Genç boğalar eğleniyorlar, bahar havasını kokluyorlar.
Mladi bikovi su nervozni, mirišu proljeće u zraku.
Bu şehirde eğlence olunca, gerçekten eğleniyorlar.
Kad je u gradu fiesta, onda je zaista fiesta.
Değişik hiçbir şey yok. Çocuklar oynuyor, korkutuyorlar, eğleniyorlar.
Pa, ništa se ne događa osim što se klinci zezaju, provode, zabavljaju, i naduvaju se.
Şey, düşündüm de onun kendine yeni bir erkek bulduğunu bilseniz iyi olur ve şu anda Aziz Pierre Kulubünde, sizinle alay ederek eğleniyorlar.
PA, MISLIM DA BI TREBAO ZNATI DA SI JE NAŠLA NOVOG DECKA I ONI SE U SAINT PIERRE KLUBU, ZABAVLJAJU NA TVOJ RACUN.
Mattiece'in av malikanesinin önündeler. "Bourbon"larını yudumlayıp, eğleniyorlar.
Stoje pred Mattieceovom lovačkom kućom, pijuckaju bourbon i smiju se.
Görünüşe göre onlar eğleniyorlar... onlara imrendiğimden veya başka bir şeyden dolayı değil.
Izgledaju kao da se zabavljaju... nije da im zavidim.
Demek istediğim Dugan ve arkadaşları sürekli benle eğleniyorlar.
Čini mi se da me ostali ismijavaju.
Evet, aslında bazen şişko çocukla çok eğleniyorlar ama sanırım şimdi onu seviyor
Cartman je prdnuo! - To su bile samo moje cipele. Hajde!
Onlar çok eğleniyorlar öyle değil mi?
Oni se doista previše zabavljaju, a to je problem.
Ve geceleri de yıkılana kadar partide eğleniyorlar.
A noću tulumare dok ne padnu s nogu.
Evet, şu anda arkadaşlarım dışarıda bir yerlerde ve çok eğleniyorlar.
Sada se moji prijatelji negdje drugdje odlično provode.
Onlar önce eroin alıyorlar daha sonra sopa ve tekmelerle eğleniyorlar.
Napušili su se i kao za zabavu nas tukli.
Burada çalışıyorlar. Eğleniyorlar. Tıpkı benim gibi para kazanıyorlar.
Rade ovdje, zabavljaju se, zarađuju, kao i ja.
Tatlım, kızlar ışıkları herkese gösterip, çok eğleniyorlar.
Cure se super zabavljaju dok ljudima pokazuju lampice.
Baksana, Mel bu artistik patinajcılar ne kadar da eğleniyorlar!
Reci, Mele, oni klizaci se tamo jako dobro zabavljaju
Amerikalılar ve yabancılar bir masada toplanmış beraber eğleniyorlar.
Amerikanci i stranci sjede zajedno i zabavljaju se.
Birçok kişi, müşteriye dışarıda torbalarında yardım etmek için giderken dışarıda da biraz eğleniyorlar.
Dosta momaka kada iadju da pomognu musterijama sa kesama... ostanu malo napolju.
Bu gece çılgınlar gibi eğleniyorlar, fakat yarın tepeye geri dönüp gürültü azaltılmasının yasalaştırılmasını tartışacaklar.
Večeras je žestoka žurka, ali već sutra se vraćaju na Hill i žestoko će se prepirati oko zakona o ograničenju buke.
Haftalarca kumar oynamışlar ve anladığım kadarıyla, sabah akşam eğleniyorlar şehirdeki bütün fahişelere uğruyorlar.
Pravili su zabave tjednima i, koliko sam ja razumio, ispuhali su gomilu droge, kresnuli su svaku kurvu u gradu i...
Sen yokken nasıl da eğleniyorlar görüyor musun?
Hej, vidi kako se dobro zabavljaju kada tebe nema.
Saygın genç hanımlar Royal Ascot'da eğleniyorlar özellikle bir genç bayan önemli bir adamın gözlerini üstünde yakaladı- aktör Adam Le Ray.
Mlade dame plemenitog roda uživaju u trkama u Askotu. A jedna dama je posebno zapala za oko glumcu Adamu Le Reju.
Kaçırılan çocuklar burada. On ikisi birden dans edip içki alıyor, eğleniyorlar.
Ovdje su klinci, svih 12, plešu, piju, zabavljaju se.
Az ileride Anya, Jackleen ve Tierra'yı gördüm, buraya gelmeden önce biraz eğleniyorlar.
Viđao sam i Anju, Žaklinu, Tijeru gore u bloku. Družile su se i išle na zabave prije nego što su zaglibile.
Şimdi, elbette hidrojen yakıtlı yardımcı güç kaynakları kullanırlarsa daha hızlı olacaktır ama böyle eğleniyorlar.
Naravno, bilo bi brže da su koristili vodik kao gorivo za ubrzane procesorske jedinice, ali zabavljaju se.
Çocuklar hâlâ Cadılar Bayramı'ndan önceki gün şakalaşıp eğleniyorlar mı?
Nemojte se djeca još uvijek povući podvale Dan uoči Noći vještica?
Neyse, bu masa gelince her zaman etrafında gülüp eğleniyorlar, mum ışığında yemek yiyorlar ve evleri çok ferah ve sahil gibi oluyordu.
Uglavnom, u filmu je taj stol, i uvijek su se smijali sjedeći i jeli na tanjurima uz svijeće i cijela je kuća bila svježa i kao plaža.
Artık ergenler ve troller Ar Rissalah bayrağının taklit fotoğraflarını internete koyarak eğleniyorlar.
Sad svi marginalizirani tinejdžeri i idioti misle da je zabavno da preplavljuju internet s imitacijama slika zastave od Ar Rissalah.
Benimle rüyalarımda eğleniyorlar, tahterevallide bir yukarı bir aşağı yaparak.
Rugaju mi se u snu, jašući na klackalici ruganja.
Şimdi hayalperest insanlar bununla 400 yılı aşkın bir süredir eğleniyorlar.
Maštoviti se ljudi zabavljaju time više od 400 godina.
Buradaki çocuk Orta Hindistan'da Rajasthan Köy'ünden, burada çocuklar kendi müziklerini yapıp bilgisayara kaydediyorlar ve sonra da birbirlerine dinletiyorlar ve bu sayede kendi kendilerine eğleniyorlar.
Ovaj dječak u središnjoj Indiji -- ovo je selo u Rajastanu, gdje su djeca snimila vlastitu glazbu i onda ju reproducirala jedni drugima, a u tom procesu, jako su uživali.
3.1205539703369s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?