Prijevod od "odrediti" na Turski


Kako koristiti "odrediti" u rečenici:

Ometa tvoj ulazno-izlazni signal kako bismo ti mogli odrediti mjesto.
Veri giriş çıkış sinyallerini karıştırıp yerini bulmamıza yarayacak.
Jedna stvar koju ne mogu potpuno odrediti.
Öyle. Tam olarak tanımlayamadığım bir koku var...
Možeš odrediti vrstu plijesni i odakle potječe?
Küfün cinsini, nereden gelmiş olabileceğini bulabilir misin?
Ja ću odrediti što me se tiče, hvala lijepo.
Beni neyin ilgilendirdiğini söylerim, sağ olun.
Današnji ispit će procijeniti vašu sposobnost odrediti čega se dijete plaši i izvesti odgovarajuće zastrašivanje u simulatoru zastrašivanja.
Bugünkü final, bir çocuğu korkutmak için ne kadar yeteneğiniz olduğunu belirleyecek. Ayrıca Korkutma Simülatörü'nde gereken korkutmayı sergileyeceksiniz.
Ali je još uvijek prerano za odrediti tijek svega. -Što s drugom curom?
Ama gelişmeleri belirlemek için henüz çok erken. Peki ya diğeri?
Pokušavam odrediti stanje njenog uma da bih ustanovio koje je liječenje najbolje za nju.
Onun ruh halini anlamaya çalışıyorum bu şekilde onun için en iyi tedavi yolunu çizebilirim.
Oni nam govore da je neprihvatljivo da više od 50% građana Selme bude crno, a manje od 2 % crnaca ovdje prisutnih može glasati i odrediti svoju sudbinu kao ljudska bića!
Diyorlar ki Selma'nın yüzde 50'den fazlası siyahi ancak siyahilerin yüzde 2'den azının oy kullanıp insanoğlu olarak kendi kaderlerine karar verebilmesi kabul edilemez.
Možda si imao pravo, trebali smo odrediti 71 metar.
Belki de haklıydın, 71 metreye çıkarmalıydık.
Postalo je jasno da oni sami ne mogu odrediti tijek sudbine.
Kaderin gidişatını tek başlarına değiştiremiyeceklerine anlaşılmıştı.
Što više vremena provodiš ovdje teže je odrediti kad dan završava, a sljedeći počinje.
Burada ne kadar çok vakit geçirdikçe günlerin ne zaman bitip ne zaman başladığını anlamak bir o kadar zor oluyor.
Sad više ne pokušavam odrediti što mi je činiti, Pokušavam shvatiti kako ću izići iz ove sobe.
Ve artık ne yapacağım diye düşünmüyordum, o odadan nasıl çıkacağım diye düşünüyordum.
Pa smo moje kolege i ja zarezali u njega i bili smo u mogućnosti odrediti gledajući linije spriječenog rasta, neke linije unutar toga, da je B-rex uginuo sa 16 godina.
Onu kesip incelerken büyüme çizgilerine bakarak, buradaki çizgilere, B-rex'in 16 yaşında öldüğünü tespit ettik.
I tada će on, ili ona, odrediti optimalni dizajn štrcaljke.
Ve o enjektörün optimal (en iyi) tasarımını yapacaktır.
Kada vidimo ta mala udubljenja u svjetlu, možemo odrediti mnogo stvari.
Işıktaki bahsettiğimiz bu ufak azalmalara bakarak bazı tespitlerde bulunabiliriz.
Tako sad u nekoliko sati možemo odrediti cijeli ljudski genom.
Böylelikle, tüm insan genomunu sadece saatler içinde tayin edebiliyoruz.
Kad ulažete, ono što zaista govorite jest: "Prihvaćam da bi mi se bilo koja od ovih sto stvari mogla dogoditi i time odrediti moje bogatstvo."
Bir yatırım yaptığınızda aslında şöyle söylüyorsunuz "Bu 100 şeyden birisinin gerçekleşebileceğini ve bunun da refah seviyemi belirleyeceğini kabul ediyorum."
Na kraju će ostati samo jedna oznaka i ona će odrediti vaše bogatstvo u mirovini.
