Prijevod od "whole" na Turski


Kako koristiti "whole" u rečenici:

Our whole universe was in a hot, dense state
Evrenimizin tamamı sıcak ve yoğun bir hâldeydi
d Our whole universe was in a hot, dense state d d Then nearly 14 billion years ago expansion started...
Evrenin her yanı Yoğun ve sıcaktı Ardından, 14 milyar yıl önce Genişleme başladı. Derken...
# Seems the whole world is out to get you #
# Tüm Dünya'nın üzerine geldiğini düşünüyorsan #
You better finish that whole thing, Pau-Pau.
Hepsini bitirsen iyi edersin Paw Paw.
Sad je jedina opasnost ako im nestane graška Wasabi u Whole Foods.
Şimdi çocuklar için tek tehlike buradaki Çin lokantasında yanlışlıkla Wasabi'yi parmaklamaları.
Gospođa kaže da će da izgrade lanac hrane Whole nekoliko blokova odavde, tako da ćeš moći da dobiješ svako sranje koje voliš.
Kadın bana blokların ötesinde yiyecek dükkanları kuracaklarını söyledi, Böylece oraya gidip o gurmelik şeylerden istediğini alirsin.
"This heady high, and the whole world sways"
"Bu dil artık daha az yalan söyleyecek" "Sigara kelimesi dudaklarını yakacak"
Ja sam jedan od Kung fu braća iz 70-tih G. I., Afro-- the whole 9.
Ben orijinal Kung Fu kardeşlerden biriyim, 70 li yıllardan... GI, Afro... 9. ordu.
Hrabro uništiti sve preostale "whole foods" markete u zemlji.
Cesurca ülkede kalan bütün gıdaları toplamışlardı.
Registrirajte Mandolin na taj način, kao u slučaju Whole-Mart protiv okruga Colton.
Neler oluyor? "Mandolin'i o kategoriye sokun, aynı Whole-Mart'ın Colton bölgesinde yapmış olduğu gibi."
Reći "jumping the gun" je značajno za startni pištolj u utrci, ili za frazu kao "seeing the whole board".
"Silah patladı" tabirini ateş edildiği anlamına geldiğini bilirseniz anlarsınız. Yine "tecrübe tahtası olmak" tabiri de öyle.
U susjedstvu je samo se dobio Whole Foods.
Mahallenin artık bir de Whole Foods'u var
This whole thing with Liv, it had nothing to do with her.
Liv'e olan şeylerin,...onunla hiç bir alakası yoktu.
Cuga možda vrsta pomoć s whole-- alkohol ne ide na dobro miješati s tri benzos sam uzeo.
İçki belki rahatlamamızı... Aldığım üç sakinleştirici hapın üstüne alkol pek iyi gitmez.
Gledaš me kao kad sam rekao da Whole Foods nema više pecivo s čokoladom.
"Whole Foods çikolata parçacıklı bagel yapmayı bıraktı, " deyince de böyle bakmıştın.
Marvin Webster ovdje. Obiteljski čovjek, dvoje djece, predgrađe, vlasnik i voditelj Sea-Tac Bug Whacka, sve dok ga netko nije pogazio na parkiralištu Whole Lotta Lotta.
Önümüzdeki Marvin Webster, bir aile babası, iki çocuklu, iyi bir evde yaşıyor ve biri onu Whole Lotta Lotta araba parkında ezene dek Sea-Tac böcek ilaçlama şirketinin sahibiymiş.
Jedino vrijeme kad se guraš je da bi dobila besplatne primjerke u Whole Foods.
Kaynak yaptığın tek zaman Whole Foods*dan beleş numune almak içindi.
Najdraže pahuljice - Whole Grain O's.
En sevdiği mısır gevreği "Whole Grain O's".
(Smijeh) I odlaze u Whole Foods po mlijeko za dojenčad.
(Gülüşmeler) Ve Whole Foods'a bebek maması almaya giderler.
I Whole Foods je jedna od onih naprednih trgovina gdje svi blagajnici izgledaju kao da su posuđeni iz Amnesty Internationala.
Ve Whole Foods şu ilerleyici marketlerden birisidir, tüm kasiyerler Uluslararası Af Örgütü'nden ödünç alınmış gibidir.
Možete izraživati zupčanike i navrtnje i vijke -- koje možete kupiti u Whole Foods-u.
Whole Foods'tan satın alabileceğiniz......vida, civata ve somunlar yapabilirsiniz.
I, u jednom trenutku, morala sam izraditi i ''The Whole Nine Yards.''
Öyle bir noktaya geldim ki "The Whole Nine Yards." çalışmasını yapmam gerektiğini hissetim.
Od tehnoloških start-up-ova, poput Buffer-a, sve do desetaka tisuća zaposlenih u Whole Foods-u, gdje, ne samo da je vaša plaća poznata svima, već i podaci o uspješnosti trgovine i vašeg tima su dostupni na intranetu tvrtke svim zaposlenicima.
Yeni kurulmuş teknoloji şirketi Buffer ve Whole Foods'da çalışan binlerce çalışan sadece herkesin maaşlarını değil, aynı zamanda performans analizlerini de şirketlerinin herkese açık olan internet sitelerinden görebiliyor.
Maslinovo ulje koje je ocijenjeno najbolje zapravo je boca maslinovog ulja Whole Foods 365 koje je šest mjeseci oksidiralo u blizini moje pećnice.
İlk sunulan zeytinyağı Whole Foods 365 zeytinyağıydı sobada oksidasyon işlemine tabi tutulur altı ay boyunca.
Snizili su cijenu lososa za 33 posto nakon što su pripojili Whole Foods.
Whole Foods'u aldığında somon maliyetini %33 azalttı.
Od vremena kada su najavili pripajanje Whole Foods-a pa do samog završetka, Kroger, najveći prehrambeni online lanac u Americi, izgubio je trećinu vrijednosti jer je Amazon kupio prehrambeni lanac veličine jedne jedanaestine Krogera.
Whole Foods'u aldıklarını duyurdukları zamanla kapanma zamanı arasında, Amerika'nın en büyük pazarı olan Kroger, değerinin üçte birini yitirdi, çünkü, Amazon Kroger'ın on birinde bir büyüklükte bir market aldı.
Predvidio sam da će Amazon preuzeti Whole Foods tjedan prije akvizicije.
Whole Foods'un Amazon tarafından satın alınmasını, bir hafta önceden tahmin etmiştim.
(Alexa) Kupila sam izvrsnu dionicu Whole Foods Incorporated za 42 dolara po dionici.
(Alexa) Whole Foods A.Ş'nin olağanüstü hisselerini, hisse başına 42 dolardan satın aldım.
1.1687860488892s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?