Tłumaczenie "çalıştığını" na Polski


Jak używać "çalıştığını" w zdaniach:

Posta kutusunun anahtarı, teslimatlar gibi konuları zamanla yarışırcasına nasıl ayarlamaya çalıştığını görünce çok etkilendiğimi söylemeliyim.
Byłam pod wrażeniem, jak to wszystko zaplanował, mając tak mało czasu. Czas dostarczenia listów, klucz do skrzynki.
Gerçekten birinin beni öldürmeye çalıştığını mı düşünüyorsunuz?
Naprawdę uważasz, że ktoś chce mnie zabić?
Kimin kim adına çalıştığını hiç belli olmaz.
Nigdy nie wiesz kto dla kogo pracuje.
Bu şeyin nasıl çalıştığını onun çözebileceğini düşünüyorum.
Być może ona rozgryzie, jak to coś działa.
Şimdi ona göz kulak olman için sana güveniyorum ama benim için çalıştığını asla anlamamalı.
Masz mieć na niego oko, ale on nie może się dowiedzieć, że pracujesz dla mnie.
Bazen bir şey yediğini, o şeyin içinde olduğunu ve o şeyin çıkmaya çalıştığını kuruyor kafasında.
Czasem wbije sobie do głowy, że coś zjadła. I jest to w środku niej. I próbuje się wydostać na zewnątrz.
Ne yapmaya çalıştığını biliyorum ama işe yaramayacak.
Wiem co robisz. To nie zadziała.
Gaad, Arkansas'ta beyaz ırkçılarla çalıştığını söyledi.
Gaad mówił, że pracowałeś w Arkansas z białymi supremistami.
Bir şey gördüm ama, burada çalıştığını görmedim.
Tak, ale to coś nie pracowało.
Rusların bizim için çalıştığını öğrenmelerini engelleyen benim.
Ponieważ dzięki mnie Rosjanie nie wiedzą, że dla nas pracujesz.
Şimdi, bana bunun nasıl çalıştığını göster.
Teraz, pokaż mi jak na tym pracować.
Bu projede kimlerin çalıştığını öğrenmem için, bazı dosyaları birleştirmem gerekiyor.
Przejrzę te pliki i sprawdzę, kto nad tym pracował.
Bu şeyin nasıl çalıştığını biliyor musun?
Wiesz w ogóle, jak to działa?
Gömleğin önünde katilin söktüğü bir arma, işaret varmış, buradan ölü adamın tanınmış bir yerde çalıştığını çıkarıyoruz,...bir kurum belki.
Na przodzie koszuli musiała być jakaś oznaka, którą oderwał, co wskazuje na to, że zmarły pracował w znanym miejscu, w jakiejś instytucji.
Seninkilerin bu dosya üzerinde çalıştığını bilmiyordum.
Nie wiedziałem tylko, że pracujecie nad tym.
İş yerinden biri burada çalıştığını söyledi, ben de bir uğrayıp selam vereyim dedim.
Ktoś z biura powiedział, że tu pracujesz i pomyślałem... że wpadnę i się przywitam.
Red John'un ne yapmaya çalıştığını biliyorsun, değil mi?
Wiesz, do czego zmierza Red John, prawda?
Formicler onun nasıl çalıştığını anlayınca tekrardan bir araya gelmezler.
Kiedy zobaczą jak to działa, nie dadzą się nabrać ponownie.
Onun Owen Shaw ile birlikte çalıştığını biliyorum.
Wiem, że jeździ dla Owena Shawa.
Hepimiz, senin benim adıma çalıştığını biliyoruz Hobbs.
Wszyscy wiemy, że to ty pracowałeś dla mnie.
Senin ve kızımın birlikte çalıştığını bilen çok az kişi var.
Niewielkie grono wie, że współpracujesz z moją córką.
O zaman belki de ona annesinin o akşam aslında ne yapmaya çalıştığını söylemelisin.
Może powinieneś jej powiedzieć, co jej matka chciała zrobić tamtej nocy.
Seni soruyor, niye artık bu kadar çok çalıştığını merak ediyor.
Pyta o ciebie. Chce wiedzieć, czemu tyle pracujesz.
Ama söz veriyorum ben bu adamın kimin için çalıştığını öğrenene kadar ikimiz çoktan can dost olmuş olacağız.
Ale ma pan moje słowo, że kiedy ustalę, dla kogo pracuje, pan i ja będziemy już najlepszymi z przyjaciół.
Tuşlu telefonun sabit hatla çalıştığını biliyor muydun?
Wiedziałeś o telefonach tonowych wpinanych W linię?
Seni alandaki teknik ekibimize koyarım, nasıl çalıştığını anlatırsın.
Wyjaśni pan naszemu technikowi, jak ją obsługiwać.
Önceki başka Leodore Aslanyürek onun planından habersiz olduğunu söyleyip sadece şehri korumaya çalıştığını iddia etti.
Jej poprzednik, Leodore Lionheart, zaprzecza, jakoby wiedział o jej planie Twierdząc, że on zwyczajnie starał się ochronić miasto
Baxter Stockman, TCRI'ın güvenlik görüntüleriyle oynamış ama Shredder'la çalıştığını ve Bebop ile Rocksteady'yi mutant yaptığını gösterecek ikinci bir kayıt olduğuna eminim.
Baxter Stockman przemontował nagranie z TCRI, ale założę się, że istnieje film, który ukazuje jego współpracę ze Shredderem i stworzenie mutantów.
