Prijevod od "odluči" na Turski


Kako koristiti "odluči" u rečenici:

Ako odluči večeras provjeriti opremu za snimanje, trebao bih biti tamo.
Kayıt aletlerini bu gece kontrol etmek isterse benim de orada olmam gerek.
Tada reče Salomon: "Jahve odluči prebivati u tmastu oblaku,
O zaman Süleyman şöyle dedi: ‹‹Ya RAB, karanlık bulutlarda otururum demiştin.
Kako bi bilo da glasujemo... i neka odluči većina?
İsterseniz bir oylama yapıp... çoğunluğun kararını uygulayalım.
Odluči se hočeš li mu pustiti ili ne!
Binmeme izin verecek misin, vermeyecek misin?
Potratila sam godine čekajući da Lucyn tata odluči je li spreman.
Yıllarımı, Lucy'nin babasının buna "hazır" olması için çabalayarak harcadım.
Ali... Prije nego što odluči o tome, upitajte svog Predsjednika ovo:
Fakat başkanınız karar vermeden önce kendisine şunu sorun.
Meni ovako izgledaš malo frajerskije ali odluči sâm.
Şahsen, bu şekilde biraz daha pervasız göründüğünü düşünüyorum ama sana kalmış.
Drugi brat odluči poniziti Smrt još i više, te zatraži moć da dozove voljene s onu stranu groba.
İkinci kardeş Ölüm'ü daha da aşağılamaya karar vermiş ve başkalarını Ölüm'den geri çağırma gücü istemiş.
Tip na koga pucaju pod vodom odjednom odluči pripaliti baklju i zaplivati?
Suda ateş altında biri aniden meşale yakıp öylece yüzer mi?
Bog ne obraća pozornost na boju, kad odluči osloboditi tornado.
Tanrı fırtına koparmaya karar verince renge dikkat etmiyor.
Uobičajeno je da princeza sama odluči kakav će biti izazov.
Adetler gereğince müsabaka bizzat prenses tarafından belirlenecektir.
Znači njega ste pustili da odluči što je najbolje.
Yani karar verme işini ona bıraktınız.
Za slučaj ako odluči ispričati gdje su ostala djeca sahranjena.
Çocukları nereye gömdüğünü söylemesini için bir şans tanıyacaklardır.
Na svakom od nas je da odluči što su od toga bile greške.
Bunların hengisinin hata olduğuna karar verecek tek bir adam var.
I ako ona to konačno napravi, odluči da ti učini veliku uslugu... to jebeno ubrza.
Ve nihayet size de kıyak geçmeye karar veriyorsa... sanki arkasından atlı kovalıyor.
Themistocles bi dopustio dobrom kralju Dariusu suda odluči.
Themistokles bu kararı ulu kral Dara'ya bıraktı.
On samo potpuno niotkuda odluči završiti stvari.
Ortada hiç sebep yokken ayrılmaya karar verdi.
Odnesimo to Benu, neka on odluči.
O zaman Ben'e götürelim ve o karar versin.
Što ako odluči pristupiti nečemu malo uzbudljivijem?
Ya daha heyecan verici bir şeylere erişmek isterse?
Danica može usmjeriti svoju moć kamo god Danica odluči.
Danica gücünü nereye isterse oraya odaklayabilir.
Bit će održana suđenja da se odluči jesu li krivi za djela koja bi se mogli okarakterizirati kao kršenje samih stupova vjere.
İnancın prensiplerini ihlal sayılan suçları işleyip işlemediklerinin anlaşılması için ayrı ayrı mahkeme yapılacak.
Spreman si kad relikvija odluči da si spreman.
Hazır olup olmadığına kutsal emanet karar verir.
Mislim da ga nitko na svijetu ne može razuvjeriti kad nešto odluči.
Öyle bir adam kafasına bir şey koydu mu dünya üzerinde onu kararından döndürecek birisi olabilir mi emin değilim.
Zapravo, na ponašanje cijelih zajednica i država može se utjecati, ovisno o tome na što međunarodna zajednica odluči usredotočiti svoju pažnju.
Aslında, uluslararası toplumun dikkatini nereye odaklamayı seçtiğine bağlı olarak, tüm toplumların ve ülkelerin davranışı etkilenebilir.
Njegov sin Baltazar odluči prirediti gozbu,
Belshazzar, bir şölen vermeye karar verir.
Ili čovjek koji odluči da će si oduzeti život, koristi Facebook kako bi rekao zbogom prijateljima i obitelji.
