Tłumaczenie "çıkmasını" na Polski


Jak używać "çıkmasını" w zdaniach:

Sanırım ikimiz de Marks'ın sokağa çıkmasını sağlayacak kadar önemli değiliz.
Widać obaj nie jesteśmy na tyle ważni, żeby Marks zjawił się na ulicy.
Bu kadının koğuştan çıkmasını istiyorum, derhal.
Ta kobieta ma natychmiast opuścić szpital.
Mürettebat olarak alınmamız için onca numara çevirdikten sonra planımızın vaktinden önce ortaya çıkmasını mı istiyorsunuz?
Po tym, jak udało mi się zaciągnąć was na statek, chcecie się zbuntować przed czasem?
Brendan ya da başka bir Harris'in Katie ya da başka bir kızımla çıkmasını istemem.
Nie chciałem, żeby Brandon Harris, albo jakikolwiek inny Harris spotykał się z Katie czy inną z moich córek.
Eğer Yahudi olsaydı oğlunun 37 yaşında dulla çıkmasını hoş mu karşılayacaktın?
A gdyby była... to czułabyś się lepiej, że spotyka się z... trzydziestosiedmio letnią rozwódką?
Aramızda problem çıkmasını istemiyorsan neden siktir olup yerine oturmuyorsun?
Hej, może byś tak kurwa spoczął zanim będę miał z tobą jakiś problem?
Bir de Paul'e olan sevginin kazayla ortaya çıkmasını saklamak için laf sokman var.
Do tego ten sarkazm. By ukryć twoją sympatię do Paula.
Ben de babanın, şu çılgın pistte kaybedilen şanslar yeni şansların ortaya çıkmasını sağlar teorisini hatırladım.
Pamiętam jak twój tata twierdził, że wszystkie przegrane na wyścigach muszą zostawiać równą ilość farta.
Vanity Fair'de resmimin çıkmasını isteyip istemediğimi mi soruyorsun?
Czy chcę mieć zdjęcie w Vanity Fair? Tak brzmi pytanie?
Tüm her şeyin kontrolden çıkmasını önlemenin bir yolu olmalı.
Znaleźć sposób na powstrzymanie tego szaleństwa.
Söylediklerine göre Robert'ın kardeşleriyle birlikte Prens Joffrey'nin tahta çıkmasını engellemek için komplo kurmuş.
Piszą, że spiskował z braćmi Roberta, aby odsunąć od tronu księcia Joffreya.
Beni başkentten çok uzağa götürecek bir görevle ilgili karar çıkmasını bekliyorum.
Wkrótce udam się z misją do odległego kraju.
Karımla çıkmasını istediğim adam değilsin diye düşünmeye başlıyorum.
Chyba nie nadajesz się dla mojej żony.
Artık kim olduğumu biliyorlar fakat senin kimliğinin ortaya çıkmasını kaldıramazsın.
Wiedzą, kim jestem, ale o tobie nie mogą wiedzieć.
Adının temize çıkmasını istiyorsan tek şansın benim.
Chcesz się oczyścić? Ja jestem na to jedyną szansą.
Belki fark etmedin ama bu üste olanların dışarı çıkmasını istemeyen insanlar var.
Może nie zauważyłaś, ale ktoś nie chce, żeby to się wydało.
Babanın izne çıkmasını istiyorum, ama bunun olacağını sanmıyorum.
Pojechać na roczny urlop z tatą, ale nie wiem, czy to się zdarzy.
Herkesin avlunun dışına çıkmasını ve emniyette olmasını istiyorum.
Idźcie z dziedzińca, żeby nic wam się nie stało.
Yüzündeki o şeyin çıkmasını istiyor musun?
Chcesz pozbyć się tego żelastwa z twarzy?
Ben hala evliyken bir erkeğin benimle çıkmasını beklemek haksızlık olur.
Nie sądzę, żeby zechciał się ze mną umawiać, póki jestem mężatką.
