Bir şövalyeyle bu şekilde konuşmaya nasıl cüret edersin?
Kako se usuđuješ tako razgovarati s vitezom.
Böyle konuşmaya başlayınca, bana paniklemişsin gibi geliyor.
Uvijek kada tako pričaš, zvučiš uspaničeno.
Bu senin boşanmayı konuşmaya çalışma şeklin mi?
Gle. Želiš li me na taj način potaknuti na razvod?
Benimle bu şekilde konuşmaya nasıl cüret edersin?
Kako se usuđuješ tako samnom govoriti?
Ama dediğim gibi, bu konuda konuşmaya yetkim yok.
Kako rekoh, nisam ovlašten o tome raspravljati.
Benimle bu şekilde konuşmaya hakkın yok.
Ne možeš mi se tako obraćati.
Benimle böyle konuşmaya nasıl cüret edersin?
Kako se usuđuješ obraćati mi se tako!
Yoksa diğer büyücüler konuşmaya başlar ve kitaplarım hiç satılmazdı.
Inaće bi čarobnjaci bIebetaIi...... iknjigese ne bi prodavaIe.
Benimle böyle konuşmaya nasıl cüret edersin!
Kako se usuđujete sa mnom razgovarati na taj način!
Bu konuşmaya daha sonra devam edebilir miyiz?
Misliš da smo mogli završiti ovaj razgovor poslije?
Benimle böyle konuşmaya nasıl cesaret edersin?
Kako se usuđuješ ovako pričati sa mnom?
O zaman konuşmaya başlasan iyi olur.
Pa, mislim da bi bolje početi govoriti, tada.
Benimle bu şekilde konuşmaya hakkınız yok.
Nemaš pravo tako razgovarati sa mnom.
Ben de tam seninle konuşmaya geliyordum.
Baš sam htio doći da popričamo.
Bu şekilde güzel konuşmaya devam edersen belki bir dahaki sefer restoranı senin seçmene izin veririm.
Samo nastavi tako lijepo govoriti, pa možda idući puta dozvolim da ti odabereš restoran.
Senin ya da ailenin konuşmaya ihtiyacı olursa beni ara.
Ako ti ili tvoja obitelj trebate nekog za razgovor, pozovite me.
Onunla bu konuda konuşmaya çalıştım ama beni dinlemedi.
Pokušao sam da pričam sa njom, ali... Neće da me sluša.
Seninle o şekilde konuşmaya hakkım yoktu.
Nisam imala pravo onako razgovarati s tobom.
Konuşmaya hazırım ama sadece Kaptanınızla konuşurum.
Hej! Spreman sam na razgovor, ali samo do kapetana.
Lütfen Sör Jaime Lannister'a onunla konuşmaya geldiğimi söyleyin.
Obavijestite Sir Jaimeja Lannistera da želim razgovarati s njim.
Oswald'ın ne zaman General Walker hakkında konuşmaya başladığını ve onun hakkında kiminle konuştuğunu öğrenmeliyiz.
MORAMO SAZNATI KAD OSWALD POČNE PRIČATI O GEN. WALKERU I KOME.
Buraya onları nasıl yeneceğimizi öğrenmek için gönderildim ama Hisar'daki herkes benimle konuşmaya zahmet edenler bile hepsi daha gezenlerin varlığından şüphe ediyor.
Poslali su me da naučim kako ih poraziti. Svi u Citadeli, oni koji uopće razgovaraju sa mnom, Sumnjaju da su šetači ikad postojali.
Sonra sorun yedinci ve sekizinci sınıfları nasıl olup da soykırım konusundaki bir konuşmaya götürüp konuyla sorumlu ve saygılı bir şekilde ilgilenir ve bununla ne yapacaklarını bilir hale getirmekti.
Savršen izlet. Problem koji se tada javlja je kako povesti učenike sedmih i osmih razreda na govor o genocidu i nositi se s temom na način koji je odgovoran i pun poštovanja, a s kojim će oni znati što napraviti.
Tamam dedim, oturdu ve konuşmaya başladık.
Rekla sam, okej, i sjela je, i pričale smo.
Bu beni 'Vajina Monologları'nı yazmaya götürdü, ki bu da beni takıntılı ve sürekli bir şekilde gittiğim her yerde vajinalar hakkında konuşmaya götürdü.
To me dovelo do pisanja „Vagininih monologa“ što me odvelo do opsesivnog i neprestanog pričanja o vaginama gdje god sam mogla.
Bu araştırma hakkında akademik çevre dışında, şirketlerde ve okullarda konuşmaya başladığımda, bana söyledikleri ilk şey konuşmaya bir grafikle başlamamam gerektiğiydi.
Kada sam prvi put počeo govoriti o ovome izvan akademskih krugova, vani u tvrtkama i školama, prva stvar koju su mi rekli da nikada ne činim jest početi govor s grafikonom.
Ve insanlar ayrıcalık hakkında konuşmaya başladıklarında utançtan paralize oluyorlar.
A kad ljudi krenu govoriti o privilegijama, paralizira ih sram.
Konuşmaya kattıkları varlıkları ile ilgili bir durum.
Radi se o prisutnosti tijekom govora.
Dürüst olmak gerekirse, ilgi görmek ve yardım almak için çırpınıyordum ve o tuhaf yorumcumla ilgili konuşmaya başladım
I da budem iskrena, bila sam očajna za zanimanjem i pomoći te sam mu počela govoriti o svom neobičnom komentatoru.
