Prijevod od "birliği" na Hrvatski


Kako koristiti "birliği" u rečenici:

İşlem esnasında kazayla ölüm veya parçalanmanın gerçekleşmesi hâlinde Beni, Tüccar'ı ve tüm birliği herhangi bir sorumluluktan muaf kılmak için onay formu.
Obrazac suglasnosti za mene, Poduzetnika, - i korporacije od svake odgovornosti... - Pomoć!
Amerika Birleşik Devletleri başkanı ve deniz kuvvetleri komutanı adına oğlunuzun, ulusun birliği adına verdiği hizmetler karşılığında, lütfen bu bayrağı kabul edin.
Od predsednika SAD, komadanta i zahvalne nacije molim vas prihvatite ovu zastavu kao znak odanosti vaseg sina prema svojoj zemlji.
1927 senesinin baharında Eczacılar Birliği Orta Amerika'ya gidip oradaki doğal bileşenlerin tıbbi özelliklerini araştırmak için bir gezi düzenledi.
U proljeće 1927... Udruga farmaceuta... organizirala je ekspediciju u Centralnu Ameriku... s ciljem proučavanja u medicinske svrhe... (moš mislit) određenih prirodnih sastojaka.
Gayet iyi biliyorsunuz ki; bu kriz patlak verdiğinden bu yana sizinle iş birliği içindeydik.
Znate vrlo dobro da smo surađivali sa vama od početka krize.
Evet, başlangıçta şifreleme konusunda iş birliği yapmıştık.
Da, zajedno smo radili na prvobitnim kodovima.
İş birliği yaparsan, seni temin ederim herkes buradan canlı çıkar.
sarađujte i obećajem, da niko neće poginuti.
İç İşleriyle iş birliği yapmak sana üst mevkilerde artı kazandırır.
Saradnja sa Unutrašnjom Kontrolom ima svojih prednosti.
Tartan Çetesi'ne katıldığımda 14 yaşımdaydım ve KİGG'ye katıldığımda 15 yaşımdaydım, yani Kuzey İrlanda Gönüllü Birliği.
Imao sam 14 kada sam se pridružio Tartan bandi, a 15 kada sam prišao UVF.
Evet, hepimiz Dr. Rush iş birliği yapacağı için çok mutluyuz.
Da, svi smo jako uzbuđeni što imamo punu suradnju dr. Rusha. Možda ćemo sada napokon uspostaviti vezu.
Kuvvet ve Ayaklanma yasaları Amerikan toprağında savaş birliği konuşlandırmayı çok zorlaştırır.
Posse Comitatus i zakon o neredima otežavaju raspoređivanje vojske unutar zemlje.
Şimdi anlıyorum ki olaya Suikastçılar Birliği ile girmemeliydim.
Gledajući unazad, nisam trebala spominjati Ligu sjena u prvoj rečenici.
Avrupa Birliği Zirvesi'ndeki işi nasıl aldığını sanıyorsun?
Kako si došla do mjesta govornika Samita?
Kendisi hem dahi bir fizikçi hem de kendisi gibi Sovyetler Birliği'nde mahsur kalmış göç etmesine izin verilmeyen Yahudilerin sözcüsü.
On je genijalni fizičar i odličan zastupnik za Židove koji ne smiju otići iz Sovjetskog Saveza.
Steelers'ın takım doktoru, Oyuncular Birliği'nin nörologu.
Steelersov timski doktor. Neurolog udruženja igrača.
Kızıl El Birliği'nden Khalil'in telefon numarasına ihtiyacım var.
Trebam broj telefona za Khalil Crvenog Hand brigade.
ve onun sürdürmeye çalıştığı birlik olma idi. ailenin birliği O hepimizin babası.
I on znači jedinstvo, jedinstvo obitelji. On je otac svih nas.
Ve Web'in birliği isole edilmiş halde bize bırakılırsa o bunları hiç yapmayacak.
A to neće napraviti ako nas sve ostavi izolirane u pojedinim mrežama.
Avrupa Birliği şimdi 23 resmi dilin kendi aralarında çevirileri için yılda bir milyar avro'dan daha fazlasını harcıyor.
Europska unija sada troši preko milijarde eura godišnje na prevođenje na svoja 23 službena jezika,
Avrupa Birliği kalıcı statüyle 2500 kadar çevirmen çalıştırmaktadır.
Europska unija ima oko 2.500 stalno zaposlenih prevoditelja.