Veya kendi canına kıymaya karar vermiş bir adamın Facebook'ta arkadaşlarına ve ailesine elveda deyişinin hikayesini anlatabilirim.
Vidite, netko unaprijed odluči kakve vrste promjena želi vidjeti, i onda se samo takve promjene mogu zvati političkom reformom.
Bakın, bazıları hiçbir tecrübeye bağlı kalmadan ne tür değişikler görmek istediklerine karar vermişler ve sadece bu tür değişiklikler siyasi reform olarak adlandırılabilirmiş.
Na isti način dobar vozač automobilskih utrka oslanja se na signale da odluči kada će početi kočiti, kada će skrenuti u zavoj, mi moramo pomoći svojim doktorima i sestrama da vide kada stvari krenu u krivom smjeru.
Aynı şekilde iyi bir sürücü, frene ne zaman basacağını, köşeden ne zaman döneceğini ipuçlarına göre karar verir, bizim doktorlara ve hemşirelere bazı şeylerin yanlış gittiğini görmeleri için yardım etmemiz gerekiyor.
Razmislite o tome kako se osjeća vaše tijelo kad počnete jesti i kad završite i dopustite da glad odluči kad biste trebali prestati.
Yemeye başladığınızda ve bitirdiğinizde bedeninizin nasıl hissettiğini düşünün ve ne zaman durmanız gerektiğine açlık hissinizin karar vermesine izin verin.
Stoga moj šogor odluči intervjuirati tog ubojicu i, u trenutku susreta s njime, shvati da je taj tip apsolutno zastrašujući.
Kayınbiraderim bu katille görüşmeye gitti ve buluştuklarında bu adamın tamamen korku saldığını farketti.
Ako bi se išta dogodilo novinaru, ili ako novinar odluči pisati o nečemu o čemu vlada ne želi da se piše, loše stvari se mogu dogoditi.
Eğer gazeteciye bir şey olursa veya bir gazeteci hükümetin yazmamızı istemediği bir hikaye yazmaya karar verirse kötü şeyler olabilir.
Ovo je jedna od meni najdražih, gdje se zečevi pare, i mužjak odluči koja je sretnica.
Bu benim en sevdiklerimden biri, tavşanları çiftleştiriyorsunuz, yani erkeklere şanslı tavşanı seçiyorsunuz.
Ako božanski, prevrtljivi genij dodijeljen tvom slučaju odluči da se na trenutak tračak božanstvenosti nazre baš kroz tvoj trud, tada "Olé!"
Eğer sana bir dörtgöz deha tahsis edilirse de çabalarının arasında aniden bir mucizenin tecellisine tanık olursak, ne diyeceğiz? "Olé!"
A kraljevi dvorani odgovoriše kralju: "Što god odluči naš gospodar kralj, evo tvojih slugu!"
Kralın görevlileri, ‹‹Efendimiz kral ne karar verirse yapmaya hazırız›› diye yanıtladılar.
(12:18) Tada Hazael, aramejski kralj, pođe u rat protiv Gata i osvoji ga. Zatim odluči poći protiv Jeruzalema.
O sırada Aram Kralı Hazael, Gat Kentine saldırıp kenti ele geçirdi. Sonra Yeruşalime saldırmaya karar verdi.
Sav zbor odluči da se tako učini, jer je to bilo pravo u očima svega naroda.
Topluluk bu öneriyi benimseyerek sandığı geri getirmeye karar verdi.
Kralj, vijećajući s knezovima i sa svim zborom u Jeruzalemu, odluči da slave Pashu drugoga mjeseca.
Kralla önderleri ve Yeruşalimdeki topluluk Fısıh Bayramını ikinci ay kutlamaya karar verdiler.
Jahve nad Vojskama odluči tako da osramoti ponosnu slavu, da ponizi sve odličnike zemlje.
Görkeminin sonucu olan gururunu kırmak, Dünyaca ünlü bütün saygın kişilerini alçaltmak için Her Şeye Egemen RAB tasarladı bunu.
"Stoga je kraljevstvo nebesko kao kad kralj odluči urediti račune sa slugama.
Şöyle ki, Göklerin Egemenliği, köleleriyle hesaplaşmak isteyen bir krala benzer.
Tko je pak nepokolebljivo stalan u srcu te nema potrebe, a u vlasti mu je volja pa to odluči u svom srcu - čuvati svoju djevicu - dobro čini.
Ama zorunluluk altında bulunmayan, yüreği kararlı, istediğini yapabilecek durumdaki kişi, nişanlısıyla evlenmemeye yüreğinde karar vermişse, iyi eder.
4.3327729701996s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?