Avukatımın tavsiyesi doğrultusunda Birleşik Devletler Anayasası'nın beşinci ek maddesince bana tanınan susma hakkımı kullanarak bu soruyu cevaplamayı reddediyorum.
Po savjetu odvjetnika, sam poštovanjem odbijam odgovoriti na vaše pitanje, temelju mojih prava iz Petog amandmana na Ustav Sjedinjenih Američkih Država.
Ben Dünya gezegeni Birleşik Devletler SETI'den Dr. Joan Tallis.
Joan Tallis iz SETI-a iz Sjedinjenih Država, planet Zemlja.
Adım Justine Allenford. Birleşik Devletler Hükümeti bakanıyım.
Ja sam tajnik Džastin Alenford iz Vlade SAD-a.
Bayanlar baylar, Birleşik Devletler First Lady'si.
Dame i gospodo, Prva dama Sjedinjenih Američkih Država.
Bu parkta yetki Birleşik Devletler hükümetine geçmiştir.
Upravu parka je preuzela vlada SAD.
Ve bir anda Birleşik Devletler Ordusu'ndaki görevim sona erdi.
I tako više nisam bio u vojsci Sjedinjenih Država.
Bayanlar ve baylar, Birleşik Devletler ve müttefiklerine karşı işlemiş olduğunuz önemli suçlardan dolayı tutuklandığınızı açıklamaktan memnunum.
Dame i gospodo, zadovoljstvo mi je objaviti da ste svi uhapšeni zbog zločina protiv SAD i njihovih saveznika.
Ben Binbaşı Carter, Birleşik Devletler Hava Kuvvetleri.
Ja sam bojnica Carter, Američko Zrakoplovstvo.
Birleşik Devletler'in Başkanlığını içtenlikle yöneteceğime, ayrıca, en iyi şekilde Birleşik Devletler'in anayasasını muhafaza edeceğime, koruyacağıma ve savunacağıma sesli olarak yemin ediyorum.
Prisežem da ću vjerno obnašati dužnost predsjednika. Da ću svim snagama štititi i braniti Ustav SAD-a.
Arama bir Birleşik Devletler avukatının evinden yapılmış, adı Nathan Baxter.
Poruka sa tvoje sekretarice dolazi sa broja U.S. advokata Nathana Baxtera.
Abu Fayed, ülkenizin bir vatandaşı Birleşik Devletler'e girdi ve nükleer bir bomba patlatıp binlerce insan öldürdü!
Abu Fayed, građanin vaše zemlje, uđe u Sjedinjene Države, detonira nuklearnu bombu i ubije tisuće.
Bayan Austen'ın, bir Birleşik Devletler yetkilisi tarafından yargılanmak üzere Los Angeles'a götürülen bir kaçak olduğundan haberiniz var mıydı?
Da li ste bili svjesni da je gospodjica Austin bila begunac kojeg je vodio savezni serif na letu do Los Angelesa na sudjenje?
Başbakan, balistik füze kalkanı kurma çabanızı tamamıyla destekliyor. Tabii Birleşik Devletler ile birlikte Avrupa'yı da içine alırsa.
Premijer u potpunosti podržava razvoj proturaketnog štita, pod uvjetom da pokriva Europu, kao i SAD.
Birleşik Devletler'in Manhattan Projesi vardı, elbette Nazi'lerin de Uranverein.
Sjedinjene države su imale "Manhattan Project". A nacisti "das Uranverein".
Devletler tarafından yönetilen casus teşkilâtlarının selametinin kuyusunu kazan bürokrasi ve siyasi oyunlar olmadan.
Iznad politike i birokracije koje podrivaju integritet špijunskih agencija kojima upravlja vlada.
Birleşik Devletler Siber Güçleri'nde onun etrafında ileri derecede uzmanlaşmış bir ekip kurduk ve onu korumak için bir ajan görevlendirdik.
Na američkom Cyber Command, smo stvorili vrlo specijalizirane jedinice oko njega... Satelitski u pet.... I dodjeljuje agenta da ga zaštiti.
Susan Cooper ve Birleşik Devletler hükümeti tarafından tutuklusun.
Uhitila te Susan Cooper, kao i vlasti Sjedinjenih Država.
