Prijevod od "šećerom" na Turski


Kako koristiti "šećerom" u rečenici:

Kauboj Crunchies, pahuljice posute šećerom i umočene u čokoladu sa ponosom predstavljaju:
Şeker kaplı, çikolataya bandırılmış gevrek Kovboy Gevreği, iftiharla sunar:
Ne želiš li nešto sa šećerom?
Şekerli bir şey içmek ister misin?
Dokle ga vi hranite šećerom, ja ću smišljati plan da ga sredimo.
Siz onu şekerle beslerken, ben de ondan kurtulmak için bir plan düşüneceğim.
Razmisli mi malo kave i uštipak posut šećerom... dok razmišljaš.
Düşünürken, bana bir fincan kahveyle bir çörek ayarlamayı da... düşünür müsün?
Konobar pita: "Sa šećerom ili umjetnim zaslađivačem?"
Garson şöyle dedi... "Şeker ya da tatlandırıcı ister misiniz?"
Možeš li mi donijeti šalicu kave sa šećerom?
Benim için şekerli bir kahve alabilir misin?
Znaš, Donna, više ćeš muva nahvatati s šećerom.
Harika Çocuk ve ben beraber taşınmayı düşünüyoruz. Ailem çıldıracak!
Dajte mi... dva kolača... krafne sa šećerom u prahu.
Şey alacağım. 2 halka simit. Pudra şekerli reçelli çörek.
Ovdje imaš kokice, s preljevom od karamela, šećerom...
Patlamış mısır var, karamelli mısır, şekerli mısır var.
Gvozdeni Kurt Ajrons mi stalno ostavlja ljubavne poruke na blesimetru, na mome stolu, na aparatu za kavu, na tegli sa šećerom pored aparata za kavu.
Curt "Demir Adam" Demirs post-itler ile sağa sola aşk notları bırakmaya devam ediyor. Teleprompter cihazına, masamın üzerine kahve makinasına kahve makinasının yanındaki şeker paketlerinin olduğu kavanoza.
Izgleda kao krafna posuta šećerom u prahu.
Hey beyler, aynı pudralı donuta döndü.
Nikada te nisam vidjela da radiš sa otopljenim šećerom.
Senin hiç şeker ağı yaptığını görmedim.
Da li sam vam pomenula, da vjerojatno ne bi trebali nositi nakit, dok radite sa ispredanim šećerom?
Bu arada....şeker ağıyla çalışırken mücevher takmamanızı söylemiş miydim?
Kay ne kupuje sa šećerom ili kofeinom, ali u čemu je stvar?
Kay, şekerli ya da kafeinli olanlardan almıyor ama o zaman anlamı ne ki?
Pije li on sa mlijekom i šećerom?
Süt ve seker de alir miymis?
Željela bih čaj s mlijekom i šećerom.
Sütlü ve şekerli bir çay alayım.
Znači, dakle, jednu kavu, molim, s mlijekom i šećerom.
O zaman sütlü ve şekerli bir kahve alayım lütfen.
Ili imaš problema sa šećerom što, na temelju toga koliko si stavio javorovog sirupa na palačinke jutros, nije vjerojatno ili imaš problem sa slatkišima u obliku srca.
Ya şeker ile problemin var ki krep yerken üzerine çikolata sosu koydun, şeker sorunun olduğunu sanmıyorum. Ya da kalp şeklinde şekerler ile ilgili bir problemin var.
Milioni drugih od nas toliko su stimulirani sa šećerom, kavom i energetskim napicima, da smo zamaskirali svoj kronični umor.
İçimizden milyonlarcası kronik yorgunluğunu şeker, kahve ve enerji içecekleriyle maskeliyor.
Oh, i ako želiš da mi doneseš kavu, pijem je sa šlagom i šećerom.
Bu arada kahve almak istersen benimki kremalı ve stevyalı olsun.
Piješ li sa šećerom, Big Jim?
Şeker alır mısın Koca Jim? Alırım hanımefendi.
Da, sramotiš me. - "Više ćeš postići šećerom, nego octom."
Evet, utandırıyorsun. - Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır bebeğim.
To je šećerom obložena cikla s mrkvom, također garam masala začini.
Şekerle kaplanmış havuçlu pancar, ayrıca garam masala.
Kad se tata vrati, skuhat ću i njemu, ali sa šećerom.
Babam döndüğünde, ona da bir bardak getireceğim ama o çay şekerli olacak.
Pitao ga je želi li organske tostirane "O" žitarice ili pahuljice obložene šećerom -- znate, one s velikim prugastim likom iz crtića na prednjoj strani.
Organik Toasted O's dan mı yoksa şekerle kaplanmış parçalardan mı istediğini sormuş -- bilirsiniz, hani şu önünde büyük çizgili çizgi film karakteri olan.
Marinada slanom vodom i smeđim šećerom je također jako dobro djelovala, smanjujući količinu karcinogena za oko 60 posto.
Tuzlu su terbiyesi ve esmer şeker terbiyesi de % 60 oranda kanserojen etkiyi önleyerek ciddi düzeyde etkili oluyordu.
A pogotovo sa šećerom, naša tijela pošalju signal mozgu koji kaže, "Sjeti se što jedeš i gdje si to pronašao."
Özellikle de şeker olduğu zaman vücudumuz beynimize "Ne yediğini ve onu nereden bulduğunu hatırla" diyen bir sinyal gönderir.
U početku je njegov gorak okus bio prikladan kao lijek za bolesti, kao što je bol u trbuhu, ali zaslađivanje medom, šećerom ili vanilijom brzo je čokoladu učinilo popularnom delicijom na španjolskom dvoru.
İlk başta acı tadı nedeniyle karın ağrısı gibi hastalıklar için ilaç olarak görülmüştü, fakat bal, şeker veya vanilyayla tatlandırılması çikolatayı İspanya hükümdarlığında hızla popüler bir yiyecek hâline getirdi.
Nisu okusni pupoljci, ali šalju signale koji govore mozgu da ste pojeli dovoljno ili da vam tijelo treba proizvesti više inzulina kako bi se nosilo sa šećerom koji jedete.
Onlar tat tomurcuğu değil, fakat sinyal gönderebiliyorlar. Beyninize diyorlar ki; tamam artık yeme ya da daha fazla şeker yemek istiyorsan daha fazla insülin üretmeyi de kabul etmelisin.
Grace ide napraviti kavu i kraj kave nađe posudu s bijelim prahom, šećerom.
Grace kahve yapmaya gidiyor ve kahvenin yanında içinde beyaz bir toz, yani şeker olan bir kavanoz buluyor.
Prvoga dana, otišla sam u restoran i naručila šalicu zelenog čaja sa šećerom.
İlk günümde, bir restorana gittim, ve bir fincan yeşil çayı şekerle birlikte istedim.
0.49994111061096s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?