Prijevod od "fareler" na Hrvatski


Kako koristiti "fareler" u rečenici:

Çöpleri dönüşüm için biriktirdiğimizde bütün fareler mahalleye toplanıyor.
Nakupljeno smeće privuče sve štakore uokolo. Morao sam staviti otrov.
Maymunlar da aynı şeyi yaptı, fareler de.
Majmuni su radili potpuno istu stvar. Kao i štakori.
Tıpkı fıçıdaki fareler gibi burada mahsur kaldık.
Odsječeni smo. Kao štakori u bačvi.
Bunun gibi zarif bir arabada şüphesiz şu da olmalı fareler!
Uz tako krasnu kočiju, naravno, moramo imati miševe!
Bırakın ben yapayım Çekilin yolumdan fareler
Ostavi ga. Pusti me da ja. Mičite se s puta, glodavci.
Fareler ve sıçanlar şanslarını kullanıyorlar tıpkı bende de olduğu gibi.
Štakori i miševi imaju njihovu šansu kao što ja imam svoju. Lijepo.
Fareler aynı yöne gidiyorsa doğru yoldayız demektir.
Ako štakori idu u ovom smjeru, meni je to dovoljno.
Fareler sandalye arkalarına da girmeyi severler, Lee.
Miševi vole ići iza stolica takoðer, Lee.
Oh, bebeğim, ya evde fareler var ya da annen kafayı yiyor.
Oh, dušo, ili imamo štakore ili mama počinje luditi.
Peşimde beni öldürmek isteyen fareler var.
Love me štakori koji me žele ubiti.
Zavallı babanızın etrafı bu neşesiz ve güneşsiz delikte pislik fareler tarafından çevrilmiş!
Jadni tata, okružen smrdljivim štakorima u ovoj nezabavnoj, nesunčanoj praznini!
Barış için geliyoruz. Kediler ve fareler için her yerde barış.
Mi dolazimo u miru za sve mačke i miševe.
Kokainman fareler bir süre yuvalarına dönmeyeceklerdir.
Pacovi se neće vraćati u svoje gnezdo neko vreme
20 yıl boyunca fareler gibi yaşadık.
20 godina smo živjeli poput štakora.
Bunlar onkoloji laboratuarındaki genetik değişikliği olan fareler mi?
Jesu li ovo... genetski modificirani laboratorijski miševi iz onkologije?
Fareler, yuvaları bulununca öldürülmesi çok kolay yaratıklardır.
Štakora se lako riješiti kada im pronađeš gnijezdo.
Favorim Steinbeck'in "Fareler ve İnsanlar" kitabıdır.
Najdraža mi je od Steinbecka, "O miševima i ljudima."
"Fareler ve yengeçler saklandıkları deliklerden çıktılar."
stakori i rakovi su izasli iz skrovista.
Fareler borudan içeri girip onu canlı canlı yemişti.
Štakori su se kroz cijev uvukli, pojeli su ga živog.
Raporuma "Belki fareler yemiştir" diye yazamam.
Ne mogu to tako napisati u izvješću. - Ne?
Bu fareler için olan labirentte bile.
Čak i u ovom štakorskom labirintu natopljenim džinom.
"Köpek büyüklüğünde fareler var, " demişti.
Zečeve velike poput pasa, rekao je. I psi...
Fareler gibi gölgelerde saklanmak zorunda değiliz.
Ne moramo živjeti u sjenama poput paraca.
1937'de fareler üzerinde aşı testleri yapan Max Theiler adında genç bir doktor vardı.
1937., mladi doktor Max Theiler testirali su cjepivo na miševima.
Bana bakın sizi tüylü fareler, toz olmanızın vakti geldi!
U redu, pernati štakori, vrijeme je da odletite!
Denek fareler daha önce hiç girmediği labirentlerden sorunsuzca çıkabiliyordu.
Ispitni štakori su prozujali kroz labirinte koje nikad nisu vidjeli.
Aylaklar mı yoksa fareler mi, tam anlayamadım ama sidik işte.
Ne mogu skužiti je li od skitnica ili štakora, ali je u pitanju mokraća.
Bilakis fareler, çoğu insanın düşündüğünün tam aksine çok sosyal yaratıklardır.
Zapravo, štakori jesu, u suprotnosti s onim što većina ljudi misli o njima, štakori su izrazito društvena bića.
Fareler, geçen yüzyılın ortalarından beri her türlü deneyde kullanılmıştır.
Štakori se koriste od 50ih godina prošlog stoljeća, u svim vrstama pokusa.
