Naš startup šalje glumce na zabave - da ih ožive i da razgovaraju sa gostima i budu zainteresirani za njih.
Startup kaynağımız "Parti Aktörleri" için ortamı canlandırmak misafirlerle muhabbet etmek ve onlarla ilgilenmemiz gerek.
Čuo je razbojnike kako razgovaraju dok su čekali smaknuće.
Haydutların vurulmak için beklerken konuştuklarını duymuş.
Svi ljudi koje sam poštovao ne razgovaraju više sa mnom, osim preko odvjetnika.
Saygı duyduğum herkes artık benimle avukatlar olmadan konuşmuyor.
Razgovaraju sa zaposlenima u luna parku preko sat vremena.
Bir saattir Fun Town karnavalındakilerle konuşuyor.
Željela sam odmah k njemu, ali rekli su da je važno da prvo nasamo razgovaraju s njim.
Hemen odaya girmek istedim ama, önce onunla yalnız konuşmaları önemliymiş.
Elvis i Prisila su se razveli predsjednik nam je šunjalo i sve ove domaćice razgovaraju sa svojim jebenim biljkama.
Elvis ve Priscilla boşandı. Başkan bir sinsi! Lanet ev kadınları da çiçeklerle konuşuyor!
Hteli su da razgovaraju s tobom, ali čini mi se da je prerano.
Seninle konuşmak istediler, ama birazcık geç oldu herhalde.
Japanska brodska kompanija je poslala 2 čovjeka da razgovaraju sa mnom, u meksičkoj bolnici gdje sam se oporavljao.
Bu nedenle Japon gemi firması benimle görüşmesi için iki memurunu Meksika'ya, yattığım hastaneye gönderdi.
Ali čuo sam kako sestre vani razgovaraju s murjacima.
Ama dışarıda polislerle konuşan hemşireyi duydum.
Ako nemaju knjigu, onda oni ne razgovaraju o ovome sad.
Ve eğer kitapları yoksa, bu konuşmayı şu anda yapmıyorlar demek.
Ako je posao koji ti V Odsjek nudi ono o čemu svi razgovaraju...
V Bölümü'nün sana teklif ettiği görev herkesin sözünü ettiği şeyse...
Ona i mama razgovaraju s nekim čovjekom o nama.
O ve annem bizimle ilgili o adamla konuşuyor.
Naučio sam da kad god dođe do svađe u tim zajednicama, netko ode sakriti otrovne strelice u grmlje, i svi sjednu u krug ovako, i sjede, i razgovaraju, i razgovaraju.
açıkcası öğrendiğim şey şu ki, bu topluluklarda ne zaman sinirler gerilse birisi gidip bütün zehirli okları çalıların arasına bir yerlere saklıyor ve ondan sonra herkes çember oluşturarak oturuyor oturuyor ve konuşuyorlar, ve konuşuyorlar, konuşuyorlar
- u kojoj možete svirati točno što zamislite, bez kozmetičkog unaprjeđenja. I stoga, akustičari u stvari razgovaraju s ljudima koji su
Yani gerçek bir müzik salonu bulmak inanılmaz özellikle ne hayal ettiyseniz aynen çalabileceğiniz bir salonu güzel görünsün diye üzerinde oynanmamış bir salonu bulmak.
Točnije, velike ideje mogu biti izvedene ako jednostavno skupite ljude s različitim perspektivama u prostoriju i date im da razgovaraju o stvarima o kojima inače ne razgovaraju.
Büyük buluşlar daha ziyade birbirinden farklı bakışaçılarına sahip kimselerin bir araya getirilmesi ve her zaman bahsetmedikleri konular üzerinde konuşması sayesinde doğuyor.
I otkrili smo da oni razgovaraju o djeci u svojoj školi, koja pričaju o igrama, na poprilično omalovažavajući način.
Ve keşfettik ki okulda oyunlar hakkında konuşan öğrencileri hakkında oldukça aşağılayıcı konuşuyorlar.
Ako dešifriramo pismo omogućili bismo im da ponovno razgovaraju s nama.
Eğer yazıyı çözebilirsek, bizimle tekrar konuşabilmelerini sağlayacağız.
Međusobno razgovaraju i uistinu postaju solarne inženjerke.
Birbirleriyle anlaşabiliyor ve bu sayede güneş enerjisi mühendisi haline geliyorlardı.
A ovi mladi farmeri, to su djevojke – jer su njihovi roditelji umrli od HIVa i AIDSa – one razgovaraju s obrazovanim agronomom.
Ve bu iki genç çiftçi, şimdi onlar kızlar -- çünkü ebeveynleri HIV ve AIDS'ten öldüler -- eğitimli bir tarım uzmanı ile konuştular.
Morate naučiti kako da vam ti ljudi priđu i razgovaraju s vama.
O insanların hangi yolla size gelip, anlatabileceğini öğrenmek zorundasınız.
Razgovaraju li te žene međusobno tijekom filma?
Ve bu kadın karakterler filmde birbiriyle konuşuyorlar mı?
