Saçını kesip tüm şehrin önünde sokaklarda çırılçıplak yürüttünüz.
Odrezali ste joj kosu i natjerali da gola hoda ulicama pred cijelim gradom.
Aşırı titizliğini göz önünde bulunduracak olursak Bay Ballard'ın sağlık durumunun iyi olduğunu varsayıyorum.
Znajući tvoju izrazitu gadljivost, slutim da je g. Ballard i nadalje dobra zdravlja.
Dün gece biri onu gözlerimin önünde öldürdü.
Netko ju je sinoć ubio meni ispred očiju.
Onun bütün ilkelerini göz önünde tuttum, Kurallarından ayrılmadım.
Odredbe njegove sve su mi pred očima, zapovijedi njegove nisam odbacio,
Hizkiya mektubu ulakların elinden alıp okuduktan sonra RABbin Tapınağına çıktı. RABbin önünde mektubu yere yayarak
Ezekija primi pismo iz ruke poslanikove i pročita ga. Zatim uđe u Dom Jahvin i razvi ga ondje pred Jahvom.
Büyü Bakanlığı önünde yemin etmeye hazırım.
Prisegnut ču pred Min. čaroIija. - Hagride!
Soruyorum çünkü herif, yunan ismi gibi bir şey kullanıyordu ve direk benim evin önünde oldu olay.
Pitam jer je to bio netko grčkog imena i jebi me ako nije ostavljen pred kućom koju ja rabim.
Kocamın ve arkadaşlarımın önünde beni kıskandırmaya çalıştığına inanamıyorum.
Ne mogu da verujem da si pokušao da me napraviš ljubomornom pred mužem i našim prijateljima. - Pa, je li upalilo?
Delice geleceğini biliyorum ama az önce bir kadın gözümün önünde kayboldu.
Znam da će ovo zvučati ludo, ali upravo sam vidjela ženu kako nestaje pred mojim očima.
Carrie'nin emre itaatsizlik ve akıl hastalığı geçmişinin olması Heyet önünde işimize sandığımızdan daha çok yarayabilir.
Njena neposlušnost i duševna bolest mogu nam više ići na ruku nego dobar nastup pred Odborom.
Anneni gözlerimin önünde öldürdükten sonra bunu unutmamı mı bekliyorsun?
Skrenuo si sa svog puta da ubiješ majku preda mnom i očekuješ da to zaboravim?
bunları tüm sınıfın önünde söyledi. Gerçekten korkunç hissettim.
je to rekao pred cijelim razredom, i stvarno sam se grozno osjećao.
Umursamaz bir panelin önünde oturan bir çocuk düşünün önünde özgeçmişi, (Gülüşmeler) Panelistler sayfaları çevirirken, "Ee, bu kadar mı?"
Djeca sjede pred namrštenom komisijom, koja, znate, gleda njihove životopise, (Smijeh) listaju ih i kažu: "Što, to je sve?"
Kral Süleyman ve bütün İsrail topluluğu Antlaşma Sandığının önünde sayısız davar ve sığır kurban etti.
Potom kralj Salomon i sva izraelska zajednica što se sabra k njemu žrtvovaše pred Kovčegom toliko ovaca i goveda da se ne mogahu ni prebrojiti ni procijeniti.
Süleyman RABbin sunağının önünde, İsrail topluluğunun karşısında durup ellerini göklere açtı.
Tada Salomon stupi, u nazočnosti svega zbora Izraelova, pred žrtvenik Jahvin i raširi ruke.
‹‹Biri komşusuna karşı günah işleyip ant içmek zorunda kaldığında, gelip bu tapınakta, senin sunağının önünde ant içerse,
Ako tko zgriješi protiv bližnjega i bude mu naređeno da se zakune i zakletva dođe pred tvoj žrtvenik u ovom Domu,
İsrail Kralı Ahav ile Yahuda Kralı Yehoşafat kral giysileriyle Samiriye Kapısının girişinde, harman yerine konan tahtlarında oturuyorlardı. Bütün peygamberler de onların önünde peygamberlik ediyordu.
Izraelski kralj i judejski kralj Jošafat sjedili su svaki na svojem prijestolju, u svečanim haljinama, na gumnu pred Samarijskim vratima, a proroci proricali pred njima.
İsraillilerin önünde bozguna uğrayan Yahudalılar evlerine kaçtı.
