Prijevod od "zecu" na Turski


Kako koristiti "zecu" u rečenici:

Dugokosi muškarac, nedostaje mu zub pronađen u zecu.
Uzun saçlı bir erkek, tavşanda bulduğum dişin aynısı onda da eksik.
Medvjed kaže zecu: "Da li se tebi govno lijepi na krzno?"
"Sana kaka yapışıyor mu?" demiş Ayı.
Zvuči kao priča o zecu koga si ulovio jutros.
Bu sabah yakaladığın tavşan gibi mi?
Mogao bih prodati ovaj pištolj nekom zecu iz džungle u Harlemu za $500.
Bu silahı Harlem'de 500 $'a satarım ben.
Stari je mogao zamjeniti osigurače brže nego što treba zecu da kresne.
Babam sigortaları flört eden bir tavşandan bile daha hızlı değiştirebilirdi.
Ma, radi se o čovjeku, ne o zecu!
Hadi doktor, o bir adam, tavşan değil!
Tko se sjeća basne o kornjači i zecu- okretni ali ljeniji mali pamučni repić i njego spori ali odlučni protivnik?
Kaplumbağa ve tavşan masalını hatırlayan var mı? Hızlı ama tembel tavşanı ve yavaş ama azimli rakibini?
Izgleda da cemo morati pisati Nestle zecu za to.
Bunun için 'Nestlé Bunny'ye bir mektup yazmalıyız.
Uvijek upali strašnom zecu iz crtića kada bježi tom zgodnom čovječuljku sa govornom manom.
Peltek ama iyi kalpli adamdan kaçarken çizgi film tavşanının her zaman işine yarar o.
Jeste li se zamislile da se ovdje možda radi o pravom zecu?
Tavşancığın gerçek anlamda bir tavşan olabileceğini hiç düşündünüz mü?
Nećeš me stići zecu kad sam ovakav heroj.
Bu tavşanın asla bu kadar kahramanlık yaptığını göremezsiniz.
Našao je trag koji bi mogao pripadati zecu ili nekom glodavcu.
Tavşan ya da bir başka kemirgene ait bazı izler buldu.
I zecu bi trebala čutura i ruksak da bi prešao ovu pustinju.
Yaban tavşanı bile bu çölü geçmek için matara ve sırt çantasına ihtiyaç duyardı.
Postoji pjesmica o zecu pomoću koje zapamtiš.
Ağacın etrafında koşan tavşanla ilgili bir tekerleme vardı.
Ovom smo zecu ubrizgali serum prije dva dana.
Bu tavşana iki gün önce serum enjekte edilmişti.
Što se tiče Petea, postoji jedan rečenica u "Purpurnom zecu" koja glasi:
Pete'e gelince, "Kadife Tavşan"da bir satır var:
A onda ćeš srati i po Uskrsnom zecu, također?
Şirinler'in de aslında birer kazulet olduğunu mu söyleyeceksin?
Recite Velikom Zecu da je sve u redu.
Yüce Tavşan'a her şeyin yolunda olduğunu söyleyin.
Ako se meni obraćaš kao zecu, da, ja imam ime.
G.t arkadaş olarak benden bahsediyorsan, evet ismim var.
Što je Alice rekla bijelom zecu.
Alice beyaz tavşana bu şekilde hitap ederdi.
...osmijeh koji ćete imati na licu u "Zecu u crvenom", kad vidite neke od mojih cura kako plešu, jer su stvarno fantastične.
Rabbit in Red'de kızlarımızın dansını seyredince yüzünüz gülecek, çünkü onlar fantastik.
Jedne godine Uskrs ide zecu, a druge piletu.
Bir sene tavşan, bir sene civciv patron olsun.
Podsjetite me da vam jednom ispričam priču o kornjači i zecu.
Hatırlat da bir ara sana kaplumbağayla tavşanın hikayesini anlatayım.
Zvuči mi kao priča o kornjači i zecu?
Bu aynı kaplumbağa ile tavşan hikâyesine benziyor.
Koliko god da sam u iskušenju da se pridružim majmunu, uskršnjem zecu i ogromnom pakovanju pudinga, odbit ću.
Bak, bir maymuna, paskalta tavşanı ve kocaman bir pudinge katılmayı çok istesem de.. Almayayım.
Što je bilo sve to o zecu?
Ee, ne? Şu tavşan muhabbeti de neyin nesiydi?
Kad si već toliko uživao u zecu, Dome, imam nešto lijepo za tebe.
Tavşanı çok sevdiğin için Dom sana gerçek bir ziyafet hazırladım.
Zvuči ludo, ali biste li mogli reći što se dogodilo mome zecu Gumbiću koji je pobjegao kad mi je bilo 5 godina?
Belli ki hoşuna gitti. Saçma geleceğini biliyorum ama ben beş yaşındayken kaçan tavşancığıma ne olduğunu söyler misiniz?
Znam da ti sumnjaš, no, da, vjerujem zecu.
Senin şüphe ettiğini biliyorum ama evet, tavşana inanıyorum.
Čuo sam priču o zecu s velikim zubima i njegovu bijelom, zlom mišu
Orada koskocaman bir tavşanın ve de şeytani bir tavşanın yaşadığını duydum.
Možemo ga isprobati na zecu. Test.
Belki bir tavşanın üstünde test edebiliriz.
Znači da je i Peter bio Wesen nalik zecu.
O zaman Peter da tavşanımsı bir Wesen olmalı.
Peter je Wesen nalik zecu, a netko mu je odsjekao nogu?
Peter tavşanımsı bir Wesen... ve biri ayağını mı kesmiş yani?
Vjerojatno nisi znao, ali zec može reći drugom zecu da je "sladak"... ali kad to druge životinje rade... to je malo...
Muhtemelen bilmiyordun ama bir tavşan başka bir tavşana "tatlı" diyebilir ama başka bir hayvan deyince, biraz...
Mislim da bismo se zasad trebale usredotočiti na tvoju priču a da ćemo o kitu i zecu kasnije.
Sence? Bence şimdilik senin öyküne odaklanalım, balinayla tavşanı sonra konuşuruz.
Peto-činku o pahuljastom zecu koji se previše približio oceanu i onome što se je zatim dogodilo.
Sana beş perdeden oluşan okyanusa çok yaklaşan... tüylü tavşancığı ve sonrasında olanların hikayesini anlatacağım.
A zecu u bilo kojem stanju ne povećava podobnost, tako da podobnost ovisi o stvarnosti kakva ona jest, da, ali također i o organizmu, njegovom stanju i djelovanju.
Bir tavşan için karnı aç olsun, tok olsun, uygunluğu arttırmaz. Yani uygunluk, gerçekliğin olduğu gibi ele alınmasına dayanır, evet. Ama aynı zamanda organizmaya, onun durumuna ve davranışına dayanır.
1.281879901886s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?