Tıpkı farelerin batan bir gemiyi terk etmesi gibi patlayan bir yıldızın kalbinde oluşan nötrinolar da sadece birkaç saniyede üzerlerindeki kütle içinden neredeyse ışık hızında dışarıya çıkarlar.
Kao štakori koji bježe s broda koji tone, neutrini proizvedeni u srcu ekplodirajuće zvijezde bježe van brzinom blizu brzine svjetlosti, kroz prekomjernu masu u samo par sekundi.
Kedinin geri dönüp farelerin oyun oynadığını görmesi çok nahoş.
Uvek je gadno kad se mačka vrati po... miša sa kojim se već igrala.
İkinci neden, farelerin bile yapamadığı şeyler var.
I drugo, postoje stvari koje čak i štakori ne bi učinili.
Sammy Davis'in ölümü, senin gibi farelerin yolunu mu açtı sence?
Misliš da je smrt Sammy Davisa otvorila radno mjesto?
Bütün duraklar, durgun suların, boş tenekelerin ve ölü farelerin olduğu yerlerdir.
Stajemo na svim stanicama do septicke jame, ukljucujuci ustajalu vodu... prazne konzerve graha i mrtvog štakora. - Pazite. Krecemo!
Bekle, Rodney bütün farelerin öldüğünü sanıyordum?
Čekaj, Rodney. Zar nisu svi miševi umrli?
İlk ve son olarak, laneti yok etmek için ve farelerin derdini.
Da ispere, jednom i zauvijek, kletvu i pustošenje štakora.
Farelerin bunları alıp götürmesine imkân yok.
Nema šanse da su štakori to skinuli.
Pekala Thomas More, her zaman akıllı bir adam olarak bilindin ama bu pis hücrenin içinde aptalı oynayarak farelerin arasına konulmaktan memnun olmana hayret ediyorum.
Pa, Thomase More, Čudim se da ti koji si oduvijek bio smatran za tako mudrog čovjeka možeš sada izigravati budalu ovdje u ovoj maloj, prljavoj čeliji i biti zadovoljni smještajem među miševima i štakorima.
Hangimiz bu farelerin rastgele seçilmediğini düşünür.
Što znači da nisu odabrani nasumično.
Her zaman girip farelerin ortalığı mahvedip mahvetmediğini kontrol ediyorum.
Povremeno uđem, provjerim jesu li miševi nešto uništili.
Söylentilere göre, farelerin beyinlerini zamanda yolculuk ettirmeye çalışıyormuş.
Glasine kažu da je pokušavao štakorima mozgove poslati u prošlost.
Ama iyi açıdan bakarsak bodrumunuzdaki göl büyük ve yavaş farelerin ölmesini sağlıyor.
Svijetla strana: Bazen u vašem podrumu davi krupne i spore štakore.
Farelerin hastalanmasına dair bir belirti oldu mu?
Je l' bilo kakvih indikacija da štakori obolijevaju?
İçlerinden birisi farelerin bile yemediği çürük bir elmayı yersem bana bir sent vereceğini söyledi.
Jedan od njih mi je rekao da će mi dati peni ako pojedem trulu jabuku koju su čak i štakori zaobišli.
Yani implant yapılan farelerin yüzde 20'sinde yeniden diyabet baş gösterdi.
Što znači da 20% miševa sa implantima ponovno ima dijabetes.
Bir yaz mevsiminde ziyarete gitmiştik ve adanın farelerin istilasına uğradığını gördük.
Jednog ljeta, otišli smo u posjet i otkrili da je mjesto zagađeno štakorima.
Yatay yüzeylerdeki düz çizgiler farelerin izi.
Ovi ravni žljebovi ravnog dna su od štakora.
Farelerin, yılanların ve böceklerin yerden fırladığı, solucanların duvarlarda gezdiği, aşırı korkunç halüsinasyonlar görürsün.
Imate užasne halucinacije, poput štakora i zmija i žohara koji izlaze iz poda, i crva koji gmižu po zidovima.
Farelerin takırtısını duyduğumu sandım, ve siz buradasınız.
Učinilo mi se da sam čula brbljanje štakora, i evo vas.
Neden renk körü farelerin renkleri görebilmeleriyle ilgileniyorsun?
Zašto si zainteresiran da miš daltonist razlikuje boje?
PRC testindeki bu farelerin hayatta olması Hatake'nin haklı olduğunu kesin olarak doğruluyor.
Ovi živi štakori u PRC testu definitivno potvrđuju da je Hatake u pravu.
Jules, senin hemen farelerin üstünde çalışmaya başlamanı istiyorum.
Jules, moraš odmah krenuti sa štakorima.
Farelerin görme yetenekleri iyi değildir ama koku ve tat alma duyuları oldukça gelişmiştir.
