İçi öyle aydınlık ve öyle aşkla dolu ki... bunun çok parlak bir gelecekle neticelenmeyeceğine inanmam mümkün değil.
ispunjen je sa toliko svjetlosti i toliko ljubavi.... da ne mogu vjerovati da to nema veoma svjetlu budućnost.
1000 yıl süren karanlık çağ bitecek ve aydınlık çağ başlayacak.
Oculus Dei! Tisućljetni period je završen! Anđeo tame pušten je iz tamnice!
Bazen koyu bir karanlık, bazen kör edici bir aydınlık bazen de isim koyamadığımız başka bir şeyi hayal ederdik.
Zamišljali bi tamu ili treperavu svjetlost ili nešto drugo što nismo znali kako da nazovemo..
Çekicilik ve iticilik temalarını kullanışına bakın, karanlığa karşı aydınlık.
U načinu kako pristupa temi privlačnosti i odbojnosti, tami u odnosu na svjetlost.
Burada da görüldüğü gibi "Aydınlık-Karanlık" ya da "İyi-Kötü" gibi kavramlar, en çok karşılaşılan ve bugün bile farklı şekillerde karşımıza çıkan en bilindik mitolojik ikilemlerden biridir.
Važno je razumjeti da mrak protiv svjetlosti, ili dobro protiv zla, predstavlja jedan od najzastupljenijih povijesnih mitoloških dvoboja, prisutnih još i dan-danas na raznim razinama.
CIA'nin bir aydınlık yüzü, bir karanlık yüzü ve bir de gri yüzü vardır.
CIA ima svijetlu stranu, CIA ima mračnu stranu, i onda tu je siva strana.
Daha aydınlık ve ucuzdurlar, ayrıca ikinci bir gerilme kuvveti sağlarlar.
Lakše su, jeftinije i imaju dva puta veću otpornost na istezanje.
Ama Hoyt'un önünde aydınlık bir gelecek var.
Ali Hoyt iam svijetlu buducnost pred sobom.
Aydınlık, havadar ve tavanlar oldukça yüksek.
Ima toliko svjetla i zraka, a strop je tako visok.
Öyleyse hayalete destek olmalı ve ete kemiğe bürünüp aydınlık günler görmesini sağlamalıyız.
Onda moramo da pomognemo aveti. Kako bi mogao da se vrati među nama, u obećanju dolaska boljih dana.
Zaten madencilik karşıtı isyancılarla ve "Aydınlık Yol" gerillalarıyla uğraşıyorlar.
Već imaju problema sa pobunjenicima protiv rudarstva i gerlcima "Put svijetla"
Daha aydınlık birçağda yaşadığımız için şükredelim sizce de değil mi, doktor...?
Trebamo biti zahvalni što živimo u prosvjetljenijim vremenima, slažete li se, doktore...?
Gecenin karanlık, gündüzün aydınlık olduğunu bile söyleseniz size inanmazdım.
Ne bih vam povjerovao i da mi kažete da je noć mračna a dan svetao.
Sonrasında tüm aydınlık sönecek ve dünya karanlığa gömülecek.
I tada će svjetlost nestati i svijet će živjeti u tami.
Ben gittiğimde karanlık ve aydınlık arasındaki kozmik denge, her şey bitecek.
A kad umrem, kozmička ravnoteža između svjetla i tame će nestati.
Yani bir taraf çok karanlık olabilir, işinizi yaparsınız, ya da öbür taraf aydınlık olabilir, ve işinizi yaparsınız.
Dakle može biti vrlo slabo osvjetljenje a vi radite svoj posao, a može biti i vrlo svijetlo a vi radite svoj posao.
Neden bütün bu karayolları böyle kalıcı olarak aydınlık? Gerçekten ihtiyaç var mı?
Zašto su autoceste trajno osvijetljene? Je li to zaista potrebno?
Ve tabii ki, kızılötesinde gelişmeler var, böylece hayvanları gece izleyebiliyorsunuz, ve video kaydetmek için ekipman var ve film kayıtları daha aydınlık ve daha iyi oluyor.
I naravno, tu je napredak u infracrvenom, pa možete promatrati životinje noću, i oprema za snimanje videa i zvučnih snimaka postaje sve lakša i bolja.
(Alkışlar) Ödülünü aldığı zaman, şu tatlı sözeri söyledi: ''Çocuklar Afrikayı bugün olduğundan öteye taşıyabilir, kara kıtadan, aydınlık bir kıtaya.''
(Pljesak) Kad je primio svoju nagradu, izrekao je te divne riječi: "Djeca mogu odvesti Afriku od onoga što je danas, tamni kontinent, u svjetli kontinent."
Muhtemelen bunun en iyi tarafı......akşam karanlığında yeryüzüne......alacakaranlığın siyahı düşer,......ama hala yukarısı aydınlık ve parlaktır.
