Yetkililer tarafından arandığı için, biz de gizli saklı çalışmaya karar verdik.
Nekog s potrebnim vještinama da intervenira. Love nas vlasti, radimo u tajnosti.
Hassas sinirinden ötürü ona Çılgın Max ismini verdik ki bu hassas sinir, masum bir telefon çalmasıyla bile tetiklenebilirdi.
Zvali smo ga "Pobješnjeli Max" zbog brzog izlijeva bijesa. Što je moglo uzrokovati nešto mrsko poput zvonjave telefona.
Bu iş annesine yaramadı, maalesef vefat etti ama biz ona bu fırsatı verdik, anlıyor musun?
Nije išlo za nju, umrla je nažalost, ali... Dali smo mu šansu, znate?
Lyndsey ve ben, birlikte yaşamaya karar verdik.
Lindzi i ja smo odlučili da živimo zajedno.
Alicia'yla düşündük de... insanların arasına karışmamın... iyi olacağına karar verdik.
Alicia i ja mislimo... da bi uklapanje, postajanje članom zajednice... moglo biti dobro za mene.
Bay Potter'ın Bay Weasley dışında diğerlerini kurtarmada gösterdiği azim olmasaydı ilk bitireceğini göz önünde bulundurarak onu ikincilikle ödüllendirmeye karar verdik.
No kako bi g. Potter stigao prvi da nije odlučio spasiti ne samo g. Weasleyja nego i ostale, složili smo se da mu dodijelimo drugo mjesto.
Bir süre ayrı kalmaya karar verdik.
Razdvojili smo se na neko vrijeme.
Belki olmasına izin verdik ama biz başlatmadık.
Mozda smo ga samo pustili da se desi. Ali mi nismo nista poceli.
Evet, uyuşturucu satıcısı bir maymuna verdik.
Da. Dali smo ga majmunu koji diluje drogom.
Kaçmasına izin verdik, gelecek hafta yirmisi daha ölür.
Mi smo ga pustili, 20 više umrijet će sljedeći tjedan.
Biz, biraz düşündükten sonra evlenmeye karar verdik.
ODLUČILI SMO, NAKON MALO RAZMIŠLJANJA, DA ĆEMO SE VJENČATI.
Yüce Rahip hazretleriyle müzakere ettikten sonra Loras Tyrell ve Cersei Lannister'ın duruşmalarının Anne Bayramı'nın ilk gününde Yüce Baelor Septi'nde düzenlenmesine karar verdik.
Nakon razgovora s Vrhovnim septonom utvrdili smo da će se suđenje Lorasu Tyrellu i Cersei Lannister održati u velikoj septi Baelora na prvi dan Majčina festivala.
Size Nehirova'yı elinizde tutasınız diye verdik.
Dali smo vam Porječje da ga držite.
Ondan sonra ne olursa olsun kendimizi korumaya karar verdik.
Nakon toga smo se odlučile zaštititi pod svaku cijenu.
Biz de beyaz kâğıt yapıştırmaya karar verdik. Duvarlara beyaz kâğıt...
Stoga smo odlučili lijepiti bijelo, bijelo po zidovima.
Bu yüzden Stanford'ta farklı bir sürücüsüz araç yapmaya karar verdik.
Tako smo na Stanfordu odlučili izgraditi drugačiji samovozeći automobil.
Ben modaya biraz fazla uymuştum ve daha kadınca bir bakış açısı istedik; bunu-modayı- çok daha uygun bir biçimde gerçekleştirmiş olan ördeğe rol verdik.
Bilo je to malo previše funky, a mi smo željeli malo feminističniju perspektivu stoga smo uposlili patku koja je to učinila na puno prikladniji način -- moda.
Biz de birbirimizin kartvizitlerini aldık ve sonrasında birbirimizle haberleşmeye devam ederek 'High Line Dostları' adlı bu derneği kurmaya karar verdik.
Stoga smo razmijenili vizitke i nastavili se zvati i odlučili osnovati tu organizaciju, Prijatelji High Linea.
Sonuçta bu kişiyi çalışmadan çıkarmak yerine bu deneyi tekrar etmeye karar verdik.
Stoga smo odlučili ne izbaciti tog čovjeka i odlučili smo ponoviti pokus.
ELA: Biz bu yönteme Kültüromik adını verdik.
ELA: Dakle, kulturomika jest ime koje smo dali ovoj metodi.
Biz buna Stüdyo Okul adını verdik, Rönesans dönemindeki orijinal fikirden yola çıkarak, çalışıp öğrenmenin bir arada olduğu döneme yani,
I nazvali smo to studio škola za povratak na izvornu ideju u renesansi gdje su rad i učenje integrirani.
Biz de şöyle yaptık, 4 yaşındaki deneklere bu bulgu örneğini verdik ve sadece çalıştırmalarını istedik.
Upravo smo to učinili; dali smo četverogodišnjacima taj uzorak i pitali smo ih da ga aktiviraju.
Biz de buçocuklar için geceleri ders yapılacak bir okul kurmaya karar verdik.
Pa smo se sjetili započeti noćnu školu za djecu.
Onlara bir takım talimatlar verdik ve onları hiçbir zaman kandırmadık.
