, Şerif Truman'a ve diğerlerine karşı ukalaca konuşmanız hiç hoşuma gitmiyor!
Odveli su ih šerifu i pustili bez zapisnika i ispitivanja.
Onları şerife götürüp salıvermişler. Sorgulandıklarına dair bir şey yok.
Morat ću još dodijavati dobrome Šerifu.
Valinin canını biraz daha sıkmam gerekecek.
Starling, kad sam šerifu rekao da ne možemo razgovarati pred ženom, to vas je zaista razljutilo, zar ne?
Starling, şerife kadının önünde konuşmayalım dediğimde gerçekten kızdın, değil mi?
Zahvali šerifu Trumanu, to je bila njegova ideja.
Sen Şerif Truman'a teşekkür et, fikir onundu.
Hoću da kažeš šerifu da sam bio u restoranu one noći kad je Leo upucan.
Şerif'e, Leo Johnson vurulduğu gece restoranda olduğumu söyle.
Slušajte me pažljivo želim da se svaka od vas javlja Šerifu dva puta dnevno u devet ujutro i devet uvečer.
Dikkatle dinleyin. Günde iki kere Şerif'i arayacaksınız. Sabah 9'da ve akşam 9'da.
Cijelo popodne sam šerifu govorila što sam vidjela.
Tüm öğlen şerifin ofisinde, gördüklerimi anlattım.
Kao što sam rekla šerifu, srednjih 30-ih, plava kosa, dobro izgleda u psiho-ubilačkom smislu.
Şerife de anlattığım gibi... otuzlarında, koyu sarı saçIı, sapık bir katil için yakışıklı bile sayıIır.
Ali kada sam video zbog čega se onesvestio i ja sam se zamalo onesvestio, jer je to bila mumija, rekao sam šerifu, on je pozvao FBI, a oni su zvali Jeffersonian.
Fakat ondan sonra bayılmasına sebep olan şeyi gördüm ve ben de neredeyse bayılıyordum. Çünkü, FBI'yı arayan şerife de dediğim gibi o bir mumyaydı.
I vi ste se predali šerifu?
Sen de mi Şerif Timberlake'e teslim oldun?
A izgleda i da si bio poslušan prema svom šerifu.
Ve de şerifine itaatkar gözüküyor gibisin.
Vrati je odmah u bolnicu i iskreno se ispričaj šerifu Nelsonu.
Hemen onu hastaneye geri götür ve Şerif Nelson'dan özür dile.
Rekla sam šerifu točno ono što mi je tata rekao da kažem.
Şerif'e babamın söylememi istediği her şeyi aynen anlattım.
Kad saznam tko ga je klevetao naredit ću šerifu da ga javno objesi.
İftira atanı bulduğumda, Şerif'ten o caniyi halkın önünde asmasını isteyeceğim.
Ali, ako zaista smatraš da postoji neka zavera, predlažem da se obratiš novom šerifu.
Eğer gerçekten ortada bir şeyler döndüğünü düşünüyorsan yeni şerifle konuşmanı öneririm.
Da li ti je neko spomenuo šta se desilo prošlom šerifu?
Önceki şerifimize ne olduğunu sana söylediler mi?
Jesi li ti to upravo rekao šerifu da ga voliš?
Sen az önce Şerife onu sevdiğini mi söyledin?
Osim što je, sudeći, po šerifu, imao dvije svađe u tri dana.
Evet, Şerif'in dediğine göre son üç günde iki kavga çıkmış.
Čudno zvuči da bivši robijaš iznajmi stan šerifu.
Öyle mi? Eski bir suçlunun bir kanun adamına kiralaması biraz garip görünüyor.
Zato, molim podignite svoje čaše i zahvalite bogu na šerifu Cornelius Jacksonu.
Kadehlerinizi lütfen kaldırın. Ve biz Şerif Cornelius Jackson için Tanrıya şükür edelim.
Dušo, donesi šerifu još jedno pivo.
Tatlım Şerif'e bir bira daha getirir misin?
Poziv je prebacivan u nekoliko kancelarija prije nego što konačno prebačen Američkom Šerifu Skotu Tarneru, trenutno zaduženom za osobno osiguranje Kler.
Arama önce birkaç FBI bürosuna yönlendirildi en sonunda şu anda Claire'in şahsi güvenliğinden sorumlu Eyalet Şerifi Scott Turner'a yönlendirildi.
Volela bih da je privedem šerifu i da je jebeno uhapse.
Federal Emniyet Teşkilatı'na götürüp tutuklatmak istiyorum.
Nakon onoga što se dogodilo šerifu, najsigurnije je da svi budemo zajedno.
Şerif'e olanlardan sonra bir arada kalmamız daha güvenli olur.
A ja bih to prijavljivala školskom nadzorniku ili šerifu.
Ve ben de durumunu okul müfettişine... ya da şerife açıklamak zorundaydım.
Ili šerifu Bellefleuru i gradonačelniku Merlotte?
Yoksa Şerif Bellefleur'la Başkan Merlotte'a mı güvenelim?
Da li ste rekli šerifu Windgateu da vas Blackway uznemirava?
Eğer sizi rahatsız blackway hakkında şerif Windgate söyleyeceksin?
Jeste li ovu informaciju dali i šerifu u Alligen Countyju?
Allegheny County şerifine de verdiğiniz bilgi aynısı mıydı?
Uh, molim Vas, reći šerifu da je sin njegove žene je ovdje da ga vidi?
Şerif'e, eşinin oğlunun kendisiyle görüşmeye geldiğini söyler misiniz?
Znaš li nešto o šerifu Cochranu, koji je radio na slučaju '89?
1989'da bu olayda çalışan Şerif Cochran'ı tanıyor musun?
Napisale smo pismo šerifu Richmonda, potpisale su ga sve djevojke, a ja moram reći da je on vrlo poseban šerif.
Richmond şehri şerifine, kızların topluca imzaladığı bir mektup yazıldı ve kendisinin çok özel bir şerif olduğunu söylemeliyim
0.99631404876709s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?