Vjerojatno najbolji dio ovog komada vidljiv je u sumrak i zoru, kad je Sunce gotovo zašlo i tlo je mračno, ali odozgo još dolazi svjetlost.
Güneş ve ay birlikte parlarsa, aydınlık olur.
Stavite sunce i mjesec neka sjaje zajedno, to znači svjetlost.
Karanlık- Titan'ın en aydınlık zamanı dünyadaki alacakaranlığa denk.
Mračno je -- podne na Titanu jednako je mračno kao ponoć na Zemlji.
değişmiyor. Geri kalanımız gibi aynı aydınlık-karanlık döngüsüne kilitlenmiş.
rada po noći. Pridržava se istog ciklusa svjetlost-tama kao i svi mi.
Oldukça aydınlık bir banyoda durur aynaya bakarak dişlerimizi fırçalarız.
Stojimo u poprilično osvjetljenom kupatilu gledamo u ogledalo i čistimo svoje zube.
Şimdi, yatağa gitmeden önce ışık maruziyetini azaltmayı hallettik, ama sabah ışığa maruziyet biyolojik saatimizi aydınlık-karanlık döngüsüne ayarlamak için çok iyidir.
Sad, pričali smo o smanjenju razine izlaganja svjetlu prije no što odete u krevet, a izlaganje svjetlu ujutro je veoma dobro pri podešavanju biološkog sata u svijetlo-tama ciklus.
Ve bazılarının uykularını aydınlık-karanlık döngüsüyle düzenleme yeteneği yoktu.
Neki nisu imali sposobnost regulacije spavanja prema ciklusu svjetlo-tama.
Bu savaş zamanlarında, hem kadınlar üzerindeki sosyal sınırlandırmalar hem de İsrail-Filistin çatışması arasında, kadınların karanlık ve aydınlık hikayeleri unutulup gidiyordu.
U takvim vremenima dvostrukih ratova koji su uključivali društvene restrikcije ženama i izraelsko-palestinski sukob, mračne i svijetle priče žena su blijedjele.
Tamamen aydınlık da değil, tamamen karanlık da.
Nije u potpunosti mračan, niti u potpunosti svijetao.
Aydınlık ve karanlığın arasındaki kapıdan geçtiğinizde, bir yer altı dünyasına girersiniz -- ebedî kasvetin, yeryüzünün kokularının ve dingin bir sessizliğin mekânıdır.
Dok prolazite kroz portal između svjetla i tame, ulazite u podzemni svijet -- mjesto trajno sumorno, zemljanih mirisa i utihnutog muka.
Yaşam, aydınlık ve karanlık şartlarına bağlı olarak gelişti, aydınlık ve sonra karanlık.
Život je evoluirao u uvjetima svjetla i tame, svjetla, a onda tame.
Yahudiler için aydınlık ve sevinç, mutluluk ve onur dolu günler başlamıştı.
Bio je to za Židove dan svjetla, veselja, kliktanja i slavlja.
Sözlerinin açıklanışı aydınlık saçar, Saf insanlara akıl verir.
Objava riječi tvojih prosvjetljuje, bezazlene urazumljuje.
Yüzün aydınlık saçsın kulunun üzerine, Kurallarını öğret bana.
Licem svojim obasjaj slugu svog i nauči me pravilima svojim!
Desem ki, ‹‹Karanlık beni kaplasın, Çevremdeki aydınlık geceye dönsün.››
Reknem li: "Nek' me barem tmine zakriju i nek' me noć umjesto svjetla okruži!"
Karanlık bile karanlık sayılmaz senin için, Gece, gündüz gibi ışıldar, Karanlıkla aydınlık birdir senin için.
ni tmina tebi neće biti tamna: noć sjaji kao dan i tama kao svjetlost.
RABbin günü aydınlık değil, karanlık olmayacak mı? Hem de zifiri karanlık, Bir parıltı bile yok.
Neće li dan Jahvin biti tama, a ne svjetlost? Mrklina, a ne sunčan sjaj?
Özel bir gün, yalnız RABbin bildiği bir gün olacak. Gece de gündüz de olmayacak. Gece aydınlık olacak.
Bit će to dan čudesan - znade ga Jahve - ni dan ni noć; i u vrijeme večeribit će svjetlo.
Eğer bütün bedenin aydınlık olur ve hiçbir yanı karanlık kalmazsa, kandilin seni ışınlarıyla aydınlattığı zamanki gibi, bedenin tümden aydınlık olur.››
Ako ti dakle sve tijelo bude svijetlo, bez djelića tame, bit će posve svijetlo, kao kad te svjetiljka svojim sjajem rasvjetljuje."
2.0483310222626s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?