Prijevod od "tavşancık" na Hrvatski


Kako koristiti "tavşancık" u rečenici:

Sadece zararsız bir tavşancık, öyle mi?
To je samo mali bezazleni zečič.
Çimenlikte iki tavşancık geziniyor. Yeşil yeşil çimenleri kemiriyor.
Tamo su sjedila dva zeca, jeli su zelenu, zelenu travu...
Mavi renk düğmeden gözleriyle bana dik dik bakan bu iki pofuduk tavşancık yüzünden ayaklarım terlemeye başlamıştı.
Odjednom su mi stopala počela znojiti dok su dva paperjasta mala zeca sa očima od plavih dugmića budalasto buljila od mene.
"Tavşancık Her Şey Nasıl Değişiyor", "Tavşancık Benim İçin Aşk Demek".
Zeko, sve se mijenja, Z-E-K-O reci mi ljubav?
İki tavşancık kulağı yaparsın, tavşancık ağacın etrafında gezinir, yuvanın içinde,
Napraviš dva zečja uha, zeko ide oko drveta, u bačvu,
Tavşancık ağacın etrafında gezinir ve yuvaya girer.
"Zeko ide oko drveta u bačvu."
Bu çocuk partisi ve bu da tavşancık değil.
Ovo je moja dječja zabava i ovo nije zec.
Sanki binlerce tavşancık tarafından öpülüyormuşum gibi hissettiriyor.
Kao da me ljubi hiljade malih zečića.
Neden kasabadan sen değil de ben topuklayacakmışım, tavşancık?
Zašto ja moram otići iz grada, a ne ti, zeko?
Belki duymuşsundur, üzerine numara konmuş Tavşancık?
Možda si čuo za to. Zec sa napisanim brojem na njemu?
Yumuşak, tüylü, sevimli bir tavşancık rüyası görmemelisin.
Ne smeš da sanjaš meke, slatke zeke.
Manami Pamuk Tavşancık adlı karakteri çok severdi.
Manami je jako voljela Pamucnog zecica.
Biliyorum saatlerdir yürüyormuş gibi geliyor, tavşancık ama bara döner dönmez minik canının istediği kadar havuç yiyebilirsin.
Znam, čini se da puno pješačimo, zeko, ali znaš što, čim se se vratimo u bar, dobit ćeš mrkava koliko ti tvoje malo srce želi.
Bak Tavşancık, onur meseleni falan anlıyorum da bu yaptığın Kung Fu değil.
Slušaj, zeko, kužim sve to s časti, ali ovo nije kung fu.
Ve sen Tavşancık. Eğer onurunla ölmeyi düşünüyorsan bana mutfakta yardım etmek zorundasın.
A ti, Zeko, ako uopće želiš da pomislim na tvoju časnu smrt, morat ćeš mi pomoći u kuhinji.
Şu tavşancık gibi olanlardan mı yoksa?
To nije onaj prokleti zec, zar ne?
Peki, tüm Atlantik Kıyısı'nda tahta-şey, tavşancık salgını olmuş.
U REDU, PA, BILA JE EPIDEMIJA STENI... KA ŠIROM CELE ISTOČNE OBALE.
E peki nerde o pembe tavşancık bugün?
Gdje je taj ružičasti zec danas?
Stefan'ın tavşancık avlayan barış yanlısı biri olduğu zamanları özledim şimdi.
To u meni izaziva nostalgiju za vremenima kad je Stefan bio mirotvorac poput zečića.
Lily, Tavşancık olmadığı için bütün gece uyumadı. Yani Tavşancık olmadığı için biz de bütün gece uyumadık.
Lily cijelu noc nije spavala jer nije imala svog Zeku što znaci da mi nismo cijelu noc spavali jer ona nije imala svog Zeku.
Sen de bana tavşancık diyetine girip düzinelerce kişiyi öldürmeyen bir vampir söyle.
Reci mi tko se hranio zečićima i nije ubio desetine.
Lanet olası harika, masum lanet pofuduk tavşancık numaraları yaparak?
Oh, znaš prokletim sranjem nevinog zečića?
Kırdığın tek şey o tavşancık değildi, hanımefendi.
Nisi razbila samo onog zeca, mlada damo.
Tavşancık çikolatalarının köklerinle bir ilgisi var mı?
Imaju li čokoladni zeke neke veze s tvojim nasljeđem?
Bir tane daha tavşancık ister misin minnoşum?
Hoćeš li još jednog zeku, lutkice?
4.5754160881042s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?