Sada... ako je toliko želiš, iako je toliko mršava, možeš je imati.
Şimdi... Eğer onu gerçekten istiyorsan, sıska olmasına rağmen, onu sana veriyorum.
tamnije puti, mršava lica s ožiljkom i staklenim okom.
Esmer, ince yüzlü bir adam, yara izi olan ve yeşil gözlü.
Naše će misli biti s tobom sve dok ponovo nećeš biti sretna i mršava i dok slatki dječak ili djevojčica neće biti sigurni u tvom naručju.
Yeniden mutlu ve incecik oluncaya ve tatlı oğlunu ya da kızını kollarına alana kadar aklımız sende kalacak.
Mala je mršava, ali je jaka.
Kısa ve sıska ama çok güçlü.
Da li bi ti mršava žena koja jede sladoled bila manje odvratna?
Bu, dondurma yiyen incecik bir kadını daha az iğrenç mi yapardı?
Sve što radiš je da jedeš a tako si mršava.
Bütün gün yaptiğin tıkınıp durmak, yine de sıskasın.
O, Bože, reci da, budalo mršava.
Tanrım- 'evet' de, seni sıska geri zekalı.
Mršava je, ima tužan pogled, hrče i spava kao čovjek.
Dişi, biraz zayıf, üzgün bakıyor, horluyor ve insan gibi uyuyor.
Moje srce kuća za to dvoje djece, i ako se ti ili ona mršava kučka pokušate zajebavati s onim što je moje, kunem se Bogom, ne zanima me koga moram povrijediti...
Kalbim bu iki çocuk için atıyor, yani sen ya da senin sıska orospun benim olanı benden almaya kalkarsanız yemin ederim kimi inciteceğim umurumda olmaz.
Ako se ti ili ta mršava kučka pokušate zajebavati s onim što je moje, kunem se Bogom, ne zanima me koga moram povrijediti.
Yani sen ya da o ince g.tlü, benim olana gözünü dikerse gözünün yaşına bakmam, canına okurum! Kabul et, Paul.
Ne znam kako uspijevaš ostati tako mršava.
Nasıl böyle çöp gibi kalabildiğini aklım hiç almıyor.
I kada ti nisu trebali laksativi da ostaneš mršava.
Ve zayıf kalmak için müshile ihtiyaç duymadığın zamanlarda.
A sada Dexter Morgan i četiri mršava dječaka.
Dexter Morgan ve dört sıska velet.
Pro Anton osuđen na život Mršava Faddeev za njegovo ubojstvo.
Anton 'The Pro' Protopov... Skinny Faddeev'i öldürmekten, ömür boyu hapis cezasina carptirilir.
Znaš, možda sam mršava, ali nisam zla.
Kemik torbası olabilirim ama şeytan değilim.
Znaš, da nisi mršava kurvica, mogla bi biti u vojsci.
Sıska bir tip olmasaydın orduya yazılabilirdin.
Guza mu je toliko mršava da mi je stala u jednu ruku.
Götü ancak bir elim kadar falandır.
Ovo je naš John Hughes film, a onih dvoje su očito negativci, jedna mršava plavušica, a drugi izgleda kao Greg Kinnear, i oni očito nisu Židovi.
Bu bizim John Hughes filmimiz. Ve o ikisi de, belli ki kötü adamlar. Birisi ufak, sarışın ve fit, diğeriyse Greg Kinnear'a benziyor.
Tako su svi bili u na ovoj osim mog mršava magarca.
Yani benim tembel kıçım hariç herkes işin içindeydi ha?
Možda je tako mršava jer umire.
Ölümcül bir hastalık yüzünden zayıflamış olabilir.
Vidi, znam da sam mršava ali mogu da pojedem dva ova, i poješću.
Bak, zayıf olduğumu biliyorum ama ikisini de yiyebilirim ve yiyeceğim de.
Bože, toliko si mršava da ti se kosti vide.
Aman tanrım ne kadar da cılızsın. Kemiklerini sayabiliyorum.
Obična si mršava kurva na cracku!
Sıska bir uyuşturucu fahişesisinden başka bir şey değilsin.
Mršava, ispijena, ušlagirana, uvijek na nečem.
Sıska, kaçık kafası devamlı dumanlı gibiydi.
Ne mogu ja biti mršava i snažna?
Zayıf olup da güçlü olunamaz mı?
Pomoć, ja sam mršava zgodna cura, ali treba mi nešto više da budem seksi.
Tıpkı "Yardım edin! Zayıf seksi bir kızım ama kendimi daha seksi hissettirmen için ek olarak başka şeyler de lazım."
Kad god sam je vidio, ona l'd reći da sam bio previše mršava i pokušati me hraniti.
Onu ne zaman görsem çok sıska olduğumu söyleyip beni doyurmaya çalışırdı.
"Mama Medvjedića i Mršava Hijena su bili ljuti i upali su u neku nevolju, pa su odlučili da pobjegnu u novu zemlju i postanu nove životinje.
"Anne ayı ve cılız sırtlan çok kızgınlarmış ve başları belaya girmiş böylece yeni bir yere kaçmaya ve yeni hayvanlar olmaya karar vermişler.
Ona je bezobrazna i dosadna i mršava i glupa i detinjasta i slatka i dobrodušna i zabavna i... and fun and... zrači.
Tam bir soysuz, sinir bozucu tutucu, aptal, çocuksu tatlı, iyi kalpli komik ve neşe saçan biri.
Kako možeš doručkovati slatkiše svaki dan i ostati mršava?
Teşekkür ederim. Her sabah kahvaltıda bu çörekleri yiyip nasıl bu kadar zayıf kalabiliyorsun?
Bijela si poput duha, i tako mršava.
Hayalet gibi bembeyaz ve çok zayıfsın.
A zatim godine 1814., farmeri su orući polja naišli na ljudska trupla, unakažena i jako mršava.
Sonra topraklarını süren çiftçiler, tarlalarında parçalanmış birderi bir kemik kalmış cesetler bulmuş.
Nisam dovoljno mršava, dovoljno bogata, dovoljno lijepa, dovoljno pametna, dovoljno promovirana."
Glavni odgovori u ovoj zemlji: draga, mršava, skromna i trošenje svih sredstava na izgled.
Bu ülkede en sık rastlanılan cevaplar: iyi, zayıf, alçakgönüllü ve kullanılabilir tüm kaynakları görüntüsü için kullanmalı.
Peseshet se sprema otići kada je blijeda, mršava žena zaustavlja na vratima i moli za pregled.
Peseshet çıkmaya hazırlanırken, solgun ve zayıf bir kadın onu kapıda durdurup muayene etmesi için yalvardı.
A kada su u pitanju ispiti, ako misliš da ne izgledaš dovoljno dobro, posebice ako misliš da nisi dovoljno mršava, postići ćeš niže rezultate, i dobiti nižu ocjenu nego tvoji vršnjaci, koji nisu zabrinuti o izgledu.
Sınav zamanı geldiğinde ise eğer yeterince iyi göründüğünü düşünmüyorsan, özellikle yeterince zayıf olduğunu düşünmüyorsan, sınavda bu konuda endişesi olmayan arkadaşlarının ortalamasından daha düşük not alırsın.
A u međuvremenu, Doaa je bila u drugoj bolnici na Kreti, mršava, dehidrirana.
Bu sırada Doaa Girit'te başka bir hastanedeydi, zayıf ve vücudu çok su kaybetmişti.
1.2710900306702s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?