Şimdi ise Valley Memorial'da yatıp nakil çıkmasını bekliyor.
Teraz leży w szpitalu i ma nadzieję, że przeszczep się przyjmie.
Manuel Diaz'ın Meksika'ya çağrılıp patronunun karşısına çıkmasını sağlayacak kadar patırtı koparacağız.
Narobimy takiego rabanu, że Manuel Diaz przyleci do Meksyku spotkać się ze swoim szefem.
Ama biz Escobar'ın o saçmalık yerden çıkmasını ve düşmanlarının ondan intikamını alabileceği gerçek bir hapishaneye yerleştirilmesini istiyorduk, bir kaleye değil.
/Ale zależało nam, by Escobar /zmienił tę żałosną parodię pierdla /na prawdziwe więzienie, /żadną "fortecę", /gdzie jego wrogowie /nasyciliby się zemstą.
Güzel Prensimiz Charlie'nin bir Stuart kralı olarak tahta geri çıkmasını hayal ediyordum.
Marzę o naszym cudownym księciu Charliem, o królu Stuarcie z powrotem na tronie.
Aynı davranışları sergileyip farklı sonuçlar çıkmasını bekliyorsun.
powtarzasz te same zachowania i oczekujesz innych rezultatów.
Megan'ın sağ salim ortaya çıkmasını istiyorum.
Chciałam by Megan ujawniła się cała i bezpieczna. Naprawdę chciałam.
Tüm kurucu babaların mihraba çıkmasını istirham ediyorum.
Zapraszam wszystkich Nowych Ojców Założycieli do ołtarza
Bu yüzden de yoluma hiçbir şeyin çıkmasını istemiyorum.
I nie pozwolę, by cokolwiek mi przeszkodziło.
Fotoğrafların ortaya çıkmasını istemiyorsan hiçbir şey söylemem.
Skoro nie chcesz upublicznienia zdjęć, niczego mu nie powiem.
Ya da belki de bir şeyin çıkmasını engellemeye çalışıyordu.
A może nie chciał, żeby coś stamtąd wyszło?
Bizler onun en nihayetinde ortaya çıkmasını beklerken, onu yakalamak için kurulmuş makine başıboş kalmıştı.
Kiedy czekaliśmy, aż znowu się wychyli, struktura, zbudowana do jego schwytania, była bezczynna.
Ek olarak, ordu, Batı Kızılderilileri'nin rezervasyonlardan çıkmasını yasaklayan emirler yayınladı.
Co więcej, wojsko wydało zakazy opuszczania rezerwatów przez zachodnich Indian.
Feminist tarafımın açığa çıkmasını sağlayan o büyük şey neydi, diye sorabilirsiniz.
"Manifesta". Więc jakie nagłe oświecenie, zapytacie, zapoczątkowało u mnie sympatie do feminizmu?
Bu genin aktive olmasını durdurmaya çalışıyoruz, ellerin kaynaşmasını sağlıyorlar ve böylece yumurtadan üç parmaklı bir civciv çıkmasını sağlayabiliriz, aynı archaeopteryx gibi.
Chcemy zatrzymać jego aktywację i jego działanie aby otrzymać kurczaka wykluwającego się z 3 palczastą łapą, jak archaeopteryx.
Şimdi buna basit bir cevap şudur ki genler dil gibi çok karmaşık şeylerin ortaya çıkmasını yalnız başlarına değil, hepsi beraber belirlerler.
Najprościej można powiedzieć, że geny nie decydują same o tak czymś tak skomplikowanym, jak mowa.
İlki -- ve bu benim için şaşırtıcıydı; bunun ortaya çıkmasını beklemiyordum -- ama şimdi çok daha sessiz bir yaşam sürüyorum.
