İkincisi, anlaşılamayan bir sebeple şeytanla dans etmeye kalkıyor, bu yüzden Koreli katillere borçlanıyor ve bir zencinin şapkasına dil uzatıyor, hem de kolayca adam öldürüp cesedini yol kenarına attıkları bir yerde.
Drugo, on želi plesati s vragom iz nekog neutvrđenog razloga. Stoga on duguje novac korejskom ubojicama, i ismijava se kapi crnca, na mjestu gdje može biti ubijen, a tijelo mu baciti nedaleko u LA klancu.
Her oturduğunda minderden 10 yıllık Doritos cipsin tozu kalkıyor.
Svaki put kad sjedne, vreća ispusti staru prašinu od čipsa.
Uçak 12:00'de kalkıyor, ve ben planladığım gibi içinde olacağım.
Avion polijeće u 12 i ja kanim biti u njemu.
Lufthansa havayollarına ait LH450 sefer sayılı Los Angeles uçağı kalkıyor.
"Lufthansa" objavljuje polazak zrakoplova na liniji za Los Angeles.
Geldiğimden beri uçaklar iki saatte bir kalkıyor.
Otkad sam se pojavila zrakoplovi polijeću svaka dva sata.
Miami treni 12.05'de kalkıyor, Bay Ness.
Vlak za Miami polazi u 12.05, gosp. Ness.
Düğün gemisi bu akşamüstü kalkıyor, Eric.
Poslijepodne, Grimsbi. Vjenčanje će biti na brodu u sumrak.
Tren beş saat sonra kalkıyor, her şeyi kafamda deliler gibi ölçüp biçiyorum.
Voz polazi za pet sati, u glavi mi je ludnica.
Bayanlar baylar, iskeleye giden son servis beş dakika sonra kalkıyor.
Dame i gospodo, posljednji autobus za pristanište kreće za 5 minuta.
Trene yetişmek istiyorsan hemen çıksak iyi olur. 45 dakika sonra kalkıyor.
Moramo požuriti na vlak, kreće za 45 minuta.
İfadesini vermek için kürsüde ayağa kalkıyor.
Stoji i čeka svoj red za iskaz.
Erken kalkıyor ve onu kollarıma almama bayılıyor.
Rano ustaje i voli da je u mom naručju.
Son tren yarım saat sonra kalkıyor.
Posljednji vlak odlazi za pola sata.
Bu arada, trenimiz yarın 13:38'de kalkıyor.
A naš vlak kreće sutra u 1 3:38.
Vapur 25 dakika içinda kalkıyor Buradan gitmeliyiz.
Da, uzmi što želiš poneti sa sobom. Trajekt odlazi za 25 minuta.
Los Angeles'e giden 227 numaralı Amtrak treni C peronundan kalkıyor.
Vlak 227 za L. A. Polazi s perona C.
Utah uçağı bir saat içinde kalkıyor.
Let za Utah polijeće za sat vremena.
Acımasız Fıstık, Viski'den bir çifte yiyip raydan çıktı fakat tekrardan ayağa kalkıyor.
Whiskey je gurnula Babe Ruthless u ogradu. Ali ustaje se odmah.
Rusya'ya gidecek uçak 1 saat içinde kalkıyor.
Avion za Rusiju kreće za sat vremena.
Gelin ya da gelmeyin arabam beş dakika içinde kalkıyor.
Polazim za pet minuta svojim autom bili vi u njemu ili ne.
Zeus ayağa kalkıyor ancak Kenton, Atom'u yine üstüne salıyor ve üst üste yumruklar vuruyor!
Zeus ustaje, no Atom ga opet napada. Udarac za udarcem!
Londra treni yarım saat sonra kalkıyor.
Vlak za London polazi za pola sata.
New York'a giden son gemi kalkıyor!
Posljednji poziv za trajekt do New Yorka.
Ama hangi hakla kurt kalkıyor da aslanı yargılıyor?
A kojim pravom vuk da sudi lavu?!
Her neyse, şu ağdalı "Bir dünya ki..." zımbırtısını tekrar gündeme getiriyorlar ve herkes hop oturup hop kalkıyor.
U svakom slučaju, žele vratiti onu otrcanu frazu "U svijetu..." Svi su zbog toga narogušeni.
Çocuk güneşten doğmadan önce kalkıyor, anasını satayım.
To dijete se budi prije jebenog sunca.