Bu işe giriyorum, bu olayı çözeceğim, buna bir yıl ayıracağım, utanç duygusunu tamamıyla çözeceğim, kırılganlığın nasıl çalıştığını anlayacağım, ve onun üstesinde geleceğim.
Wejdę w to, dowiem się, o co w tym wszystkim chodzi, poświęcę na to rok, rozbiorę wstyd na części, zrozumiem, jak działa wrażliwość i przechytrzę ją.
Özel sektörün de bu şekilde çalıştığını bi düşünün -- Nike'ın bi ayakkabı satmak istediğini ve böyle bir reklam verdiğini!
Wyobraźcie sobie takie reklamy w sektorze prywatnym. Gdyby Nike chciało sprzedać buty zamieszczając w gazecie ogłoszenie w takim stylu.
Oy verdiğimiz politikacılarda görüyorum- İnanılmaz derecede karmaşık bir dünyanın karşısında, dünyanın nasıl çalıştığını anladıklarına ne olursa olsun kesinlikle ikna olmuş insanlar bunlar.
Widzę to u polityków, na których głosujemy - ludzie, którzy, w obliczu niezwykle skomplikowanego świata są mimo to absolutnie przekonani, że rozumieją jak działa świat.
Cesar ve ben New York Time dergisine bunun nasıl çalıştığını anlatan bir yazı yazmaya çalıştık.
Cesar i ja próbowaliśmy napisać artykuł dla New York Times Magazine wyjaśniający jak to działa.
Ve nasıl çalıştığımızı, güvenlik insanlarının nasıl çalıştığını izlemeye güçleri yeter ve bunların etrafını ve yaptığımız her güvenlik önlemini aşabilirler.
Stać ich na to by przyjrzeć się pracy specjalistów od bezpieczeństwa i by obejść budowane zabezpieczenia. i by obejść budowane zabezpieczenia.
Ve bunu anlamak için, görünmezliğin nasıl çalıştığını anlamanız gerekiyordu.
I żeby to zrozumieć, najpierw trzeba pojąć, jak działa ta technika.
Size bunlardan bahsedeceğim ve bunların nasıl çalıştığını göstereceğim, bunu, insanların nasıl olup da yanlış düşündüğüne ilişkin örnekleri göstererek yapacağım.
Opowiem wam o jej założeniach, pokażę, jak działają, przedstawiając przykłady ludzkich pomyłek.
Diğer veriler müzik endüstrisinde 45.000 kişinin çalıştığını söylüyor.
Inne dane podają 45 000 ludzi zatrudnionych w przemyśle muzycznym.
Mesela, bir gece lambasının nasıl çalıştığını ya da bir asansör kapısının nasıl açık kaldığını ya da iPod'un dokunmaya nasıl cevap verdiğini anlıyorlar.
Np. jak działa przyciemnianie światła, dlaczego drzwi do windy się nie zamykają, albo jak iPod reaguje na dotyk.
CA: Üçlüyü deneyip dörtlünün daha iyi çalıştığını mı gördün?
CA: Testowałeś trzy i odkryłeś, że cztery działają lepiej?
Şimdi bunun nasıl çalıştığını açıklamak için hepinizden sizi strese sokmak için hazırlanan bir çalışmaya katıldığınızı düşünmenizi istiyorum.
Żeby wyjaśnić, jak to działa, wyobraźcie sobie, że uczestniczycie w badaniu, którego celem jest was zestresować.
Organizmaların nasıl belirip büyüdüğünü, orman tabanından bir sarmaşığın nasıl çıkıp, güneşe ulaşmaya çalıştığını görebiliriz.
Widzimy, jak organizmy wyłaniają się i rosną. Bluszcz przetrwa, wspinając się od ściółki leśnej w stronę światła słońca.
Ve doğanın marifetli yaratıklarının nasıl çalıştığını görebiliriz ve hatta onları taklit edebiliriz.
Obserwujemy geniusz natury przy pracy, a czasem udaje nam się go naśladować.
İyi çalıştığını bildiğiniz yollardan biri, Portekiz'de neredeyse kimse eski sisteme dönmek istemiyor.
Wiemy, że to działa, też dlatego, że prawie nikt w Portugalii nie chce wrócić do starego systemu.
Yani aslında emailleri, mesaj değişimlerini, ve bunun nasıl işlediğini, nasıl çalıştığını görmeniz gerek.
Widzimy maile, całą korespondencję, widzimy mechanizm działania, jak to wszystko funkcjonuje.
Şu an bir çok insanın, dünyayı aldatıcı ve karışık gördüğünü, bu offshore dünyasının nasıl çalıştığını anlamakta zorlandığını düşünüyorum.
Dla wielu świat offshore pozostaje dziwną zagadką, o niejasnym sposobie funkcjonowania.
Kendim için FMRI çektirdim görsel korteksimin nasıl çalıştığını görmek için.
Zrobiłem sobie funkcjonalny rezonans magnetyczny, żeby zobaczyć, jak zaczyna dominować kora wzrokowa.
1.1740791797638s

Pobierz naszą aplikację z grami słownymi za darmo!

Połącz litery, odkrywaj słowa i wyzwij swój umysł na każdym nowym poziomie. Gotowy na przygodę?