Damo im mnogo uputa i nikada ih ne zavaravamo.
Bazı şirketlerin içine girmeye karar verdik ve benzer bir şeyi yaptık.
Odlučili smo ubaciti se u neke tvrtke i napraviti vrlo sličnu stvar.
Ertesi gün saat 4:04'te, 404$ nakit para olarak verdik.
U 4:04 sljedećeg dana, dali smo 404$ u gotovini.
Tesadüffen tam olarak bir yıl sonra tekrar New York'taydık bu yüzden aynı resmi çekmeye karar verdik.
Točno godinu dana kasnije opet smo bili u New Yorku pa smo odlučili slikati se na isti način.
Ve bazı insanlara da legolar verdik ve dedik ki, "3 dolara bu Bionicle’ı yapmak ister misin?
I nekim smo ljudima dali Lego kockice i rekli, "Hej, bi li htio izraditi ovu Lego Bionicle igračku za tri dolara?
Evet derlerse, yeni bir tane verdik ve onlar yenisini yaparken biz henüz bitirdikleri Bionicle’ı parçalarına ayırdık.
I ako bi rekli da žele, dali bi im drugu, i dok bi je sastavljali, oduzeli bi im onu koju bi bili završili.
Eğer evet derlerse, daha önce onların yapıp bizim parçalarına ayırdığımızı verdik.
I ako bi rekli da bi htjeli, dali bi im onu koju su sastavili i koju smo rastavili.
Origaminin nasıl yapılacağını anlatan açıklama verdik ve bir sayfa kâğıt verdik.
Dali smo im upute o tome kako složiti origami, i dali smo im list papira.
Altına Hücum Devri soygunlarından kayıp altın ile alakalı bir hikaye duyduk ve oraya çıkmaya karar verdik.
Čuli smo priču o izgubljenom zlatu iz vremena Gold Rush pljački, pa smo željeli tamo otići.
Şey, altın filan bulmadık, ama bulduğumuz şeyin çok daha değerli olduğuna karar verdik.
Pa, nismo pronašli nikakvo zlato, ali smo zaključili da je ono što smo otkrili vrijednije.
İnsanların 3'te 1'ine kağıtları verdik ve bunlar bize geri verildi.
Prvoj trećini ljudi smo dali papir, koji su nam vratili.
3'te 1'ine kağıtları verdik ve onlar bu kağıtları parçaladılar, bize gelip dediler ki, "Deneyci Bey, ben X tane soru çözdüm.
Drugoj trećini ljudi smo dali papir i nakon što su ga poderali, došli su do nas i rekli "Gospodine Eksperimentatoru, riješio sam X problema.
Biz de şimdilik klitoristen bahsetmeyelim diye karar verdik."
Pa smo mislili da je za početak bolje ni ne spominjati klitoris.“
Sonuç olarak, birlikte özel bir tasarım yapmaya karar verdik.
Tako smo odlučili zajedno napraviti specijalni projekt.
Bizde cevap verdik "Oh, daha fazlasını anlatsanıza
Na što smo mi odgovorili, "Oh, recite nam više.
Yani kar amacı gütmeyen bir girişim başlattık, verileri tasarıma bağladık, ve buna Gapminder ismini verdik. Londra metrosundan esinlendik. Hani “boşluğa dikkat edin” diye uyarırlar ya?
Pa smo započeli neprofitni pothvat kojeg smo nazvali - povezujući podatke i dizajn - zovemo ga Gapminder, po londonskoj podzemnoj željeznici gdje vas upozoravaju, "mind the gap" (pazite na jaz).
Ülkelerini ele geçirerek mülk olarak Rubenlilere, Gadlılara, Manaşşe oymağının yarısına verdik.
(29:7) Zauzeli smo njihovu zemlju te je predali u baštinu Rubenovcima, Gadovcima i polovini plemena Manašeova.
‹‹Ama ben kimim, halkım kim ki, böyle gönülden armağanlar verebilelim? Her şey sendendir. Biz ancak senin elinden aldıklarımızı sana verdik.
Tko sam ja i što je moj narod da bismo imali snage ovoliko prinijeti tebi dragovoljno? Od tebe je sve, i iz tvojih ruku primivši, dali smo tebi!
‹‹O vakit doğru kişiler Ona şu karşılığı verecek: ‹Ya Rab, seni ne zaman aç görüp doyurduk, susuz görüp su verdik?
"Tada će mu pravednici odgovoriti: 'Gospodine, kada te to vidjesmo gladna i nahranismo te; ili žedna i napojismo te?
Bu nedenle aramızdan seçtiğimiz bazı kişileri, sevgili kardeşlerimiz Barnaba ve Pavlusla birlikte size göndermeye oybirliğiyle karar verdik.
zaključismo jednodušno izabrati neke muževe i poslati ih k vama zajedno s našim ljubljenim Barnabom i Pavlom,
Çünkü biz benliğin denetimindeyken, Yasanın kışkırttığı günah tutkuları bedenimizin üyelerinde etkindi. Bunun sonucu olarak ölüme götüren meyveler verdik.
Doista, dok bijasmo u tijelu, grešne su strasti, Zakonom izazvane, djelovale u našim udovima te smrti donosile plodove;
1.2812378406525s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?