Pierwszy mnie zaskoczył, nie spodziewałem się takiego rezultatu, ale żyję teraz w większej ciszy.
ya da koşuya çıkmasını önermek yerine, şöyle söyleyebilir: "Hayatım, beni nispeten zayıf göstermek için bu kadar çaba sarfettiğin için teşekkür ederim."
czy radzić mu żeby biegał, powinna powiedzieć, "Dziekuję kochanie, że mogę czuć się obok ciebie tak szczupło". "Dziekuję kochanie, że mogę czuć się obok ciebie tak szczupło".
Şimdi, bizler bu durumun önsezi ile ilgili saçma hikayelerde ortaya çıkmasını bekleriz, ama esas sorun şu, bu sorunun aynısı akademik ortamlarda veya tıp dünyasında da mevcut ve bu ortamlarda görüldüğünde ölümcül olabiliyor.
Wydawałoby się, że takie historie nie mają miejsca w świecie akademickim. Jednak ten sam problem mamy w medycynie, ale w tej dziedzinie kosztuje to życie.
Orada kaldığı iik gece saat 4'te kayınvalidesi onu uyandırmış ve dışarı çıkmasını ve ihtiyacını dışarıda, karanlıkta görmesini söylemiş.
Pierwszej nocy, którą tam spędziła, o 4 nad ranem obudziła ją teściowa, kazała jej wyjść na zewnątrz i zrobić to po ciemku na dworze.
Ve kör olan dizinin üzerine çökmüş, bu şekilde, ve ayakları olmayan adama üzerine çıkmasını söylemiş, ve ayağa kalkmış.
Tak więc niewidomy mężczyzna uklęknął, właśnie tak, i rzekł do mężczyzny bez nóg, by ten wspiął się na jego plecy.
Bu, sorunlara yaklaşırken, büyük bir dikkatle bir durumun yapısal analizini yapmamızı, onun aleyhimize etki etmesi ve manipüle olma gibi gizli sorunlarının ortaya çıkmasını ve bizim en iyi kararı vermemizi sağlayan bir yaklaşımdır.
Jest to sposób w jaki podchodzimy do pytania które pozwala nam dokładnie odegrać sytuacje, odkryć ukryte kwestie takie jak uprzedzenia czy manipulacja, i podjąć najlepszą decyzję.
Yani mürekkepbalığı, bakterilerden gelen ışığı kendisinin açığa çıkmasını engelleyen bir korunma mekanizmasında kullanıyor. Böylece avcılar, mürekkepbalığının gölgesini göremiyor ve gölgenin geldiği yere bakarak mürekkepbalığını yakalayamıyor.
Tak naprawdę, używając światła bakterii kalmar rozświetla się i broni przed atakami drapieżników, które przez to nie widzą jego cienia, nie mogą namierzyć jego trajektorii i zjeść go.
Neden gizli bilgilerin açığa çıkmasını desteklemek gereklidir?
Dlaczego zachęcanie do ujawniania tajnych informacji jest dobre?
Çünkü İsa, kötü ruha adamın içinden çıkmasını buyurmuştu. Kötü ruh adamı sık sık etkisi altına alıyordu. Adam zincir ve kösteklerle bağlanıp başına nöbetçi konulduğu halde bağlarını paralıyor ve cin tarafından ıssız yerlere sürülüyordu.
Albowiem rozkazał onemu duchowi nieczystemu, aby wyszedł z onego człowieka: bo od wielu czasów porywał go; a chociaż go wiązano łańcuchami i w pętach strzeżono, jednak on porwawszy okowy, bywał od dyjabła na pustynię pędzony.
Yaratılış, Tanrı çocuklarının ortaya çıkmasını büyük özlemle bekliyor.
Bo troskliwe wyglądanie stworzenia oczekuje objawienia synów Bożych.
1.5084290504456s

Pobierz naszą aplikację z grami słownymi za darmo!

Połącz litery, odkrywaj słowa i wyzwij swój umysł na każdym nowym poziomie. Gotowy na przygodę?