Tłumaczenie "kaçırıyorlar" na Polski


Jak używać "kaçırıyorlar" w zdaniach:

Yeraltında birçok özgürlük ordusu var ve birçok zengin kadını kaçırıyorlar.
Jest pełno różnych podziemnych armii, porywających bogate panny. To Mary Ann Gifford.
İnsanlar bunlara o kadar bağlılar ki, konunun tamamını kaçırıyorlar.
Ludzi skupiają się na szczegółach, nie widzą całości.
Büyük bir fırsatı kaçırıyorlar, çünkü saldırının ana öğelerinden birisi de şaşırtma öğesidir.
I tracą wielką szansę, bo wiemy wszyscy, że jednym z elementów ataku, jest element zaskoczenia
Marty, uzaylılar havaya girdiğimde beni kaçırıyorlar.
Marty, kosmici mnie porywają, kiedy ich najdzie na to ochota.
Onlar konteynerlerle Marseilles yoluyla Asya'dan insan kaçırıyorlar.
Przemycają ludzi... z Azji, w kontenerach...
Evet, kara para aklayan bir çete var, nadir bulunan madeni ve kâğıt paralara yatırım yaparak ülke dışına para kaçırıyorlar.
Tak, istnieje gang piorący pieniądze, wywożacy pieniądze z kraju... inwestując je w rzadkie monety i banknoty.
Molly, insanlar seni tanımıyorsa, çok şey kaçırıyorlar demektir.
Jeśli ludzie nie próbują ciebie poznać, dużo tracą.
Adamlarınız turistlerimizi kaçırıyorlar. Uzağa ve daha uzağa...
Pańscy ludzie coraz bardziej odsuwają turystów.
Balıkçının tekini oradan çıkarmayı o kadar çok istiyorlar ki, benim oğlumu kaçırıyorlar.
Rybakiem, którego inni chcą tak bardzo, że aż uprowadzili mojego syna.
Ebeveynler keyfimizi kaçırıyorlar çünkü bizi önemsiyorlar.
Rodzice nas unieszczęśliwiają tylko dlatego, że im na nas zależy.
Juma'nın askerleri sınırı geçiyor ve çocuklarımızı kaçırıyorlar.
Żołnierze Jumy przekraczają granicę i porywają nasze dzieci.
Yalnızca o kokuya sahip kadınları kaçırıyorlar.
Potem znalazł ją w wyniku tortur śmierć jest blisko
Bir saniyeliğine, bir baktım ki, onları kaçırıyorlar.
I kiedy się obejrzałem, zostali porwani.
Normalde öbür bağımsızlara satmak için derdim ama işin büyüklüğüne ve karavana bakılırsa silahları güney sınırından kaçırıyorlar.
Powiedziałbym, że chcą sprzedać ją innym suwerennym obywatelom, ale przy takiej ilości myślę, że wysyłają broń za granicę.
Jeff Lummet'ın sesini duyduklarında zevkten altlarına kaçırıyorlar.
Ich pośladki twardnieją, kiedy słuchają Jeffa Lummeta.
Bazıları benim gördüğüm şeyi görme fırsatını kaçırıyorlar.
Ale niektórym nie było dane zobaczyć tego, co widzę ja.
Anlıyor musun, hani Griler, Alpha Centauri yaratıkları insanları genetik deneyler için kaçırıyorlar.
/Szaraki to kosmici z Alfa Centauri. /Porywają ludzi i przeprowadzają na nich /eksperymenty genetyczne.
O ve "Gri Erkekler Korosu" nun geri kalanı şarkı söyleyerek tüm müşterilerimi kaçırıyorlar.
Razem z resztą chóru siwych facetów przepędzają klientów z baru.
İnsanlar zaman yolcuğunu saplantı haline getirdiler çünkü ya bir şeyleri kaçırıyorlar ya da bir şeylerden kaçıyorlar.
/Ludzie mają obsesję /na punkcie podróży w czasie, bo czegoś im brakuje albo przed czymś uciekają.
