Prijevod od "nagodila" na Turski


Kako koristiti "nagodila" u rečenici:

Znam da ludo zvuči, no nagodila sam se.
Çılgınca geldiğini biliyorum, ama anlaşma yaptım.
Savezna vlada se nagodila sa Mišel Čarters van suda pošto nije bilo moguće utvrditi krivicu.
Devlet, Michelle Charters'in davasını düşürdü,...gerçek suçlu belirlenemedi.
Nagodila sam se sa Mei Lyn.
Mei Lyn ile bir anlaşma yaptım.
Država se nagodila van suda, vratila Hauel na posao što implicira da sam kriv.
Devlet mahkeme dışında anlaşmaya gitti, Howell işine geri döndü... bununla beni suçlu ilan ediyor.
Tollanska curia se nagodila s Goa'uldom.
Tollan meclisi bir Goa'uld ile bir anlaşma yapmış.
Možda se ona nagodila sa njim.
Belki onunla bir anlaşma falan yapmıştır.
Nagodila si se s Unutarnjom kontrolom da me dovedeš, da ili ne?
Beni getirmek için İçişleri'yle anlaştın. Evet mi, hayır mı?
Ali samo sam pogledala sirotu porodicu i nagodila se.
Ama ben zavallı aileye baktım ve anlaşma imzaladım.
Nagodila se žadom za četiri godine?
Dört yıl hüküm giymekle kurtulacak mı?
Je l' se Vještica iz Blaira lako nagodila, ili se cjenjkala oko naknade?
Peki Blair Cadısı'yla alışveriş etmek kolay mıydı yoksa devir sırasında giderler konusunda pazarlık etti mi?
Šta si uradila, nagodila se za umanjenu kaznu?
Ne yaptın? Ceza indirimi için anlaşmaya mı vardın?
Utvrdili smo da je postrojenje gradila privatna tvrtka koja se nagodila s lokalcima.
Kurulumun özel bir şirket tarafından yerel halkla anlaşılarak yapıldığını öğrendik.
Tvoja prijateljica Ellen Parsons se nagodila da ti spasi život.
Arkadaşın Ellen Parsons hayatını kurtarmak için anlaşma yapıyor.
Mislio sam da si rekao da se Ellen Parsons nagodila.
Ellen Parsons'un bir anlaşma yaptığını söylediğinizi sanıyordum.
Da, htjeli su da se slučaj Tranzec što prije završi, pa sam se nagodila.
Evet, devam eden Tranzec davasına büyük bir yatırım yapmışlardı. Ben de bir anlaşma yaptım.
Nagodila si se da mi pomogneš?
Bana yardım etmek için kendi davanı mı sonuçlandırdın?
Ali se i dalje ne događa ništa jer se bolnica nagodila sa Loufordovom ženom.
Ama hâlâ bir şey yapılmıyor çünkü hastane Lawford'un eşiyle anlaşıyor.
Nagodila sam se s njime za ovakav život.
Bu hayat karşılığında onunla bir anlaşma yaptım.
S tobom sam se nagodila jer sam htjela rezultate.
Seninle anlaşma yapmamın tek nedeni Gold sonuç görmek istememdi.
A prema vašem saznanju je li se vaša firma ikada nagodila u bilo kojem slučaju u poslijednjih pet mjeseci da smanji svoj dug uzimajući to u obzir?
Bildiğiniz kadarıyla, son beş ay içinde şirketiniz borcunu azaltmak maksadıyla hiçbir davada anlaşma yolunu gözden geçirdi mi?
Vaša sestra se nagodila s Francuskom da će im predati Monako.
Kız kardeşiniz, Fransız'larla Monako'yu teslim etmek için anlaşma yapmış.
Vi bi je ospitivali, ona bi se pozvala na peti amandman i nakon pet godina žalbi ona bi se nagodila i otišla u zatvor na 20 godina, a do tada, Winter i Bo bi odavno nestali, a to je neprihvatljivo.
Onu sorguya çekersiniz, ağzını bıçak açmaz dört veya beş yıl hiçbir bilgi alamazsınız. Daha sonra anlaşmaya varır ve 20 yıl hapis yer. Tabii bu arada, Winter ve Bo çoktan gitmiş olurlar ki bu kabul edilemez.
Misliš da se nagodila s "A" kako bi napustila grad?
Şehirden gitmek için A'yla anlaşma mı yapmıştır?
Nagodila se s Mount W., oslobodila Zemljane, prepušteni smo sami sebi.
Weather Dağı'yla anlaşma yaptı, halkını serbest bıraktı. Artık kendi başımızayız.
Dizajneri softwarea su priznali da imaju probleme sa lažnim pozitivnima, zato se tvrtka nagodila za nekoliko tužbi prošle godine.
Yazılım mühendisleri yanlış pozitif sıkıntıları olduğunu doğruladılar. Ki şirketleri geçen sene boyunca bu yüzden birçok davayla uğraşmış.
Zar ne misliš da smo ovaj razgovor trebali voditi prije nego si se nagodila sa Konlinom?
Bu konuşmayı sen Conlin ile anlaşmadan önce yapsaydık, daha iyi olmaz mıydı?
4.3658690452576s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?