Fareler, diğer memeli türlerinin herhangi birinden daha fazla olfaksiyon (koku duyusu) genine sahiptir.
Štakori imaju više genetskog materijala alociranog za osjet mirisa od bilo koje druge vrste sisavaca
Bu farklı fareler insanları etkileyen farklı türdeki körlükleri tanımlayan çeşitli mutasyonlar.
Ovi različiti miševi predstavljaju razne mutacije koje oslikavaju različite vrste sljepoće koje pogađaju ljude.
Fareler oynar, fakat şunu bilmiyor olabilirsiniz oyun oynayan fareler daha büyük bir beyne sahip olur ve görevleri daha çabuk öğrenirler. Veya yetenekleri.
Štakori se igraju, ali možda niste znali da štakori koji se igraju više imaju veći mozak i bolje uče zadatke, i vještine.
Bana bir kutu her yerde yakılabilen kibriti evin bir köşesinde öylesine bırakmamam gerektiğini anlattığında seni düşündüm, fareler içine girip yangın çıkarabilirlerdi.
Čudio sam ti se kad si mi rekao da nikako ne ostavljam kutiju drvenih šibica bilo gdje u kući jer bi miševi mogli ući u nju zapaliti vatru.
Fareyi bu kutuya ilk koyduğumuzda, çevresini anlamaya çalışıyor, etrafı koklayıp geziyor, kendi halinde takılıyordu, çünkü doğası gereği, fareler gerçekten meraklı hayvandırlar.
Kada smo stavili miša u kutiju, istraživao je, njuškao, hodao uokolo, gledao svoja posla, jer su po prirodi, miševi znatiželjne životinje.
İlk denek bir mesaj alıyor, fareler örneğine benzer şekilde, görsel bir mesaj ve bunu ikinci deneğe iletiyor.
Stoga je prvi subjekt dobio poruku, kao naši štakori, vizualnu poruku, i prenio je drugom subjektu.
"Fare Bahçesi" adlı esasen fareler için cennet olan kafesi yapar.
Profesor je izradio kavez pod nazivom "Park za štakore" koji je više-manje raj za štakore.
Bilim insanları model sistemler dediğimiz şeyi kullanıyor, canlıları -- beyaz fareler ya da meyve sinekleri gibi -- insanlar da dâhil diğer hayvanlar için bir çeşit dublör olarak.
Znate da znanstvenici koriste, kako ih mi zovemo, modelne organizme, stvorenja -- bijeli štakori ili vinske mušice -- koji služe kao standard za sve druge životinje, uključujući ljude.
CRIPSR teknolojisi zaten fareler, maymunlar ve başka organizmalar üzerinde denenmiş durumda.
CRISPR metoda već se počela koristiti za izmjenu DNK u stanicama miševa i majmuna, kao i drugih organizama.
Şu an, birçok çalışma insan hastalıklarının fareler gibi hayvansal modellerinde yapılan uygulamalarla yürüyor,
Puno se posla koji se sada odvija odnosi na životinjske modele ljudskih bolesti, kao što su miševi.
Fakat ondan dah iyi olan şey, gerçekten onları nasıl onaracağımızı biliyoruz Fareler içinde, prensipli bir şekilde – ve prensipten kastım, 10 yıllık sürede bu onarımları gerçekten sağlayabiliriz.
No, i bolje je od toga; mi zapravo znamo kako sve njih riješiti, na miševima, u principu -- a što mislim pod tim "u principu" je to da vjerojatno možemo primijeniti ta rješenja u narednom desetljeću.
Başka bir deyişle, "süpermodel fareler" yaratamıyoruz. (Kahkaha)
Drugim riječima, ne možemo dobiti miševe supermodele. (smijeh)
Pekçok böcek polenlerin taşınması için, bitkiler tarafından taşıyıcılar olarak kullanılır. fakat sadece böcekler değil, kuşlar, sürüngenler, ve fareler, yarasalar gibi memeliler de polenlerin taşınması için kullanılırlar.
Mnoge insekte biljke koriste kao vektore kao transport za oprašivanje, ali ne samo insekte; čak i ptice, gušteri i sisavci poput šišmiša obično se koriste za prijenos peluda.
RAB Aşdotluları ve çevrelerindeki halkı ağır biçimde cezalandırdı; onları urlarla cezalandırıp sıkıntıya soktu. Ülkelerinde fareler göründü. Kentin her yanına ölüm saçmaya başladı.››
Tada ruka Jahvina teško pritisnu žitelje Ašdoda i natjera ih u silan strah: udari ih čirevima, Ašdod i njegovo područje.
0.67791700363159s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?