Kako vrijeme prolazi neke stvari se jednostavno drže za tebe.
Zaman geçtikçe bazı şeyleri bırakamıyor insan.
Meta prolazi pokraj mobilne jedinice 0-9-0.
Hedef 090 numaralı mobil birimi geçiyor.
Ili kako vrijeme sporo prolazi kad nam je dosadno a mi poželimo da ga možemo ubrzati?
Veya sıkıcı bir günde zamanın yavaş aktığını ve hızlı geçmesini dilediğimiz olmadı mı?
Nijedno dobro djelo ne prolazi nekažnjeno.
Sen mi? İyilik yapan cezasız kalmaz.
Luke prolazi kroz teško razdoblje, jer je njegova majka u zatvoru zbog ubojstva, ne zato što njegov otac ne provodi dovoljno vremena s njim.
Luke zor zamanlar geçiriyor. Çünkü annesi cinayetten hapiste. Babası onunla yeterince zaman geçiremediği için değil.
Ne mogu ni zamisliti kroz što prolazi.
Neyle karşı karşıya olduğunu hayal edemiyorum.
I u ovom povijesnom trenutku, prilazi govornici, i prolazi pored nje...
Tarihi bir an. Kürsüye yaklaşıyor ve kürsüyü geçip gidiyor.
Kako brzo vrijeme prolazi i sve je hladnije.
Zaman nasıl uçup gidiyor ve her an nasıl da soğuyor?
Možemo primati, ali ništa ne prolazi.
Sinyal alıyoruz fakat hiçbir şey çıkmıyor.
Odašiljem ih na svim frekvencijama, ali ništa ne prolazi.
Tüm frekanslardan gönderiyorum ama hiçbir şey dışarı çıkmıyor.
Jer sam shvatio da je priroda stvorila razmnožavanje kao mehanizam kojim se život kreće naprijed, kao životna sila koja prolazi kroz nas i čini nas poveznicom u evoluciji života.
Çünkü fark ettim ki, doğa yaşamın devamını sağlayabilmek için üremeyi bir mekanizma olarak icat etmişti, tam içimizden geçen ve bizi hayatın evriminde bir halka yapan bir yaşam gücü olarak.
A ono što mi tražimo jest malo zatamnjenje svjetla koje nastaje kada planet prolazi ispred jedne od tih zvijezda i blokira dio njene zvjezdane svjetlosti da dođe do nas.
Bir gezegen, yıldızının önünden geçerken o yıldızdan bize ulaşan ışığı kısmen engellediği için gelen ışıkta çok az bir azalma oluyor. İşte bizim görmek istediğimiz de budur.
Ovo. Zar ne? Mičete se. Auto prolazi kraj vas.
Değil mi? Hareket ederdiniz ve araba yanınızdan geçerdi.
Struja koja prolazi izmešu elektroda stvara dovoljno topline da je drži na odgovarajućoj temperaturi.
Ve elektrotlar arasından geçen akım yeterli ısı üreterek bataryayı uygun sıcaklıkta tutar.
Zbog tog pritiska morska voda prolazi kroz membranu.
Ve bu basınç deniz suyunu bir zar içerisinden zorlar.
Svatko tko prolazi može uzeti komadić krede, razmisliti o svom životu i podijeliti osobne želje na javnom prostoru.
Geçen herkes bir tebeşir alıp yaşamlarını yansıtabilir ve kişisel isteklerini ortak bir alanda paylaşabilirdi.
Također smo željeli osloboditi uši, tako da zvuk prolazi kroz naočale, te odlazi ravno u kosti lubanje, što se isprva čini strašnim, no brzo se priviknete na to.
ki sizin baktığınız, ve de insanlarla göz kontağında olduğunuz yerde olmasın. Ve aynı zamanda kulakları da boşa
Te ako ja u to vjerujem, i vi u to vjerujete i svi u to vjeruju, to zbilja prolazi.
Eğer buna ben inanırsam, siz inanırsanız, ve herkes inanırsa, bu gerçekten işe yarar.
No da bi ova tableta stigla do vaše glave, gdje osjećate bol, prvo prolazi kroz vaš želudac, crijeva i različite druge organe.
Bu hapın beynine, acının olduğu yere ulaşması için öncelikle midenden, ince bağırsağından ve çeşitli diğer organlarından geçmesi gerekir.
Zatim to prolazi enkripciju i pohranjuje se na server kojem ima pristup samo ta organizacija.
Sonra onlar sadece haber kuruluşunun erişimi olan bir sunucuda şifrelendirilip saklanacak.
U redu. Sada možete vidjeti da to mijenja svjetlo koje tu prolazi.
Güzel. Şimdi bunun oradan gelen ışığı değiştirdiğini görebiliyorsunuz.
Sada će neki od vas primjetiti da je posljedica takva da je svjetlo koje prolazi kroz ovih devet na desnoj strani, ili vašoj lijevoj, potpuno jednako kao i svjetlo koje prolazi kroz srednjih devet na vašoj desnoj strani.
Şimdi bazılarınız fark edecek ki bunun sonucunda, sağ ve ya sol ortadaki 9 yüzeyden gelen ışık ortadaki 9 taneden gelen ışıkla tıpatıp aynı. ortadaki 9 taneden gelen ışıkla tıpatıp aynı.
