Tłumaczenie "sevdikleri" na Polski


Jak używać "sevdikleri" w zdaniach:

Sadece kalbi temiz biri sevdikleri için kendini feda eder.
Tylko ktoś o czystym sercu się poświęci dla ukochanej osoby.
Almanları, çok sevdikleri Paris'e yakıştıramayanlardan mısınız?
Nie może pan sobie wyobrazić Niemców w pańskim ukochanym Paryżu?
Hayranlar, sevdikleri ünlüleri görmek için toplandı.
Wrzawa trwa. Fani czekają na swe ulubione gwiazdy.
Bu gülünç politik tedbir, bu genç ve cesur bayanların sevdikleri ülke hakkında gerçekleri söyleme özgürlüğünü elinden alıyor.
Chciano zabrać tym odważnym kobietom w bardzo niemoralny i cyniczny sposób...prawo głosu do mówienia prawdy o kraju, który kochają.
Bizim gibi erkekler sevdikleri kadın olmadan bir hiçtir.
Faceci tacy jak my bez kobiety, którą kochamy jesteśmy nikim. Muszę ci coś wyznać...
Ama kahramandan daha çok sevdikleri şey bir kahramanın başarısız olup ölmesini görmek.
Oni uwielbiają bohaterów, ale jeszcze bardziej lubią bohaterską śmierć.
Başkaları sevdikleri adamla evlenip bebek yapmak gibi saçmalıklar ister.
Inne marzą o bzdetach, jak ślub i dziecko z ukochanym.
Ve babalarının sevdikleri için gereken her şeyi yapacağını.
zrobi wszystko co trzeba dla tych których kocha.
Babaları sevdikleri için ne gerekirse yapacaktı.
I że ich tatuś zrobi co trzeba, dla tych, których kocha.
Ole Miss'in en sevdikleri okul olduğunu söylemek doğru olur mu?
Można powiedzieć że to ich ulubiona szkoła?
Eminim birbirlerinin sevdikleri eşyalara yıldırım atacaklar.
Nawzajem ciskali pioruny w ulubione zabawki.
Mısırlılar sevdikleri hayvanlarını yanlarına gömmek adına ötanazi yapmak için bunu kullanırlarmış.
Egipcjanie zwykli dokonywać nią eutanazji na ukochanych zwierzętach, Żeby mogły one zostać pochowane z właścicielami zmarłymi przed nimi.
Charleston'daki aşağı yukarı herkesin en sevdikleri gözlerinin önünde öldürüldü.
Niemal każdy w Charleston był świadkiem, jak jeden z nich mordował kogoś bliskiego.
Bilmiyorum ama Monty ve arkadaşlarının zaman gerçirmeyi sevdikleri bir barın adresini buldum.
Nie wiem, ale mam adres baru, gdzie Monty i jego kumple lubią przesiadywać.
Mesajda, Tommy'nin onu bırakmayacağını ve Clarissa ile birbirlerini sevdikleri yazıyordu.
Według wiadomości Tommy powiedział pani, że nie wyjedzie, bo kocha Clarissę.
Bence birinin onları gerçekten anladığında kendilerini sevdikleri gibi sevmemesi imkânsız.
Niemożliwym jest zrozumieć kogoś i jednocześnie go nie kochać.
Damon ve Stefan da sevdikleri kızın hâlâ burada bir yerlerde olduğunu düşünüyor.
Damon i Stefan również uważają, że dziewczyna, w której się zakochali, wciąż tam jest.
Ve belki, burada mutlu görünüyorsam, beni olduğum gibi sevdikleri içindir.
Może jeśli jestem szczęśliwy, to dlatego, że jestem kochany, za to kim jestem.
Fakat bir şeyi anlamalarına yardımcı olurdum sevdikleri kişiler kelimenin tam anlamıyla birer kahramandır.
Ale mogę pomóc im zrozumieć, że ich ukochani byli bohaterami w najprawdziwszym tego słowa znaczeniu.