Avrupa İlaç Birliği üç yıl boyunca verilerini paylaşmadı.
kao i Europska agencija za lijekove, i to zadnje tri godine.
Çünkü, 2006 yılının yaz döneminde, Avrupa Birliği Komisyonu bir yönetmelik düzenledi.
Jer je u ljeto 2006., komisija Europske Unije donijela odredbu.
1971'den 1977'e kadar Genç görünüyorum, ama genç değilim --(Gülüşmeler) Zambia, Kenya, Fildişi Sahili, Cezayir, Somali'de çalıştım Afrika ülkelerinin beraberliğinde teknik iş birliği projelerinde çalıştım.
Od 1971. do 1977. -- izgledam mlad, ali nisam – (Smijeh) – Radio sam u Zambiji, Keniji, Obali Bjelokosti, Alžiru i Somaliji na projektima tehničke suradnje s afričkim zemljama.
Ve o alanda insanlara rehberlik yapan kişiler arasında, sürünün aslında o filin uyum sağlaması için daha yavaş hareket ettiğine dair bir fikir birliği doğdu.
Svi mi koji smo vodili ljude tim područjem zajedno smo zaključili da se to krdo zapravo kretalo sporije zbog te jedne slonice.
Yaşantım son derece anlamlıydı, çünkü gün boyu bu türden araştırmalarla uğraşıyor, ama akşamları ve hafta sonları ise NAMI, Akıl Hastalıkları için Ulusal Güç Birliği destekçisi olarak geziyordum.
Moj je život bio ispunjen smislom, jer sam cijele dane izvodila ta istraživanja. No navečer ili vikendom, putovala sam kao predstavnik udruge NAMI (Nacionalnog saveza za mentalne bolesti).
O zaman iş birliği yapmak için aptal olmak gerekiyor.
Tada treba biti glup i surađivati.
Kişi A: Sarmaşık Birliği mezunu, 4.0 ortalama, harika bir özgeçmiş, mükemmel referanslar.
Osoba A: prestižno sveučilište, 5.0 prosjek, savršen životopis, odlične preporuke.
Peki, CurrentTV ile bağlantılı olarak başkanlığını yaptığım, bu karşılıksız hizmeti yapan İklim Koruma Birliği, dünya çapında, bunun nasıl duyurulacağı konusunda reklam yarışması düzenledi.
Savez za zaštitu klime, kojeg vodim, u suradnji s CurrentTV - koja je to radila bez naknade, raspisao je svjetski natječaj za izradu reklama na temu kako ovo komunicirati.
İklim Koruma Birliği yurt genelinde bir kampanya başlatacak, tabandan hareketlilik, televizyon reklamları, İnternet reklamları, radyo, gazete; bunu izcilerden, avcılara kadar ve balıkçılara kadar herkesle işbirliği halinde yapacak.
Spomenuti Savez za klimatsku zaštitu će pokrenuti nacionalnu kampanju široku mobilizaciju, televizijske oglase, internet oglase, radio, tisak - uz partnerstvo sa svima od izviđača do lovaca i ribolovaca.
Kademeli bir fikir birliği dili düşünce şekli haline getirebiliyor, ama bu üstü kapalı psikolojik tahliller içinde gerçekleşiyor.
Tako se postiže postupni koncenzus da jezik može oblikovati misli, ali češće u obliku dražesnih, mutnih psiholoških treperenja.
Al Gore: İklimi Koruma Birliği iki kampanya başlattı.
Al Gore: Tako je Savez za zaštitu klime izbacio dvije kampanje.
Bu arada Midyanlılar da Yusuf'u Mısır'da firavunun bir görevlisine, muhafız birliği komutanı Potifar'a sattılar.
A Midjanci ga prodaju u Egipat Potifaru, dvoraninu faraonovu, zapovjedniku straže.
Onları muhafız birliği komutanının evinde, Yusufun tutsak olduğu zindanda göz altına aldı.
te ih stavi u zatvor, u zgradu zapovjednika tjelesne straže - u istu tamnicu gdje je i Josip bio zatvoren.
‹‹Kullarına -bana ve fırıncıbaşına- öfkelenince bizi zindana, muhafız birliği komutanının evine kapattın.
Jednom, kad se faraon razljutio na svoje službenike, mene i glavnog pekara stavio je u zatvor u zgradi glavnog upravitelja.
