Prijevod od "şatonun" na Hrvatski

Prijevodi:

dvorca

Kako koristiti "şatonun" u rečenici:

Sonra bir bulut süzülerek şatonun kapısına gelir ve onları alır.
I do vrata dvorca dolebdi oblak i ponese ih.
Efsaneye göre, bu tarihi şatonun salonlarında dolaşan bir vampir hala var.
Legenda kaže da vampir još uvijek opsjeda dvorane ovoga drevnog dvorca.
Sağ kalan birkaç kişi kontesi evine götürdü. Şatonun doktoru, Kontes'e vampir teşhisi koydu.
Nekoliko preživjelih dovelo ju je kući, a dvorski ju je liječnik proglasio vampirom.
Elizabeth'in kocası umutsuzca bir tedavi bulmaya çalıştı. Şatonun doktoru, Kont'a eski bir putperest efsanesi anlattı.
Njezin je suprug očajnički pokušavao pronaći lijek, a dvorski mu je liječnik ispričao drevnu legendu.
Bu odalardan ayrılırsan şatonun başka hiçbir kısmında uyumak için bir fırsatın olmayacak.
Napustite li ove prostorije nećete spavati ni u kojem drugom dijelu dvorca.
Nihayet büyük şatonun içi nasılmış görebileceğim.
Konačno ću vidjeti kako veliki dvorac izgleda iznutra.
Bu, şatonun yakınındaki dört yolda bulundu.
Ovo je pronađeno na raskršću u blizini tog mesta.
Peki ya Jiminez şatonun çatısına tırmanmadan öldürülürse?
Recimo da Jiminez pogine prije nego dospije do vrha dvorca.
Şatonun öbür tarafında telsiz odası var.
Na drugom kraju zamka, ovde, je radio stanica.
Camelot şövalyeleri adına sana emrediyorum... bu kutsal şatonun kapılarını aç. Bizi buraya bizzat Tanrı yönlendirdi.
Zapovijedam vam, u ime vitezova Kamelota... da otvorite vrata ovog svetog dvorca... do kojeg nas je Bog doveo.
Çingenler, orada öyle bir şatonun olmadığını söylüyorlar ancak insanın hayalinde olabilirmiş.
Cigani vjeruju i da... nema dvorca; da je sve to u ljudskoj mašti.
Su buraya şatonun dev yeldeğirmeninin 500 metre altından geliyor.
Voda ovamo dolazi s dubine od 500 metara.
Sizinle şatonun bahçesinde yapılacak resepsiyonda tanışmak istiyor.
Želio bi vas sresti na domjenku u vrtu dvorca.
Bu bir kabus, ama heyecanlı bir gezi Bir dua edip, şatonun kapısına geliriz
To je prava noćna mora, ali i prava pustolovina. Pomolite se da stignemo do mosta ispred dvorca
Söz veriyorum, yarın, şatonun kraliçesi yine sen olacaksın.
Do sutra, obećajem ti, bit ćeš opet kraljica zamka.
Şatonun tarihini benden daha iyi biliyor.
Poznaje povijest dvorca bolje i od mene.
Hagrid'in beni sakladığı kutu hariç şatonun içini hiç görmedim.
Nisam vidio ništa od dvorca. Osim kutije u kojoj me Hagrid držao.
Bu saatte biri sizi şatonun dışında görürse, başınız derde girer.
Vide li vas izvan dvorca, stradali ste! Jako!
Sayın yargıç, müvekkilim şatonun bedelini ödemek için... uzaklarda harıl harıl çalışırken, karısının faaliyetlerinin... tamamen fedakar olmadığına işaret ediyor.
Moj štićenik tek primjećuje kako, dok je on naporno radio da bi platio za dvorac, ženini postupci nisu bili čovjekoljubni.
Ve biz Lamia'da yaşarken, şatonun dış tarafında beklerdim ve ışığı açıp kapamanı izlerdim.
I dok smo živjeli u Lamiaru, stajala sam ispred tvog dvorca i gledala te kako pališ i gasiš svjetlo.
"Şatonun köprüsü aşağı inmişti, büyük kapı da ardına kadar açılmıştı."
"Most je bio spušten. Vrata su bila otvorena.
Bu şatonun tüm hizmetkarlarının şefiyim ve seni daha önce hiç görmedim.
Ja zapovijedam svim slugama u ovom dvorcu, a tebe nikad prije nisam vidjela.
Onu şatonun derinliklerinde, kimsenin ulaşamayacağı bir mağaraya hapsetti.
Pećina je povezana sa zamak. Ali niko nije zmaja oslobodio.
Dün gece şatonun çatısına yıldırım düştü.
Sinoć je munja udarila u krov dvorca.
Bir zamanlar burada sizin gibi genç bir adam vardı tam bu salonda oturan bu şatonun koridorlarında yürüyen, onun çatısı altında uyuyan.
Jednom je jedan mladić, upravo kao i vi sjedio u ovoj dvorani išao hodnicima ovog dvorca, spavao pod ovim krovom.
Her gün, her saat belki de tam da bu dakikada karanlık güçler bu şatonun duvarlarından geçmeye çalışıyor.
Svakog dana, svakog sata možda upravo sada sile tame nastoje prodrijeti u unutrašnjost ovog dvorca.
Profesör McGonagall'a söyle, Remus ve ben şatonun bu tarafını koruyacağız.
Reci profesorici McGonagall da Remus i ja držimo ovu stranu.
Şu şatonun ve Macaristan kırsal kesiminin üzerinden son 72 saatte geçen uydunun görüntüleri lazım.
Trebam satelitsku snimku bilo kojeg prolaza iznad dvorca i mađarskog sela u posljednjih 72 sata.
Muhtemelen öyle geçerdi de ancak devasa şatonun duvarlarının ardında beni davet eden çılgınca eğlenceler yaşanıyordu.
Tako bi vjerojatno.. -..i bilo da me razdragana zabava nije stalno mamila preko zidina tog orijaškog dvorca.
Şatonun sahibi beyefendiyle daha tanışmamıştım adı Gatsby'di.
Vlasnik mu je bio gospodin kojega još nisam upoznao imenom Gatsby.
Ve sonra öyle böyle şöyle, Richard ölür, şatonun kralı benim.
A onda, jeka-blap-blop, Richard je otišao, ja sam kralj dvorca.
Kitaplar bir şatonun içindeki kütüphanede durmalı.
Ne morate ih staviti u knjižnici u dvorcu.
Daha önce şatonun bu kadar yakınlarında hiç dev görülmemişti.
Nikad nije bio ljudožder nigdje u blizini dvorca i prije.
1.9659969806671s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?