Sevdikleri her şeyi yavaşça alacağım hayatım.
Będę systematycznie niszczyła to, co jest dla nich cenne.
Hayal et, yoksul çocuklar en sevdikleri öğretmenleriyle 24 saat birlikteler.
Wyobraźmy sobie dziecko, które ma upośledzonych swojego ulubionego nauczyciela z nimi przez 24 godziny.
İnsanlar rahatlığını sevdikleri için uzun dönemli nakliye işi yapmazlar.
Może chodzi o rodzinę. Ludzie nie robią na frachtach, żeby często być w domu.
En sevdikleri rengi bilmek onları bulma konusunda nasıl yardımcı olur bilemiyorum tatlım.
Jak znanie ich ulubionego koloru pomoże ich znaleźć?
Christine'in de dediği gibi, Julia ölmüş olsa bile ve sizlerin sevdikleri ölmüş olsa bile asla unutulmayacaklar.
Jak wspomniała Christine, nawet to, że Julia oraz... oraz wielu waszych ukochanych już z nami nie ma... oni nigdy nie zostaną zapomnieni.
İkisi de sevdikleri kadını koruma ihtiyacı duyuyorlar.
Obaj czują potrzebę chronienia ukochanych kobiet.
Banka kayıtlarını, künye kayıtlarını, yurtdışı seyahatlerini.....silah kayıtlarını, araç kayıtlarını yumurtalarını nasıl sevdiklerini, en sevdikleri dondurmayı, geçmişini istiyorum.
Chcę mieć ich wyciągi bankowe, przebieg służby, wykaz podróży, broń, rejestracje wozów. Jakie lubią jajka, jaki smak lodów. Na wczoraj.
Öncelikle şunu söyleyeyim, sevdikleri insanların geminde olduğuna inanmıyoruz.
Zanim to zrobisz, nie wierzymy nawet przez chwilę, że ich ukochane osoby są na twoim statku.
Onlar sevdikleri işi yapan sert futbol oyuncularıydılar ki bu da futbol sahasında kafa kırmak ve omuz çıkartmaktı.
Byli twardzi, robili to, co kochali, rozbijali sobie czaszki i wybijali stawy na boisku.
Capgras sendomunun hastaları hayatta en fazla sevdikleri insanların kusursuz taklitleriyle yer değiştirdiği kanısındadırlar.
Chorzy na zespół Capgrasa uważają, że ludzie, których kochają najbardziej na świecie są podstawieni przez idealnych sobowtórów.
İnsanlar sevdikleri kişileri sahtelerini öldürdüklerine inanarak öldürürler.
Ludzie mordowali tych, których kochają, wierząc, że mordują oszusta.
Her kesimden insanla tanıştım, büyük kısmı sevdikleri işi yapıyordu, ihtimallerle dolu bir hayatları vardı.
Spotkałam wielu różnych ludzi, wielu z nich robiło, co kochają, żyjąc na granicach możliwości.
Bunu şöyle biliyoruz, insanlara haftanın en sevdikleri gününü sorduğunuzda, beklenildiği gibi cumartesi ilk sırada geliyor, sonra cuma, sonra pazar.
Gdy pytamy ludzi o ulubiony dzień tygodnia, najczęściej wybierają sobotę, następnie piątek i niedzielę.
İnsanların şu anda sevdikleri bir şeye sırtlarını döndürmek, ve hardal hiyerarşisinde daha üstlerde olan bir şeye uzanmalarını sağlamaktı.
Skłonić do odrzucenia tego, co dotąd lubili i sięgnięcia na wyższą półkę.
İnsanlara sevdikleri ve sevmedikleri şeyler hakkında temel tercihlerini sorabilirsiniz.
Można zapytać ludzi o ich sympatie i antypatie, o ich podstawowe preferencje.