Birbirimizi korkunç derecede özlüyorduk. Ama o dönemde uluslararası telefon görüşmeleri çok pahalıydı. Paramız ancak haftada beş dakika konuşmaya yetiyordu.
Užasno smo si nedostajali, ali međunarodni pozivi tada su bili užasno skupi i mogli smo razgovarati samo pet minuta tjedno.
Aile üyelerinden birini kaybetme konusunda konuşuyorlarsa, kendi aile üyelerinden birini kaybettiğin hakkında konuşmaya başlama.
Ako govore o gubitku člana obitelji, nemojte početi govoriti o vremenu kad ste vi izgubili člana obitelji.
İş yerinde karşılaştıkları zorluk hakkında konuşuyorlarsa, işinden ne kadar nefret ettiğin konusunda konuşmaya başlama.
Ako govore o problemima koje imaju na poslu, nemojte im pričati o tome koliko vi mrzite svoj posao.
Kafamı yazdıklarımdan kaldırdım, ve odanın boş bir köşesine doğru konuşmaya başladım.
Podigla sam pogled s rukopisa i izravno se obratila praznom kutu sobe.
Ve Batı sanatındaki büyük trajediler hakkında onlarla konuşmaya gittim.
I otišao sam razgovarati s njima o nekim velikim tragedijama Zapadne umjetnosti.
İsa konuşmaya başlayıp onlara şunları öğretti:
On progovori i stane ih naučavati:
Daha sonra İsaya kör ve dilsiz bir cinli getirdiler. İsa adamı iyileştirdi. Adam konuşmaya, görmeye başladı.
Tada mu donesoše opsjednuta, slijepa i nijema. I ozdravi ga te njemak progovori i progleda.
Adamın kulakları hemen açıldı, dili çözüldü ve düzgün bir şekilde konuşmaya başladı.
I odmah mu se otvoriše uši i razdriješi spona jezika te stade govoriti razgovijetno.
İsa onlara benzetmelerle konuşmaya başladı. ‹‹Adamın biri bağ dikti, çevresini çitle çevirdi, üzüm sıkmak için bir çukur kazdı, bir de bekçi kulesi yaptı. Sonra bağı bağcılara kiralayıp yolculuğa çıktı.
I uze im zboriti u prispodobama: Čovjek vinograd posadi, ogradom ogradi, iskopa tijesak i kulu podiže pa ga iznajmi vinogradarima i otputova.
O anda Zekeriyanın ağzı açıldı, dili çözüldü. Tanrıyı överek konuşmaya başladı.
a njemu se umah otvoriše usta i jezik te progovori blagoslivljajući Boga.
İsa, ‹‹Dinlediğiniz bu Yazı bugün yerine gelmiştir›› diye konuşmaya başladı.
On im progovori: "Danas se ispunilo ovo Pismo što vam još odzvanja u ušima."
İsayla birlikte sofrada oturanlar kendi aralarında, ‹‹Kim bu adam? Günahları bile bağışlıyor!›› şeklinde konuşmaya başladılar.
Sustolnici počeli nato među sobom govoriti: "Tko je ovaj da i grijehe oprašta?"
Çevredeki kalabalık büyürken İsa konuşmaya başladı. ‹‹Şimdiki kuşak kötü bir kuşaktır›› dedi. ‹‹Doğaüstü bir belirti istiyor, ama ona Yunusun belirtisinden başka bir belirti gösterilmeyecek.
Kad je nagrnulo mnoštvo, poče im Isus govoriti: "Naraštaj ovaj naraštaj je opak. Znak traži, ali mu se znak neće dati doli znak Jonin.
İmanlıların hepsi Kutsal Ruhla doldular, Ruhun onları konuşturduğu başka dillerle konuşmaya başladılar.
Svi se napuniše Duha Svetoga i počeše govoriti drugim jezicima, kako im već Duh davaše zboriti.
‹‹Ben konuşmaya başlayınca Kutsal Ruh, başlangıçta bizim üzerimize indiği gibi, onların da üzerine indi.
"I kad počeh govoriti, siđe na njih Duh Sveti kao ono na nas u početku.
Şabat Günü kent kapısından çıkıp ırmak kıyısına gittik. Orada bir dua yeri olacağını düşünüyorduk. Oturduk, orada toplanmış kadınlarla konuşmaya başladık.
U dan subotni iziđosmo izvan gradskih vrata k rijeci, gdje smo mislili da će biti bogomolja. Sjedosmo i stadosmo govoriti okupljenim ženama.
Havraya giren Pavlus cesaretle konuşmaya başladı. Üç ay boyunca oradakilerle tartışıp durdu, onları Tanrının Egemenliği konusunda ikna etmeye çalıştı.
Onda Pavao uđe u sinagogu te je tri mjeseca hrabro raspravljao i uvjeravao o kraljevstvu Božjem.
Gökten işittiğim ses benimle yine konuşmaya başladı: ‹‹Git, denizle karanın üzerinde duran meleğin elindeki açık tomarı al›› dedi.
I glas što ga začuh s neba opet prozbori sa mnom: "Idi, uzmi otvorenu knjigu iz ruke anđela što stoji na moru i na zemlji!"
1.5258870124817s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?