Başkent Washington'ın Baş Adli Tabibi demek aynı zamanda CIA ve FBI'a danışmanlık yapabileceğiniz ve herhangi bir yabancı devletin Birleşik Devletler nezdinde yardımınızı talep edebileceği anlamına geliyor.
Glavni medicinski patolog znači da ćete surađivati s CIA-om i FBI-om. Te bilo kojom stranom Vladom koja zatraži pomoć SAD-a.
Son altı ayda Birleşik Devletler'de bilinen 29 ölüm var.
Postoji 29 poznatih smrtnih slučajeva u Sjedinjenim Američkim Državama u posljednjih šest mjeseci.
Ayrılıkçılar Kursk'deki Sovyet füze rampasını kaçırıp Birleşik Devletler'e kıtalararası balistik füze fırlattılar.
Separatisti su zauzeli sovjetsku bazu s projektilima u Kursku i lansirali interkontinentalni balistički projektil na SAD.
Destek çağıracağız... ve otel bir anda Birleşik Devletler kolluk güçleriyle dolup taşacak.
Radijski pozovemo pojačanje i nasrnemo onamo punim snagama vlasti Sjedinjenih Država.
Birleşik Devletler başkanı 6 senedir araba kullanmıyor.
Hej, ja sam predsjednik SAD-a. Nisam vozio 6 g.
Kutsal yeminimdir ki bağlılıkla Birleşik Devletler Başkanlık görevimi yerine getireceğim.
Svečano se zaklinjem da ću vjerno obavljati dužnost predsjednika SAD-a...
Birleşik Devletler'i kanımın son damlasına kadar koruyup kollayıp savunacağıma...
...SAD-a i učiniti sve što je u mojoj moći da čuvam, štitim i branim...
Karbondiyoksit salınımını, küresel ısınma kirliliğinive ticareti kontrol altında tutalım. Bunun nedeni Birleşik Devletler dünya sistemi dışında olsa da
Podržite ideju limitiranja maksimalne razine emisija ugljičnog dioksida, zagađenja vezanog uz globalno zatopljenje, i njihovog trgovanja.
Birleşik Devletler, her gün, Lakota'yla yapılan 1851 ve 1868 Fort Laramie Antlaşmaları'nın maddelerini ihlâl etmeye devam ediyor.
SAD nastavlja svakodnevno kršiti uvjete sporazuma iz 1851. i 1868. iz Fort Laramie s Lakotama.
Burada, Tokyo ve Birleşik Devletler, Seattle'da test edilen bebeklerin baş döndürme testi performansları var, "ra" ve "la" gibi İngilizce'de önemli ama Japoncada önemsiz sesleri dinlediler.
Ovdje vidite rezultate takvog zadatka okretanja glave s bebama testiranim u Tokyou i Sjedinjenim Državama, ovdje u Seattleu, dok su slušale "ra" i "la" -- zvukove bitne u engleskom, ali ne i u japanskom jeziku.
Birleşik Devletler'deki bebekler çok iyiye giderken, Japonya'daki bebekler kötüye gidiyor, fakat her iki gruptaki bebekler tam da öğrenecekleri dile hazırlanıyorlar.
Bebe u Sjedinjenim Državama postaju puno bolje, a bebe u Japanu puno gore, ali se obje skupine beba pripremaju točno za jezik koji će učiti.
Birleşik Devletler ekonomisi büyük 14.7 trilyonluk.
Ekonomija SAD-a je velika -- 14.7 trilijuna dolara.
Mesela, Birleşik Devletler'de, San Diego'da en iyi iklimde yaşaşanız, ya da Buffalo, New York'ta en dandik iklimde yaşaşanız, iki yerde de aynı miktarda mutlu olacaksınız.
Da, ako živite na području s najboljom klimom, u San Diegu u Sjedinjenim Državama, ili na području s najgorom klimom, u Buffalo-u, New Yorku, biti ćete jednako sretni u bilo kojem od ta dva mjesta.
Sorunun büyüklüğünü şöyle anlatmaya çalışayım, bu Tamiflu isimli bir ilaç dünyanın dört bir yanındaki devletler bu ilaca milyarlarca milyarlarca dolar harcadılar.
Da vam pokažem koliko daleko to ide: ovo je lijek Tamiflu, na koji su vlade diljem svijeta potrošile milijarde i milijarde dolara.
Ve daha fazla para kazanarak buraya taşınan Birleşik Devletler.