Izraelci poraziše Judejce i oni pobjegoše pod svoj šator.
‹‹Ya RAB, yürekten bir sadakatle önünde nasıl yaşadığımı, gözünde iyi olanı yaptığımı anımsa lütfen.›› Sonra acı acı ağlamaya başladı.
"Ah, Jahve, sjeti se da sam pred tobom hodio vjerno i poštena srca i učinio što je dobro u tvojim očima." I Ezekija briznu u gorak plač.
Nişanlısı Yusuf, doğru bir adam olduğu ve onu herkesin önünde utandırmak istemediği için ondan sessizce ayrılmak niyetindeydi.
A Josip, muž njezin, pravedan, ne htjede je izvrgnuti sramoti, nego naumi da je potajice napusti.
Sizin ışığınız insanların önünde öyle parlasın ki, iyi işlerinizi görerek göklerdeki Babanızı yüceltsinler!››
Tako neka svijetli vaša svjetlost pred ljudima da vide vaša dobra djela i slave Oca vašega koji je na nebesima."
‹‹Yine atalarımıza, ‹Yalan yere ant içmeyeceksin, ama Rabbin önünde içtiğin antları yerine getireceksin› dendiğini duydunuz.
"Čuli ste još da je rečeno starima: Ne zaklinji se krivo, nego izvrši Gospodinu svoje zakletve.
‹‹İnsanların önünde beni açıkça kabul eden herkesi, ben de göklerdeki Babamın önünde açıkça kabul edeceğim.
"Tko god se, dakle, prizna mojim pred ljudima, priznat ću se i ja njegovim pred Ocem, koji je na nebesima.
İnsanların önünde beni inkâr edeni, ben de göklerdeki Babamın önünde inkâr edeceğim.››
A tko se odreče mene pred ljudima, odreći ću se i ja njega pred svojim Ocem, koji je na nebesima."
Kral buna çok üzüldüyse de, konuklarının önünde içtiği anttan ötürü bu dileğin yerine getirilmesini buyurdu.
Ražalosti se kralj, ali zbog zakletve i sustolnika zapovjedi da se dade.
Kadın ise yaklaşıp, ‹‹Ya Rab, bana yardım et!›› diyerek Onun önünde yere kapandı.
Ali ona priđe, pokloni mu se ničice i kaže: "Gospodine, pomozi mi!"
Zekeriya, hizmet sırasının kendi bölüğünde olduğu bir gün, Tanrının önünde kâhinlik görevini yerine getiriyordu.
Dok je Zaharija jednom po redu svoga razreda obavljao svećeničku službu pred Bogom,
Adam onların gözü önünde hemen ayağa kalktı, üzerinde yattığı yatağı topladı ve Tanrıyı yücelterek evine gitti.
I on odmah usta pred njima, uze na čemu ležaše i ode kući slaveći Boga.
Yaptığını gizleyemeyeceğini anlayan kadın titreyerek geldi, İsanın ayaklarına kapandı. Bütün halkın önünde, Ona neden dokunduğunu ve o anda nasıl iyileştiğini anlattı.
A žena, vidjevši da se ne može kriti, sva u strahu pristupi i baci se preda nj te pred svim narodom ispripovjedi zašto ga se dotakla i kako je umah ozdravila.
‹‹Size şunu söyleyeyim, insanların önünde beni açıkça kabul eden herkesi, İnsanoğlu da Tanrının melekleri önünde açıkça kabul edecek.
"A kažem vam: tko se god prizna mojim pred ljudima, i Sin Čovječji priznat će se njegovim pred anđelima Božjim.
Ama kim beni insanlar önünde inkâr ederse, kendisi de Tanrının melekleri önünde inkâr edilecek.
A tko mene zaniječe pred ljudima, bit će zanijekan pred anđelima Božjim."
‹‹O zaman, ‹Biz senin önünde yiyip içtik, sen de bizim sokaklarımızda öğrettin› demeye başlayacaksınız.
Tada ćete početi govoriti: 'Pa mi smo s tobom jeli i pili, po našim si trgovima naučavao!'
‹Beni kral olarak istemeyen o düşmanlarıma gelince, onları buraya getirin ve gözümün önünde kılıçtan geçirin!› ››
A moje neprijatelje - one koji me ne htjedoše za kralja - dovedite ovamo i smaknite ih pred mojim očima!'"