Oradakilerin hepsi ağız birliği etmişçesine, ‹‹Bizden hiç kimse çadırına gitmeyecek, evine dönmeyecek›› dediler,
Sav narod ustade kao jedan čovjek govoreći: "Neka se nitko od nas ne vraća svome šatoru, neka nitko ne ide svojoj kući!
İsrail halkı Benyaminoğullarının durumuna çok üzülüyordu. Çünkü RAB İsrail oymakları arasında birliği bozmuştu.
Narodu se sažalio Benjamin što je Jahve načinio prazninu među Izraelovim plemenima.
Ahimelek, ‹‹Bütün görevlilerin arasında Davut kadar sana bağlı biri var mı?›› diye karşılık verdi, ‹‹Davut senin damadın, muhafız birliği komutanın ve ailende saygın biridir.
Ahimelek odgovori kralju: "A tko je među svim tvojim slugama ravan Davidu, tako vjeran, uz to kraljev zet, glavar tvoje tjelesne straže, čovjek koji je poštovan u tvojoj kući?
Babil Kralı Nebukadnessarın krallığının on dokuzuncu yılında, beşinci ayın yedinci günü muhafız birliği komutanı, Babil Kralının görevlisi Nebuzaradan Yeruşalime girdi.
Sedmoga dana petoga mjeseca - devetnaeste godine kraljevanja Nabukodonozora, kralja babilonskog - uđe u Jeruzalem Nebuzaradan, zapovjednik kraljeve tjelesne straže i časnik babilonskog kralja.
Muhafız birliği komutanı önderliğindeki Kildani ordusu Yeruşalimi çevreleyen surları yıktı.
Kaldejske čete, pod zapovjednikom kraljevske tjelesne straže, razoriše zidine koje su okruživale Jeruzalem.
Muhafız birliği komutanı Nebuzaradan Başkâhin Serayayı, Başkâhin Yardımcısı Sefanyayı ve üç kapı nöbetçisini tutsak aldı.
Zapovjednik je straže odveo svećeničkog poglavara Seraju, drugog svećenika, Sefaniju, i tri čuvara praga.
Davut onu muhafız birliği komutanlığına atadı.
David ga postavi za zapovjednika svoje tjelesne straže.
Babil Kralı Nebukadnessar, muhafız birliği komutanı Nebuzaradan aracılığıyla Yeremyayla ilgili şu buyruğu verdi:
O Jeremiji Nabukodonozor, kralj babilonski, zapovjedi Nebuzaradanu, zapovjedniku tjelesne straže:
Bunun üzerine muhafız birliği komutanı Nebuzaradan, askeri danışman Nebuşazban, baş görevli Nergal-Sareser ve Babil Kralının öbür görevlileri
Tada Nebuzaradan, zapovjednik tjelesne straže, Nebušazdan, visoki dostojanstvenik, Nergal Sar-Eser, vrhovni zapovjednik, i sve vojskovođe kralja babilonskoga
Muhafız birliği komutanı Yeremyayı yanına çağırtıp, ‹‹Tanrın RAB buraya karşı bu felaketi belirledi›› dedi,
Odvojivši ga, dakle, zapovjednik tjelesne straže reče mu: "Jahve, Bog tvoj, zaprijetio je nesrećom ovome mjestu.
Babil Kralı Nebukadnessarın krallığının on dokuzuncu yılında, beşinci ayın onuncu günü muhafız birliği komutanı, Babil Kralının görevlisi Nebuzaradan Yeruşalime girdi.
Desetoga dana petoga mjeseca - devetnaeste godine kraljevanja Nabukodonozora, kralja babilonskog - uđe u Jeruzalem Nebuzaradan, zapovjednik tjelesne straže.
Muhafız birliği komutanı önderliğindeki Kildani ordusu Yeruşalimi çevreleyen bütün surları yıktı.
kaldejske čete, pod zapovjednikom tjelesne straže, razoriše zidine oko Jeruzalema.
Muhafız birliği komutanı saf altın ve gümüş tasları, buhurdanları, çanakları, kovaları, kandillikleri, tabakları, dökmelik sunu taslarını alıp götürdü.
Zapovjednik uze i umivaonice, kadionice, škropionice, lonce, svijećnjake, zdjele, žrtvene pehare, uopće sve što bijaše od zlata i srebra,
Düşünce birliği içinde olan bu krallar güçlerini ve yetkilerini canavara verecekler.
Jedne su misli: svu svoju silu i vlast predati Zvijeri.
0.76465797424316s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?