Sądzę, że był zbyt blisko, przez to zginął, a mnie postrzelono.
Sanırım çok yaklaştı ve bu da onun öldürülmesine ve benim vurulmama sebep oldu.
Nie sądzę, aby to był dobry pomysł.
Bu pek iyi bir fikir olmazdı.
Nie sądzę, że to dobry pomysł.
Hey, dostum, bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum.
Nie sądzę aby to był dobry pomysł.
Aslında hayır, bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum.
Nie sądzę, żeby to był najlepszy pomysł.
Bunun en iyi fikir olduğunu sanmıyorum.
Nie sądzę, aby to było konieczne.
Her şey farklı bir birimde cereyan ediyor...
Nie sądzę, aby to była prawda.
Ben bunun gerçek olduğunu sanmıyorum. Aç mısın?
Nie sądzę, żeby to był taki dobry pomysł.
Bunun o kadar iyi bir fikir olduğunu sanmam.
Tak, ale nie sądzę, że to ich się musisz obawiać.
Evet. Bence endişelenmen gereken kişi o değil. Sen hazır ol yeter.
Nie sądzę, że to zbieg okoliczności.
Artık bunun bir tesadüf olduğunu düşünmüyorum.
Nie sądzę żeby to był dobry pomysł.
Sanırım bu pek iyi bir fikir değil.
Nie sądzę, żeby o to chodziło.
Olayla bir alakası olduğuna inanmıyorum. İçine mi doğdu yine?
Nie sądzę, żeby o to mu chodziło.
Tamam, anlatmaya çalıştığı şeyin bu olduğunu sanmıyorum.
Nie sądzę, żeby to był przypadek.
Ve bence bu sadece bir tesadüf değil.
Nie sądzę by było to możliwe.
Öyle bir ihtimal olduğunu hiç sanmıyorum.
Nie sądzę, że jest to dobry pomysł.
Bence bu iyi bir fikir degil.
Nadal sądzę, że to zły pomysł.
Hâlâ bunun kötü bir fikir olabileceğini düşünüyorum.
Nie sądzę, by to było konieczne.
Bu noktada bunun gerekli olduğunu düşünmüyorum.
Nie sądzę, żeby to był problem.
Aslında bunun bir sorun olacağını sanmıyorum.
Sądzę, że cały jej program odnośnie bezpieczeństwa zrodził się w twojej głowie.
Onun tüm ulusal güvenlik stratejisinin senin başının altından çıktığını düşünüyorum.
Nie sądzę, by to był przypadek.
Bu bağlamda, bunun tesadü olduğunu düşünmüyorum.
I okażę mu, iż Ja sądzę dom jego aż na wieki dla nieprawości, o której wiedział; bo wiedząc, że na się przekleństwo przywodzili synowie jego, wszakże nie bronił im tego.
Çünkü farkında olduğu günahtan ötürü ailesini sonsuza dek yargılayacağımı Eliye bildirdim. Oğulları Tanrıya saygısızlık ettiler. Eli de onlara engel olmadı.
Nie mogęć ja sam od siebie nic czynić; jako słyszę, tak sądzę, a sąd mój jest sprawiedliwy; bo nie szukam woli mojej, ale woli tego, który mię posłał, Ojca.
‹‹Ben kendiliğimden hiçbir şey yapamam. İşittiğim gibi yargılarım ve benim yargım adildir. Çünkü amacım kendi istediğimi değil, beni gönderenin istediğini yapmaktır.
A jeźliby kto słuchał słów moich, a nie uwierzyłby, jać go nie sądzę; bom nie przyszedł, ażebym sądził świat, ale ażebym zbawił świat.
Sözlerimi işitip de onlara uymayanı ben yargılamam. Çünkü ben dünyayı yargılamaya değil, dünyayı kurtarmaya geldim.
2.0351319313049s
Pobierz naszą aplikację z grami słownymi za darmo!
Połącz litery, odkrywaj słowa i wyzwij swój umysł na każdym nowym poziomie. Gotowy na przygodę?
Bunun iyi bir fikir olacağını sanmıyorum Clark. 