Dvije žene koje postoje i razgovaraju o drugim temama.
Varolan ve birbiriyle birşeyler hakkında konuşan iki kadın.
Mislim da možemo promijeniti iskustvo vožnje tako da pustimo da automobili razgovaraju jedni s drugima.
Što se događa ako dva automobila podijele te podatke, ako razgovaraju jedan s drugim?
Peki iki araba bu verileri paylaşırsa, eğer birbirleriyle konuşurlarsa ne olur?
Održavaju tjedne koordinacijske sastanke, na kojima se učitelji okupljaju i razgovaraju o onome što funkcionira.
Haftalık çalışma grupları var burada öğretmenler bir araya gelip iyi giden şeyler hakkında konuşurlar.
Razgovaraju sa nadređenima, kolegama, podređenima. Pregledavaju osobno ponašanje.
Amirleri, yaşıtları ve astlarıyla görüşürler. Onların kişisel tutumlarını incelerler.
Rekao bih, "Da, drugačije razgovaraju sa mnom, utoliko
Ve ben de dedim ki, "Evet, benimle farklı bir şekilde konuşuyorlar.
Bilo je divno vidjeti tisuće korisnika Facebooka i Twittera kako raspravljaju o istom pogledu, međusobno razgovaraju kao da su zajedno na vlaku.
Binlerce Facebook ve Twitter kullanıcısının aynı görüntüyü tartışması sanki aynı trende birlikteymişler gibi konuşmalarını görmek hoştu.
Ljudi su zapravo jako otvoreni prema promjenama ako im je dana šansa da razgovaraju o tome.
İnsanlar, hakkında konuşma şansı bulabildikleri sürece değişime aslında oldukça açıktır.
Danas, 20 godina poslije, posjećujem druga poduzeća koja brane šalice s kavom na stolovima jer žele da se njihovi radnici druže oko uređaja za kavu i razgovaraju jedni s drugima.
Bu 20 yıl önceydi ve şimdi masalarında kahve bardaklarını yasaklayan şirketleri ziyaret ediyorum, çünkü insanların kahve makineleri yanında takılıp birbirleriyle konuşmalarını istiyorlar.
snimamo ih dok sa suprugama razgovaraju o najdubljim strahovima.
Eşleriyle en derin meselelerini konuşurken videolarını çekeriz.
Ljudi bi navraćali da razgovaraju s mojim djedom i bakom, a nakon što bi otišli, moja majka bi nam prišla, i rekla, "Znate li tko je to bio?
İnsanlar dedemle konuşmak için eve gelirdi, evden gitmeden önce annem bize gelir ve derdi ki: "Kimin geldiğini biliyor musun?
Ova sam otkrića podijelila s Tuhinom i zapitali smo se: možemo li stvoriti nešto što bi pomoglo djevojkama da same shvate mjesečnicu - nešto što bi pomoglo roditeljima i učiteljima da bez srama o njima razgovaraju s djevojkama.
Bulduklarımı Tuhin'le paylaştım ve şöyle düşündük: Regli kızların kendi başlarına anlayabilecekleri ve ebeveynlerin ve öğretmenlerin genç kızlarla rahatça adet hakkında konuşabilecekleri bir şey yaratabilsek hoş olmaz mıydı?
Te su priče zainteresirale djevojke da razgovaraju o mjesečnicama u svojim užim krugovima.
Bu hikayeler kızları meraklandırıp yakın çevrelerinde konuşmaya teşvik edebilirdi.
Roditelji koji mnogo razgovaraju sa svojom djecom imaju djecu koja odrastu i postanu artikulirana, roditelji koji udaraju djecu po stražnjici imaju djecu koja odrastu i postanu nasilna itd.
Çocuklarıyla çok konuşan aileler, ifade becerileri gelişmiş çocuklar yetiştirirler, çocuklarına şaplak atan aileler şiddete eğilimli çocuklar yetiştirirler, vesaire.
Oni su tražili slijedećeg Karmapa, i primjetio sam kako razgovaraju s mojim mamom i tatom, i vijesti su došle do mene u kojima su mi rekli kako sam ja Karmapa.
onlar bir sonraki Karmapa'yı arıyorlardı ve onların anne ve babam ile konuştuğunu farkettim, sonra haberler geldi ve bana Karmapa olduğumu söylediler.
da te vode kada hodiš, da te čuvaju kada spavaš i da te razgovaraju kad se probudiš.
Yolunda sana rehber olacak, Seni koruyacaklar yattığın zaman; Söyleşecekler seninle uyandığında.
Ali kad se razgovaraju oni koji se Boga boje, Jahve pazi, sluša ih, i to se pred njim piše u knjigu spomenicu u korist onih koji se boje Jahve i štuju Ime njegovo.
Bunun üzerine RABden korkanlar birbirleriyle konuştular. RAB dediklerine kulak verip duydu. RABden korkup adını sayanlar için Onun önünde bir anma kitabı yazıldı.
4.4193000793457s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?