Galiba şu adam büyükbabasının mezarı üstünde amuda kalkıyor.
Mislim da onaj lik pije iz bačve na grobu svog djeda.
Sorarım ama eminim bana yalan söylüyor ve seninle düşüp kalkıyor.
Rado, ali sam sigurna da mi laže i vara me s tobom.
İçkiler havaya kalkıyor, Han'ımız ve Krallığımız için.
Budi radostan za našeg Khana i za naše kraljevstvo.
Çantaların paketlendi ve kontrol edildi, uçağında... şimdi kalkıyor.
Tvoja prtljaga je spakirana i čekirana, a tvoj let kreće... Ah, sada.
Unutma, otobüsün bu akşam saat 21:45'de kalkıyor.
Ne zaboravi da ti autobus polazi u 21:45.
Uçaklar her Cuma sabah 6'da Bagram'a kalkıyor.
Avion polijeće iz Bagrama svakog petka u šest sati.
Yabancı bir fahişeyle düşüp kalkıyor kendini ve yanındakileri öldürtüyordu.
Bio je sa stranom kurvom. Odveo je u smrt sebe i one koji su ga slijedili.
Arada sırada bazı ilaçlardan satıyorum diye suçtan korunma hakkım ortadan kalkıyor mu?
Samo zato što ponekad prodajem "lijekove", znači da nemam pravo biti zaštićen od kriminala?
Ve çok yavaş bir şekilde, birkaç dakika boyunca, acı çekiyormuş gibi ayağa kalkıyor ve sonra ivme kazanıyor ve neredeyse düşecekmiş gibi görünüyor.
I on vrlo polako, više od nekoliko minuta, nekako bolno ide gore, i tada postiže zamah i izgleda kao da će pasti.
Ve farkettim ki, dışarıdan bakmak yerine yaşlılık döneminde olduğunuzda, korku ortadan kalkıyor.
I otkrila sam da kada konačno dosegneš starost, za razliku od onoga kada ju samo promatraš sa strane, strah nestane.
Felsefi terimler kullandığım için kusuruma bakmayın ama bunlar motor nöronların aksonların sonundaki tabakada gizlendiklerinde iyon kanallarında bir sürü mükemmel şey oluyor ve bu lanet olasıca kol kalkıyor.
Oprostite što ovdje koristim filozofsku terminologiju, no kada je izlučen iz krajnjih dijelova aksona motornih neurona, puno se divnih stvari dogodi u ionskim kanalima i prokleta ruka ode gore.
Ayağa kalkıyor, köşeye kadar yürüyor, titriyor,
Podigne se, ode do kuta, drhti
Sabah yataktan kalkıyor ve kararlar verdiğimizi sanıyoruz.
Ujutro se probudimo i osjećamo da donosimo odluke.
Bildiğimiz, geleneksel medya manzarasının, yani amatörlere bilgi gönderen profesyonellerin kontrol edilmesi çok alışılmış olsa da ve kavramsal olarak basit olsa da, giderek ortadan kalkıyor.
Mediji, medijski prostor kojeg smo poznavali, ma kako nam bio poznat, ma kako konceptualno jednostavno bilo nositi se s idejom da profesionalci odašilju poruke amaterima, sve brže izmiče.
İçilebilir su, ekilebilir topraklar, yağmur ormanları, petrol ortadan kalkıyor, çok hızlı bir şekilde yok oluyorlar, ve bu konuda hızlıca bir şey yapmazsak biz de ortadan yok olacağız.
Pitka voda, plodna zemlja, prašume, nafta, plin: oni nestaju, i nestaju vrlo brzo, i ako ne smislimo izlaz iz ovog nereda, mi nestajemo također.
İşte halk bir dişi aslan gibi uyanıyor. Avını yiyip bitirmedikçe, Öldürülenlerin kanını içmedikçe rahat etmeyen aslan gibi kalkıyor.››
gle, ustat će narod k'o lavica, dići će se poput lava: leći neće dok plijen ne proguta, dok ne popije krv pobijenih."
Onlar çöküyor, düşüyorlar; Bizse kalkıyor, dimdik duruyoruz.
(20:9) Oni posrću i padaju, mi se držimo i stojimo.
RAB davasını görmek için yerini aldı, Halkları yargılamak için ayağa kalkıyor.
Ustade Jahve da se popravda s narodom svojim,
3.3049750328064s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?