İnsanlara sorduk, bizim için bir tahminde bulunmalarını istedik en sevdikleri müzisyenin bundan 10 yıl önce gerçekleştirdiği konseri izlemek için bugün ne kadar ödemeyi kabul ederler aldığımız cevaplarda ortalama yanıt bilet başına 129 dolar oldu
Poprosiliśmy ludzi, żeby określili, ile gotowi byliby zapłacić teraz, żeby za 10 lat pójść na koncert muzyka, którego obecnie najbardziej lubią. Średnio, jak mówili, zapłaciliby za taki bilet 129 dolarów.
Bunun yanında, yine aynı kişilere bundan 10 yıl önce en sevdikleri müzisyenin bugün gerçekleştireceği konser için ne kadar ödeyeceklerini sorduğumuzda aldığımız cevap sadece 80 dolar oldu.
A jednak, gdy zapytaliśmy, ile zapłaciliby teraz za koncert muzyka, którego lubili 10 lat temu, odpowiadali, że tylko 80 dolarów.
Belki biliyorsunuzdur, danışmanların herhangi bir soruya verdiği en sevdikleri yanıt: "Duruma göre değişir."
Jak wiadomo, ulubioną odpowiedzią konsultanta na każde pytanie jest: "To zależy".
Bu eğitimden sonra, ayrımcılık ortadan kalktı: En az ve en çok sevdikleri arkadaşlarına aynı oranlarda çıkartma verdiler.
Po treningu nie ma już dyskryminacji: ta sama ilość naklejek dla przyjaciół oraz dla mniej lubianych dzieci.
Bir hayalete dönüşmüştüm, insanların bir zamanlar bildikleri ve sevdikleri bir çocuğun silik hatırasına.
Stałem się duchem, wyblakłym wspomnieniem chłopca, którego kiedyś znano i kochano.
Esasen yapmayı sevdikleri şeyi yapmakta öylesine iyiydiler ki, değişmediler.
Byli tak dobrzy w tym, co kochali robić, że nie chcieli się zmienić.
Ve onlara, kendi çevrelerine hikayeler anlatmalarını sağlıyoruz. Sevdikleri çevreye.
Opowiadali historie związane z ich społecznością, ze społecznością, na której im zależy.
En tuhaf bulduğum şey de şu: "Sucul kuyruksuz maymun" teorisini, sevdikleri, mutabık oldukları bir teoriyi korumak için sopayla kovmuyorlar.
Cóż za ironia - przeciwnicy teorii nie walczą z nią wcale w obronie jakiejś innej, własnej, ukochanej i uznanej wśród nich teorii.
NASA!da sevdikleri bir deyim var; Başarısızlık bir opsiyon değildir"
W NASA mają to powiedzenie, które bardzo lubią: "Porażka nie wchodzi w rachubę."
Şarkının, dansçıların çok sevdikleri belli bölümleri vardı (şarkıların farklı bölümleri vardı).
Piosenki mają wyraźne części a to podobało się tancerzom.
en çok sevdikleri 12 şeyin fotoğrafını çektiler: profesörlerini, yurt odalarını, köpeklerini
i 6 godzin uczą się pracy w ciemni. Robią dwa powiększenia
Efendileri iman etmiş olanlarsa, nasıl olsa kardeşiz deyip efendilerine saygısızlık etmesinler. Tersine, daha iyi hizmet etsinler. Çünkü bu iyi hizmetten yararlananlar, sevdikleri imanlılardır. Bu ilkeleri öğret ve öğütle.
A którzy mają panów wiernych, niech nimi nie gardzą, dlatego iż są braćmi, ale tem raczej niech służą, iż są wierni i mili, dobrodziejstwa Bożego uczestnicy. Tego nauczaj i do tego upominaj.
1.0226099491119s

Pobierz naszą aplikację z grami słownymi za darmo!

Połącz litery, odkrywaj słowa i wyzwij swój umysł na każdym nowym poziomie. Gotowy na przygodę?