Tamam, problem şu ki tadımızı kaçırıyorlar.
Problemem jest to, że nas nachodzą.
Onları yeni anne babalarına vermek için kaçırıyorlar.
Kradną je i oddają nowym rodzicom.
Misal sınır devriyesi. Çok şey kaçırıyorlar ama aptal değiller.
Straży granicznej wiele umyka, ale nie są idiotami.
İnsanları kaçırıyorlar... ve kendi gezegenlerine getiriyorlar.
Ich misją było uprowadzają ludzi... i przynieść je do domu planety.
Gece insanları kaçırıyorlar, ve yanmış demirle derilerine işareti basıyorlar.
Bandyci zatrzymali spacerującego w nocy mężczyznę, przytrzymali go na ziemi, a potem wypalili kwasem znak na jego ciele.
Bu yüzden mi kadınlara saldırıp insan kaçırıyorlar?
Żeby mogli napadać na kobiety... i porywać ludzi?
Para, silah, fotokopi makinesi ya da ülke yapmak ya da ele geçirmek için gerekli diğer araçları kaçırıyorlar.
Brudne pieniądze, broń, kopiarki i inne rzeczy do użycia na wsi.
Kızları yurt dışında kaçırıyorlar çünkü bir adamın peşine takılacak kadar aptallar.
Dziewczyny są porywane za granicą, bo są głupie i ufają obcym.
11 civarında gelip, arabaları çiziyorlar veya keyfine kaçırıyorlar.
Przyłażą tu koło 23, niszczą auta i zabierają je na przejażdżki.
Tam da bebeklerin doğum vakti gelmişken, Helena'yı kaçırıyorlar.
Porwali Helenę tuż przed terminem porodu.
Görünen o ki bir şekilde dünya popülasyonunun yarısının kadın olduğu gerçeğini gözden kaçırıyorlar.
Wydaje się, że jakoś przeoczyli fakt, iż ponad połowa populacji to kobiety.
İşleri yaptırmak ve bütçeye bağlı kalmak için tutuyor Kibarlıktan. Mimarın asıl değerini gözden kaçırıyorlar.
Zatrudniają go po to żeby coś było skończone, mieściło się w budżecie. Wiesz -- bądź grzeczny. I mijają się z prawdziwą wartością architekta.
Uçan dairelerinde gökyüzüne açılıyorlar ve arada bir ebeveynlerinin onaylamayacağı deneyler yapmak için insanları kaçırıyorlar.
Przemierzają niebo w spodkach, czasami uprowadzają ludzi do eksperymentów, których nie pochwaliliby ich rodzice.
Onun için, evrimi, bir defada bir genin değişimi gibi düşünenler, biyolojinin önemli bir kısmını kaçırıyorlar.
Ludzie, którzy sądzą, że ewolucja zmienia po jednym genie na raz, przegapili sporo z biologii.
Dünya'ya doğru düşüyorlar ama her zaman kaçırıyorlar ve bu yüzden hep düşüyorlar.
Zawsze na nią spadają, i nigdy nie trafiają. Przez to cały czas są w stanie spadku.
Ve sosyal bilimciler burada duruyor ve benim Ebu Garip için bilirkişi olduğumda farkettiğim büyük bir noktayı onlar kaçırıyorlar.
Socjolodzy na tym poprzestają, tracąc coś ważnego, co odkryłem będąc biegłym w sprawie Abu Ghraib.
Geçmişle karşılaştırma eğilimi yüzünden insanlar daha iyi fırsatları kaçırıyorlar.
skłonność do porównywania z przeszłością powoduje że ludzie przepuszczają lepszą okazję.
1.0843501091003s

Pobierz naszą aplikację z grami słownymi za darmo!

Połącz litery, odkrywaj słowa i wyzwij swój umysł na każdym nowym poziomie. Gotowy na przygodę?