A ovdje je SAD kako odlazi, zarađujući sve više novca.
Ve aşağıda 1915'te, Birleşik Devletler Hindistan'ın komşusuydu -- günümüze ait Hindistan ile.
1915. SAD su imale novaca kao Indija. Indija danas.
Ve 1957 -- Birleşik Devletler Şili'nin bugün sahip olduğu aynı ekonomiye sahipti.
A 1957. SAD je imala istu ekonomsku moć kao Čile danas.
şanslı polis, Birleşik Devletler başkanıyla tokalaşma fırsatını yakalıyor.
sretni policajac se rukuje s Predsjednikom Sjedinjenih Američkih Država.
Birleşik Devletler'de yılda 100 milyonun üzerinde depresyon ilacı yazılıyor.
Preko 100 milijuna recepata za antidepresive se propiše svake godine u Sjedinjenim Državama.
Çalışma Birleşik Devletler'de yaşları 34 ile 93 arasında değişen 1.000 yetişkin üzerinde gerçekleştirildi. Şu soruyu sorarak başladılar: "Geçen yıl ne kadar strese maruz kaldınız?"
Praćeno je oko 1 000 odraslih osoba u SAD-u, u rasponu od 34 do 93 godine, a započeli su pitanjem: "Koliko ste stresa doživjeli u posljednjih godinu dana?"
Birleşik Devletler'de yiyeceklerin yüzde 40'nın sonunun çöpte bittiği gerçeğinden yola çıkarak çöplüklerin ve çöp tenekelerinin karıştırıp yiyecek toplamak için mükemmel bir üretim yeri olduğudur.
Iskorištavaju činjenicu da u SAD-u, do 40 posto sve hrane završi u smeću prikupljajući savršeno dobre proizvode u kontejnerima i kantama za smeće.
Burada kim Birleşik Devletler'de birçok şehirde yol kenarına battaniyeye sarılı oturmanın yaşadışı oldupunu biliyor. veya arabanızda uyumanın, veya yabancılara yiyecek önermenin?
Tko zna da je u mnogim gradovima u Americi sada ilegalno sjediti na pločniku, omotati se u deku, spavati u vlastitom autu, ponuditi hranu strancu?
Modern politikanın en önemli faktörleri devletler ve milletlerdir.
Najvažniji faktori u modernoj politici su države i nacije.
Bugün, geriye kalan nehirler, ağaçlar, aslanlar ve fillerin kaderi; Birleşik Devletler, Google ve Dünya Bankası gibi bu kurgusal unsurların karar ve isteklerine tabidir ki bunlar sadece bizim hayalimizde var olan unsurlardır.
Danas, samo preživljavanje rijeka i drveća i lavova i slonova ovisi o odlukama i željama izmišljenih entiteta, poput Sjedinjenih država, poput Googla, poput Svjetske banke -- entiteta koji postoje samo u našoj mašti.
Fabrika sahibi, avukat, duvarcı ve doktor oldular, biri de Birleşik Devletler Başkanı.
postali su tvornički radnici, odvjetnici, zidari i doktori, a jedan je postao i predsjednik SAD-a.
Ayrıca bu olayın Birleşik Devletler'de çok fazla yankı bulmamasını da ilginç buluyorum.
Također je vrlo zanimljivo da ova situacija nije toliko jako popraćena u SAD-u.
Birleşik Devletler ve Birleşik Krallık arasındaki özel ilişki,
Poseban odnos između SAD-a i Ujedinjenog Kraljevstva
Şüphe yok ki bu benimseme süreci Birleşik Devletler'de yavaş olacaktır, Ama İngiltere'de ve diğer ülkelerde şu anda oluyor.
Priznavanje će doći sporo u Sjedinjenim državama, bez ikakve sumnje, ali u UK, već se događa, a i u ostalim zemljama također.
Birleşik Devletler'e nüfusun mutluluk deneyimini ölçmek için girişimlerde bulunuluyor.
U Sjedinjenim Američkim Državama, trud je uložen za mjerenje doživljaja sreće unutar stanovništva.
3.3810510635376s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?
Po savjetu odvjetnika, sam poštovanjem odbijam odgovoriti na vaše pitanje, temelju mojih prava iz Petog amandmana na Ustav Sjedinjenih Američkih Država. 