Znaš, štakori slabo vide, ali zato mogu dobro nanjušiti i okusiti.
Lağım farelerin umduğun gibi sana sadık kalmamışlar anlaşılan.
Izgleda da tvoji miševi nisu bili lojalni kao što si mislio.
Adli tabibin farelerin insan yemediği teorisini aşar bu.
Toliko mrtvozornika teoriji da su štakori ne jedu ljude.
Şahsen ben bu kadarının gerekli olduğunu düşünmüyorum ama Bayan Heelshire farelerin duvarı delip içeri girebileceğine inanmış durumda.
Osobno mislim da sve ovo nije neophodno ali gđa Heelshire je uvjerena da štakori ulaze u zidove.
Geleceğimizi planlamaya başlamıştık ama ileriyi çok iyi gören bir İskoç gibi farelerin ve insanların en iyi hesaplanmış planları gözetilmişti bir kere.
Počeli smo planirati svoju budućnost, ali kako je jedan Škot davno rekao, i najbolji planovi mogu krenuti nizbrdo.
Jeste li znali da su štakori koji su jeli genetski modificiran kukuruz razvili znakove trovanja jetre i bubrega?
Ve zararlı TOR geni mutasyonları,...... yani daf-2 mutasyonu gibi...... solucanların, sineklerin ve...... farelerin ömrünü uzatır.
I mutacije koje uništavaju TOR gen -- kao i daf-2 mutacije -- produžuju životni vijek kod crva, muha i miševa.
2011 yılındayız,...... tüm bu farklı hayvanlar üzerinde yapılmış...... bir bilimin ortaya çıkmasıyla, oldukça yaşlı...... farelerin ömrünü uzatmak için...... verebileceğimiz bir ilaç vardır.
Ali ipak, sada u 2011. godini, postoji lijek koji možete dati mišu koji je relativno star i to će produžiti njegov životni vijek, pri čemu dolazimo do znanosti koja je napravljena na svim tim ostalim životinjama.
Ve bilim adamları, uzamsal hafızanın nasıl çalıştığını, sıçanlar ya da farelerin nöronlarından, onlar yiyecek araken veya bir ortamı incelerken, kayıtlar alarak anlamaya başladılar.
Znanstvenici su počeli shvaćati kako funkcionira prostorna memorija snimajući aktivnost pojedinih neurona kod štakora ili miševa koji su istraživali okolinu u potrazi za hranom.
Buna karşılık, bir hapishane hücresinden farksız standart bir kafeste yetişen farelerin beyinlerinde önemli ölçüde daha düşük seviyede yeni nöronlar bulunur.
Miševi uzgajani u običnom kavezu, ne puno različitima od zatvorske ćelije imaju dramatično manje novih neurona u mozgu.
Bu gelişmeye neden olan şey büyümeyle ilgili yakın zamanlı bir dizi çalışmada, genç farelerden kan desteği alan yaşlı farelerin gençleşebildiğini gösteren bir deneydi.
Počelo je s eksperimentima koji su pokazali, u nedavnim studijama o starenju, da se životinje-- stari miševi-- koji dijele zalihu krvi s mladim miševima mogu pomladiti.
Bu farelerin DNA dizilimini incelediğimzide yapılan değişikliğin CRISPR sayesinde tam tetiklemek istediğimiz noktada olduğunu bulduk.
Kada sekvencioniramo DNK ovih životinja, uočavamo da se promjena u DNK nalazi na upravo onom mjestu na kojem smo ju inducirali koristeći CRISPR metodu.
Çoğunuz bilirsiniz, o zamanlar, farelerin içinde bir top olurdu, ve iki tane tekerlek vardı ki bunlar bilgisayara topun ve ona uyumlu olarak farenin nereye gittiğini iletirlerdi.
Mnogi od vas su možda svjesni kako, prije, je miš obično dolazio skupa s lopticom unutra, i postojala su dva valjka koja zapravo navode računalo gdje se loptica kreće, i, sukladno s tim, gdje se miš miče.
Farelerin de selektif serotonin gerialım inhibitörlerini kendilerinin kontrol edip etmediğini test ediyorduk.
I testirali smo bi li si miševi sami propisivali takvu terapiju.
Onun için, urların ve ülkeyi yıkan farelerin benzerlerini yapın. Böylelikle İsrailin Tanrısını onurlandırın. Belki sizin, ilahlarınızın ve ülkenizin üzerindeki cezayı hafifletir.
Načinite, dakle, likove svojih čireva i likove svojh štakora, koji vam zatiru zemlju, i dajte slavu Bogu Izraelovu. Možda će dignuti ruku svoju od vas, od vaših bogova i od vaše zemlje.
0.40999507904053s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?