İkincisi, anlaşılamayan bir sebeple şeytanla dans etmeye kalkıyor, bu yüzden Koreli katillere borçlanıyor ve bir zencinin şapkasına dil uzatıyor, hem de kolayca adam öldürüp cesedini yol kenarına attıkları bir yerde.
Drugo, on želi plesati s vragom iz nekog neutvrđenog razloga. Stoga on duguje novac korejskom ubojicama, i ismijava se kapi crnca, na mjestu gdje može biti ubijen, a tijelo mu baciti nedaleko u LA klancu.
Hiç ayışığında şeytanla dans ettin mi?
Jesi li kad plesao s đavolom na bledoj mesečini?
Siz, şeytanla filan ilgili bir şey biliyor musunuz?
Znate li što o vragu ili zlu...?
Şeytanla ilgili ne biliyorsan anlat bana.
Reci mi sve što znaš o demonu.
ve biraz da inançlı bir şekilde ruhunun hala tanrıya ait olduğunu... ama bedeninin bir geri ödemesi olduğunu ve bedeninin kurtarmak için şeytanla anlaştığını söyledi.
A bio je pomalo i vjernik... rekao je da njegova duša još pripada Bogu... No njegovo meso već poodavno nije za iskupljenje... i da bi mu Sotona mogao spasiti kožu.
Profesör Van Helsing'le beraber tehlikeli bir şeytanla savaştık.
Borili smo se protiv zla s profesorom Helsingom.
Elinizde dua kitabıyla şeytanla basbayağı yüzleşiyorsunuz.
Suočavate se sa vragom sa molitvenikom u ruci?
Seçim kampanyası boyunca yanında yer alacağıma dair şeytanla bir anlaşma yaptım.
Sklopila sam savez s vragom da cu biti uz njega tijekom izbora.
Hiç ay ışığında şeytanla dans ettin mi?
Jesi li ikad plesao sa vragom na slaboj mjesečini?
İçindeki şeytanla nasıl dolaşıyorsun şimdi anlıyorum.
Znam kako je, hodati okolo s nečim zlim u sebi.
Sana şeytanla olan anlaşman için yardım edebilirmiş.
Pomoći ti oko dogovora na raskrižju.
Sam, Dean'in şeytanla olan anlaşmasını bozmanın yolunu hiçbir kitapta bulamazsın.
Same, hoćeš osloboditi Deana te đavolske nagodbe, Neće ti pomoći nikakva knjiga.
Evet, görünüşe göre güçlü bir şeytanla çalışıyormuş.
Da, izgleda da se igrala sa zlom teške kategorije. Da.
O şeytanla bu akşamki mücadelen bayağı sağlamdı.
Način na koji si sredio onog demona, to je bilo vrlo gadno.
Bir şeytanla mücadele etmek hakkında hiçbir şey bilmiyorsun.
Nemaš pojma kroz šta ja sve prolazim... rvući se sa tim demonom.