Sonunda, bir tane işaret kalacak o da sizin emeklilikteki durumunuzu belirleyecek.
Htjeli bismo misliti da naš mozak može odrediti trebamo li smršaviti ili ne, ali on to ne može.
Kilo vermeye ihtiyacınız olup olmadığını beyninizin söyleyebilmesini dilerdik, ama ne yazık ki bu mümkün değil.
Ali sada, ako je to nešto što će odrediti kvalitetu svakog trenutka našeg života, onda nam je bolje znati što je, i imati jasniju ideju o tome.
Ama şimdi, bu hayatımızdaki her anın niteliğini belirleyecek bir şeyse, o zaman onun ne olduğunu bilmemiz ve onun hakkında daha net bir fikir sahibi olmamız daha iyi olur.
to je nešto što će odrediti kvalitetu svakog trenutka u našem životu.
bu hayatımızın her anının niteliğini belirleyecek olan bir şeydir.
Najprije su poslušali neke smjehove te su morali odrediti koliko iskreno, odnosno umjetno zvuče.
ve bunların ne kadar gerçek veya yapmacık olduklarını söylediler. Gerçek kahkahalar kırmızı, yapmacık olanlar ise mavi.
Pogledam dolje svoju ruku, i shvatim da više ne mogu odrediti granice svoga tijela.
Ve koluma bakınca anladım ki bedenimin sınırlarını artık tanımlayamıyordum.
Ne mogu odrediti gdje počinjem, a gdje završavam, jer se atomi i molekule moje ruke stapaju s atomima i molekulama zida.
Nerede başlayıp nerede bittiğimi bilemiyordum, çünkü kolumun molekül ve atomları duvarın molekül ve atomlarıyla iç içe geçmişti.
To uklanja razliku između vremena i prostora i znači da zakoni evolucije mogu također odrediti i početno stanje.
Bu da zaman ile mekan arasındaki farkı ortadan kaldırıyor. Bu da evrimin, kainatın ilk halini de belirleyebileceği anlamına geliyor.
Dakle poanta nije odrediti probleme po važnosti, već je poanta odrediti rješenja problema po važnosti.
Yani mesele sorunlar için öncelikleri belirlemek değil, sorunların çözümlerine yönelik önceliklerin sıralaması yapmaktır.
I to je ono što Konsenzus u Kopenhagenu zapravo želi napraviti -- pokušati odrediti cijene tim problemima.
Kopenhag Konsensus’unun yapmaya çalıştığı işte budur -- konuların üstlerine fiyat etiketlerini iliştirmeye çalışmak.
Mislim da nam to stvarno govori zbog čega trebamo odrediti ispravno svoje prioritete.
Sanırım bu gerçekten bize, önceliklendirme işini neden yapmamız gerektiğini açıkça anlatıyor.
(8:5) Mojsije uzvrati faraonu: "Dostoj se odrediti mi kad hoćeš da molim za te, za tvoje službenike i za tvoj narod da se žabe odstrane od tebe i tvojih domova i ostanu samo u Rijeci."
Musa, ‹‹Sen karar ver›› diye karşılık verdi, ‹‹Bunu sana bırakıyorum. Kurbağalar senden ve evlerinden uzak dursun, yalnız ırmakta kalsınlar diye senin, görevlilerin ve halkın için ne zaman dua edeyim?››
Mojsije im reče: "Strpite se da čujem što će Jahve za vas odrediti."
Musa, ‹‹RABbin sizinle ilgili bana neler söyleyeceğini duyuncaya dek bekleyin›› dedi.
A kralj reče ženi: "Idi svojoj kući, ja ću odrediti što treba za te."
Kral, ‹‹Evine dön, ben davanla ilgili buyruk vereceğim›› dedi.
I puci će vidjet' tvoju pravednost, i tvoju slavu svi kraljevi; prozvat će te novim imenom što će ga odrediti usta Jahvina.
Uluslar senin zaferini, Bütün krallar görkemini görecek. RABbin kendi ağzıyla belirlediği yeni bir adla anılacaksın.
3.1850070953369s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?