İsa onlara, ‹‹Hangi olup bitenleri?›› dedi. Ona, ‹‹Nasıralı İsayla ilgili olayları›› dediler. ‹‹O adam, Tanrının ve bütün halkın önünde gerek söz, gerek eylemde güçlü bir peygamberdi.
A on će: "Što to?" Odgovore mu: "Pa ono s Isusom Nazarećaninom, koji bijaše prorok - silan na djelu i na riječi pred Bogom i svim narodom:
İsa, öğrencilerinin önünde, bu kitapta yazılı olmayan başka birçok doğaüstü belirti gerçekleştirdi.
Isus je pred svojim učenicima učinio i mnoga druga znamenja koja nisu zapisana u ovoj knjizi.
İsa bunları söyledikten sonra, onların gözleri önünde yukarı alındı. Bir bulut Onu alıp gözlerinin önünden uzaklaştırdı.
Kada to reče, bi uzdignut njima naočigled i oblak ga ote njihovim očima.
İbrahimin, İshakın ve Yakupun Tanrısı, atalarımızın Tanrısı, Kulu İsayı yüceltti. Siz Onu ele verdiniz. Pilatus Onu serbest bırakmaya karar verdiği halde, siz Onu Pilatusun önünde reddettiniz.
Bog Abrahamov, Izakov i Jakovljev, Bog otaca naših, proslavi slugu svoga, Isusa kojega vi predadoste i kojega se odrekoste pred Pilatom kad već bijaše odlučio pustiti ga.
İyileştirilen adam, Petrus ve Yuhannayla birlikte gözleri önünde duruyordu; bunun için hiçbir karşılık veremediler.
videći gdje s njima stoji izliječeni čovjek, nisu mogli ništa protusloviti.
Ama Petrusla Yuhanna şöyle karşılık verdiler: ‹‹Tanrının önünde, Tanrının sözünü değil de sizin sözünüzü dinlemek doğru mudur, kendiniz karar verin.
Ali im Petar i Ivan odgovoriše: "Sudite je li pred Bogom pravo slušati radije vas nego Boga.
Kutsal Yazılardan okuduğu bölüm şuydu: ‹‹Koyun gibi kesime götürüldü; Kırkıcının önünde kuzu nasıl ses çıkarmazsa, O da öylece ağzını açmadı.
A čitao je ovaj odlomak Pisma: Ko ovcu na klanje odvedoše ga, ko janje nijemo pred onim što ga striže on ne otvara svojih usta.
Ne var ki, bazıları sert bir tutum takınıp ikna olmamakta direndiler ve İsanın yolunu halkın önünde kötülemeye başladılar. Bunun üzerine Pavlus onlardan ayrıldı. Öğrencilerini de alıp götürdü ve Tiranusun dershanesinde her gün tartışmalarını sürdürdü.
Ali kako neki, okorjeli i nepokorni, ocrnjivahu ovaj Put pred mnoštvom, odstupi od njih, odvoji učenike i danomice raspravljaše u školi nekog Tirana.
Bu nedenle ben gerek Tanrı, gerek insanlar önünde vicdanımı temiz tutmaya her zaman özen gösteriyorum.
Zato se i ja trudim uvijek imati savjest besprijekornu pred Bogom i pred ljudima."
Pavlus bunları söyledikten sonra ekmek aldı, hepsinin önünde Tanrıya şükretti, ekmeği bölüp yemeye başladı.
Rekavši to, uze kruh, pred svima zahvali Bogu, razlomi i stade jesti.
İman uğrunda yüce mücadeleyi sürdür. Sonsuz yaşama sımsıkı sarıl. Bunun için çağrıldın ve birçok tanık önünde yüce inancı açıkça benimsedin.
Bij dobar boj vjere, osvoji vječni život na koji si pozvan i radi kojega si dao ono lijepo svjedočanstvo pred mnogim svjedocima!
Her şeye yaşam veren Tanrının ve Pontius Pilatus önünde yüce inanca tanıklık etmiş olan Mesih İsanın huzurunda sana buyuruyorum: Rabbimiz İsa Mesihin gelişine dek Tanrı buyruğunu lekesiz ve kusursuz olarak koru.
Zapovijedam pred Bogom koji svemu život daje i pred Kristom Isusom koji pred Poncijem Pilatom posvjedoči lijepo svjedočanstvo:
4.2278289794922s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?