I sa svakom inačicom, djeca dobivaju trenutne povratne informacije o tome što prolazi, a što ne.
Ve her sürümle, çocuklar neyin çalışıp neyin çalışmadığına dair geri bildirim aldılar.
Svaki obrazovni sustav na svijetu prolazi kroz reformu u ovom trenutku. Ali to nije dovoljno.
Dünyadaki tüm eğitim sistemleri şu anda reform içindeler. Ama bu yeterli değil.
Imam i daljnje rezultate, koji su nevjerojatni, ocjena koje rastu kako vrijeme prolazi.
Zamanla inanılmaz diyebileceğim veriler elde ettim.
Svaka desetina od krupnoga i sitnoga blaga, to jest svako deseto od svega što prolazi ispod pastirskog štapa, neka bude posvećeno Jahvi.
Bütün sığırlarla davarların ondalığı, sayımda çoban değneğinin altından geçen her onuncu hayvan RAB için kutsal sayılacaktır.
Edom mu odgovori: "Ne prolazi preko moje zemlje, jer eto me s mačem preda te!"
Ama Edom Kralı, ‹‹Ülkemden geçmeyeceksiniz!›› diye yanıtladı, ‹‹Geçmeye kalkışırsanız kılıçla karşınıza çıkarım.››
"Ne prolazi!" - odgovori. I Edom mu izađe u susret s mnogo ljudi i s velikom silom.
Edom Kralı yine, ‹‹Geçmeyeceksiniz!›› yanıtını verdi. Edomlular İsraillilere saldırmak üzere kalabalık ve güçlü bir orduyla yola çıktılar.
Ona reče svome mužu: "Evo, znam i vidim da je svet onaj čovjek Božji što prolazi ovuda.
Kadın kocasına, ‹‹Bize sık sık gelen bu adamın kutsal bir Tanrı adamı olduğunu anladım›› dedi,
Ide pored mene, a ja ga ne vidim; evo, on prolazi - ja ga ne opažam.
İşte, yanımdan geçer, Onu göremem, Geçip gider, farkına bile varmam.
(8:9) ptice nebeske i ribe morske, i što god prolazi stazama morskim.
Gökteki kuşları, denizdeki balıkları, Denizde kıpırdaşan bütün canlıları.
(39:7) Poput sjene čovjek prolazi tek dašak je sve bogatstvo njegovo: zgrće, a ne zna tko će ga pokupiti."
‹‹Bir gölge gibi dolaşır insan, Boş yere çırpınır, Mal biriktirir, kime kalacağını bilmeden.
Ne pitahu: Gdje je Jahve koji nas izvede iz zemlje egipatske te nas vođaše kroz pustinju, po zemlji pustoj, jedva prohodnoj, po zemlji suhoj i mračnoj, po zemlji kojom nitko ne prolazi, nit' se tko nastanjuje?'
‹Mısırdan bizi çıkaran, Çölde, çukurlarla dolu çorak toprakta, Koyu karanlıkta kalan kurak toprakta, Kimsenin geçmediği, Kimsenin yaşamadığı toprakta Bize yol gösteren RAB nerede?› diye sormadılar.
Gradovi mu pustoš postali, zemlja suha, pustara: čovjek u njoj ne stanuje, niti njom prolazi sin čovječji."
Kentleri viran olacak, Toprakları kimsenin yaşamadığı, geçmediği Kurak bir çöle dönecek.
Od nebrojenih konja njegovih svega će te prašina prekriti, a od štropota konjanika i točkova i bojnih kola njihovih zadrhtat će zidine tvoje, kad bude prolazio kroz vrata tvoja, k'o što se prolazi kroz grad osvojen.
Sayısız atının çıkardığı toz sizi örtecek. Duvarlarında gedik açılmış bir kente girer gibi kent kapılarınızdan girdiğinde, atlıların, tekerleklerin, savaş arabalarının gürültüsünden duvarlarınız sarsılacak.
Proroštvo. Riječ Jahvina. Jahve prolazi zemljom Hadraka, Damask mu je počivalište; jer Jahvini su gradovi Arama i sva plemena Izraela.
Bildiri: RABbin sözü Hadrak ülkesine ve Şam Kentine yöneliktir. Çünkü insanların, özellikle bütün İsrail oymaklarının gözü RABbe çevrilidir.
Čuvši gdje mnoštvo prolazi, raspitivao se što je to.
Adam oradan geçen kalabalığı duyunca, ‹‹Ne oluyor?›› diye sordu.
A opet, novu vam zapovijed pišem - obistinjuje se u njemu i vama - jer tama prolazi, svjetlost istinita već svijetli.
Yine de size yeni bir buyruk yazıyorum. Bunun gerçek olduğu, Mesihte ve sizde görülüyor. Çünkü karanlık geçiyor, gerçek ışık şimdiden parlıyor.
Svijet prolazi i požuda njegova, a tko čini volju Božju, ostaje dovijeka.
Dünya da dünyasal tutkular da geçer, ama Tanrının isteğini yerine getiren sonsuza dek yaşar.
1.7131628990173s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?